Esas No: 2008/75
Karar No: 2008/201
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2008/75 Esas 2008/201 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Ceza Genel Kurulu tarafından verilen Karar, yasadışı Hizbullah terör örgütüne üyelik ve örgüt adına silahlı eylemlere katılmak suçundan sanığın cezalandırılmasıyla ilgilidir. Sanığın cezası, 146/1 ve 59. maddeleri uyarınca müebbet hapis cezası ile cezalandırılması ve Topluma Kazandırma Yasasının 4/b maddesinin tatbiki suretiyle verilen müebbet hapis cezasının 9 yıl hapis cezasına çevrilmesine karar verilmiştir. Aynı hüküm yeniden kurulduktan sonra ise yerel Cumhuriyet savcısı ve sanık müdafii tarafından temyiz yasa yoluna başvurulmuştur. Dosya Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmiştir çünkü öğrenme hakkı olanların tamamının kararı tefhim veya tebliğ yoluyla öğrenmeleri yasal bir zorunluluktur. Kararda geçen kanun maddeleri ise 765 sayılı Yasanın 168/2,31,33,40 ve 3717 sayılı Yasanın 5. maddesi; 765 sayılı Yasanın 168/2,264/6-8,31,22,40 ve 3713 sayılı Yasanın 5. maddesi; 765 sayılı Yasanın 146,31,33 ve 40. maddeleridir.
"İçtihat Metni"
Kararı veren
Yargıtay Dairesi : 9. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Günü : 19.10.2007
Sayısı 332-326
Sanık hakkında, yasadışı Hizbullah terör örgütünün faaliyetleri çerçevesinde 18.12.1992 tarihinde Veysel Uçar’a ait işyerine molotof kokteyl atılması, 31.07.1993 tarihinde.....’ın öldürülüp,.....,....., .... ve ....’nun yaralanması, 09.08.1993 tarihinde ......’ın öldürülmesi, 20.08.1993 tarihinde Musa Ak’ın öldürülmesi, 04.09.1993 tarihinde Vedat Dayanan’ın öldürülmesi, 03.09.1994 tarihinde ....’ın öldürülmesi, 03.12.1997 tarihinde .....’in kesici aletle yaralanması, 24.12.1997 tarihinde İdris Elhaman’ın hürriyetinin tahdit edilmesi eylemlerini de işlediğinden bahisle; Aralık 1997 ve öncesinde yasadışı terör örgütünün sair üyesi olmak ve Anayasal düzeni silah zoru ile yıkarak yerine şer’i esaslara dayalı bir devlet kurmayı hedefleyen terör örgütünün üyesi olmak, örgüt adına silahlı eylemlere katılmak suçlarından, “765 sayılı Yasanın 168/2,31,33,40 ve 3717 sayılı Yasanın 5. maddesi; 765 sayılı Yasanın 168/2,264/6-8,31,22,40 ve 3713 sayılı Yasanın 5. maddesi; 765 sayılı Yasanın 146,31,33 ve 40. maddeleri” uyarınca cezalandırılması istemiyle beş ayrı iddianame ile açıldıktan sonra birleştirilen kamu davaları sonunda; Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesince 29.09.2005 gün ve 112-156 sayı ile; “sanığın 765 sayılı Yasanın 146/1 ve 59. maddeleri uyarınca müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına, 4959 sayılı Topluma Kazandırma Yasasının 4/b maddesinin tatbiki suretiyle verilen müebbet hapis cezasının 9 yıl hapis cezasına çevrilmesine, hak mahrumiyetine ve mahsuba..” hükmedilmiştir.
Bu hükmün sanık müdafii ile sanık aleyhine olmak üzere yerel Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesince 27.03.2006 gün ve 195-1870 sayı ile; usule ilişen bir nedene dayalı olarak bozma kararı verilmiş olup, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda ise Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesince 29.09.2006 gün ve 160-198 sayı ile, aynı hüküm yeniden kurulduğundan, sanık müdafii ve yerel Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz yasa yoluna başvurulmuş olmakla; temyiz davasına bakan Yargıtay 9. Ceza Dairesince 30.04.2007 gün ve 3769-3608 sayı ile; koşulları oluşmadığı halde 4959 sayılı Yasa uyarınca indirim yapılmış olması isabetsizliğinden bozmaya karar verilmiş, Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesince de 19.10.2007 gün ve 332-326 sayı ile önceki hükümde direnilmiştir.
Direnme hükmünün yerel Cumhuriyet savcısı tarafından sanık aleyhine temyiz edilmesi üzerine, dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Anayasal düzeni silah zoru ile yıkarak yerine şer’i esaslara dayalı bir devlet kurmayı hedefleyen yasadışı Hizbullah terör örgütünün üyesi olarak örgüt adına silahlı eylemlere katılmak suçundan sanık ...’ın 765 sayılı Yasanın 146/1, 59 ve 4959 sayılı Topluma Kazandırma Yasasının 4/b maddeleri uyarınca 9 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilen somut olayda Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, sanık hakkında 4959 sayılı Topluma Kazandırma Yasası’nın 4/b maddesinin uygulanma koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
Öyle ki; yerel Mahkeme sanık hakkında anılan yasa maddesi uyarınca indirim yapılması gerektiğine hükmetmiş ve bu uygulamada ısrarlı olmuştur. Özel Daire ise somut olayda Topluma Kazandırma Yasasının 4/b maddesinin uygulanma koşullarının bulunmadığı kanaatindedir. Buna karşılık, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının tebliğnamesi onama isteklidir.
Öte yandan; temyiz incelemesinin yapılabilmesi için temyiz yasa yoluna başvuru hakkı olan¬ların tamamının kararı tefhim veya tebliğ yoluyla öğrenmeleri yasal bir zorunluluktur. Nitekim 5271 sayılı CYY’nın “Kararların açıklanması ve tebliği” başlıklı 35. maddesinin 2. fıkrasında; “Koruma tedbirlerine ilişkin olanlar hariç, aleyhine kanun yoluna başvurulabilecek hâkim veya mahkeme kararları, hazır bulunamayan ilgilisine tebliğ olunur.” hükmü yer almaktadır.
CYY’nın 260/1. maddesinde ise yasa yollarına başvurma hakkı olanlar sayılmak suretiyle; “ Hâkim ve mahkeme kararlarına karşı Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık ve bu Kanuna göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar için kanun yolları açıktır...” şeklindeki düzenlemeye yer verilmiştir.
İncelemeye konu dosyada;
Direnme hükmü; “Dair; tefhim tarihinden itibaren 7 gün içinde mahkememize dilekçe ile başvurmak veya zabıt katibine beyanda bulunmak suretiyle temyiz yolu açık olmak üzere sanık ... ile sanık müdafii Av....’un yüzlerine karşı iddia makamında C.Savcısı Ergün Tokgöz (38240) ün huzuru ile isteme aykırı olarak ve oybirliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.” şeklinde bitirilerek hazırda bulunan sanık ve müdafiinin yüzüne karşı tefhim edilirken, tefhimde hazır bulunmadığı anlaşılan, katılan Aycan Dayanan ve çocukları vekiline de tebliğ edilmiş ise de, katılanlar veya vekilleri hükmü temyiz etmemişlerdir.
Buna karşılık; hükmün son kısmında yer alan yasa yolu açıklamasında, “temyiz süresinin” hiçbir ayrım yapılmaksızın, hem tefhimde hazır bulunanlar, hem de bulunmayanlar için “tefhimden” itibaren başlayacağı, şeklinde bir yanlış anlamaya neden olacak ifadelere yer verilmek suretiyle yasa yolu süresinin ne zaman başlayacağı konusunda katılanlar ve vekillerinin yanıltılmış oldukları görülmektedir.
Yanıltıcı tarzdaki yasa yolu açıklaması düzeltilmedikçe ve düzeltilmiş şekliyle ilgiliye tebliğ edilmedikçe, 5271 sayılı CYY.nın 35. maddesi anlamında geçerli bir bildirimde bulunulduğundan, dolayısıyla da temyiz süresinin dolduğundan bahsedilemez.
Şu halde; dosyanın esası incelenmeden önce, hükmün “temyiz süresinin tefhimde hazır bulunmayan katılanlar ve vekilleri yönünden tebliğden itibaren başlayacağı” yönündeki şerhle birlikte katılanlar vekiline yeniden tebliğ edilmesi ve katılanlar ya da vekillerince temyiz dilekçesi verilmesi halinde incelemenin bu dilekçe de nazara alınmak suretiyle yapılması zorunludur.
Bu itibarla; hükmün belirtilen şerhle birlikte katılanlar vekiline tebliğ edilerek, temyiz edip etme¬yeceğinin belirlenmesi suretiyle anılan eksikliğin giderilmesi gerektiğinden dosyanın Yerel Mahkemeye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 19.10.2007 gün ve 332-326 sayılı direnme hükmünün, “temyiz süresinin tebliğ tarihinden itibaren başlayacağı” şerhini de içerir şekilde katılanlar vekiline tebliğ edilmesinin sağlanması için dosyanın Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 23.09.2008 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.