Esas No: 2022/5839
Karar No: 2022/8287
Karar Tarihi: 01.06.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/5839 Esas 2022/8287 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2022/5839 E. , 2022/8287 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk(İş) Mahkemesi
No : 2016/62-2022/16
Dava, sigorta başlangıç tarihinin 01/05/1981 olduğunun tespitiyle, diğer hizmetleriyle birleştirilmesine karar verilmesi istemidir.
Mahkemece, bozmaya uyularak ilamında belirtildiği şekilde davanın Orman ve Su işleri Bakanlığına karşı açılan davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine, ... ve Orman İşletme Müdürlüğü aleyhine açılan davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
506 sayılı Kanunun 108. maddesi gereğince sigortalılık başlangıç tarihinin belirlenmesine ilişkin açılan her dava, sigortalılığın saptanması istemini de içerdiğinden, aynı Kanunun 79/10 maddesi kapsamında bir günlük çalışmanın belirlenmesi davasıdır. Bu nedenle hizmet tespiti davalarındaki kanıtlama yöntem ve ilkeleri benimsenip uygulanmalı, başka bir anlatımla, sigortalılıktan söz edilebilmesi için, çalışmanın varlığı, hizmet tespiti davaları yönünden kabul edilen yöntem ve ilkelere uygun biçimde saptanmalıdır.
Sigortalılığın tespitinde, yöntemince düzenlenerek yasal hak düşürücü süre içerisinde Kuruma verilen sigortalı işe giriş bildirgesi, ilgilinin işe alındığını gösteren yazılı delil niteliğinde ise de sigortalılığın kabulü açısından tek başına yeterli kabul edilemez ve bu kapsamda çalışma olgusunun da inandırıcı ve yeterli delillerle ispatlanması gerekmektedir. Bu amaçla; sigortalı işe giriş bildirgesinin Kuruma veriliş tarihi, bildirgedeki kimlik bilgilerinin, varsa imza ve fotoğrafın davacıya ait olup olmadığı, davacıya verilen sigorta sicil numarasının hangi yılın serilerinden olup sonraki dönemde gerçekleşen hizmetlerinde kullanılıp kullanılmadığı saptanmalıdır.
Bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunlu olup mahkemece, öncelikle davacının davasını somutlaştırma yükümlülüğü kapsamında işverenin kim olduğu, işyerinde ne iş yaptığı, başka çalışan olup olmadığı, idarecilerin kim olduğu, işyerinin nerede olduğu ve komşularının kimler olduğunun davacıya sorulup açıklattırılması gerektiği, ayrıca tarafların sunduğu deliller ile yetinilmeyerek, kendiliğinden araştırma ilkesi benimsenmek suretiyle, sigortalılığın kabulü ve hüküm altına alınabilmesi için hizmet akdinin ve eylemli çalışmanın varlığı ortaya konulmalıdır. Bu amaçla hizmeti ortaya koyabilecek belgeler, varsa Kurum görevlileri tarafından düzenlenen rapor ve tutanaklar getirtilmeli, yine davalı iş yerinde aynı dönemde bildirimleri yapılan sigortalılar tanık sıfatıyla dinlenilmeli, gerektiğinde aynı çevrede faaliyet yürüten işverenler ve bunların çalıştırdığı kimseler yeniden Kurum ve Kolluk marifetiyle yöntemince belirlenerek bilgi ve görgülerine başvurulmalı, böylelikle iddianın somut ve inandırıcı bilgilere dayalı biçimde kanıtlanıp kanıtlanmadığı değerlendirilmelidir. (HGK 29.06.2005 gün ve 2005/21-409- 413, 23.12.2009 gün ve 2009/10-581-619, 10.02.2010 gün ve 2010/10-72-72, 21.09.2011 gün ve 2011/10-527– 552)
Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular ile birlikte; mahkemece resen araştırma ilkesi gereğince taraf tanıklarının sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre dinlenilmeli, gerektiğinde tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek çalışma olgusu hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde belirlenmelidir.
Eldeki dosyada,Mahkemece verilen 26/11/2013 tarih ve 2013/42 E, 2013/345 K sayılı ilamı (Kapatılan) 21 Hukuk Dairesinin 06/10/2015 tarih ve 2015/5639 E, 2015/17861 K sayılı ilamı ile “Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının ihtilaflı dönemde sigortalı çalışmasının bulunmadığı, davacının dava dilekçesine ekli olarak sunduğu 1981/5. ay puantaj kayıtlarında adının bulunduğu, yine davalı işverenlikçe sunulan belgelerde; 1981 yılı Mayıs ayı bordrosunda adı geçen ...' nın 29/01/1968 doğ. ... oğlu ... olup sig. Sicil nosunun davacınınkinden farklı olduğu, 4 günlük çalışmasının sigorta priminin yatırıldığı, ayrıca ... isimli yakın dönemde ( 1981 yılında) Eğirdir Orman işletmede çalışan diğer kişilerinde bordrolarının gönderildiği anlaşılmıştır.
Yapılacak iş, davalı işverenlikçe ... isimli kişi/ kişiler hakkında yapılan bildirimlerden davacının kendisine ait olduğu iddiası bulunan bildirim olup olmadığını davacıya sormak, davacının böyle bir iddiası var ise bu bildirimin davacıya ait olduğunun tespiti halinde hak düşürücü sürenin geçmeyeceği de dikkate alınarak bu bildirimin gerçekten davacıya ait olup olmadığını araştırmak, bu bağlamda; ... adına davalı işverenlikten sigorta bildirimi yapılan ve davacının kendisine ait olduğunun tespitini talep ettiği sigorta sicil dosyası ya da dosyalarını eksiksiz bir biçimde getirtmek, kolluk araştırması yapmak, davalı işverenliğin 1981/5. ay bordrosunun davalı kurumdan getirtilmek suretiyle bordro tanığı dinlemek, işe giriş bildirgesinin temini ile gerektiğinde imza incelemesi yaptırmak, sigorta bildirimi yapılan kişiyi davalı sıfatıyla davaya dahil etmek, davalı işyerinden bildirimi yapılan ...' ya ait işyeri özlük dosyalarını ve çalışma dönemine ilişkin ücret ödeme belgelerini getirtmek, davanın kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle araştırma genişletilerek tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar vermek, bu dönemdeki çalışmanın davacıya ait olmadığının tespiti halinde ise şimdiki gibi davanın hak düşürücü süreden reddine karar vermekten ibarettir.” gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesi, davanın Orman ve Su işleri Bakanlığına karşı açılan davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine, SGK ve Orman İşletme Müdürlüğü aleyhine açılan davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verildiği ve bu şekilde yazıldığı şekilde sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
Yargıtayın bozma kararına uyan Mahkeme artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, Mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep hak doğmuştur. (09/05/1960 gün ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı)
Eldeki davada; mahkeme getirtilen belgelerde, davalı ... tarafından kuruma verilen 1981/2 dönem bordrolarında ... sigorta sicil nosundaki ... adına 1/4/1981 işe giriş-16/5/1981 çıkış olmak üzere toplam 18 gün bildirim yapıldığı, 11844897sigorta sicil nosundan ... adına 12/05/1981-16/5/1981 arası 4 gün bildirim yapıldığı, yine ... sigorta sicil nosu ile ... adına 01/04/1981 giriş 17/06/1981 çıkış olmak üzere 19 gün bildirim yapıldığı, Bozma öncesi gönderilen 1981/3 dönem bordrosunda ... sigorta sicil nosu ile ... adına 01/07/1981 giriş olmak üzere Temmuz, Ağustos, eylül aylarında 30 ar gün olmak üzere 90 gün bildirim yapıldığı, 1981/2 dönem bordrosunda ... sigorta sicil nosu ile ... adına 01/05/1981 giriş 07/06/1981 çıkış olmak üzere 16 gün bildirim yapıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılması gereken iş, orman İşletme Müdürlüğü tarafından kuruma verilen dönem bordrolarında ... ismi ile verilen ...,... ve ... sigorta sicil nolu “...” sicil dosyalarının getirtilerek hangi sicil nosunun davacıya ait olduğunu tespit etmek, mahkemece tanık olarak ifadesine başvurulan ... ve ... oğlu ...’nın davalı işyerinden yapılan 18/09/1980-21/09/1980, 01/04/1981-16/05/1981 arasındaki bildirimleri ve bildirimlerin yapıldığı sigorta sicil nosu da değerlendirilmek suretiyle başka ... bulunup bulunmadığını araştırılmalı, bulunması halinde bunların da sicil dosyalarının getirtilerek ifadeleri alınmalı, önceki bozma ilamında belirtildiği şekilde araştırma yapılarak ve toplanan tüm deliller birlikte değerlendirip sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, 01/06/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.