Esas No: 2008/9-143
Karar No: 2008/161
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2008/9-143 Esas 2008/161 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Dosyada yer alan bir ceza davasında, sanık 60 km hızla seyrederken bir yayaya çarpmış ve ölümüne sebep olmuştur. İlave delil olmadığı için sanığın kusurunun olmadığı gözetilmeden hüküm verilmesine Yargıtay Ceza Dairesi tarafından isabetsizlik kararı alınmıştır. Ancak Yerel Mahkeme bu karara rağmen sanığı taksir suçundan mahkum etmiş ve daha önce aldığı cezanın yargı sistemince onaylanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına karar vermiştir. Dosyanın incelenmesinde Yerel Mahkeme'nin aldığı kararın temyize götürülmemiş olması sebebiyle dosyanın iadesine karar verilmiştir.
1412 S. Ceza Muhakemesi Usulü Kanunu'nun 305 ve 310. maddeleri, 5320 S. Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 8. maddesi, 2918 S. Karayolları Trafik Kanunu'nun 52. maddesi.
Ceza Genel Kurulu 2008/9-143 E., 2008/161 K.
"İçtihat Metni"
Sanığın 765 sayılı TCY’nın 455/1-son ve 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca 2007,85 YTL adli para cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 29.06.2005 gün ve 555-497 sayılı hüküm,
Sanık müdafiinin temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 10.10.2006 gün ve 3586-5159 sayı ile;
“Olay sırasında süratli seyrettiğine dair herhangi bir delil bulunmayan sanığın, olay yerinde su kemeri ayağı arkasından aniden yola fırlayan yayaya çarpması eyleminde kusurunun bulunmadığı gözetilmeden, oluşa uygun olmayan bilirkişi heyeti raporuna dayanılarak mahkûmiyetine karar verilmesi,”
” isabetsizliğinden”
”
Daire Üyesi E. E......’un;
“Trafik kazalarında kusur genellikle trafik kurallarının çiğnenmesiyle gerçekleşir. Karayolları Trafik Kanununda ve yönetmelikte öngörülen ve uyulması zorunlu olan emredici kurallara aykırı davranış 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 52.maddesinin “
“a”
” bendi sürücülerin “
“kavşaklara yaklaşırken, dönemeçlere girerken, tepe üstlerine yaklaşırken, dönemeçli yollarda ilerlerken, yaya geçitlerine, tünellere, dar köprü ve menfezlere yaklaşırken yapım ve onarım alanlarına girerken hızlarını azaltmak zorunda olduklarını”
” hükme bağlamış, “
“b”
” bendinde ise hızlarını, kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak zorunda oldukları açıklanmıştır.
Dava konusu somut olayda sanığın şehir içinde kapalı kasa kamyonet tipi araçla görüşü engelleyen kemerlere yaklaştığında, araçta meydana gelen hasarın büyüklüğü ve sanığın savunması da nazara alındığında süratini aracın teknik özelliğine, görüş, yol ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmadığı ve azaltmadığından yayanın yola çıkışını önceden fark etmesine rağmen, gerekli fren tedbirine başvurmayarak, objektif olarak öngörülebilir ve önlenebilir zararlı sonucu önleyememesi nedeniyle kusurlu olduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporunun oluş ve dosya kapsamına uygun bulunduğu anlaşıldığından mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmadığı ve sonuç adli para cezasının bir YTL.nin küsurunun atılması suretiyle, hükmün düzeltilerek onanması gerektiği görüşüyle sayın çoğunluğun bozma düşüncesine katılmıyorum.”
” yönündeki karşı oyuyla bozulmuş,
İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesince 25.09.2007 gün ve 944-441 sayı ile;
Sanığın savunmasında 60 km süratle seyir halinde olduğunu beyan ettiği, olayın meydana geldiği yerin hız sınırlamalarına riayet edilmesi gereken meskün mahallerden bulunduğu, bahsi geçen yerde en üst hız limitinin 50 km olması gerektiği, bu nedenle sanığın savunmasından da anlaşılacağı üzere hız sınırlamalarına riayet etmeksizin tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu maktûle çarparak ölümüne neden olduğu, iddia, Adli Tıp Kurumu Başkanlığının raporu, bilirkişi raporu, tutanaklar ve tüm dosya kapsamından anlaşılmakla, sanığın cezalandırılmasına karar verilmesi gerekmiştir, gerekçesiyle önceki hükümde direnilmiş,
Mahkemesince doğrudan incelenmek üzere Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilen dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının “
“incelenmeksizin iade”
” istekli 05.05.2008 gün ve 288606 sayılı tebliğname ile Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ve Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, somut olayda taksir koşullarının bulunup, bulunmadığının saptanması noktasında toplanmakta ise de;
İncelenen dosyada, Yerel Mahkemece verilen 25.09.2007 gün ve 944-441 sayılı direnme hükmünün temyiz edilmeksizin, mahkemesince doğrudan temyiz incelemesi yapılması için gönderildiği anlaşılmaktadır.
5320 sayılı Yasanın 8. maddesi hükmü uyarınca halen uygulanma zorunluluğu bulunan, 1412 sayılı CYUY’nın 305 ve 310. maddelerine göre, re’sen temyize tabi olma keyfiyeti istisna olmak üzere, temyiz incelemesi yapılabilmesi için, süre ve istek koşuluna uygun açılmış bir temyiz davasının bulunması zorunludur. Bu zorunluluk direnme hükümleri için de geçerlidir.
Somut olayda, sanık hakkında hükmolunan 2007 YTL adli para cezası re’sen temyiz kapsamında yer almadığından, süre ve istek koşuluna uygun bir temyiz davası da bulunmadığından, dosyanın incelenmeksizin mahkemesine iadesine karar verilmelidir.
SONUÇ:Açıklanan nedenlerle;
1- Temyiz istemi bulunmadığından, dosyanın incelenmeksizin mahkemesine iadesine,
2- Dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere, Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 03.06.2008 günü oybirliği ile karar verildi.