Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/3049 Esas 2022/8396 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/3049
Karar No: 2022/8396
Karar Tarihi: 02.06.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/3049 Esas 2022/8396 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davanın konusu, hizmet tespiti istemi üzerine yapılan bir dava. Davacı, sigortalılık başlangıcının 20.04.2009 tarihi olarak kabul edilmesini ve 20.04.2009 - 30.04.2016 tarihleri arasındaki hizmetinin tespit edilmesini talep ediyor. İlk derece mahkemesi davayı reddetmiş ancak istinaf başvurusu sonrasında Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi, davacının hizmetinin tespit edilmesine karar vererek ilk derece mahkemesinin kararını kaldırmıştır. Ancak Kurum ve davalılar tarafından yapılan temyiz itirazları sonrasında dosya Tetkik Hakimi tarafından incelenmiş ve eksik araştırma ve inceleme sonucu yanılgılı değerlendirme yapıldığı tespit edilmiştir. Bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararı, HMK'nun 373/2. maddesi gereği BOZULMUŞTUR.
506 sayılı Yasanın 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir.
10. Hukuk Dairesi         2022/3049 E.  ,  2022/8396 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : Söke 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

    Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulüne ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne dair karar verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalılar ve fer'i müdahil Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM
    Davacı vekili, davacının sigortalılık başlangıç tarihinin 20.04.2009 tarihi olarak tespiti ile 20.04.2009 - 30.04.2016 tarihleri arasındaki hizmetinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
    II-CEVAP
    Davalılar ..., ... ve ... vekili, 5 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra davanın açıldığını, çalışma olgusunun somut ve inandırıcı delillerle ispatlanması gerektiğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
    Fer'i müdahil SGK Başkanlığı vekili, bu tür davalar kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiğini, çalışma olgusunun somut ve inandırıcı kanıtlarla kanıtlanması gerektiğini, davanın yetkili mahkemede açılmadığını, yetki itirazında bulunarak yetkili mahkemenin Aydın İş Mahkemesi olduğunu, zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazında bulunduklarını beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
    III-MAHKEME KARARI
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    Davacının davasının reddine ,karar verilmiştir.
    B-BAM KARARI
    Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; Söke 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi'nin 07.05.2019 tarih, 2016/201 Esas ve 2019/282 Karar sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b.2 maddesi uyarınca kaldırılmasına,
    1-Davanın kabulü ile ;
    Davacının, davalı işverenler ..., ... ve ... adına tescilli ... sicil numaralı tarım hizmetleri mahiyetindeki işyerinde 20.04.2009 - 30.04.2016 tarihleri arasında hizmet akdine istinaden asgari ücret ile sürekli çalıştığının ve bu çalışmalarının Kuruma bildirilmediğinin tespitine, dair karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Fer'i müdahil kurum vekili, kararın eksik incelemeye dayalı olduğunu beyanla, davaya konu kararın bozulmasını talep etmiştir.
    Davalılar vekili: kararın eksik incelemeye dayalı olduğunu, tanık beyanlarından davacının çalışmadığının açık olduğunu beyanla, davaya konu kararın bozulmasını talep etmiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Hizmet tespitine ilişkin davaların yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 79 ve 5510 sayılı Yasanın 86/9. maddesi bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatlarında vurgulandığı gibi davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiğinden, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerekir.
    506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi ya da çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihide kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.
    Öte yandan, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2003/21-43 Esas, 2003/97 Karar ve 26.02.2003 tarihli kararında ayrıntıları açıklandığı üzere; kural olarak işe giriş bildirgeleri ve ücret ödeme bordroları sigortalının imzasını içermelidir. Sigortalı, anılan belgeleri hile, hata veya manevi baskı altında imzaladığını ileri sürmemiş veya imzanın kendisine ait olmadığını ya da kesintisiz çalıştığını söylememiş ise, birden fazla işe giriş bildirgesinin varlığı ve işyerinden yapılan kısmi bildirimler, sigortalının o işyerinde kesintili çalıştığına karine oluşturur. Bu karinenin, aksinin, ancak, eş değer de delillerle kanıtlanması gerekmekte olup tanık sözlerine değer verilemez. Bu halde ise hak düşürücü sürenin kesinti tarihleri dikkate alınarak her bir dönem bakımından ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekecektir.
    Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının eşi ...‘un 12.05.2009 ile 03.03.2016 arası davlılar yanından bildiriminin yapıldığı, davlaılar ile Hüseyin arasında ilki 01.05.2009, ikincisi 22.03.2013 tarihli olmak üzere iki adet iş protokolü imzalandığı, 22.03.2013 tarihli protokolde Hüseyin‘in eşi olan davacının zeytinlikte kalmasına izin verildiğine dair özel hüküm olduğu anlaşılmaktadır. Bölge Adliye Mahkemesince davacının davasının kabulüne karar verilmiş ise de verilen karar eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeye dayalıdır.
    Somut olayda; davacının davalılara ait çiftlikte çalışma olgusu sabit ise de davacının eşinin 2009 da başladığı dinlenen tanık ifadelerinde davacının eşinden sonra geldiğine dair beyanları ve 22.03.2013 tarihli iş protokolü de esas alınarak davacının ne zaman işe başladığı, çalışmanın kısmi çalışma mı yoksa tam zamanlı çalışma mı olduğunun tespit edilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile karar verilmesi bozma nedenidir.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, davalılar ve fer'i müdahil Kurum vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin kararı kaldırılarak verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle HMK'nun 373/2. maddesi gereği BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine 02.06.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara