Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/11041 Esas 2022/8581 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/11041
Karar No: 2022/8581
Karar Tarihi: 07.06.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/11041 Esas 2022/8581 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2021/11041 E.  ,  2022/8581 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi
    İlk DereceMahkemesi : ... Anadolu 5. İş Mahkemesi



    İş kazasında sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi zararlarının giderilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilk derece mahkemesince ilâmda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesince istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesince verilen kararın, taraf vekilleri tarafından süresi içerisinde temyiz edilmesi ve de davalı avukatınca da duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 07/06/2022 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmiştir. Duruşma günü duruşmalı temyiz eden davalı adına Av. ... ile davacı adına Av. ... geldiler. Duruşmaya başlanarak, hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı günde Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I- İSTEM:
    Davacı vekili 20.02.2012 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 28.07.2011 tarihli iş kazası neticesinde sürekli iş göremezliğe uğraması nedeniyle 1.000 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesiyle maddi tazminat istemini 203.911,44 TL’ye artırmıştır.
    II- CEVAP:
    Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; olayda kusurlu tarafın davacı olduğunu, davacının geçirmiş olduğu kazanın işyerinde meydana gelmiş olsa bile işçinin müvekkil şirket işyerinde yapmakta olduğu iş ile illiyet bağı içerisinde olmadığını, tamamen kendi dikkatsizliğinden kaynakladığını, davacının müvekkili işçisi iken iznini kullanmak istediğini, müvekkili tarafından kendisine iznini Türkiye de kullanabilmesi için biletinin olay gününden bir gün önce alındığını, davacının şantiyedeki son 3 gününde hiçbir izne çıkmadığını ve zamanını hazırlanarak geçirdiğini, kazanın olduğu gün davacının hiçbir çalışmasının olmadığını, kazanın meydana gelmesinde davacının kendisinin kusurlu olduğunu ve davacının iddia ettiği gibi iş makinesinin üzerindeyken yada çalışması sırasında olan bir kaza olmadığını, davacının ayağının burkulmasının davacının çalışması saatlerinde ve bir işin yapımı sırasında meydana gelmediğini beyan ederek haksız ve mesnetsiz davanın reddine, dava giderleri ve ücreti vekaletin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
    II- MAHKEME KARARI:
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    İlk Derece Mahkemesince; “Davacının maddi tazminat talebinin kabulü ile, 203.911,44 TL'nin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,” şeklinde karar verilmiştir.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI:
    Bölge Adliye Mahkemesince “1-)Davacı ve davalı taraf istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine,” şeklinde karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle: kusur oranlarının hatalı belirlendiğini, karara dayanak kılınan kusur raporunda dosyadaki bilgiler, kayıtlar ve tanıklar göz ardı edilerek; müvekkili aleyhine fahiş oranda yüksek kusur yüklendiğini, davalı unvan değişikliğinin kararda gözetilmediğini beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
    Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle: müvekkiline kusur isnadının mümkün olmadığını, davacının tam kusurlu olduğunu hükme esas alınan hesap raporundaki ücretin hatalı belirlendiğini, asgari geçim indiriminin hatalı olarak hesaba dahil edildiğini beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplerle, temyiz kapsam ve nedenlerine, kanunun açık hükmüne aykırı görülen sebeplere göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
    2- 6100 sayılı H.M.K.’nun 150.maddesinde:
    “(1) Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir.
    (2) Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflardan biri duruşmaya gelir, diğeri gelmezse, gelen tarafın talebi üzerine, yargılamaya gelmeyen tarafın yokluğunda devam edilir veya dosya işlemden kaldırılır. Geçerli bir özrü olmaksızın duruşmaya gelmeyen taraf, yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemez.
    (3) Duruşma gününün belli edilmesi için tarafların başvurması gereken hâllerde gün tespit ettirilmemişse, son işlem tarihinden başlayarak bir ay geçmekle dosya işlemden kaldırılır.
    (4) Dosyası işlemden kaldırılmış olan dava, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde taraflardan birinin dilekçe ile başvurusu üzerine yenilenebilir. Yenileme dilekçesi, duruşma gün, saat ve yeri ile birlikte taraflara tebliğ edilir. Dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak bir ay geçtikten sonra yenileme talebinde bulunulursa, yeniden harç alınır, bu harç yenileyen tarafça ödenir ve karşı tarafa yüklenemez. Bu şekilde harç verilerek yenilenen dava, eski davanın devamı sayılır.
    (5) İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar, sürenin dolduğu gün itibarıyla açılmamış sayılır ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır. Düzenlemeleri yer almaktadır.”
    Aynı Kanunun 320.maddesinin 4. fıkrasında ise “Basit yargılama usulüne tabi davalarda, işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosya, yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılırsa, dava açılmamış sayılır.” düzenlemesi yer almaktadır.
    Somut olayda, davacı ve davalı tarafların 30.07.2012 tarihli celseye katıldıkları ve bu celsede duruşmanın 01.10.2012’ye ertelenmesine karar verildiği, takip eden 01.10.2012 tarihli celseye ise davacı vekilinin katılmadığı ve mazeret dilekçesi de sunmadığı, duruşmaya katılan davalı vekilinin de davayı takip etmediğini beyan etmesi nedeniyle dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği, davacının 05.10.2012 tarihinde yenileme başvurusunda bulunduğu ve bu şekilde yargılamaya devam edilirken, davacı ve davalı tarafların 14.04.2016 tarihli celseye katıldıkları ve bu celsede duruşmanın 23.06.2016’ya ertelenmesine karar verildiği, takip eden 23.06.2016 tarihli celseye ise davacı vekilinin katılmadığı ve mazeret dilekçesi de sunmadığı, duruşmaya katılan davalı vekilinin de davayı takip etmediğini beyan etmesi nedeniyle HMK 320/4. Maddesi gereğince davanın ikinci kez işlemden kaldırılması nedeniyle açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken davanın basit yargılama usulüne tabi olduğu gözden kaçırılarak, dosyanın ikinci kez işlemden kaldırılmasına karar verildiği ve davacı vekilinin 27.06.016 tarihli yenileme başvurusu üzerine yargılamaya devam olunarak yukarıda açıklandığı üzere yargılamanın esası hakkında karar verildiği anlaşılmaktadır.
    6100 sayılı H.M.K.’nun 369.maddesi kapsamında Yargıtay, tarafların ileri sürdükleri temyiz sebepleriyle bağlı olmayıp, kanunun açık hükmüne aykırı gördüğü diğer hususları da inceleyebilir. İş bu temyize konu dosyada Mahkemenin davanın ikinci kez işlemden kaldırıldığı 23.06.2016 tarihi itibariyle H.M.K.’nun 320/4.maddesindeki emredici düzenlemeyi gözeterek, davanın açılmamış sayılmasına karar vermesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile ikinci kez işlemden kaldırmaya ve yenilenmesine cevaz vererek, davanın esası hakkında hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olmuştur.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O hâlde, kanunun açık hükmüne aykırı görülen hususlar re’sen gözetilerek, bu yönü amaçlayan davalı vekilinin temyiz itirazları dikkate alınarak, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine dair karar kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesince verilen karar bozulmalıdır.
    SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi kararının H.M.K.'nun 373/1. maddesi gereğince kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davalı Dairemizde icra edilen duruşmada kendisini vekille temsil ettirdiğinden 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, aşağıda dökümü yapılan harcın davacıdan tahsiline, temyiz harcının istem halinde davalıya iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin ise Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 07.06.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.








    Hemen Ara