Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/4613 Esas 2022/9018 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/4613
Karar No: 2022/9018
Karar Tarihi: 14.06.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/4613 Esas 2022/9018 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2021/4613 E.  ,  2022/9018 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi
    İlk Derece Mahkemesi :... Anadolu 15. İş Mahkemesi



    Dava, iş kazasında sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul ve kısmen reddine dair verilen karara karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunda bulunması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesince davacı istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesince verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I- İSTEM:
    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin iş kazası neticesinde sürekli iş göremezliğe uğramış olması nedeniyle1.000,00 TL maddi ve 100.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
    II- CEVAP:
    Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkili kurum kayıtlarında işlem gören diğer davalı ... İnşaat Şirketi ünvanlı işyerinde davacının geçirdiği iş kazasının iş kazası olduğunun genelge gereği tespit olunduğunu, davacının dava dilekçesinde belirttiği talep ve olgulardan müvekkili kurum açısından sorumlu olmadığı gibi müvekkili kuruma karşı bu taleplerin ileri sürülerek dava ikame edilemeyeceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
    Davalı ... İnşaat Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının 23/06/2012 tarihinde iş kazası geçirdiğini, iş kazasının davacının kendi kusurundan kaynaklandığını, iş kazası sonucu ağır yaralanmadığını, tedavisinin de müvekkili şirket tarafından karşılandığını, bir dizi operasyon geçirdiği iddiasının doğru olmadığını, sadece sol ayak topuk kemiğinin kırıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    II- MAHKEME KARARI:
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    İlk Derece Mahkemesi kararında özetle; “ Davanın kısmen kabulü ile,
    1-78.386,84 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 23.06.2012 tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalı ... İnşaat Emlak Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinden tahsili ile davacıya ödenmesine,
    2-10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 23.06.2012 tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalı ... İnşaat Emlak Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinden tahsili ile davacıya ödenmesine,
    3-Fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
    4-Davalı SGK aleyhine açılan davanın husumetten reddine,” şeklinde karar verilmiştir.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI:
    Bölge Adliye Mahkemesince “Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1–b.1 maddesi gereğince esastan reddine” şeklinde karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle: Müvekkilinin sürekli iş göremezlik oranı her ne kadar %7,2 olarak belirlenmiş ise de bu belirlemenin gerek müvekkilinin halen üzerinden atamadığı psikolojik travma gerekse sol ayağına iskele piminin saplanması suretiyle gerçekleşmesi nedeniyle yürümede halen zorluk çekmesi dikkate alındığında düşük bir oran olduğunu, hükmedilen manevi tazminat miktarının sorumlular üzerinde caydırıcı etki yaratmaktan da uzak olduğunu, davalı işverenin kazaya %100 oranda kusuruyla sebep olduğunu beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplerle temyiz edenin sıfatına, temyiz kapsam ve nedenlerine göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
    2-Davacı vekilinin yargılama sürecindeki beyanlarına göre sürekli iş göremezlik oranına itirazının olmadığının anlaşılmakla bu hususa yönelik temyiz itirazları inceleme kapsamında tutularak yapılan incelemede taraflar arasında manevi tazminatın miktarı noktasında uyuşmazlık bulunduğu anlaşılmaktadır.
    Gerek olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı mülga Borçlar Kanunun 47. ve gerekse de yargılama sırasında yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nun 56. Maddesinde hâkimin bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür. Hâkimin manevi zarar adı ile ödenmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
    Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hâkimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)
    Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre, davacı sigortalının davalı şirket tarafından yürütülen bina inşaatı işinde kalıp sökme işinde çalıştığı, olay günü olan 23.06.2012 günü sökülen kalıpların vinçle kaldırıldığı esnada, vincin kaldırdığı kalıplardan birinin davacının dengesini bozarak yüksekten düşmesine sebep olması neticesinde iş kazası olayının gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Davacının sürekli iş göremezlik oranının kurum tarafından %7,2 olarak tespit edildiği ve 6 ay 27 gün süreyle geçici iş göremezliğe uğradığı, iş kazasının gerçekleşmesinde hükme esas alınan ve dosya kapsamına uygun bulunan kusur bilirkişileri heyetinin raporuna göre davalı işveren şirketin %100 oranında kusurlu olduğu anlaşılmaktadır.
    Bu açıklamalara göre iş kazası nedeniyle sigortalının geçici iş göremez kaldığı süre, sürekli iş göremezlik oranı ve iş kazasının gerçekleşmesinde davacının müterafik kusurunun bulunmayıp, davalı işveren şirketin %100 oranında kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre, davacı lehine takdir edilen 10.000,00 TL tutarındaki manevi tazminatın açıkça davacının manevi zararını tazminden uzak ve az miktarda olduğu açıktır.
    Bu durum karşısında mahkemece yapılacak iş, davacı sigortalı lehine hakkaniyete uygun ve davacıdaki manevi kaybı tazminle uyumlu bir miktar manevi tazminata hükmetmekten ibarettir.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli, ... Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesinin, davacı vekilinin istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde yatıran davacıya iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin ise Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 14.06.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.





    Hemen Ara