Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2006/199 Esas 2006/224 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2006/199
Karar No: 2006/224

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2006/199 Esas 2006/224 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Bölümü         2006/199 E.  ,  2006/224 K.
  • IŞÇI NITELIĞINE SAHIP OLDUĞUNUN TESPITI ISTEMI HK
  • İŞ KANUNU ( 14. maddesi yürülükte ) (1475) AĞIR VE TEHLİKELİ İŞLER:
  • DEVLET MEMURLARI KANUNU (657) AÇIKTAN ATANMADA AYLIĞA HAK KAZANMA :

"İçtihat Metni" Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

 

Davacı            : Z. Ö.

Vekili              : Av. İ. Ç.

Davalı             : İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı

 O L A Y          : Davacının da aralarında bulunduğu 20 davacının vekili, davacıların davalı işyerinde 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamında itfaiyeci olarak istihdam edildiklerini, buna rağmen özel hukuk kurallarına tabi tutularak 1475 sayılı Yasa şartları altında çalıştırıldıklarını, davacıların bedensel çalışmalarının düşünsel çalışmalarından üstün olması sebebiyle işçi niteliğine sahip olduklarının tespitine karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.  

İSTANBUL 6. İŞ MAHKEMESİ; 20.11.2003 gün ve E:2002/1530; K:2003/1309 sayı ile, davacı vekilinin dava dilekçesi ile, davacıların davalı işyerinde 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamında itfaiyeci olarak istihdam edildiklerini, buna rağmen özel hukuk kurallarına tabi tutularak 1475 sayılı Yasa şartları altında çalıştırıldıklarını, davacıların bedensel çalışmalarının düşünsel çalışmalarından üstün olması sebebiyle işçi niteliğine sahip olduklarının tespitine karar verilmesini talep ettiği, davacının 657 sayılı Yasa kapsamında devlet memuru olarak çalıştığı, talep konusunun Mahkemelerinin görevi alanında olmayıp, idari nitelikte olduğu, devlet memuru statüsünde çalışan bir kişi hakkında Mahkemelerince statüsünün değişmesi şeklinde tespit kararı verilmesinin mümkün olmadığı, bu konunun da idari mahiyette olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ’nin 23.2.2004 gün ve E:2004/3824; K:2004/2994 sayılı kararıyla onanmak  suretiyle kesinleşmiştir.

Davacı vekili, bu kez, davacının, İstanbul Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı bünyesinde 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamında itfaiye eri olarak istihdam edildiğini, buna rağmen, özel hukuk kurallarına tabi tutularak İş Yasası’na tabi işçi personel ile birlikte aynı iş ve sorumluluk şartları altında çalıştırıldığını, davacının bedensel çalışmalarının düşünsel çalışmalarından üstün olması sebebiyle işçi ve işçi statüsüne tabi olduğunun tespitine karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.  

İSTANBUL 4. İDARE MAHKEMESİ ; 17.6.2005 gün ve E: 2005/1356; K:2005/1189 sayı ile, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin 4001 sayılı Kanun’la değişik 1. fıkrası ile, idari dava türlerinin; iptal, tam yargı ve idari sözleşmelerden doğan davalar olmak üzere üçe ayrıldığı ve bunların dışında idari dava türüne yer verilmediği, aynı Kanunun 58. maddesinin 1. fıkrasında ise, tarafların idari dava açtıktan sonra bu davalara ilişkin delil tespitini davaya bakan Danıştay, idare ve vergi mahkemelerinden isteyebileceği hükmüne yer verildiği, dava dilekçesinin incelenmesinden, “dava konusu” ve “netice-i talep” kısımlarında davacının işçi niteliğine sahip olduğunun tespitinin istendiği, bunun dışında iptal ya da tam yargı davalarına konu olacak idari işlem, karar yada eylemin belirtilmediği ve dava dilekçesinin salt tespit davası niteliğinde olduğunun görüldüğü, yukarıda anılan 2577 sayılı Kanun’un 2. maddesinin 1. fıkrası ile 58. maddesinin 1. fıkrası hükümleri karşısında, idari yargı yerlerinde sadece tespit davası açılması olanaklı olmadığından, istem hakkında karar verilmesinin mümkün bulunmadığı, bu nedenle, dava konusu istemin ancak adli yargı yerlerinde açılacak tespit davasına konu edilebileceği sonucuna varıldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

            İNCELEME VE GEREKÇE:

            Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: M. Lütfü ÜÇKARDEŞLER, Ahmet VELİOĞLU, Serap AKSOYLU, Z. Nurhan YÜCEL, Levent ÖZÇELİK ve Celal IŞIKLAR’ın katılımlarıyla yapılan 11.12.2006 günlü toplantısında;

            I-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

Adli ve idari yargı yerleri arasında anılan Yasanın 14. maddesinde öngörülen  “...tarafları, sebebi ve konusu aynı olan dava...” koşulu dikkate alındığında, davacı Z. Ö. yönünden olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının, 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun, davada idari yargının görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, İstanbul Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı’nda 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamında itfaiye eri olarak istihdam edilen davacının, 657 sayılı  Kanun’a tabi olmasına rağmen, özel hukuk kurallarına tabi tutularak İş Yasası’na tabi işçi personel ile birlikte aynı iş ve sorumluluk şartları altında çalıştırıldığı, dolayısıyla, bedensel çalışmalarının düşünsel çalışmalarından üstün olduğu ileri sürülerek, işçi ve işçi statüsüne tabi olduğunun tespitine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

Görev uyuşmazlığının çözümü için, öncelikle, tespit davasının hukukumuzdaki yerinin incelenmesi gereklidir.

            Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda tespit davasını düzenleyen açık ve genel bir hükme yer verilmemekte ise de; doktrinde ve yerleşik yargısal içtihatlarla, bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının saptanması için tespit davası açılabileceği kabul edilmiş bulunmakta; tespit davasının esasının incelenebilmesi için de, genel dava koşullarının yanısıra, dava konusunun bir hukuki ilişki olması ve bu hukuki ilişkinin var olup olmadığının öncelikle saptanmasında hukuki yarar bulunması koşulları aranmaktadır. Buna göre, özel hukuk alanını ilgilendiren bir hukuki ilişkinin saptanması için adli yargı yerinde müstakil olarak bir tespit davası açılabilmesi olanaklı bulunmaktadır.

            Buna karşılık, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “ İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasında, idari dava türleri: iptal, tam yargı ve kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmış olup, tespit davası şeklinde bir dava türüne idari yargıda yer verilmemiştir. Anılan Yasanın “İdari Davalarda Delillerin Tespiti” başlıklı 58/1. maddesi “Taraflar, idari dava açtıktan sonra bu davalara ilişkin delillerin tespitini ancak davaya bakan Danıştay, idare ve vergi mahkemelerinden isteyebilir.” hükmünü taşımakta olup, idari yargıda, ancak, açılmış bir idari dava ile ilgili bulunan “delillerin tespiti” nin istenilmesine olanak bulunmaktadır. Buna göre, idari dava türleri arasında sayılmayan tespit davasının, yorum yoluyla idari yargının görevine müstakil bir dava olarak dahil edilmesine hukuken olanak bulunmadığından, idari yargı yerinde, idare hukuku alanını ilgilendiren bir hukuki ilişkinin varlığının ancak açılmış bulunan bir idari davaya bağlı olarak delil tespiti kapsamında saptanabileceği açıktır.

Bu açıklamalara göre tespit istemiyle amaçlanan konu incelendiğinde:

Olayda, her ne kadar davalı idarece tesis edilmiş idari nitelikteki bir işlemin iptali istenmemekte ise de; müstakil bir tespit davası olarak açılan bu dava ile amaçlanan, davacının, işçi ve işçi statüsüne tabi olduğunun saptanmasıdır. Davacının istemi doğrultusunda yapılacak bu tespit ise, ancak, memur olan statüsünün işçi olarak değiştirilmesini sağlamak için, idari bir işlem tesisi istemiyle davalı idareye ibraz edilmek üzere belge elde etmek amacıyla kullanılabilir.

Belirtilen durum karşısında, eda davasının öncüsü niteliğinde bir özel hukuk ilişkisinin tespitine ilişkin olmayıp, davacının işçi ve işçi statüsüne tabi olduğunun tespitine yönelik bulunan ve bu haliyle, idari bir işlem tesisi istemiyle davalı idareye ibraz edilmek üzere belge elde etmek amacıyla açıldığı sonucuna varılan bu davaya bakılıp bakılamayacağı konusunda idari yargı yeri görevli bulunmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 SONUÇ    : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 4. İdare Mahkemesi’nce verilen 17.6.2005 gün ve E:2005/1356; K:2005/1189 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 11.12.2006 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

Hemen Ara