Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/3685 Esas 2022/8331 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/3685
Karar No: 2022/8331
Karar Tarihi: 01.06.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/3685 Esas 2022/8331 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmasının tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi'nin bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabulüne, davacının davalı işyerinde 01.01.2010-04.12.2010 tarihleri arasında kesintisiz ve sürekli çalıştığının tespitine karar vermiştir. Ancak, çalışmanın gerçekleştiği sürelerin belirlenmesinde eksik inceleme ve araştırma yapıldığı belirtilerek karar bozulmuştur. Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddesidir ve sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanması kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri istenmektedir. Ayrıca, Hizmet tespiti davalarının amacı hizmetlerin karşılığı olan sosyal güvenlik haklarının korunmasıdır. HMK m. 31 gereğince, hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini ist
10. Hukuk Dairesi         2022/3685 E.  ,  2022/8331 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi

    Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmasının tespitine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece, (kapatılan) Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin (kapatılan) bozma ilamına uyularak hükümde belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
    1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlerle temyiz kapsam ve nedenleri göre; davalı taraf vekillerinin tüm, davacı vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
    2-Dava, davacının davalı işyeri nezdinde 2009-2011 yılları arasında geçen ve Kurum'a bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece Yargıtay 21. Hukuk Dairesi'nin (kapatılan) 01/06/2015 tarih ve 2014/16036 Esas 2015/12544 Karar sayılı bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; davanın kısmen kabulüne, davacının davalı işyerinde 01.01.2010-04.12.2010 tarihleri arasında kesintisiz ve sürekli çalıştığının tespitine, fazlaya dair talebin reddine, karar verilmiştir.
    Uyuşmazlık, somut olayda fiili çalışma olgusunun ispatı konusunda, İlk Derece Mahkemesince yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddesi olup anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği göz önünde bulundurulmalıdır.
    6100 sayılı HMK m. 119/1-e gereğince davacının, iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini bildirmek, m. 194 gereğince de taraflar, dayandıkları vakıaları, ispata elverişli şekilde somutlaştırma yükümlülüğü vardır. Tarafların, dayandıkları delilleri ve hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtmeleri zorunludur.
    Bir davada haklı çıkabilmek için soyut veya genel hatlarıyla bir iddiayı ortaya koymak yeterli değildir. Aynı zamanda bu iddiaların, ispata elverişli hale getirilerek zaman, mekân ve içerik olarak somutlaştırılması gerekir. En azından iddianın araştırılabilmesine yönelik somut bilgi ve açıklamaların sunulması gerekir. İddia somutlaştırıldıktan sonra hâkim ve karşı taraf, bunun üzerinden savunma ve yargılama yapabilecektir. Soyut iddialar ve vakıalar üzerinden değerlendirme yapılması mümkün değildir.
    Somutlaştırma yükü, genel anlamda tarafların açıklama ödevinin bir parçası ve layihalar teatisi aşamasındaki tezahür şeklidir. Somutlaştırma yükü, basit yargılama ve kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda da geçerlidir.
    HMK m. 31 gereğince, Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir. Davaya konu talebin somutlaştırılmaması halinde önce hâkim, m. 31 ve 119/1-e gereğince davayı aydınlatma ödevi ve ön incelemedeki görevi gereği, somut olmayan hususların belirlenmesini davacıdan istemeli, gerekirse tarafa açıklattırma yaptırmalı, bu eksiklik giderildikten sonra yargılamaya devam etmelidir.
    Hizmet tespiti davalarının amacı hizmetlerin karşılığı olan sosyal güvenlik haklarının korunmasıdır. Hizmet akdine dayalı çalışma olgusunun ispatında delil sınırlandırması yoksa da davacının Kurum sicil dosyası, işyeri özlük dosyası temin edilip işyerinin Kanunun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlendikten sonra iddia edilen çalışmanın başlangıç ve bitiş tarihleri, hangi işyerinde ne iş yapıldığı, işyerinin kapsam, kapasite ve niteliği, prime esas kazanca tabi ücretin ne olduğu, çalışmanın sürekli, kesintili, mevsimlik olup olmadığı eksiksiz bir şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır.
    Taraf tanıklarının sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre dinlenilmeli, re’sen araştırma kapsamında sadece taraf tanıkları ile yetinilmeyip mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve postabaşı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde belirlenmelidir.
    Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, dava konusu somut olayda; Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde davacının davalı işyerinde geçen çalışma süresinin başlangıç tarihine ilişkin olarak alışveriş merkezi olan davalı işyerinde işyeri sahibi olan kamu tanığının vergi mükellefiyet kaydı başlangıç tarihi ve çalışma süresinin bitiş tarihine ilişkin olarak davalı işyerinin Belediye tarafından mühürlendiği tarih esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de bu sonuca eksik inceleme ve araştırma neticesi ulaşılmıştır. Gerçekten davalı alışveriş merkezinin kiralama öncesi inşaat aşamasında, alışveriş merkezinde bulunan işyerlerinin kiralamaya hazır hale getirilmesi aşamasında, Belediye tarafından mühürleme işlemi sonrası alışveriş merkezinde bulunan işyerlerinin tahliyesi aşamasında da bir takım hizmetlerin devam edeceğinin belirgin olması karşısında davacının gerçek ve fiili çalışma sürelerinin her türlü şüpheden uzak bir biçimde açıklığa kavuşturulduğu söylenemez. Öte yandan davalı işyerine ait ihtilaf konusu tüm dönem bordroları getirtilmeden, bordrolu tanık beyanlarına başvurulmadan karar verilmiş olup bozma gereği yerine getirilmemiştir. Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; Mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı)
    Mahkemece yapılması gereken iş, ihtilaf konusu dönem içerisinde çalışmanın varlığı, başlangıç ve bitiş tarihlerinin belirlenmesine yönelik olarak davacıyla ilgili varsa tüm belge ve kayıtlar davalı işverenden istenilmeli, çalışmanın gerçekleştiği ileri sürülen işyerinin Kurum nezdinde bulunan dosyası, dönem bordroları, işverence hazırlanması gerekli ücret ödeme bordroları, puantaj kayıtları ve diğer kayıtlar getirtilmeli, ilgili Belediyeden davalı alışveriş işyerine ait yapı kullanım izninin hangi tarihten itibaren alındığı, inşaat faaliyetinin hangi tarihte bittiği sorulmalı, davalı işyerinden dava konusu dönemde bildirimi bulunan bordrolu tanıkların beyanlarına başvurulmalı, Belediye tarafından mühürleme işlem tarihinden sonra işyerlerini terk-tahliye eden işyerleri sahipleri liste halinde bildirildiğinden bunların da tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde belirledikten sonra sonucuna göre bir karar verilmelidir.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O hâlde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davalılardan ....'den alınmasına, 01/06/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara