Esas No: 2022/6217
Karar No: 2022/8922
Karar Tarihi: 13.06.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/6217 Esas 2022/8922 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2022/6217 E. , 2022/8922 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
İlk Derece Mahkemesi : ... 1. İş Mahkemesi
Dava, ölüm aylığını kesen kurum işleminin iptaliyle aylığın yeniden bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince ilamında belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
... Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı kurum tarafından davacıya, eski eşiyle muvazaalı olarak boşandıkları ve fiilen birlikte yaşadıklarından bahisle davacıya bağlanan ölüm aylığının kesildiğini ve davacıya yersiz ödenen toplam 41.539,79 TL borç tahakkuk ettirildiğini, davacının iddia edildiği gibi babasından kalan maaşı alabilmek kastıyla boşanmadığını, boşandıktan sonra eski eşiyle bir arada yaşamadığı hususlarının sabit olduğunu beyan ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, kurum işleminin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II- CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, kurum denetmenleri tarafından araştırma yapıldığını ve rapor hazırlandığını, buna göre davacı ile hukuken boşandığı eşi ...’ın birlikte yaşadığının adreste yapılan çevresel soruşturmada tespit edildiğini, mahalle sakinlerini iyi tanıyan ve tüp satışı yapan işyeri sahibinin, davacı ile eşinin birlikte yaşadığını beyan ettiğini, ayrıca aynı sokakta yaşayan komşularının da bu doğrultuda beyanda bulunduğunu, kurumun işlemi usul ve yasalara uygun olduğunu beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III- MAHKEME KARARI
A- İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
“Davanın reddine” karar verilmiştir.
B- BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
“Davacı vekilinin, ... 1. İş Mahkemesinin 05/02/2019 tarih ve 2018/225 Esas - 2019/95 Karar sayılı kararına yönelik istinaf başvurusunun, HMK'nin 353/1-b maddesinin (1) numaralı alt bendi uyarınca esastan reddine” karar verilmiştir.
TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ
Davacı vekili, boşanmanın gerçek olup tanıkların da ayrı yaşamayı doğruladıkları, eksik araştırma ve incelemeyle karar verildiği ve sair gerekçelerle kararın bozulmasını talep etmiştir.
IV- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME
Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 56. maddesinin ikinci fıkrasında, eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesileceği, bu kişilere ödenmiş olan tutarların, 96. madde hükümlerine göre geri alınacağı yönünde düzenleme yapılmıştır. Anılan maddeye dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu aşamada, özellikle Anayasa'nın 20., 5510 sayılı Kanunun 59., 100., 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri Ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun'un 28., 45., 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 3., 45 – 53., 4857 sayılı İş Kanunu'nun 32., 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 6., 24 – 33., 189., 190., 191., 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6., 19., 20., maddeleri ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıkların ifadeleri alınmalı, davacı ile boşandığı eşinin yerleşim yerlerinin saptanmasına ilişkin olarak; muhtarlıktan ikametgah senetleri elde edilmeli, ilgili nüfus müdürlüklerinden sağlanan nüfus kayıt örnekleri ile yerleşim yeri ve diğer adres belgelerinden yararlanılmalı, adres değişiklik ve nakillerine ilişkin bilgilere ulaşılmalı, özellikle ilgili nüfus müdürlüğünden adres hareketleri, tarihleriyle birlikte istenilmeli, ilgililerin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiği saptanmalı, seçmen bilgi kayıtları getirtilmeli, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, medula sisteminde kayıtlarda görülen adresler ilgili sağlık kuruluşlarından araştırılmalı, boşanılan eş 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta ise adına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı belirlenmeli, boşanan eşlerin her ikisinin de adres kayıtlarına göre ayrı ayrı araştırma ve inceleme yapılarak eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun bulunup bulunmadığı belirlenmelidir.
Bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz ettiğinden, yukarıda açıklanan ilkeler gereğince; kurum denetmenlerinin tuttuğu tutanakta isimleri yazılı tanıklar ile ayrıca mahkemece davacının boşandığı adreste birlikte yaşadığı iddia edilen mahalle muhtar ve azaları tespit edilerek beyanlarına başvurulmalı, davacı ve boşandığı eşinin seçmen kayıtları celp edilerek seçimlerde oy kullanıp kullanmadıkları ve kayıtlı adresleri tespit edilmeli, sosyal yardım alıyor olmaları halinde buralara verdikleri adresler araştırılmalı, oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar tesisi isabetsizdir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, karardan bir örneğin Bölge Adliye Mahkemesine, dosyanın kararı veren İlk derece Mahkemesine gönderilmesine, Üye ...'ın muhalefetine karşı; Başkan ... ile Üyeler ..., ... ve ...'nın oyları ve oyçokluğuyla, 13.06.2022 gününde karar verildi.
KARŞI OY GEREKÇESİ
Somut uyuşmazlıkta, davacı kadın 1999 yılında eşinden boşanmıştır. Davalı kadına boşandıktan sonra 1983 yılında ölen babasından yetim aylığı bağlanmış ve kurum denetim raporu ile 2008-2017 yılları ödenen aylıklar için fiili birliktelik nedeni ile 5510 sayılı Kanunun 56. maddesi uyarınca borç çıkarılmıştır.
Dairemizin 07.10.2021 tarih ve 2021/7072 Esas, 2021/11762 Karar sayılı ilamında yazılan karşı oy gerekçelerimde belirttiğim gibi davacı boşandığında 506 sayılı Kanun yürürlüktedir. 5510 sayılı Kanunun 5754 sayılı Kanunun 68. maddesi ile değişik geçici 1. maddesi uyarınca kesilmede 506 sayılı Kanun uygulanmalıdır. Anılan kanunda ise boşanılan eş ile birlikte yaşama olgusu bir kesilme nedeni olarak düzenlenmemiştir. 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinden önce gerçekleşen boşanma olgusuna uygulanması olanağı, önceye etki yasağı nedeni ile olanaklı değildir.
Çoğunluğun önceye etki yasağı ilkesine aykırı olarak, lafzi yorum ve sigortalı aleyhine yorumu benimseyerek, sonradan gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılarak salt birlikte yaşama ve boşanan eşin desteğini alma koşulunu yeterli kabul etmesi, Kanunun ve Anayasa Mahkemesinin iptal kararının gerekçelerine aykırıdır. Davacının burada boşanma hakkını kötüye kullandığından söz edilemez.
Açıklanan bu gerekçelerle mahkeme kararının bu gerekçelerle bozulması gerekirken, çoğunluğun araştırmaya yönelik bozma görüşüne katılınmamıştır.