Esas No: 2022/6467
Karar No: 2022/8638
Karar Tarihi: 07.06.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/6467 Esas 2022/8638 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2022/6467 E. , 2022/8638 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
İlk DereceMahkemesi :... 21. İş Mahkemesi
Dava, Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacıya ait iş yerinde kurum tarafından yapılan denetleme uyarınca bir kısım çalışanların prime esas kazançlarının eksik bildirildiği belirtilerek 2013/09 - 2014/09 tarihleri arasında ek aylık prim hizmet belgesi düzenlendiği, net brüt ayrımı yapılmadan karışıklık olabilecek şekilde kayıt altına alındığından kurum işleminin yerinde olmadığını, bu doğrultuda prim tahakkuk itiraz komisyonuna yaptıkları itirazın reddedildiğini de belirterek, bu red kararı ile ek prim hizmet belgesi talebinin iptaline karar verilmesi talep edilmiştir.
II-CEVAP
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde; Kurum işleminin usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece;'... davacı iş yerinde kurum denetim memurunun fiili tespit tutanağı doğrultusunda bir kısım personelin net ücretlerinin, bir kısım personelin ise brüt ücretlerini belirttiği ve bu tutanağın da işveren yetkilisi tarafından ihtirazı kayıt ileri sürülmediğinden imzalandığı, bu tutanağın bilirkişi raporunda geçen iş kanunu 92. maddesi ve 5510 sayılı yasanın 59.maddesi uyarınca aksi sabit oluncaya kadar geçerli olduğu, kuruma çalışanların prime esas kazanç bildirilmemesi nedenine dayalı olarak kurumun idari para cezası kesmesi işleminin sonuç işlem olduğu, bu anlayışa göre de idare mahkemesinin iptal kararının iş mahkemesini bağlamadığı, çalışanların bir kısmının net ücretini, bir kısmının brüt ücretini belirttiğine göre de çalışanların ifade verdikleri hususu anladıkları, kaldı ki o sırada orada bulunan işverenin de tutanağı imzaladığı, sonradan verilen yanlış anlaşılmaya ilişkin dilekçelerin ise işten çıkarılma endişesi nedeniyle verilmiş olabileceği de değerlendirildiğinde kuruma prime esas kazanç bildirimi yönüyle eksik bildirim olduğuna yönelik kurum işlemi yerinde görüldüğü' gerekçesiyle,
Davanın reddine, karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEME KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince; ... 21. İş Mahkemesi'nin 14/03/2019 tarihli, 2015/542 Esas - 2019/114 Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Yasanın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine, " karar verilmiştir.
TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalı kurum çalışanları tarafından tek taraflı olarak hazırlanmış olan tutanağın, müvekkil şirket yetkilisi ve şirket çalışanlarına okutulmadan imzalatıldığını, usulsüz şekilde tutulan tutanağa bağlı olarak kesinlen para cezasının İdare Mahkemesince iptal edilmiş olmakla beraberinde davalı kurum tarafından, müvekkil şirkete tahakkuk ettirilen primlerin de konusuz kaldığını,yerel mahkeme kararının gerekçesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın kabulü gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
IV-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Somut olay incelendiğinde, öncelikle, eldeki davada verilen kararın dava dışı sigortalıların da hak alanını da ilgilendirmesi nedeniyle, 6100 Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 124. maddesinde “…maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir…” hükmü uyarınca, eksik prime esas kazanç bildirildiği bahsi ile haklarında ek prim tahakkukuku yapılan sigortalılara usulüne uygun şekilde husumet yöneltilmeli, gösterecekleri bütün deliller toplandıktan sonra, tüm deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Diğer taraftan davanın yasal dayanaklarından olan 5510 sayılı Kanunun “Prime esas kazançlar” başlıklı 80. maddesinin birinci fıkrasında, sigortalıların prime esas kazançlarının nasıl belirleneceği açıklanmıştır. Diğer taraftan 506 sayılı Kanunun 79/10. ve 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddelerine dayalı olarak açılan bu tür hizmet tespiti davalarında kesinleşen mahkeme ilamı, işverence Kuruma verilmeyen belgelerin yerine geçecek nitelikte olduğundan hükümde ayrıca 77 ve 80. maddelere göre hesaplanacak olan 1 günlük ücretin belirtilmesi de gerekmektedir. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun; 288. maddesinde, bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri belirli bir tutarı geçtiği takdirde senetle kanıtlanması gerektiği, bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri, ödeme veya borçtan kurtarma (ibra) gibi herhangi bir sebeple belirli bir tutardan aşağı düşse bile senetsiz kanıtlanamayacağı bildirilmiş, 289. maddesinde, 288. madde uyarınca senetle kanıtlanması gereken konularda yukarıdaki hükümler hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati durumunda tanık dinlenebileceği, 292. maddesinde de, senetle kanıtlanması zorunlu konularda yazılı bir delil başlangıcı varsa tanık dinlenebileceği açıklanarak delil başlangıcının, dava konusunun tamamen kanıtlanmasına yeterli olmamakla birlikte, bunun var olduğunu gösteren ve aleyhine sunulmuş olan tarafça verilen kağıt ve belgeler olduğu belirtilmiştir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 200 ve 202. maddelerinde de bu düzenlemeler korunmuştur.
Kuruma ödenmesi gereken sigorta primlerinin hesabında gerçek ücretin/kazancın esas alınması gerekmekte olup hizmet tespiti davalarının kamusal niteliği gereği, çalışma olgusu her türlü kanıtla ispatlanabilmesine karşın ücret konusunda aynı genişlikte ispat serbestliği söz konusu değildir ve değinilen maddelerde yazılı sınırları aşan ücret alma iddialarının yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır. Ücret tutarı maddede belirtilen sınırları aştığı takdirde, tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe sahip olarak düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla, sigortalının imzasını içeren aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticari defter kayıtlan, ücret bordroları gibi belgelerle kanıtlanması olanaklıdır. Yazılı delille ispat sınırının altında kalan miktar için tanık dinlenebileceği gibi, tespiti istenen miktar sınırı aşsa dahi varlığı iddia edilen çalışmanın öncesine ve sonrasına ait yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgeler bulunuyorsa tanık dinlenmesi mümkündür. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20.10.2010 gün ve 2010/10-480 Esas - 2010/523 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10-481 Esas - 2010/524 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10-482 Esas - 2010/525 Karar, 19.10.2011 gün ve 2011/10-608 Esas - 2011/649 Karar, 19.06.2013 gün ve 2012/10-1617 Esas - 2013/850 Karar sayılı ilamlarında da aynı görüş ve yaklaşım benimsenmiştir.
Bunun yanında; 6100 sayılı HMK.nın "senede karşı tanıkla ispat yasağı" başlıklı 201. maddesinde ise; "Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz" hükmü yer almaktadır.
Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde; mahkemece, prime esas kazanç yönünden verilen karar hatalıdır. Sigorta primine esas kazanç tutarı konusunda yukarıda izah edilen yönteme uygun inceleme ve araştırma yapılmaksızın, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 34.Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi kararının HMK'nın 373/1. maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen İlk Derece Mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 07/06/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.