Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/1351 Esas 2022/8583 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/1351
Karar No: 2022/8583
Karar Tarihi: 07.06.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/1351 Esas 2022/8583 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2022/1351 E.  ,  2022/8583 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Hukuk (...) Mahkemesi

    Dava, ... kazasında vefat eden sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
    Mahkemece, (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin bozma kararına uyularak ilamda belirtildiği şekilde davanın kısmen kabul ve kısmen reddine karar verilmiştir.
    Hükmün, davalılardan ... vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve dosya incelenerek, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 07/06/2022 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmiştir. Duruşma günü duruşmalı temyiz eden davalı ... adına Av. ... geldi. Davacılar ve diğer davalı adına gelen olmadı. Duruşmaya başlanarak, hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı günde Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplerle, temyiz edenin sıfatına, temyiz kapsam ve nedenleriyle kanunun açık hükmüne aykırı görülen sebeplere göre, davalı ... vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
    2- Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı Kararı).

    Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Prof. Dr. ..., Usuli ... Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak) Dr. A. ...’e ..., ... Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No. 351 ..., 1974, sayfa 395 vd.)
    Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
    Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre, İlk Derece Mahkemesince verilen 07.10.2015 tarihli ilk kararın davacılar vekili tarafından manevi tazminatın azlığı ve vekalet ücretinin hatalı olarak belirlendiği belirtilerek temyiz edildiği, Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesince kararın davacılar ve davalıların temyiz itirazlarının sair yönleri incelenmeksizin özetle; olayın SGK yönünden ... kazası olarak tespit edilip edilmediğinin araştırılması ve gereği halinde davacı tarafa ... kazası tespit davası açması için önel verilmesi, davaya ... Mahkemesi sıfatıyla bakılarak karar verilmesi, kusur oranının tespiti için ... güvenliği uzmanlarından oluşturulacak üç kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınması, davacı anne ve babaya bağlanan gelirin araştırılarak rücuya kabil kısmının tenzili ve davacı kardeşlerin vekaletlerinin temin edilerek yargılama yapılması, yönlerinden bozulduğu anlaşılmıştır.
    Bu açıklamalara göre, davacıların önceki kararı temyizlerinde maddi tazminata yönelik bir temyiz itirazlarının bulunmamasına göre, önceki hükümde esas alınan 18.08.2015 tarihli hesap raporu yönünden davalılar lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu anlaşılmaktadır.
    O halde mahkemece, ... bu 18.08.2015 tarihli hesap raporuna bozmadan sonra tespit edilen ve dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılan davalıların toplam %80 oranındaki kusur oranı uygulanmak suretiyle (ve bu raporda esas alınan işlemiş/bilinen devre sonu tarihinden sonra yürürlüğe giren asgari ücretlerin rapora yansıtılmamak suretiyle) davacı anne ve babanın maddi tazminat alacaklarının belirlenmesi ve temyiz eden davalı ...’ın hesap edilecek bu maddi tazminat alacaklarından sorumlu olduğu gözetilip, davalı ...’in ise son kararı temyiz etmemesi nedeniyle davacılar lehine oluşan usuli kazanılmış hakları da gözeterek sonucuna göre davacıların maddi tazminat alacakları hakkında karar vermekten ibarettir.
    Öte yandan ilk kararda hüküm altına maddi tazminatlara işletilen faiz hükmünün davacılar tarafından önceki kararın temyizi kapsamında temyiz edilmemiş olması nedeniyle de davalılar lehine oluşan usuli kazanılmış haklar bulunduğu gözetilerek, hükmedilecek maddi tazminatlar için dava dilekçesi ile istenen miktarlar için önceki kararda olduğu gibi kaza tarihinden itibaren, ıslah ile artırılan miktarlar için ise ıslah tarihinden itibaren başlayacak yasal faiz işletilmek suretiyle faize hükmedilmesi gerekirken bu husus gözetilmeden yazılı şekilde maddi tazminatın tamamına kaza tarihinden faiz işletilmesi hatalı olmuştur.
    3- Ayrıca, somut olayda davaya konu olayın bozma kararında da açıkça ifade edildiği gibi sigortalının vefatı nedeniyle hak sahipleri tarafından asıl ve alt işverene karşı açılmış bir maddi ve manevi tazminat davası olduğu açık olup, bu davalar gerek mülga 5521 sayılı ... Mahkemeleri Kanununu 1.maddesine, gerek ise de karar tarihinde yürürlükte bulunan 7036 sayılı ... Mahkemeleri Kanunun 5.maddesine göre ... Mahkemelerinin görev alanı içerisinde kalmasına ve davanın görüldüğü mahalde müstemir yetkili bir ... Mahkemesinin bulunmamasına göre ... Mahkemesi Sıfatıyla yargılama yapılıp, karar başlığında da ... Mahkemesi sıfatıyla karar verildiği belirtilmeksizin hüküm tesisi de hatalı olmuştur.
    Mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar gözetilmeksizin karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir.
    O halde, davalı ... vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları gözetilerek İlk Derece Mahkemesince verilen karar bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen İlk Derece Mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle, BOZULMASINA, davalı ... Dairemizde icra edilen duruşmada kendisini vekille temsil ettirdiğinden 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınarak ... bu davalıya verilmesine, temyiz harçlarının istem halinde temyiz eden davalıya iadesine, Üye ...'ın muhalefetine karşı, Başkan ... ile Üyeler ..., ... ve ... 'nın oyları ve oy çokluğuyla, 07/06/2022 gününde karar verildi.
    KARŞI OY GEREKÇESİ
    1. Çoğunluk ile aradaki temel uyuşmazlık “... kazasının tespiti, anne ve babaya destek ile tazminata esas kusur yönünden eksik araştırma nedeni ile bozulması nedeni ile ilk derece mahkemesinin bozmadan sonra hesaplanacak ve hüküm altına alınacak tazminatı, davacının temyiz etmediği dikkate alınarak önceki raporun bilinen ve bilinmeyen dönem başlangıç ve bitiş tarihlerini değiştirmesinin davalı yararına lehine usulü kazanılmış hak olup olmayacağı, buna göre yeniden değerlemenin son karar tarihine yakın tazminata esas değerlere taşınıp taşınmayacağı” noktasında toplanmaktadır.
    2. Dairemizin 2021/6262 Esas, 2022/6811 Karar sayılı ilamında yazılı karşı oy gerekçelerinde açıklandığı üzere özellikle maddi tazminatın karar tarihine yakın verilerle hesaplanması gerektiğinden ve bu durum usulü kazanılmış hakkın istisnası olması nedeni ile çoğunluğun usulü kazanılmış hak teşkil ettiği” görüşüne katılınmamıştır. Zira;
    3. Maddi tazminat hesapları yapılırken, en son bilinen ücret unsurlarının hesaplamada gözetilmesi gerektiğinden, hüküm gününe en yakın güne kadar yürürlüğe giren tüm asgari ücretlerin uygulanması gerekir. Daha önce bir veya birkaç hesap raporu verilmiş olsa bile, dava bitinceye kadar yürürlüğe giren asgari ücretlerden dolayı yeniden değişen değerler nedeni ile ek rapor alınması zorunludur.
    4. Maluliyet oranı gibi zararın hesaplanmasına ilişkin diğer bir unsur da ücrettir. Asgari ücretin artması halinde, karar tarihine yakın ücrette değişeceğinden, bu ücrete göre zararın hesaplanması gerekmektedir. Zira asgari ücret, kamu düzeni ile ilgili olduğundan, davanın her aşamasında uygulanması zorunludur. Bozmadan sonra dahi asgari ücretlerde artış olmuşsa, yeniden tazminat hesabı yapılması gerekir. Yargıç, bir istek olmasa dahi, yargılamanın her aşamasında asgari ücret artışlarını doğrudan dikkate almakla yükümlüdür. Davacı, bilirkişi raporuna itiraz etmemiş olsa dahi, sonradan yürürlüğe giren asgari ücretlerin uygulanması kamu düzeni gereği ve zorunlu olduğundan, davalı yararına usuli kazanılmış hak oluşmaz.
    5. Somut uyuşmazlıkta davacı tarafın itiraz etmediği hesap, karar tarihine en yakın bilinen ücret üzerinden hesaplanmıştır. Bozmadan sonra karar tarihine yakın veriler alındığında, hesabın unsurları değişeceğinden, tazminat miktarı da elbette değişecektir. Davacı taraf bozmadan önceki ilk kararda bilinen ücret üzerinden hesaplanan tazminata itiraz etmemiştir. Ancak bu bilinen ücret bozmadan sonra değişecektir. Bir tarafın ilerde değişecek diye kararı temyiz etmesi hayatın olağan akışına uygun olmayacaktır. Zira karar onanmış olsa idi hesaplama bilinen ücrete göre hesaplandığından sorun olmayacaktır. Ancak bozmadan sonra değişen durum nedeni ile daha önce doğmayan hesaba esas unsur olan ücrete itiraz etmeme usulü kazanılmış hak oluşturmayacaktır. Sayın çoğunluğun bu yöndeki bozma nedenine katılınmamıştır.

    Hemen Ara