Esas No: 2021/10049
Karar No: 2022/9078
Karar Tarihi: 14.06.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/10049 Esas 2022/9078 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2021/10049 E. , 2022/9078 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi
İlk Derece Mahkemesi: ... 26. İş Mahkemesi
Dava, iş kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
A.Davacı çocuğun maddi tazminat istemine ilişkin hüküm yönünden;
Mülga 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 20.07.2016 tarihinden itibaren uygulanan 8. maddesinin 3. fıkrasına göre, “Bölge Adliye Mahkemesinin para ile değerlendirilemeyen dava ve işler hakkındaki kararları ile miktar veya değeri beşbin lirayı geçen davalar hakkındaki nihaî kararlara karşı tebliğ tarihinden başlayarak sekiz gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir.” Bu fıkradaki “beşbin” ibaresi 6763 sayılı Kanunun 5. maddesi ile “kırk bin Türk Lirası” şeklinde değiştirilmiştir.
Mülga 5521 sayılı Kanunun, 6763 sayılı Kanun 5. maddesi ile değişik beşinci fıkrasına göre parasal sınırların, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanacağı öngörülmüştür.
25.10.2017 tarihinde yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8. maddesinde “temyiz edilemeyen kararlar” sayılmış ancak miktar itibariyle kesinliğe bu maddede yer verilmemiş, 7/3. maddede, 6100 sayılı HMK’nın kanun yollarına ilişkin hükümlerinin, iş mahkemelerince verilen kararlar hakkında da uygulanacağı belirtilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca, Bölge adliye mahkemelerinin miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararların temyiz yoluna başvurulamayacağı hükme bağlanmıştır. HMK Ek madde 1 hükmüne göre de, 362. maddedeki parasal sınırların, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanacağı belirtilmiştir.
HMK 362/2. maddesine göre “Birinci fıkranın (a) bendindeki kararlarda alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda, kırk bin Türk Liralık kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir. Alacağın tamamının dava edilmiş olması hâlinde, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü kırk bin Türk Lirasını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Ancak, karşı taraf temyiz yoluna başvurduğu takdirde, diğer taraf da düzenleyeceği cevap dilekçesiyle kararı temyiz edebilir”.
HMK 366. maddenin yollaması ile temyiz yolunda da uygulanan 346. madde uyarınca, temyiz dilekçesi kesin olan bir karara ilişkin olursa, kararı veren mahkeme temyiz dilekçesinin reddine karar verir. Ancak temyiz edilen karar kesin olduğu halde bu konuda inceleme yapılıp karar verilmeksizin dosya Yargıtay’a gönderilmiş ise, 01.06.1990 tarih, 1989/3 E. - 1990/4 K. sayılı içtihadı birleştirme kararı gereğince dosyanın mahalline çevrilmesine gerek olmaksızın Yargıtay tarafından temyiz talebinin reddine karar verebilecektir.
Yukarıda belirtildiği şekilde, iş mahkemelerinin kararlarının istinaf incelemesi sonucu Bölge adliye mahkemelerince verilen kararlarda karar tarihine göre kesinlik sınırı: 20.07.2016 - 01.12.2016 tarihleri arasında 5.000,00 TL; 02.12.2016 tarihi sonrası için 40.000,00 TL; 01.01.2017 sonrası için 41.530,00 TL ve 01.01.2018 tarihi sonrası için 47.530,00 TL; 01.01.2019 tarihi sonrası için 58.800,00 TL, 01.01.2020 tarihi arası için 72.07000 TL, 01.01.2021tarihi sonrası için 78.630,00 TL, 01.01.2022 tarihi sonrası için 107.090,00 TL’dir.
Bu tür davalarda, 6100 sayılı HMK’nun 110. maddesi kapsamında dava yığılması (objektif dava birleşmesi) kapsamında her bir talebin ayrı bir dava olduğu ve ayrı ayrı hüküm ve sonuç doğuracağı dikkate alınmalıdır.
Somut olay incelendiğinde, davacı çocuğun maddi tazminat istemi hakkındaki hükmün miktar yönünden yukarıda değinilen temyiz (kesinlik) sınırının altında bulunduğu anlaşılmakla, davalıların anılan hükme yönelik temyiz itirazlarının kesinlik nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
B.Diğer hükümler yönünden;
Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlerle temyiz kapsam ve nedenlerine göre; davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
Dosya kapsamından 11/12/2014 tarihinde meydana gelen iş kazasından dolayı sigortalının 11/12/2014 tarihinde vefat ettiği, kazanın meydana gelişinde müteveffa sigortalının bir kusurunun olmadığı, davalı asıl işveren ... Sağlık Hizmetleri A.Ş.‘nin %20, davalı alt işveren ...Hastane Otelcilik Hizmetleri A.Ş.‘nin %60 oranında kusurlu oldukları, müteveffa sigortalının bünyesinden kaynaklanan nedenlerin ise %20 oranında etkili olduğu, dava ve ıslah dilekçelerinde hüküm altına alınacak tazminatlara ölüm tarihinden faiz uygulanmasının talep edildiği anlaşılmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297. maddesinde :
“(1)Hüküm "Türk Milleti Adına" verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar:
a)Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini.
b)Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini.
c)Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri.
ç)Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini.
d)Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını.
e)Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi.
(2)Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” şeklinde düzenleme getirilmiştir.
Buna göre bir mahkeme hükmünde, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hükümde gösterilmesi gereklidir.
Bunun yanında mahkemece taleple bağlı olarak karar verilmesi gerektiği HUMK’nun 74 ve HMK ’nun 26. Maddelerinin emredici kuralıdır.
Somut olayda ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi kusur raporunda müteveffaya atfedilmiş bir kusur bulunmadığı halde gerekçede sigortalının %20 oranında kusurlu olduğunun belirtilmesi hatalı olduğu gibi, dava ve ıslah dilekçelerinde hüküm altına alınacak tazminatlara ölüm tarihinden faiz uygulanması talep edilmesine karşın ilk derece mahkemesince hüküm altına alınan tazminatlara kaza tarihi olan 28/11/2014 tarihinden itibaren faiz işletimesine karar verilerek talebin aşılması doğru olmamıştır.
Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, mahkemece yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki bu konuların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, Bölge Adliye Mahkemesi kararı kaldırılmalı, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen ... Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi’nin 09/06/2021 Tarih, 2020/2584 Esas, 2021/1292 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, ... 26. İş Mahkemesi’nin 03/07/2020 tarih, 2016/46 Esas, 2020/124 Karar sayılı kararının;
A.Gerekçe bölümünde yer alan „Davacıların manevi tazminat istemine ilişkin olarak; muteveffanın iş kazası sonucu vefat ettiği, olayda Müteveffanın %20 davalılar işverenlerin ise toplamda %80 oranında kusurlu olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.“ rakam ve sözcüklerinin silinerek yerlerine geçmek üzere „Davacıların manevi tazminat istemine ilişkin olarak; sigortalının vefatı ile sonuçlanan iş kazasının meydana gelişinde müteveffanın bir kusurunun olmadığı, davalı asıl işveren ... Sağlık Hizmetleri A.Ş.‘nin %20, davalı alt işveren ...Hastane Otelcilik Hizmetleri A.Ş.‘nin %60 oranında kusurlu oldukları, sigortalının bünyesinden kaynaklanan nedenlerin ise %20 oranında etkili olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.“ rakam ve sözcüklerinin yazılmasına,
B.Davacı eşin maddi tazminat istemi hakkındaki hüküm dışındaki diğer tazminat hükümlerinin temyiz kesinlik sınırının altında bulunduğu dikkate alınıp hüküm fıkrasının 1 numaralı bendinin tamamen silinerek yerine geçmek üzere,
„1-a.Davacı ... yönünden 215.406,32 TL maddi tazminatın ölüm tarihi olan 11/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile adı geçen davacıya ödenmesine,
b.Davacı ... yönünden 10.386,01 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 28/11/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile adı geçen davacıya ödenmesine,“ rakam ve sözcüklerinin yazılmasına, İlk Derece Mahkemesi hükmünün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 14/06/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.