Dolandırıcılık - Yargıtay 23. Ceza Dairesi 2015/442 Esas 2015/1967 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
23. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/442
Karar No: 2015/1967
Karar Tarihi: 27.05.2015

Dolandırıcılık - Yargıtay 23. Ceza Dairesi 2015/442 Esas 2015/1967 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Sanık, bir kadının evinde, dolandırıcılık yöntemi kullanarak altınları alarak haksız kazanç elde ettiği iddiasıyla suçlanmıştır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, önceki kararlarını referans alarak, bu eylemin nitelikli dolandırıcılık suçu olduğuna karar vermiştir. Sanığın daha önce hırsızlık suçundan mahkum olduğu ve mükerrir olduğu göz önüne alınarak, infaz rejiminin ve denetimli serbestlik tedbirinin uygulanması gerektiği belirtilmiştir. Ancak, adli para cezasının alt sınırının yasal gereklilik olmadığı halde gereğinden fazla tayin edilmesi ve sanığın alt soyu haricindeki haklarına dair kararın yanlış verilmesi gerekçesiyle hüküm bozulmuştur. Bu bozma nedenleri düzeltildikten sonra, hüküm onanmıştır. Kararda TCK'nın 58/6-7. maddeleri ve 53. maddesi detaylı bir şekilde açıklanmıştır.
23. Ceza Dairesi         2015/442 E.  ,  2015/1967 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Dolandırıcılık
    HÜKÜM : Mahkumiyet


    Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    Katılanın kayınvalidesinin ikamet ettiği evde bulunduğu sırada bohçacı tabir edilen işle uğraştıklarını söyleyen sanık ve yanındaki faili meçhul şüphelinin geldiği ve konuşma esnasında katılanın eşi ile arasının kötü olduğunu, düğünde takıların besmelesiz takıldığını ve büyü yapıldığını bunu bozabileceklerini söyleyerek yumurta ve mendil getirtip katılana kırmasını söyledikleri, içinden muska türünden bir şey çıkardıkları, akabinde bir bohça getirmesini söyleyip, gelen bohçaya katılanın ziynet eşyaları ile birlikte hane halkının birer parça kıyafetlerini sarıp okudukları ve banyoya kilitleyip tekar gelip açacaklarını ve düşmanı çıkaracaklarını bildirerek evden ayrıldıkları, sonrasında altınları alarak gittiklerinin anlaşıldığı ve bu suretle haksız menfaat temin ettiklerinin iddia edildiği olayda,
    Tüm dosya kapsamı, teşhis ve tanık beyanlarına göre; söz konusu eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiği anlaşıldığından, eylem sırasında Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2012/15-1398 Esas, 2013/112 Karar sayılı 02/04/2013 günlü ilamında da belirtildiği üzere aldatma aracı olarak kullanılan ""muskayı bozma"" vb. gibi ifadelerinde dini inanç ve duygulara ilişkin olduğu gözetildiğinde nitelikli dolandırıcılık suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
    Tekerrüre esas ... 3. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından hırsızlık suçundan 765 sayılı Ceza Kanunu"nun 491/3 maddesi uyarınca verilen ve infaz tarihi 26/03/2004 olan 2 yıl 14 ay 15 gün hapis cezası) sabıkası bulunan sanık ... hakkında, 5237 sayılı TCK"nın 58/6-7. maddeleri gereğince

    mükerrirler hakkındaki infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
    Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
    1)Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.06.2007 tarih ve 2007/10-108 E.,2007/152 K. sayılı ilamında da belirtildiği gibi yasa koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamasına rağmen, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin adli para cezasının alt sınırın üzerinde 300 gün olarak tayin edilmesi,
    2)TCK’nın 53. maddesinin 3.fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan" yoksunluğun sanığın sadece kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
    Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı Kanun"un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından adli para cezasına ilişkin sırasıyla "300 GÜN", " 6000 TL." terimlerinin tamamen çıkartılarak yerine, sırasıyla "5 GÜN", ve "100 TL" ibarelerinin ve hüküm fıkrasında yer alan TCK"nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün çıkartılıp yerine, “TCK"nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 1. fıkranın (c) bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet veya kayyımlık yetkilerinin koşullu salıverilme tarihine, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına” ibaresinin eklenmesi, suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 27/05/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara