Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/5094 Esas 2022/8558 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/5094
Karar No: 2022/8558
Karar Tarihi: 06.06.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/5094 Esas 2022/8558 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2022/5094 E.  ,  2022/8558 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi

    Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı fer'i müdahil Kurum ve davalı vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 11.Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esasdan reddine karar verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince verilen kararın fer'i müdahil kurum ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM
    Davacı, dava dilekçesi ile 22.10.1984-01.03.1988 tarihleri arasında çalıştığının tespitini talep etmiş, daha sonra 11.02.2021 tarihli ıslah dilekçesiyle sigorta başlangıç tarihinin 22.10.1984 tarihi olduğunun tespitini talep etmiştir.
    II-CEVAP
    Davalı SGK vekili; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı işveren vekili; davacı tarafın iddialarının gerçek dışı olduğunu, davacı tarafın ne dava konusu edilen dönemde ne sonrasında müvekkilinin yanında çalışmadığını, hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    MAHKEME KARARLARI
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    İlk derece mahkemesi, davanın kabulüne, ... T.C. Kimlik numaralı davacı ...'in, davalı işveren ... ... Mamuller İmalat ve Ticaret A.Ş. unvanlı işyerinde 22/10/1984 günü 506 sayılı Kanun hükümleri kapsamında hizmet akdine dayalı olarak çalıştığının ve anılan 1 günlük sürenin prim ödeme gün sayısı olarak değerlendirilmesi gerektiğinin, malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında dikkate alınacak sigortalılık başlangıç tarihinin ise davacının 18 yaşını doldurduğu güne karşılık gelen 01/07/1986 olduğunun tespitine karar verildi.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    ... Bölge Adliye Mahkemesi, davalı ve fer'i müdahil kurum vekilinin istinaf başvurusunun HMK nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esasdan reddine karar vermiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığını, davacının talebini azaltmasının ıslah olarak değil feragat müessesesi içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini, davacının davalı şirket nezdinde çalışması bulunmadığını, davacının ispat yükümünü yerine getiremediğini ileri sürmüştür.
    Fer'i müdahil Kurum vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, Kurum kayıtları dışındaki çalışma iddiasının sadece tanık beyanları ile ispatlanamayacağını, davacının Kurum kayıtlarıyla eşdeğer bir belge sunamadığını, işverenlerin çalıştırdıkları sigortalıları Kuruma bildirmek ve primlerini de eksiksiz olarak ödemesi gerektiğini, primlerin eksik ödenmesi yahut hiç ödenmemesinin sorumluluğunun Kuruma değil, işverene ait olduğunu, davanın reddi gerektiğini ileri sürmüştür.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Davanın yasal dayanağı 506 sayılı kanunun 79 ve 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddesidir.506 sayılı Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzenine ilişkin olması nedeni ile özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanması gerektiği özellikle göz önünde bulundurulmalıdır.
    İnceleme konusu dosyada; Davacı, dava dilekçesi ile 22.10.1984-01.03.1988 tarihleri arasında çalıştığının tespitini talep etmiş, daha sonra 11.02.2021 tarihli ıslah dilekçesiyle sigorta başlangıç tarihinin 22.10.1984 tarihi olduğunun tespitini talep etmiştir.Davalı şirket tarafından davacı adına 22.10.1984 tarihli işe giriş bildirgesinin verildiği, söz konusu ... yerinin mahiyetinin metallerin makinede işlenmesi işi olduğu anlaşılmaktadır.
    506 sayılı Kanun’un 2'nci maddesine göre sigortalılık niteliği, hizmet akdinin kurulması ve 6'ncı madde gereğince çalışmaya başlanması ile edinilir. Aynı Kanun’un “Sigortalı Sayılmayanlar” başlıklı 3/II-B maddesinde; “Özel kanunda tarifi ve nitelikleri belirtilen çıraklar hakkında, çıraklık devresi sayılan süre içinde analık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile bu Kanunun 35'inci maddesi hükümleri uygulanmaz.” hükmü öngörülmüştür.
    Atıf yapılan ve dava konusu dönemde yürürlükte bulunan özel kanun olan 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu'nun 3. maddesi, çırağı; “çıraklık sözleşmesi esaslarına göre bir meslek alanında mesleğin gerektirdiği bilgi, beceri ve ... alışkanlıklarını ... içerisinde geliştirilen kişi” olarak tanımlanmıştır.
    Anılan Kanun'un “Çıraklık Şartları” başlıklı 10'uncu maddesine göre çırak olabilmek için,
    a)14 yaşını doldurmuş, 19 yaşından gün almamış olmak. (Bu bentte yer alan "onüç yaşını" ibaresi, 16/8/1997 tarih ve 4306 sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle "ondört yaşını" olarak değiştirilmiştir.)
    b)En az ilköğretim okulu mezunu olmak.
    c)Bünyesi ve sağlık durumu gireceği mesleğin gerektirdiği işleri yapmaya uygun olmak gerekmektedir.
    Ancak, 19 yaşından gün almış olanlardan daha önce çıraklık eğitiminden geçmemiş olanlar, yaşlarına ve eğitim seviyelerine uygun olarak düzenlenecek mesleki eğitim programlarına göre çıraklık eğitimine alınabilir. Kanun'un 13'ncü maddesi hükmüne göre ise; “Bu Kanunun uygulandığı yer ve meslek dallarında 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun çıraklık sözleşmesine dair hükümleri ile 18 yaşını doldurduktan sonra sözleşmesi devam eden çıraklar hakkında 1475 sayılı ... Kanunu'nun, İşçi Sağlığı ve Güvenliği başlıklı beşinci bölümünde yer alan hükümleri dışındaki hükümler uygulanmaz.”
    Bu hükümler çerçevesinde taraflar arasındaki ilişkinin niteliği belirlenirken, başka bir ifade ile, davacının uyuşmazlığa konu dönemde çırak olup olmadığına karar verilirken, çalışma ilişkisine bakılmalıdır.
    Gerçekten de çıraklık sözleşmesinde, akdi ilişkinin üstün niteliği çalışma olgusu değil, sigortalıya bir meslek ve sanatın öğretilmesidir. Ancak çırak, işyerinde üretimle ilgili çalışmalara bilfiil katılıyor, meslek ve sanat eğitimi arka planda tutuluyorsa, bu durumda çıraklık ilişkisinden söz edilemeyecektir.
    Sözü edilen öğrencilerin sigortalı sayılmamaları, “tatbiki mahiyetteki yapım ve üretim işleri” nin gördükleri öğrenimin doğal bir gereği olmasından ötürüdür. Bir başka anlatımla, bu işler -SSK anlamında sigortalı işçilerin gördükleri ... görünümünde bulunsalar bile- belirgin olarak öğrenim çevresine girmektedir. Bu bakımdan, bu gibi durumlarda, esasen bir hizmet akdinin varlığından söz edilemeyeceği için sigortalılık niteliği edinme hali de söz konusu değildir (... Çenberci, Sosyal Sigortalar Kanunu Şerhi; ..., 1977 Baskı, s;130).
    Somut dosyada; Davacı talep tarihinde 16 yaşında olduğundan, davacının yaşının ve işin metal işleme niteliğinde olmasına göre bu işi yapabilecek durumda olup olmadığı, üretime yönelik çalışıp çalışmadığı araştırılarak belirlenmeli, çıraklık eğitim merkezi ile de yazışma yapılmak suretiyle bu dönemde davacının merkezde kayıtlı olup olmadığı tespit edilmeli, bu şekilde davacının çalışmasının meslek ve sanat öğrenimine yönelik mi yoksa üretime yönelik mi olduğu tespit edilerek, elde edilecek sonuç değerlendirilmek suretiyle karar verilmelidir.
    Mahkemece yukarıda belirtilen hukuki ve maddi olgular göz önünde bulundurulmaksızın eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, fer'i müdahil Kurum ve davalı vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ:... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 06.06.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara