Esas No: 2022/5688
Karar No: 2022/8354
Karar Tarihi: 01.06.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/5688 Esas 2022/8354 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2022/5688 E. , 2022/8354 K.Özet:
Mahkeme, bir trafik kazası sonucunda hayatını kaybeden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelir nedeniyle ortaya çıkan Kurum zararının tazmini için açılan dava hakkında karar vermiştir. İlk karar bozulduktan sonra yapılan yargılamada, davalı Kurumun ıslah istemine göre ve ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne dair karar verilmiştir. Ancak, yapılan ıslah geçersiz sayılmıştır. Sonradan yapılan kanun değişikliği ile bozma ilamından sonra da ıslah yapılabilmesi mümkün hale gelmiştir. Bu nedenle, kararın yazılı şekilde tesisi usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle bozulması gerektiği belirtilmiştir. Hüküm tamamen silinerek belirli maddeler uyarınca yeniden karar verilmesine karar verilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 176'ncı ve devamı maddelerinde ıslah kurumunun ayrıntıları açıkça düzenlenmiştir. Ayrıca, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 448. maddesi de, yargılamaya ilişkin kanun hükümlerinin derhal yürürlüğe girmesi ilkesine vurgu yapmaktadır.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
No : 2017/512-2022/12
Dava, 13.04.2006 tarihinde meydana gelen trafik-iş kazasında vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelir nedeniyle oluşan Kurum zararının 506 sayılı Yasa kapsamında rücuan tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma sonrası yapılan yargılamada; davalı Kurumun 30.11.2015 tarihli ıslah istemine göre ve ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne dair, karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi
Islah kurumu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)'nun ise 176’ncı ve devamı maddelerinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
Islah, davacı veya davalının, iddianın ve savunmanın değiştirilmesi yasağı kapsamındaki usul işlemlerini, karşı tarafın iznine ve hâkimin onayına bağlı olmaksızın belli kurallar çerçevesinde bir defaya mahsus olmak üzere düzeltmesini sağlayan bir usul hukuku kurumudur.
Bilindiği üzere, usul hukuku alanında geçerli olan temel ilke, yargılamaya ilişkin kanun hükümlerinin derhal yürürlüğe girmesidir. Bu ilkenin benimsenmesinin nedeni ise usul hükümlerinin kamu düzeni ile yakından ilgili olmasıdır. Nitekim 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nin “zaman bakımından uygulanma” başlığını taşıyan 448. maddesi; “Bu Kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanır.” hükmünü içermektedir. Mahkeme karar tarihi (26.03.2019) itibari ile 04.02.1948 tarihli ve 1944/10 Esas, 1948/3 Karar ve 06.05.2016 tarihli ve 2015/1 Esas, 2016/1 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararlarında da belirtildiği üzere bozmadan sonra ıslah yapılmasının mümkün olmadığı ve bu içtihadın değiştirilmesine gerek bulunmadığı kabul edilmiş olduğundan, bozma ilamından sonra yapılan ıslah geçerli olmayacaktır.
Diğer taraftan, dosya temyiz incelemesi aşamasında iken 6100 sayılı HMK'nin 177. maddesine 22.07.2020 tarihinde 7251 sayılı Kanun'un 18. maddesi ile eklenen fıkra ile bozmadan sonra da ıslah yapılabilmesinin önü açılmıştır. Buna göre; "Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz."
Yapılan değişiklik ile kural olarak bozma ilamından sonra ilk derece mahkemesinde tahkikat ile ilgili bir işlem yapılması halinde iş bu tahkikat bitinceye kadar ıslah yapılması mümkün hale getirilirken iş bu kuralın istinası ise yapılacak ıslah ile bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durumun ortadan kaldırılamayacağıdır.
Eldeki davada ise, anılan yasal değişikliğin 28.07.2020 tarihi itibari ile yürürlükte olduğu ve bu tarihten önce tamamlanmış işlere uygulanma imkânının bulunmaması nedenleri ile davacının ıslah istemi dikkate alınmaksızın karar verilmesi yerine yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hüküm bozulmalı, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
S O N U Ç: Hükmün tamamen silinmesi ile yerine;
1-Davanın kabulü ile; 1.900 TL tutarında ilk peşin sermaye değerinin onay tarihi olan 21/09/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gereken 509,24.-TL karar ve ilam harcının peşin yatan 112,90.-TL’den mahsubu ile bakiye 396,34.-TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir yazılmasına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT ne göre 1.900,00.-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Gider avansından bakiye kalan kısmın HMK'nın 333. maddesi gereğince taraflara iadesine,
5-Davacı tarafın yaptığı 3.976,15.-TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, ” hükmünün yazılması ile bu şekliyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, 01.06.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.