Esas No: 2022/4130
Karar No: 2022/9051
Karar Tarihi: 14.06.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/4130 Esas 2022/9051 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2022/4130 E. , 2022/9051 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
İlk DereceMahkemesi : ... 17. İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı ... vekili ve fer’i müdahil SGK vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince, fer’i müdahil SGK vekilinin istinaf başvurusunun süre yönünden reddine, davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili, davacının 01/01/1994 tarihinde Mamak Halk Eğitim Müdürlüğü bünyesinde el sanatları usta öğreticisi olarak çalışmaya başladığını, hizmet akdinin kurumda 21/06/2004 tarihine kadar sürdüğünü, sonrasında Altındağ Halk Eğitim Müdürlüğünde çalışmaya başlayıp halen devam ettiğini, Mamak Halk Eğitim Müdürlüğü'nde geçen çalışmalarının Kuruma eksik bildirildiğini, hafta içi her gün günde en az 8 saat çalıştığını, çalışmanın Ekim ayında başlayıp, ertesi sene Haziran ayına kadar sürdüğünü, yarı yıl tatilinde de çalıştığını, eğitim dönemi haricinde de çalışma yaptırıldığını, eğitim dönemi Ekim ayında başlamasına rağmen çoğu zaman davalı tarafından Kasım ve Aralık aylarında bildirim yapıldığını ileri sürerek, davacının 01/01/1994-21/06/2004 tarihleri arasında her yıl Ekim-Haziran eğitim döneminde kesintisiz ve sürekli çalıştığının ve ilgili tarihlerdeki eksik bildirilen sigortalılığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle, hak düşürücü sürenin geçtiğini, davacının geçici personel statüsünde çalıştırıldığını, hizmet akdi ile değil Valilik onayına istinaden saat üzerinden ve saat başı kabul edilen ücrete göre çalıştırıldığını, çalışmanın kısmi zamanlı olduğunu, resmi kayıtların Valilikte tutulduğunu, davacının varsa çalışmalarının tam olarak bildirildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Feri Müdahil SGK vekili cevap dilekçesinde özetle, 6552 sayılı Yasa'nın 64.maddesine göre feri müdahil olan kurum aleyhine hüküm kurulmamasını, varsa çalışma olgusunun usulünce ispatlanması gerektiğini, kurum işlemlerinin yerinde ve yasal mevzuata uygun olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulü ile; davacının hizmet akdine tabi sözleşmeli öğretmen olarak kuruma bildirilen prime esas kazançlar üzerinden, tablo halinde gösterildiği üzere, 1994/1. dönem-2004/6. dönem arasında Kuruma bildirilen süreler dışında davalılardan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı 106281163 sicil nolu işyerinde toplam 1.559 gün daha eksik bildirilen hizmetinin tespitine, 16/04/2020 tarihli uzman bilirkişi raporu son sayfa sonuç bölümündeki tablonun hükmün eki olarak alınmasına, karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemenin maddi vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, fer’i müdahil SGK vekilinin istinaf isteminin süre yönünden reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ
Davalı ... vekili, öncelikle davanın husumetten reddinin gerektiğini, esasa ilişkin olarak ise fiili ve gerçek çalışmanın varlığının yeterince araştırılmadığını, mahkemece davacı tanıklarının beyanları esas alınarak eksik inceleme ile verilen hükmün usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, temyiz incelemesi sonucu bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME
Davanın 5510 sayılı Kanun’un 4/I-a bendi kapsamındaki sigortalılara ilişkin olduğu, geçiş hükümlerini içeren aynı Kanunun Geçici 7’nci maddesi hükmünde “Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı, 02.09.1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17.10.1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı, 08.06.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunlar ile 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı Kanun’un geçici 20’nci maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirilirler” hükmü gözetildiğinde, eldeki somut uyuşmazlığın dayandığı mevzuat hükümleri 506 sayılı Kanunu’nun 79’uncu maddesi ile 5510 sayılı Kanunun 4/2-f, 80/1-j, 86/9. maddeleri ile 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri olup ücretli öğretmenlerin çalışma esasları ve çalışmaları sırasında tabi olacakları statü, bu mevzuat kapsamında düzenlenmiştir.
5510 sayılı Yasanın usta öğretici ve uzman olarak çalışanların prim ödeme gün sayısını düzenleyen 80/j maddesine göre ise; Milli Eğitim Bakanlığına bağlı her derece ve türdeki örgün ve yaygın eğitim kurumlarında ek ders ücreti karşılığında ilgili mevzuatı çerçevesinde uzman ve usta öğretici olarak çalıştırılanların prim ödeme gün sayısı 30 günü aşmamak kaydıyla, bir takvim ayı içerisinde hak kazandıkları brüt ek ders ücreti toplam tutarının, prime esas günlük kazanç alt sınırına bölünmesi sonucu bulunur. Bu şekilde yapılacak hesaplamalarda tam sayıdan sonraki küsuratlar ise dikkate alınmayacaktır.
4857 sayılı Kanunun 13. maddesinde, işçinin normal haftalık çalışma süresinin, tam süreli iş sözleşmesiyle çalışan emsal işçiye göre önemli ölçüde daha az belirlenmesi durumunda sözleşmenin kısmî süreli iş sözleşmesi olduğu belirtilmiş, 63. maddesinde, genel bakımdan çalışma süresinin haftada en çok 45 saat olduğu, aksi kararlaştırılmamışsa bu sürenin, işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine eşit ölçüde bölünerek uygulanacağı açıklanmıştır. 13. madde hükmü, anılan mevzuattaki düzenlemelere egemen olan ilkelerle birlikte ele alındığında, ücretli öğretmenlerin çalışma ilişkilerinde, “tam süreli iş sözleşmesi” olarak nitelendirilmeye olanak verecek bir bağımlılığın bulunmadığı, bunların, öngörülen ve önceden belirlenen süre içerisinde bir çalışma yükümlülüğünü kabullendikleri ve ders saati karşılığında da ücrete hak kazandıkları belirgindir.
Davacının, çalışma esasları ile çalışması sırasında tabi olacağı statü yukarıda sıralanan mevzuat çerçevesinde ayrıntılı bir düzenlemeye tabi tutulmuş olup; anılan düzenlemelere egemen ilkeler ve 4857 sayılı İş Kanunu’nun 13’üncü maddesinde yer alan “İşçinin normal haftalık çalışma süresinin, tam süreli iş sözleşmesiyle çalışan emsal işçiye göre önemli ölçüde daha az belirlenmesi durumunda sözleşme kısmi süreli iş sözleşmesidir.” hükmü de gözetildiğinde; çalışma ilişkisinde, “tam süreli iş sözleşmesi” olarak nitelenmeye olanak verecek bir bağımlılık ilişkisinin bulunmadığı, ücretli öğretmenlerin öngörülen ve önceden belirlenen süre dâhilinde bir çalışma yükümlülüğünü kabullendikleri ve ders saati karşılığında da ücrete hak kazandıklarını göstermektedir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, kesintili çalışmaları gösterir birden fazla işe giriş bildirgesinin Mamak Halk Eğitim Merkezince davacı adına düzenlenip Kurum kayıtlarına intikal ettiği, davacının 03.01.1994-21.06.2004 tarihleri arasında giriş ve çıkışlarla birlikte Mamak Eğitim Merkezi Müdürlüğünce hizmet bildiriminin yapıldığı, mahkemece birçok kez Mamak Kaymakamlığı Halk Eğitim Merkezi ve Akşam Sanat Okulu Müdürlüğüne yazılan müzekkere ile uyuşmazlık dönemini kapsar şekilde 01.01.1994-21.06.2004 tarihleri arası ders programları, yoklama defteri, devam-devamsızlık çizelgeleri, puantaj kayıtları ve sicil dosyası istenmiş ise de; gelen cevabi yazılarda, herhangi bir bilgi belge bulunmadığının bildirildiği, taraf tanıkları ve bordro tanıklarının dinlendiği, tanık beyanları esas alınarak hazırlanan 16.04.2020 havale tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda, davacının bildirim yapılmayan dönemlerde tam gün çalıştığının kabulü ile yazılı şekilde sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
İnceleme konusu eldeki davada, davacının çalışmalarının geçtiğini ileri sürdüğü işyeri bir kamu kuruluşuna aittir. Kamu kuruluşlarında çalışanların kayıtlara geçirilmesi ve ücret ödemelerinin belgelere dayandırılması asıldır. Nitekim, davacıya ait çalışmaların resmi kayıtlara intikal ettirildiği de tartışmasızdır. Öte yandan, davacının davalı işyerinde hizmet akdine bağlı olarak çalıştığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, davacının davalı işyerinde geçen çalışmalarının kısmi veya tam süreli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Her ne kadar davacı adına düzenlenen ders programları, özlük dosyası, puantaj kayıtları, tüm talep dönemini kapsar imzalı ücret ödeme belgeleri devam-devamsızlık çizelgesi ve kursa geliş ayrılış saatlerini gösterir belgelerin bulunmadığı bildirilmiş ise de, davacının günlük mesaisinin tamamını bu işe ayırıp ayırmadığının ve aynı işyerinde tam gün süreli çalışan emsal çalışanlarla aynı işi yapıp yapmadığının ya da tam gün süreli çalışan emsal çalışanlara göre önemli ölçüde daha az çalışıp çalışmadığının belirlemek için dosyada bulunan diğer belgeler değerlendirilmek suretiyle, davacının günlük girilen ders saati itibariyle mesaisini tam gün olarak davalı işveren nezdinde geçirip geçirmediği, diğer bir anlatımla, bir günlük çalışma mesaisinin tümünü davalı işyerine hasredip etmediği saptanmalı, bunun için davacı ile birlikte çalışan müdür, şef, hizmetli, kadrolu öğretmen ve usta öğretici gibi beyanları belgelerle denetlenebilecek tanık beyanlarına başvurulmalı ve davacının çalışmalarının tam süreli mi yoksa kısmi süreli mi olduğu netliğe kavuşturulmalı, daha az saat derse girilen günlerde tam gün mesaisinin davalı işveren nezdinde geçtiği kabul edilemeyeceğine göre, 7,5 saatlik çalışmanın 1 gün kabul edilmek suretiyle hesaplama yapılacak şekilde denetime elverişli bilirkişi raporu alınarak, sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı ... vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun reddine ilişkin kararı kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1. maddesi gereği kaldırılarak, temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 14/06/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.