Esas No: 2022/1414
Karar No: 2022/8306
Karar Tarihi: 01.06.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/1414 Esas 2022/8306 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2022/1414 E. , 2022/8306 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Asıl dava, yaşlılık aylığının iptaline yönelik Kurum işleminin iptali, karşı dava ise yersiz ödenen aylıkların tahsili istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, bozma üzerine ilâmında belirtilen gerekçelerle asıl davanın reddine, karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Anayasamızın 141. maddesinde, yargılamanın aleniyeti ilkesi benimsenmiştir. Bunun anlamı yargılama açık olarak yapılacak ve yargılamanın sonunda verilen karar da açıkça belirtilecektir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 149. (HMK’nun 28.) maddesinde de bu husus belirtilmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 294. maddesi gereğince mahkeme, hazır olan tarafları iddia ve savunmalarını dinledikten sonra yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder. Kararın tefhimi en az aynı Kanunun 297. maddesinde belirtilen hüküm sonucunun tutanağa geçirilerek okunması suretiyle olur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/1-c. maddesinde, bir mahkeme hükmünün kapsamının ne şekilde olması gerektiği açıklanmıştır.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297. maddesinde ise:
“(1) Hüküm "Türk Milleti Adına" verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar:
a)Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini.
b)Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini.
c)Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri.
ç)Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini.
d)Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını.
e)Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi.
(2)Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” şeklinde düzenleme getirilmiştir.
Yine Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 298. maddesinde de hüküm kısmında iki tarafa yükletilen hak ve borçların tereddüde yer vermeyecek şekilde belirtilmesi zorunluluğu tekrarlanmıştır. Bu hükümden anlaşılacağı gibi, mahkeme hükmünü gerekçesi ile birlikte tam olarak yazmış olsa bile, bunu duruşma tutanağına tamamen yazdırması ve okunması gerekir. Bir başka ifade ile mahkeme hükmünün hukuki varlık kazanabilmesi için onun tefhim edilmesi, verilen kararla, ne şekilde tefhim edildiğinin duruşma tutanağına yazılması zorunludur. Aynı maddenin son fıkrası gereğince de zorunlu nedenlerle yalnız hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın sonradan belli bir süre içinde yazılması mümkündür.
Kısa karar, bir davayı sona erdiren (Niha-i) temyizi mümkün olan son kararlardandır. Bu kararla mahkeme davadan elini çeker ve davayı sona erdirmiş olur. Asıl olan kısa karardır. Bu gibi hallerde de Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren kısa karar ile daha sonra yazılan gerekçeli kararında buna uygun olarak düzenlenmesi gereklidir. (10.04.1992 gün ve 7/4 sayılı içtihadı birleştirme kararı) Nitekim aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulu'nun 2011/21-23E., 268 K., 2012/6–97 E. 203 K., 2012/10–149 E. 291K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir.
Eldeki davada, mahkemece tefhim edilen kısa kararda; “1-Açılan davanın reddine,
2-Karşı davanın kısmen kabul kısmen reddine,
3-Davacı-karşı davalı ...'ün davalı-karşı davacı kurumdan alacağı olan 13.826,66 TL'nin mahsubu ile bakiye 40.675,51 TL nin ödenme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı-karşı davalıdan alınıp davalı-karşı davacı kuruma ödenmesine,” şeklinde karar tesis edilmiş iken, gerekçeli kararda;
“1-Açılan davanın reddine,
2-Karşı davanın kısmen kabul kısmen reddine,
3-Davacı-karşı davalı ...'ün davalı-karşı davacı kurumdan alacağı olan 13.826,66 TL'nin mahsubu ile bakiye 40.675,51 TL nin ödenme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı-karşı davalıdan alınıp davalı-karşı davacı kuruma ödenmesine,
4- Davacı/karşı davalının ödeyeceği toplam 40.671,51 TL'den,
495,75 TL'ye 25.08.2006 tarihinden,
495,75 TL'ye 25.09.2006 tarihinden,
495,75 TL'ye 25.10.2006 tarihinden,
495,75 TL'ye 25.11.2006 tarihinden,
495,75 TL'ye 25.12.2006 tarihinden,
564,76 TL'ye 25.01.2007 tarihinden,
529,22 TL'ye 25.02.2007 tarihinden,
527,15 TL'ye 25.03.2007 tarihinden,
527,15 TL'ye 25.04.2007 tarihinden,
527,15 TL'ye 25.05.2007 tarihinden,
527,15 TL'ye 25.06.2007 tarihinden,
547,37 TL'ye 25.07.2007 tarihinden,
547,37 TL'ye 25.08.2007 tarihinden,
544,61 TL'ye 25.09.2007 tarihinden,
545,15 TL'ye 25.10.2007 tarihinden,
547,37 TL'ye 25.11.2007 tarihinden,
547,37 TL'ye 25.12.2007 tarihinden,
555,07 TL'ye 25.01.2008 tarihinden,
558,23 TL'ye 25.02.2008 tarihinden,
558,23 TL'ye 25.03.2008 tarihinden,
558,23 TL'ye 25.04.2008 tarihinden,
558,23 TL'ye 25.05.2008 tarihinden,
548,04 TL'ye 25.06.2008 tarihinden,
598,08 TL'ye 25.07.2008 tarihinden,
596,58 TL'ye 25.08.2008 tarihinden,
598,08 TL'ye 25.09.2008 tarihinden,
594,98 TL'ye 25.10.2008 tarihinden,
598,27 TL'ye 25.11.2008 tarihinden,
598,27 TL'ye 25.12.2008 tarihinden,
621,24 TL'ye 25.01.2009 tarihinden,
616,34 TL'ye 25.02.2009 tarihinden,
618,23 TL'ye 25.03.2009 tarihinden,
614,29 TL'ye 25.04.2009 tarihinden,
617,25 TL'ye 25.05.2009 tarihinden,
616,17 TL'ye 25.06.2009 tarihinden,
620,24 TL'ye 25.07.2009 tarihinden,
623,10 TL'ye 25.08.2009 tarihinden,
632,61 TL'ye 25.09.2009 tarihinden,
632,31 TL'ye 25.10.2009 tarihinden,
632,61 TL'ye 25.11.2009 tarihinden,
619,06 TL'ye 25.12.2009 tarihinden,
630,93 TL'ye 25.01.2010 tarihinden,
724,23 TL'ye 25.02.2010 tarihinden,
695,01 TL'ye 25.03.2010 tarihinden,
686,28 TL'ye 25.04.2010 tarihinden,
684,11 TL'ye 25.05.2010 tarihinden,
668,43 TL'ye 25.06.2010 tarihinden,
697,86 TL'ye 25.07.2010 tarihinden,
708,80 TL'ye 25.08.2010 tarihinden,
702,39 TL'ye 25.09.2010 tarihinden,
712,28 TL'ye 25.10.2010 tarihinden,
687,28 TL'ye 25.11.2010 tarihinden,
692,01 TL'ye 25.12.2010 tarihinden,
710,01 TL'ye 25.01.2011 tarihinden,
717,74 TL'ye 25.02.2011 tarihinden,
838,13 TL'ye 25.03.2011 tarihinden,
734,98 TL'ye 25.04.2011 tarihinden,
743,19 TL'ye 25.05.2011 tarihinden,
765,51 TL'ye 25.06.2011 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine,”
şeklinde hüküm kurularak, kısa kararda belirtilen kabule konu tarihlerle, gerekçeli kararda belirtilen tarihlerin farklı olduğu ve bu şekilde çelişki yaratıldığı görülmektedir. Açıklanan sebeple mahkemece HMK’nın 297’nci maddesi kapsamında çelişki içermeyen, taraflar hakkında infazı mümkaün ve usule uygun bir kısa karar ile bu kısa karara uygun şekildeki bir gerekçe yazarak hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Öte yandan; Mahkeme kararı kanunda açıkça belirtilmiş unsurları ihtiva etmeli ve belli bir şekle uygun olarak yazılmalıdır. Kararda bulunması gereken hususlar HMK 297. maddede ayrıntılı olarak tek tek sayılarak gösterilmiştir. Bunun sebebi, kararın açık ve gerekçeli olması, infazı kabil olması ve hukuki dinlenilme hakkının yerine getirilmesidir. 298. maddeye göre de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacaktır.
Kararda yazılması gereken en önemli unsurlardan birisi de hüküm sonucudur. Zira hüküm sonucu, davacının somut talepleri hakkında infaz edilebilecek ve kesin hükme konu olabilecek şekilde kaleme alınmalıdır. Madde 297/2 “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir”
Eldeki davada bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, kısa karar ve gerekçeli kararın birbirinden farklı olması ve gerekçe ile hüküm fıkrasında kurumca mahsup edilen miktarların çelişkili olması ve buna göre yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeksizin, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı biçimde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 01/06/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.