Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/6035 Esas 2022/8469 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/6035
Karar No: 2022/8469
Karar Tarihi: 02.06.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/6035 Esas 2022/8469 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2022/6035 E.  ,  2022/8469 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi
    İlk Derece Mahkemesi : ... 2. İş Mahkemesi

    Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı ve fer'i müdahil Kurum vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı ve fer'i müdahil Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM
    Davacı vekili, müvekkilinin 1999 yılında ...tekstil şirketinde çalışmaya başladığını, 1 yıl üzerinde sigortasız olarak çalıştırıldığını, 2003 yılında fabrikadan çıkış yaptığını belirterek kuruma eksik bildirilen hizmetinin tespitini talep etmektedir.
    II-CEVAP
    Davalı işveren vekili, ...Tekstil şirketinin davalı olarak gösterilmesine rağmen 26.03.2018 tarihinde olağan üstü genel kurul toplantısında alınan karar ile müvekkili şirketi ile şirketlerin birleştirilmesine karar verildiğini, kararın 05.04.2018 tarihli resmi gazetede yayınlandığını, davanın 5 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığını, davacının sigortasız çalıştırılmadığını, iddialarının haksız ve mesnetsiz olduğunu, belirtilen tarih itibari ile işçinin çalıştığına tanık olabilecek kimsenin bulunmadığını, tanıkların olay hakkında bilgi vermesinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Fer'i müdahil Kurum vekili, cevap dilekçesi sunmamıştır.
    III-MAHKEME KARARI
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    "1- Davacı ... tarafından davalı şirket aleyhine açılan davanın kabulü ile;
    - ... TC kimlik numaralı davacı ...'ın davalı şirkete ait 1004077 sicil numaralı iş yerinde 01/09/1999 - 31/12/1999 tarihleri arasında 120 gün, 01/01/2000-31/10/2000 tarihleri arasında 300 gün süre ile hizmet akdine dayalı olarak kesintisiz asgari ücret karşılığında çalıştığının ve kuruma bildirilmeyen toplam hizmet süresinin 420 gün olduğunun tespitine" karar verilmiştir.
    B-BAM KARARI
    "1-Davalı şirket ve feri müdahil kurum vekillerinin istinaf istemlerinin reddine" karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davalı şirket vekili, verilen hükmün eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olduğunu beyanla, davaya konu kararın bozulmasını talep etmiştir.
    Fer'i müdahil Kurum vekili, verilen hükmün eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olduğunu beyanla, davaya konu kararın bozulmasını talep etmiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun “Prim Belgeleri” başlığını taşıyan 79’uncu maddesinin onuncu fıkrası olup, anılan Kanunun 6’ncı maddesinde yer alan, sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamayacağı ve vazgeçilemeyeceği yönündeki düzenleme ile anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi göz önünde bulundurulduğunda, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davaların kamu düzeni ile ilgili olduğu ve özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri gerektiği açıktır. Bu bağlamda, hak kayıpları ile gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi ve temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği dikkate alınmalıdır. Diğer taraftan, söz konusu onuncu fıkrada, yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları, Kurumca belirlenmeyen sigortalıların, çalıştıklarını, hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilâm ile ispatlayabildikleri takdirde, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayılarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Anlaşılacağı üzere, çalışmanın tespiti istemiyle hak arama yönünden kanun ile getirilen süre, doğrudan doğruya hakkın özünü etkileyen hak düşürücü niteliktedir ve dolması ile hakkın özü bir daha canlanmamak üzere ortadan kalkmaktadır. Anılan Kanunun kabul edilip yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla beş yıl olarak öngörülen süre, 09.07.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3395 sayılı Kanunun beşinci maddesiyle on yıla çıkarılmış, daha sonra 07.06.1994 tarihinde yürürlüğe giren 3995 sayılı Kanunun üçüncü maddesiyle yeniden beş yıl olarak düzenlenmiş olup, halen geçerliliğini korumaktadır. Ancak söz konusu Yönetmelikle tespit edilen belgelerin bu meyanda işe giriş bildirgesinin verilmesi durumunda hak düşürücü sürenin işlememesi, ancak iş bu belgelerin içerdiği işe başlama tarihinden sonraki dönem için söz konusudur.
    Yukarıda açılanan maddi ve hukuki bilgiler ışığında mahkemece, dava konusu dönem olan 01.09.1999-31.10.2000 tarihleri arası dönem açısından hak düşürücü sürenin değerlendirilmesi bakımından, davalı işveren tarafından davacı için kuruma 01.11.2000 tarihli işe giriş bildirgesinin verilmesi ve işbu davanın, hizmetin sona erdiği 16.01.2004 tarihini izleyen yılın sonundan başlayan hak düşürücü sürenin fazlasıyla geçmesinden sonra yani 29.11.2018 tarihinde açıldığı gözetilerek; davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmelidir.
    O hâlde, davalı vekili ve fer’i müdahil Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesinin istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi’ne, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, Üyeler ... ve ...'ın muhalefetine karşı, Başkan ... ve Üyeler ..., ...'ün oyları ve oy çokluğuyla, 02/06/2022 gününde karar verildi.

    KARŞI OY GEREKÇESİ

    1.Çoğunluk ile aradaki temel uyuşmazlık hizmet tespit davasında 01.11.1999-16.01.2004 tarihleri arasında blok çalışması olduğunu iddia eden ve işyerinde 01.11.2000 tarihinden itibaren prim günleri kuruma kısmen bildirilen davacı sigortalının bildirim tarihi öncesi hizmetinin hak düşürücü süreye uğrayıp uğramadığı noktasında toplanmaktadır.
    2.Somut uyuşmazlıkta davacının 01.11.2000 tarihinden sonra kuruma çalışması bildirilmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda blok çalışma ve kuruma bildirilen süreye ilişkin kayıt nedeni ile gerçekleşen çalışmadan dolayı kuruma bildirilenler haricinde bu işyerlerinde 01.11.1999-31.10.2000 tarihleri arasında tam zamanlı ve kesintisiz olarak çalıştığının tespitine karar verilmiş, kararın istinaf edilmesi üzerine de Bölge Adliye Mahkemesince istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
    3.Kararın temyiz edilmesi üzerine çoğunluk tarafından blok çalışmada kayıt öncesi 27.06.200 öncesinin hak düşürücü süreye uğradığı kabul edilerek istemin reddi gerektiği, bunun yanında kayıt sonrası ise eksik inceleme ile karar verildiği gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
    4.Çalışmanın blok çalışma niteliğinde olması yani kesintisiz devam etmesi halinde hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi, mevsimlik çalışmanın bulunması ve bu çalışmanın yıllar itibariyle kesintisiz sürdüğünün kabulü halinde de çalışılmayan dönemde hizmet akdi askıda olduğundan hükme esas alınan 5 yıllık hak düşürücü sürenin başlangıcı olarak, mevsimlik çalışmanın sona erdiği yılın sonu esas alınması gerekir(Y. HGK. 01.07.2019 tarih ve 2016/21-1238 E, 2019/834 K). Belirtmek gerekir ki “hak düşürücü süre, bildirimsiz kalan çalışmalar yönünden öngörülmüştür. Belgelerden birisinin dahi Kuruma verilmiş olması veya Kurumca, fiilen ya da kayden sigortalı çalışma olgusunun tespiti hâlinde hak düşürücü süreden söz edilemeyecektir. Sigortalının kayda dayanan çalışması bildirilmiş veya kurumca saptanan çalışması var ise bu bildirilen veya saptanan hizmeti ile blok çalışmanın da zamanaşımına uğramadığı kabul edilmelidir.
    5.Dairemizin 2021/10923 E., 2022/1056 Karar sayılı karşı oy gerekçelerinde ayrıntılı olarak açıklandığı gibi blok çalışmalarda kuruma bildirilen süre var ise sonraki çalışma için hak düşürücü süreye uğramaz kabulü önceki çalışma içinde kabul edilmeli ve hak düşürücü süre uygulanmamalıdır. Davacının 01.11.1999 tarihi ile sonrası kayda giren 01.11.2000 tarihini takip eden çalışmaları blok çalışmaya dayanmaktadır. Bu blok çalışma içinde kuruma intikal eden süreler olduğuna göre hak düşürücü süre önceleri içinde geçerli olmayacaktır. Bu nedenle çoğunluğun hak düşürücü süre yönündeki bozma gerekçesine katılınmamıştır.

    ... ...


    Hemen Ara