Esas No: 2021/10636
Karar No: 2022/8238
Karar Tarihi: 31.05.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/10636 Esas 2022/8238 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2021/10636 E. , 2022/8238 K.Özet:
İş Mahkemesi'nde görülen bir davada, iş kazası sonucu maddi ve manevi tazminat istenmiştir. Mahkeme, davalı şirketlerden birinin davanın tamamının reddine, diğer davalıların ise kısmen kabulüne karar vermiştir. Ancak, davalılardan birinin ticaret sicilinden terkin edilmesi nedeniyle mahkeme taraf ehliyeti bulunmayan davalı hakkında karar veremeyeceğine karar vermiştir. Bu nedenle, tükelt kişiliği sona eren davalının ihyası için ayrı bir dava açılması gerektiğine hükmetmiştir. Kanun maddeleri olarak, dava ehliyeti ve taraf sıfatına ilişkin açıklamalar ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun ticari şirketlerin tüzel kişiliğinin sona ermesine ilişkin kararı verilmiştir. (Medeni Usul Hukuku ve Türk Ticaret Kanunu'na dayanılarak verilmiştir.)
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, iş kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Mahkemece bozmaya uyularak ilamda belirtildiği şekilde davalı ... yönünden davanın reddine, diğer davalılar yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi ve de davacı vekili ile davalı şirketlerin vekilleri tarafından da duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 22.06.2022 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmiştir. Duruşma günü duruşmalı temyiz eden davalılar ve diğer davalılar adlarına Av. ... ile davacı adına Av. ... ve davalı asil ... geldiler. Duruşmaya başlanarak, hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dosya kapsamındaki ... Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün 01/09/2021 tarihli cevabi yazısından davalı Tasfiye Halinde Mekik .... Ar. Nak. ve Tic. Ltd. Şti.’nin ticaret sicilinden terkin edildiği anlaşılmaktadır.
Dava ehliyeti, kişinin bizzat veya vekili aracılığıyla bir davayı davacı veya davalı olarak takip etme ve usuli işlemleri yapabilme ehliyetidir. Dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir; dolayısıyla, medeni hakları kullanma ehliyetine (fiil ehliyetine) sahip gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptirler.
Taraf sıfatına gelince; bir hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bir hakkın sahibinin kim olduğu, dolayısıyla o hakkı dava etme yetkisinin kime ait olduğu, (o davada davacı sıfatının kime ait olacağı) tamamen maddi hukuk kurallarına göre belirlenir. Ancak, bir davanın davacısının o dava yönünden davacı sıfatına sahip bulunmadığının belirlenmesi halinde, mahkeme dava konusu hakkın mevcut olup olmadığını inceleyemeyeceği ve sıfat yokluğundan davanın reddine karar vermek zorunda olduğu için, taraf sıfatı usul hukukunun da düzenleme alanındadır.
Eş söyleyişle, sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir (Baki Kuru-Ramazan Arslan-Ejder Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, 7. baskı, ... 1995, s. 231). Bu nedenle, davanın tarafları, taraf ehliyetine sahip olmalıdır. Yani, bir davada taraf olabilmek için, ya hakiki şahıs; ya da hükmi şahıs olmak gerekir. Zira, taraf ehliyeti, medeni hukukun haklardan istifade ehliyetine tekabül eder (Saim Üstündağ, Medeni Yargılama Hukuku, C. I-II, 7. Baskı, ... 2000, s.288). Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.06.2007 tarih, 2007/10-358 Esas, 2007/337 Karar sayılı kararında da benimsendiği üzere; ticari şirketin tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmesi (terkini) ile sona erer. Tüzel kişiliğin sona ermesi için tasfiye işlemlerinin eksiksiz yapılmış olması gerekir. Şayet tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmamış ve tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmış ise, tüzel kişilik ticaret sicilinden silinse bile şirketin tüzel kişiliğinin sona erdiğinin kabulü olanaksızdır. Bu durumda, tüzel kişiliğin yeniden ihyasına gidilerek taraf teşkili sağlanmak suretiyle yargılamanın devamının sağlanması gerekir.
Somut olayda, hakkındaki davada aleyhine hüküm kurulan davalı davalı Tasfiye Halinde Mekik .... Ar. Nak. ve Tic. Ltd. Şti.’nin karardan önce ticaret sicilinden re’sen terkin edildiği açık olduğuna göre, mahkemece taraf ehliyeti bulunmayan davalı Tasfiye Halinde Mekik .... Ar. Nak. ve Tic. Ltd. Şti. hakkında karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Şu halde yapılması gereken iş; anılan HGK kararı çerçevesinde, tüzel kişiliği sona eren davalı Tasfiye Halinde Mekik .... Ar. Nak. ve Tic. Ltd. Şti.’nin ihyası için tasfiye memurluğu ile Ticaret Siciline husumet yöneltilerek ayrı bir dava açılması için davacı tarafa uygun bir süre vermek, ihya davası açıldığı takdirde bu davanın sonucunu beklemek, tüzel kişiliğin yeniden ihyası halinde, taraf teşkili sağlanarak, sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harçlarının istek halinde yatıran taraflara iadesine, davacı avukatı yararına takdir edilen 3.815,00 TL duruşma avukatlık parasının davalılara yükletilmesine, davalılar avukatı yararına takdir edilen 3815,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıya yükletilmesine, 31/05/2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.