Davacı işçi vekili, müvekkilinin davalı bakanlığa ait hastanede temizlik işlerini üstlenen diğer davalı şirket işçisi olarak çalışmakta iken iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini, açtıkları işe iade davasının kabulüne karar verilip kesinleştiğini, süresinde yaptığı başvuruya rağmen işe başlatılmadığını belirterek ihbar tazminatı, kıdem tazminatı, işe başlatmama tazminatı, boşta geçen süre ücreti ve yıllık izin ücretinin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Sağlık Bakanlığı vekili, davacının alt işveren işçisi olduğunu belirterek davanın taraf sıfatı yokluğu nedeniyle reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalı şirket, davalı bakanlık ile aralarında gerçek anlamda asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunmadığını, yönetim hakkı, işe alma ve çıkarma yetkisinin tamamen Sağlık Bakanlığına ait olduğunu, davacının kendi dönemlerinde çok kısa bir süre çalıştığını, her alt işverenin kendi döneminden sorumlu olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece kesinleşen işe iade kararına ve davacının süresinde başvurusuna rağmen davalı şirketçe süresinde işe başlatılmadığı, feshin haklı nedene dayanmadığı sonucuna varılmış; işe başlatmama tazminatının yargılama sırasında ödenmesi nedeni ile bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, diğer tazminat ve alacaklar yönünden açılan davanın ise kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
4857 sayılı İş Kanununun 21. maddesinin 5. fıkrasına göre, işçi kesinleşen mahkeme kararının kendisine tebliğinden itibaren 10 iş günü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır. Aksi halde işverence yapılan fesih geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur.
İşveren işe iade için başvuran işçiyi 1 ay içinde işe başlatmak zorundadır. İşverence
işçinin işe başlama isteğinin kabul edildiğine ilişkin bildirimin tebligat sorunları sebebiyle süresi içinde yapılamaması halinde bundan işveren sorumlu tutulamaz. İşverence yasal süre içinde gönderilmiş olsa da, işçinin bir aylık işe başlatma süresi aşıldıktan sonra eline geçen bildirim üzerine makul bir süre içinde işe başlaması gerekir.
Somut olayda, davalı Sağlık Bakanlığına ait hastanede temizlik işlerini üstlenen davalı şirketin işçisi olarak çalışan davacının iş sözleşmesinin feshi üzerine açtığı işe iade davasının lehine sonuçlandığı, kararın kesinleşmesinden sonra işe başlatılmak için davalı şirkete gönderdiği ihtarnamenin 2.12.2009 tarihinde davalı şirkete tebliğ edildiği, davalı şirketçe 30.12.2009 tarihinde gönderilen noter ihtarnamesi ile işe iade başvurusunun kabul edildiği ve işe başlamak üzere işyerine gelmesinin istendiği anlaşılmaktadır. Davalı şirketçe davacıya işe başlaması için gönderilen ihtarnamenin tebliğ edilip edilmediği, tebliğ edilmişse tarihi dosya içeriğinden anlaşılamamaktadır. Davacının işe başlatıldığı ileri sürüldüğüne göre işe başlatmanın yasada öngörülen veya makul kabul edilebilecek bir süre içinde gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin belirlenmesi bakımından davalı şirketçe gönderilen ihtarnamenin davacıya tebliğ edilip edilmediği ve tarihi uyuşmazlığın çözümü bakımından öncem arz etmektedir. Bu husus araştırılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olmamıştır.
Öte yandan, kabule göre de, davalı işverence boşta geçen süre ücreti ve diğer hakların ödendiğine ilişkin davalı şirketçe yapılan savunma ve ibraz edilen belgeler üzerinde durulmadan hüküm kurulmuş olması da hatalı bulunmuştur.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 11.10.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.