Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/6475 Esas 2022/8850 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/6475
Karar No: 2022/8850
Karar Tarihi: 09.06.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/6475 Esas 2022/8850 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2022/6475 E.  ,  2022/8850 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
    İlk DereceMahkemesi : ... Anadolu 20. İş Mahkemesi



    Dava, aylık başlangıcının Kuruma ilk başvuru tarihi olan 26.02.2010 olarak tespiti ile ödenmeyen aylıkların ödenmesi istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulü ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM
    Davacı, 26.02.2010 tarihinde emeklilik talebinde bulunduğunu ancak davalı Kurumun davacının 01.09.1977 tarihinde sigorta girişi yapılmadığından talebini reddettiğini, davacının bunun üzerine davalı Kuruma karşı açtığı Kartal 3. İş Mahkemesi'nin 2010/616 E. 2012/71 K. sayılı kararıyla davacının işe giriş tarihinin 01.09.1977 olarak tespit edildiğini, kararın kesinleşmesinden sonra davalı Kuruma müracaat ederek aylıklarının ilk tahsis talep tarihinden itibaren hesaplanarak tarafına ödenmesi talebinde bulunduğunu ancak davalı Kurumun, Mahkeme kararında aylık başlangıcının ilk tahsis talep tarihi olan 26.02.2010 tarihinden başlatılmasına yönelik bir karar verilmediğinden dolayı aylıkların 01.08.2012 tarihinden itibaren ödeneceğinin bildirildiğini ve bu yönde de ödeme yapıldığını beyanla, davacının aylık başlangıcının Kuruma ilk başvuru tarihi olan 26.02.2010 olarak tespiti ile ödenmeyen aylıklarının ödenmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
    II-CEVAP
    Davalı Kurum vekili, davacının açmış olduğu tespit davası zamanaşımı süresini kesmeyeceğinden ve alacak talepleri bakımından dava açmadığından zamanaşımı süresinin dolduğunu, aksi kabul edilse dahi sonraki aylık talebi başvurusundan veya Kurum ödemesinden itibaren 5 yıllık zamanaşımına tabi olup, talep tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde dava açılmadığından her durumda zamanaşımı nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, YHGK’nun 02.02.2005 tarihli, 2004/10-771 Esas ve 2005/24 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere asıl borç ifa ile son bulduğunda fer’ilerinin de son bulacağı, davacının kendisine yapılan maaş ödemesinden önce veya ödemeden sonra derhal Kuruma yönelik ihtirazi kayıtta bulunmadığı için önceki aylık taleplerinin de sona ereceğinin Mahkemece resen gözetilmesi ve davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının ilk başvurusundaki sigorta başlangıç tarihine göre Kurum işlemlerinin usul ve yasaya uygun olduğunu, Mahkeme kararından önceki başvuruya bağlı işlem yapılmasının mümkün olmayacağını, davacının Mahkeme kararı sonucunda tespit edilen sigorta başlangıç tarihine göre emeklilik şartlarını yerine getirmiş olacağından 01.08.2012 tarihinden sonra aylık başlanmasına yönelik Kurum işleminin usul ve yasalara uygun bulunduğu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    III-MAHKEME KARARI
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    "1-Davacı vekili tarafından açılan davanın reddine" karar verilmiştir.
    B-BAM KARARI
    "A) Davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile ... Anadolu 20. İş Mahkemesi'nin 26/09/2019 tarihli, 2018/473 Esas - 2019/287 Karar sayılı kararının HMK'nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına,
    Davanın kabulüne,
    1)Davacıya talep tarihi olan 26/02/2010 tarihini takip eden 01/03/2010 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine,
    2)01/03/2010 tarihinden davacıya aylık bağlandığı 01.08.2012 tarihine kadar ödenmeyen aylıklarının ödenmesine" karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davalı kurum vekili, verilen hükmün eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olduğunu beyanla, davaya konu kararın bozulmasını talep etmiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    5510 sayılı Kanunun 28/8. maddesi; “(Değişik fıkra: 17/4/2008-5754/16 md.) Yukarıdaki fıkralarda belirtilen yaşlılık aylıklarından yararlanabilmek için, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sigortalının çalıştığı işten ayrıldıktan, (b) bendinde belirtilen sigortalının sigortalılığa esas faaliyete son verip vermeyeceğini beyan ettikten sonra yazılı istekte bulunmaları, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendinde belirtilen sigortalıların ise istekleri üzerine yetkili makamdan emekliye sevk onayı alındıktan sonra ilişiklerinin kesilmesi şarttır.”
    Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortasına ilişkin bazı geçiş hükümleri başlıklı Geçici 1.maddesi (Değişik: 17/4/2008-5754/68 md.) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ile 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununa tabi olanlar, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında, 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu ve bu Kanunla mülga 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununa tabi olanlar, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa tabi olanlar, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında kabul edilir.
    Mülga 506 sayılı Kanunun 62/1. maddesi, “Sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan sonra yazılı istekte bulunan ve yaşlılık aylığına hak kazanan sigortalıya bu isteğinden sonraki aybaşından başlanarak yaşlılık aylığı bağlanır.”
    Yine mülga 506 sayılı Kanunun 60/h maddesi ise; “Bu maddede belirtilen yaşlılık aylıklarından yararlanabilmek için, sigortalının çalıştığı işten ayrılması ve yazılı istekte bulunması şarttır.”hükümlerini içermektedir.
    Yasal düzenlemeler doğrultusunda dava dosyası incelendiğinde, davacının ilk olarak 26.02.2010 tarihinde tahsis talebinde bulunduğu ancak tahsis talebinden sonra çalışmasının devam etmesi ve ilk işe giriş tarihi olan 01.09.1977 tarihinde çalışma tespit edilemediği gerekçesiyle aylık bağlama şartlarını taşımadığından bahisle tahsis talebinin kurumca reddedildiği, davacının işten ayrılmadan çalışmaya devam ettiği, bu sırada 02.06.2010 tarihinde açtığı dava ile sigortalılık başlangıcının 01.09.1977 tarihi olduğunun tespitini istediği; Kartal 3.İş Mahkemesince, davanın kabulü ile sigortalılık başlangıcının 01.09.1977 tarihi olduğunun tespitine karar verildiği, kararın Dairemiz ilamı ile onanarak kesinleştiği, davacının kuruma müracaat ederek kesinleşen karara göre 26.02.2010 tarihli tahsis talebine istinaden aylık bağlanmasını talep ettiği, fakat kurum tarafından aylık bağlanmaması üzerine davacı tarafından 09.02.2012 tarihli tahsis talebine de tahsis talep tarihinden sonra (09.02.2012) sigortalı çalışmasının devam ettiğinin tespit edildiği gerekçesiyle talebinin reddedildiği, davacının son olarak, 11.07.2012 tarihli tahsis talebine 09.07.2012 tarihli İşten Ayrılış Bildirgesini ekleyerek talepte bulunduğu, bunun üzerine kurum tarafından 506 sayılı Kanun'un Geçici 81/B-f maddesine göre 01.08.2012 tarihinden itibaren aylık bağlandığı, davacının ilk tahsis talebiyle, 2. tahsis talebi arasında kalan süreye ilişkin birikmiş aylıkların ödenmesine ilişkin talebinin de davalı kurumca reddedildiği anlaşılmaktadır.
    Eldeki davada İlk Derece Mahkemesi tarafından davacının çalıştığı işten ayrılmadığı gerekçesiyle davanın reddine, İstinaf Mahkemesi tarafından ise işten ayrılma koşuluna ilişkin şartın Anayasa Mahkemesi'nin 14.01.2021 tarih ve E.2019/104 sayılı kararıyla iptal edilmiş olması nedeniyle işten ayrılma koşulu aranmayacağından ve ilk tahsis talep tarihi itibariyle yaşlılık aylığı bağlanması koşulları oluştuğundan, kararın ortadan kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Davanın yasal dayanaklarından olan mülga 506 sayılı Yasanın 62. maddesindeki “....çalıştığı işten ayrıldıktan sonra...” ibaresinin önüne gelen başka bir uyuşmazlık nedeniyle Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından Anayasanın 2,10,48,49 ve 60.maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptali için Anayasa Mahkemesine itiraz yoluna başvurulmuş, Anayasa Mahkemesi 2019/104 esas, 2021/13 karar ve 14.1.2021 tarihli kararı ile “17.7.1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun mülga 62. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “....çalıştığı işten ayrıldıktan sonra...” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline” karar verilmiştir.
    Yukarıda yer alan mevzuat hükümleri ile Anayasanın 153. maddesinin “iptal kararları geriye yürümez” hükmü karşısında; ilk tahsis talep tarihinde davacının işten ayrılma şartını yerine getirip getirmediği hususu yeniden değerlendirilerek karar verilmelidir.
    Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davalı kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile davanın kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır.
    SONUÇ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 09.06.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.








    Hemen Ara