Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/6413 Esas 2022/8823 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/6413
Karar No: 2022/8823
Karar Tarihi: 09.06.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/6413 Esas 2022/8823 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2022/6413 E.  ,  2022/8823 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi

    Dava, 6111 sayılı Kanunun 49. maddesi ile 4447 sayılı Kanuna eklenen geçici 10.maddesi ile işverene sağlanan teşvikten yararlanma başvurusunun hukuka uygun olduğunun tespitine ve aksine Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesince davalının istinaf isteminin esastan reddine dair karar verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM:
    Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkil şirketin 6111 sayılı Kanunu'nun 49 maddesi ve 4447 Sayılı Kanun'a eklenen geçici 10. madde ile yeniden düzenlendiğini, ... bu prim teşvikinden geriye dönük olarak yararlanmak adına müvekkil şirketin 2.5320.01.01.1005916.047.08.09 sicil sayılı dosyada işlem gören işyeriyle ilgili olarak 22.07.2016 tarih ve 9991095 sayılı başvuru ile davalı kuruma başvuru yapıldığını, müvekkil şirketin teşvikten yararlanma amacıyla yapılan ... bu başvuru davalı kurumun 22.07.2016 tarih ve 9991095 sayılı yazısı ile, T.C.... Sigorta Primleri Genel Müdürlüğü'nün 18.03.2015 tarih ve 2015/10 sayılı genelge gerekçe gösterilmek suretiyle ve ... bu genelge tarihi olan 18.03.2015 tarihinden sonra verildiğinden bahisle müvekkil şirketin teşvikten yararlanma olanağı bulunmadığı ifade edilerek başvuru reddedildiğini, davalı kurum tarafından yapılan bu işlemim usul ve yasaya aykırı olup, kurumca verilen red kararının iptalini ve davalı kuruma yapılan başvuru yazısında belirtilen aylarla ilgili olarak geriye dönük teşvikten yararlanma taleplerinin hukuka uygun olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
    II-CEVAP:
    Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket hakkında yapılan Kurum işlemlerinde herhangi bir aykırılık ve hata bulunmadığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
    III-MAHKEME KARARI
    A-İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulü ile,
    1-Davacının, 6111 sayılı Kanun ile 4447 sayılı Kanun'a eklenen geçici 10. maddesindeki sigorta primi teşvikinden yararlanma talebini içerir 22/07/2016 tarihli başvurusuna ilişkin, davalı SGK Midyat Sosyal Güvenlik Merkezi'nin 22/07/2016 tarih, 69438050/VIII-9.991.095 sayılı red işleminin iptaline,
    2-Davacı şirketin, 2011 yılı 3 ila 12. aylar, 2012 yılı 1 ila 12. aylar, 2013 yılı 1 ila 11. aylar, 2014 yılı 1 ila 12. aylar, 2015 yılı 1, 2, 3, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12. aylar, 2016 yılı 1 ve 2. aylara ilişkin olarak, 6111 Sayılı Kanun ile 4447 Sayılı Kanun'a eklenen geçici 10. maddesindeki sigorta primi teşvikinden yararlanmak için Midyat SGK Merkezi'ne yapmış olduğu 22/07/2016 tarihli yazılı başvurunun işleme alınması gerektiğinin, tespitine dair karar verilmiştir.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    ... Bölge Adliye Mahkemesince 14. Hukuk Dairesi, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine dair karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davalı Kurum vekili, görevli yargı yerinin idari yargı olduğunu, davacının 5510 sayılı Yasa ile getirilen teşvik hakkından yararlanması nedeniyle 6111 sayılı Yasaya göre yeniden teşvikten yararlanma hakkının bulunmadığını belirterek kabule dair verilen kararın bozulmasını talep etmiştir.
    V- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Eldeki davanın, sosyal güvenlik mevzuatında prim teşviki, destek ve indirim uygulamalarından kaynaklanan uyuşmazlığa ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
    4447 sayılı Yasanın geçici 10. maddesinde yer alan teşvik indiriminden faydalanma hakkının tespiti istemine ilişkin olarak açılmış olan davada, davanın kabulüne dair karar verilmiş ise de, yargılama ve temyiz aşamasında 01.04.2018 tarihi itibari ile 5510 sayılı Yasanın ek 17. maddesi yürürlüğe girmiş, olup, bu maddenin ilk fıkrasında aynen:
    “Bu Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabileceği halde yararlanılmadığı ay/dönemlerde gerekli tüm koşulların sağlanmış olması ve yararlanılmayan ayı/dönemi takip eden altı ay içerisinde Kuruma müracaat edilmesi şartlarıyla, başvuru tarihinden geriye yönelik en fazla altı aya ilişkin olmak üzere, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşviki, destek ve indirimi ile değiştirilebilir.” Hükmü ve ikinci fıkrasında ise;
    “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlere ilişkin olmak üzere tüm şartları sağladığı halde bu Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanmamış işverenler ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yararlanılan prim teşviki, destek ve indirimlerin değiştirilmesine yönelik talepte bulunan işverenler tarafından en son bu maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından itibaren bir ay içinde Kuruma başvurulması halinde, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşvik, destek ve indirimi ile değiştirilebilir.” şeklinde belirtilmiş hükümleri mevcut olup, bu yeni madde hükümleri ile tüm teşvik unsurlarından faydalandırılma veya fazla ödemelerin iadesi veya değiştirme istemleri hakkındaki uyuşmazlıklarda ek 17.maddede yer alan hükümlerin irdelenmesi gerektiği açıktır.
    Değinilen Ek 17. maddenin üçüncü fıkrasında ise; “Bu maddenin ikinci fıkrası kapsamında talepte bulunan işverenlere iade edilecek tutar, maddenin yürürlük tarihinden önce talepte bulunanlar için maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından, yürürlük tarihinden sonra talepte bulunanlar için ise, talep tarihini takip eden aybaşından itibaren kanuni faiz esas alınmak suretiyle hesaplanarak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden takvim yılı başından başlayarak üç yıl içinde ödenir. Ödeme, öncelikle bu Kanunun 88 inci maddesinin on dört ve on altıncı fıkralarına göre muaccel hale gelmiş prim ve her türlü borçlardan, sonrasında ise ilgili kanunlar uyarınca yapılandırma veya taksitlendirme de dâhil olmak üzere müeccel haldeki prim ve her türlü borçlarından mahsup yoluyla gerçekleştirilir. Ancak, üç yılsonunda ilgili kanunları gereği yapılandırılma veya taksitlendirilme sebebiyle vadesi gelmemiş taksit ödemelerinden peşinen mahsup edilir. Kuruma borcu bulunmayan işverenlere altı ayda bir eşit taksitlerle iade yapılır.” hükümleri mevcuttur.
    Eldeki davada ise, Ek 17. maddenin yürürlüğe girmesi ile birlikte “5510 Sayılı Yasa veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabileceği halde yararlanılmadığı ay/dönemlere ilişkin olarak 5510 sayılı Yasa ile birlikte anılan ilgili kanunların teşvik veya destek hükümlerinde yer alan yararlanma şartlarının mahkemelerce irdelenmesi gerekmekle birlikte, değiştirme veya oluşabilecek fark prim tutarlarının iadesi istemleri hakkında yapılacak değerlendirmede; aynı maddenin ikinci veya üçüncü fıkrasındaki hükümlerin de uygulanıp uygulanmayacağı hususunda bir değerlendirme yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
    Diğer taraftan Ek 17. maddenin 4. Fıkrası hükmündeki “Görülmekte olan davalarda, ayrıca bir başvuru şartı aranmaksızın, dava öncesi yapılan idari başvuru tarihinden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte hesaplanacak tutar üçüncü fıkra hükümlerine göre mahsup veya iade edilir. Mahkemelerce, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış davalarda davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilir. Yargılama giderleri idare üzerinde bırakılır ve vekâlet ücretinin dörtte birine hükmedilir. Ayrıca, ilk derece mahkemelerince verilen kararlar hakkında Sosyal Güvenlik Kurumu'nca kanun yollarına başvurulmaz ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan kanun yolu başvurularından vazgeçilmiş sayılır.” İbaresinin iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvuruda bulunulmuş ve Anayasa Mahkemesince 19.02.2020 gün ve 2018/139 E. 2020/12 K. Sayılı karar ile bu hükmün iptaline karar verilmiş olup, karar 05.05.2020 tarih ve 31118 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.
    Anayasa'nın 153. maddesi uyarınca, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamamakta ve ancak Resmi Gazete'de yayımlandıktan sonra yürürlüğe girmektedir. Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararlarının yasama, yürütme ve yargı organları, idari makamlar, gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı açıktır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 33. maddesi hükümlerine göre, Türk hukukunu resen uygulamakla yükümlü olan mahkemelerin ve giderek Yargıtay’ın iptal kararı ile yok hükmünde olan ve böylece yürürlükten kalkan bir yasa maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkilerinin bulunmadığının kabulü doğal olup, bu yönde bir uygulama yapılmasına imkânı yoktur. Belirtilmelidir ki, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararları, bozma kararları ile oluşan usulü kazanılmış hakların istisnasını teşkil ederler. Buna göre; usuli kazanılmış hak gereğince uygulanması gereken bir kanun maddesi Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği takdirde artık usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararıyla ortaya çıkan yeni hukuki duruma göre karar verilir. Şu halde, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı karşısında, yeni oluşan durumun kesin hüküm halini almamış derdest tüm davalar yönünden uygulanmasının zorunluluğu ortadadır.
    Eldeki davada ise, mahkemece, yazılı şekilde karar verilmiş ise de, Ek 17. maddenin gelmesi ile oluşan bu yeni durumun dikkate alınması ile davaya konu uyuşmazlığa ilişkin yasal tüm dayanaklar ve teşvik hükümlerinden faydalandırılma, fazla ödenen tutarların iadesi/mahsubu istemleri bakımından ek 17. maddenin ilk üç fıkrası da dâhil olmak üzere yasal tüm dayanaklar irdelenmeli, teşvik veya destekten faydalandırılma şartlarının varlığı ile birlikte incelenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
    Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, mahkemece yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi kararının HMK'nın 373/1. maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 09/06/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara