Esas No: 2022/5903
Karar No: 2022/9524
Karar Tarihi: 21.06.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/5903 Esas 2022/9524 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2022/5903 E. , 2022/9524 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
İlk Derece Mahkemesi : ... 11. İş Mahkemesi
Dava, iş kazası nedeniyle vefat eden sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi zararlarının tazmini istemlerine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, ilâmında yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davacılar ve davalı ... Elektirik Dağıtım A.Ş. vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesince davacıların istinaf başvurularının esastan reddine, davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kısmen kabulüne dair karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacılar ve davalı .... vekilleri tarafından süresi içinde temyiz edilmesi ve davacılar vekili tarafından da duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 22/02/2022 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmiştir. Duruşma günü duruşmalı temyiz eden davacılar adına Av. Eren Gönen ile davalı .... adına Av. ... geldiler. Diğer davalı adına gelen olmadı. Duruşmaya başlanarak, hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek noksan ikmali için dosyanın mahalline iadesine karar verilmiş, noksanlar ikmal edilerek dosya dairemize tevzi edilmekle, Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
I- İSTEM:
Davacı vekili asıl dava dosyasının dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin desteği sigortalının iş kazasında vefat etmesi nedeniyle eş ve çocuklar lehine 100,00 TL’şer maddi tazminatın kaza tarihinden faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesiyle maddi istemi eş için 321.898,05 TL’ye, çocuk ... için 18.490,05 TL’ye ve ... için 77.828,77 TL’ye artırmıştır.
Birleşen dava dosyasının dava dilekçesinde özetle; eş ve çocuklar lehine 100.000,00 TL’şer, anne ve baba lehine 50.000,00 TL’şer ve kardeşler lehine 20.000,00 TL’şer manevi tazminatın kaza tarihinden faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
II- CEVAP:
Davalı .... vekili cevap dilekçesinde özetle; iş kazası nedeniyle müvekkiline husumet tevcih edilemeyeceğini, davacı ile müvekkil şirket arasında hiçbir hizmet akdi ilişkisinin bulunmadığını, sigortalının müvekkilinin ihale ettiği işi alan... İnşaat Şirketi'nin elemanı olarak çalıştığını, dava dilekçesindeki iddiaların asılsız ve yerinde olmadığını, ihale sonucu diğer davalı ile yapılan sözleşme sonucunda ihaleyi alan firmanın edimlerini yerine getirdiğini, çalışma düzeni ve esasları hakkında tamamen diğer davalının sorumlu olduğunu, bu nedenle davanın öncelikle husumet yönünden reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davanın esasına geçildiği takdirde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı... İnşaat Taah. Müş. Hiz. San. Tic. Ltd. Şti. davaya cevap vermemiştir.
III- MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesi kararında özetle; “A-)Asıl davanın kabulüne,
1-Davacı ... yönünden 321.898,05 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 10/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2-Davacı ... yönünden 18.490,05 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 10/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacı ... yönünden 77.828,27 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 10/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
B-)Birleşen davanın kısmen kabulüne kısmen reddine,
1-Davacı ... yönünden 70.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 10/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2-Davacı ... yönünden 60.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 10/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacı ... yönünden 60.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 10/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı ... yönünden 40.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 10/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı ... yönünden 40.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 10/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı ... yönünden 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 10/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı ... yönünden 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 10/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı ... yönünden 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 10/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı ... yönünden 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 10/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
10-Davacı ... yönünden 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 10/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
11-Davacı ... yönünden 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 10/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI:
Bölge Adliye Mahkemesi kararında özetle eş, anne, baba ve çocuklar lehine hükmedilen manevi tazminatların bir miktar fazla olduğu belirtilerek, davalı ... EDAŞ istinaf istemi kabul edilerek şu şekilde karar verilmiştir.
“A-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,
B-Davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne,
C-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1,b-2. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına,
D-Davanın kısmen kabulüne, asıl dava yönünden;
1-)Davacı ... yönünden 321.898,05 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 10/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2-)Davacı ... yönünden 18.490,05 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 10/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
3-)Davacı ... yönünden 77.828,27 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 10/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Birleşen dava yönünden;
1-)Davacı ... yönünden 60.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 10/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2-)Davacı ... yönünden 40.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 10/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
3-)Davacı ... yönünden 40.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 10/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-)Davacı ... yönünden 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 10/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-)Davacı ... yönünden 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 10/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-)Davacı ... yönünden 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 10/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-)Davacı ... yönünden 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 10/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
8-)Davacı ... yönünden 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 10/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
9-)Davacı ... yönünden 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 10/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
10-)Davacı ... yönünden 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 10/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
11-)Davacı ... yönünden 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 10/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, ” karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; manevi tazminatın Bölge Adliye Mahkemesi tarafından azaltılmasının hatalı olduğunu, istinaf dilekçesindeki gerekçeleri tekraren müvekkilleri murisi sigortalıya %5 kusur verilmesinin yerinde olmadığını vasıfsız işçinin yüksek gerilim hattında çalıştırılmasının hatalı olduğunu, müvekkilinin 30 - 35 dakika sepetten indirilememiş olması nedeniyle davalı işverenin kusurlu olduğunu, kusursuz olma durumuna göre maddi ve manevi tazminatın yeniden belirlenmesini beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
Davalı ... Elektirik Dağıtım A.Ş. vekili temyiz dilekçesinde özetle: davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkili hakkında husumetten ret kararı verilmesi gerektiğini, asıl işveren sıfatı olmadığını, işin eser sözleşmesiyle diğer davalıya teslim edildiğini, tazminattan müteselsilen sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu, müvekkili şirkete kusur verilemeyeceğini çünkü şartname gereği Ekat belgesi olan işçi istihdam etmeyen diğer davalının kusurlu olduğunu, bununla birlikte sigortalının da ağır kusurlu olduğunu, sendikadan bildirilen ücretin değil vasıfsız işçi olan sigortalı için prime esas kazancın dikkate alınması gerektiğini, davacı eşin evlenme ihtimalinin AYİM tablosuna göre değil re’sen tayin edilmesi gerektiğini, faize dava ve ıslah tarihinden hükmedilmesi gerektiğini, maddi tazminat hesabının hatalı, manevi tazminat miktarının fazla olduğunu beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
A) Davacılar vekilinin manevi tazminat istemlerinin reddolan kısmına, Davalı ... Elektirik Dağıtım A.Ş. vekilinin ise davacılar lehine hükmedilen manevi tazminatlar ile davacı ... lehine hükmedilen maddi tazminata yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde:
Mülga 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 20.07.2016 tarihinden itibaren uygulanan 8. maddesinin 3. fıkrasına göre, “Bölge Adliye Mahkemesinin para ile değerlendirilemeyen dava ve işler hakkındaki kararları ile miktar veya değeri beşbin lirayı geçen davalar hakkındaki nihaî kararlara karşı tebliğ tarihinden başlayarak sekiz gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir.” Bu fıkradaki “beşbin” ibaresi 6763 sayılı Kanunun 5. maddesi ile “kırk bin Türk Lirası” şeklinde değiştirilmiştir.
Mülga 5521 sayılı Kanunun, 6763 sayılı Kanun 5. maddesi ile değişik beşinci fıkrasına göre parasal sınırların, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanacağı öngörülmüştür.
25.10.2017 tarihinde yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8. maddesinde “temyiz edilemeyen kararlar” sayılmış ancak miktar itibariyle kesinliğe bu maddede yer verilmemiş, 7/3. maddede, 6100 sayılı HMK’nın kanun yollarına ilişkin hükümlerinin, iş mahkemelerince verilen kararlar hakkında da uygulanacağı belirtilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemelerinin miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararların temyiz yoluna başvurulamayacağı hükme bağlanmıştır. HMK Ek madde 1 hükmüne göre de, 362. maddedeki parasal sınırların, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanacağı belirtilmiştir.
HMK 362/2. maddesine göre “Birinci fıkranın (a) bendindeki kararlarda alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda, kırk bin Türk Liralık kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir. Alacağın tamamının dava edilmiş olması hâlinde, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü kırk bin Türk Lirasını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Ancak, karşı taraf temyiz yoluna başvurduğu takdirde, diğer taraf da düzenleyeceği cevap dilekçesiyle kararı temyiz edebilir”
HMK 366. maddenin yollaması ile temyiz yolunda da uygulanan 346. madde uyarınca, temyiz dilekçesi kesin olan bir karara ilişkin olursa, kararı veren mahkeme temyiz dilekçesinin reddine karar verir. Ancak temyiz edilen karar kesin olduğu halde bu konuda inceleme yapılıp karar verilmeksizin dosya Yargıtay’a gönderilmiş ise, 01.06.1990 tarih, 1989/3 E. - 1990/4 K. sayılı içtihadı birleştirme kararı gereğince dosyanın mahalline çevrilmesine gerek olmaksızın Yargıtay tarafından temyiz talebinin reddine karar verebilecektir
Yukarıda belirtildiği şekilde, iş mahkemelerinin kararlarının istinaf incelemesi sonucu Bölge Adliye Mahkemelerince verilen kararlarda karar tarihine göre kesinlik sınırı: 20.07.2016 - 01.12.2016 tarihleri arasında 5.000,00 TL; 02.12.2016 tarihi sonrası için 40.000,00 TL; 01.01.2017 sonrası için 41.530,00 TL, 01.01.2018 tarihi sonrası için 47.530,00 TL; 01.01.2019 tarihi sonrası için 58.800,00 TL, 01.01.2020 tarihi sonrası için 72.070,00 TL’dir.
Somut olay incelendiğinde, davacılar vekilinin asıl dava dosyasında davacı ... lehine 18.490,05 TL maddi tazminat birleşen davada ise eş ve çocuklar lehine 100.000,00 TL’şer, anne ve baba lehine 50.000,00 TL’şer ve kardeşler lehine 20.000,00 TL’şer manevi tazminat talep ettiği, İlk Derece Mahkemesince verilen 18/03/2019 tarihli karar ile asıl dava dosyasında davacı ...’ın maddi tazminat isteminin kabulüne, birleşen davada manevi istemlerin kısmen kabulü ile davacı eş lehine 70.000,00 TL, çocuklar lehine 60.000,00 TL’şer, anne ve baba lehine 40.000,00 TL’şer ve kardeşler lehine 10.000,00 TL’şer manevi tazminata hükmedildiği, kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 03/06/2020 tarihli kararı ile davalının istinaf başvurusunun kısmen kabul edilerek asıl dava dosyasında davacı ...’ın maddi tazminat isteminin kabulüne, birleşen davada manevi istemlerin kısmen kabulü ile davacı eş lehine 60.000,00 TL, çocuklar lehine 40.000,00 TL’şer, anne ve baba lehine 20.000,00 TL’şer ve kardeşler lehine 10.000,00 TL’şer manevi tazminata hükmedildiği anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK’nun 110. maddesi kapsamında dava yığılması (objektif dava birleşmesi) kapsamında her bir talebin ayrı bir dava olduğu ve ayrı ayrı hüküm ve sonuç doğuracağı dikkate alındığında, anılan maddi tazminat ile manevi tazminat hükümlerinin kabul ve reddolan kısımlarının birbirlerinden ve diğer hükümlerden bağımsız olarak Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihinde yürürlükte olan 72.070,00 TL’lik temyiz (kesinlik) sınırının altında kaldığı anlaşılmakla davacılar ve davalı vekilinin anılan hükümlere yönelik temyiz itirazlarının kesinlik nedeniyle reddine karar verilmiştir.
B) Davacılar vekilinin maddi tazminat hükümlerine ve davalı ... Elektirik Dağıtım A.Ş. vekilinin ise davacı ... ile ... lehine hükmedilen maddi tazminat hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplerle temyiz edenlerin sıfatlarıyla temyiz kapsam ve nedenlerine göre, davacılar vekilinin tüm, davalı ... Elektirik Dağıtım A.Ş. vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2- Taraflar arasında uyuşmazlığın davacı sigortalının iş kazasının gerçekleştiği tarihte almakta olduğu ücret ve destek süresi noktasında toplandığı anlaşılmaktadır.
Sigortalının veya vefatı halinde hak sahiplerinin maddi tazminat alacaklarının hesaplanmasında, gerçek ücretin esas alınması önkoşuldur. Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödemek amacıyla zaman zaman iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Öte yandan, gerçek ücretin ise; öncelikle sendikalı işçiler için toplu iş sözleşmesine, imzalı bordrolara, bunların yokluğu halinde ise işçinin kıdemi ve yaptığı işin özelliği ve niteliğine göre işçiye ödenmesi gereken ücrete göre tespit edileceği, ücrete ek ödemelerin devamlılık arz etmesi halinde hesaba esas ücrete dahil edilmesi gerektiği, işyeri veya sigorta kayıtlarına geçmiş olan miktarın ücret olarak değerlendirilemeyeceği, öte yandan taraflar arasında işçi alacağına ilişkin görülen davada tespit edilen ücretin tazminat davasında hesaba esas alınacak ücret açısından kesin nitelikte değil kuvvetli delil olarak değerlendirileceği Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanmaktadır.
Öte yandan hak sahibi eşin kural olarak destekten yararlanma süresi, kendi bakiye ömrü sigortalının bakiye ömründen kısa ise bu süre kadar, uzun ise sigortalının bakiye ömrü kadar olacağı Dairemizin ve giderek Yargıtay’ın oturmuş içtihatlarındadır. Bununla beraber tazminat davalarında uygulanan “bilinen varken varsayımdan hareketle hesaplama yapılamayacağına” dair ilke dikkate alındığında, davacı eşin evlenmesinin sigortalının bakiye ömür sonundan önce gerçekleşmesi halinde, eşin evlenme tarihinden itibaren müteveffa sigortalının desteğinden yararlanamayacağı gözetilerek evlenme tarihine kadar destekten yararlanmasının gerektiği açıktır.
Bu aşamada usuli kazanılmış hak kavramını açıklamak da faydalı olacaktır. Usuli kazanılmış hak (Usuli müktesep hak) kavramı davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir. (HGK.nun 12.07.2006 T., 2006/4-519 E., 2006/527 K., 03.12.2008 T., 2008/10-730 E., 2008/732 K.) Usuli kazanılmış hak ilkesi kamu düzeniyle ilgilidir. (09.05.1960 T., 21/9; 04.02.1959 gün 13/5 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı)
Somut olayda, sigortalı ...’in davalı ... Elektirik Dağıtım A.Ş.’ne bağlı iş gören... İnşaat Taah. Müş. Hiz. San. Tic. Ltd. Şti.’nde işçi olarak çalışmaktayken 10.09.2010 tarihinde iş kazası geçirerek vefat etmiş, olup davacının işyerinde hangi sıfatla görev yaptığı açıklığa kavuşturulmadan, ve sendikaya tabi çalışan olup olmadığı belirlenmeden, hükme esas alınan 21.01.2019 tarihli hesap raporuna göre Enerji Sen Sendikasından bildirilen ücrete itibarla asgari ücretin 1,73 katı üzerinden yapılan hesaba itibar edildiği, öte yandan davacı eş ...’ın 11.04.2019 tarihinde evlenerek destekten çıktığı gözetilmeksizin desteğin bakiye ömrü süresince destekten yaralanacağı kabul edilerek hesap yapılması usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Bu açıklamalar doğrultusunda mahkemece yapılacak iş, sigortalı ...’in kaza tarihinde yapmış olduğu iş, işveren nezdinde hangi konumda ve ne sıfatla istihdam edildiğini açıklığa kavuşturarak, sendikalı işçi olup olmadığını belirlemek, sendikalı işçi olması halinde bağlı olduğu sendika ile işveren arasında bağıtlanmış Toplu İş Sözleşmesi var ise bu sözleşmeye göre, yok ise yapmakta olduğu işe göre alabileceği ücretin tespiti açısından imzalı bordroların bulunmadığının anlaşılması halinde, TÜİK, Çevre Şehircilik ve yapılan işle ilgili meslek odalarından araştırma yaparak ücreti belirlemek. Tespit edilecek ücreti temyiz eden davalı lehine oluşan usuli kazanılmış hakları gözeterek asgari ücretin 1,73 katının aşılamayacağına dikkat ederek 21.01.2019 tarihli hesap raporuna uygulamak (bu raporda esas alınan işlemiş/bilinen devre tarihinden sonra yürürlüğe giren asgari ücret değişikliklerini de rapora yansıtmamak) aynı zamanda davacı Eş ...’ın 11.04.2019 tarihinde evlenerek destekten çıktığını hesap raporunda gözeterek temyiz eden davalının sorumlu olduğu maddi tazminat alacaklarını belirlemek, öte yandan davalı... İnşaat Taah. Müş. Hiz. San. Tic. Ltd. Şti.’nin kararı temyiz etmemiş olması nedeniyle davacıların iş bu davalı aleyhine elde ettikleri kazanılmış hakları da gözeterek davalıların tazminat sorumlukları hakkında usule uygun bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın, karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalılardan Boğaziçi Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesince verilen karar bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi kararının, HMK'nın 373/2. BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, aşağıda dökümü yapılan harcın davacılardan tahsiline, Davalı ... EDAŞ Dairemizde icra edilen duruşmada kendisini vekille temsil ettirdiğinden 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacılar ... ve ...’ten müştereken ve müteselsilen alınarak bu davalıya verilmesine dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, Üye ...'ın muhalefetine karşı, Başkan ... ile Üyeler ..., ... ve ...'ün oyları ve oyçokluğuyla, 21.06.2022 gününde karar verildi.
KARŞI OY GEREKÇESİ
1. Çoğunluk ile aradaki temel uyuşmazlık “temyiz kesinlik sınırının belirlenmesinde maddi ve manevi tazminat istemleri ile bunun yanında birden fazla aynı talepte bulunan davacılar yönünden de ayrı ayrı mı yoksa toplamlarının mı dikkate alınacağı, buradan varılacak sonuca göre davalılar vekili tarafından temyiz incelemesine her biri 72.080,00 TL kesinlik sınırı altında kalan ancak toplamda geçen maddi ve manevi tazminat istemlerinin kesinlik kapsamında kalıp kalmadığı ve temyizi kabil nitelikte olup olmadığı” noktasında toplanmaktadır.
2. Çoğunluk görüşü ile maddi tazminat ve manevi tazminat miktarlarının davaların yığılması nedeni ile ayrı ayrı kesinlik sınırına tabi olduğu kabul edilerek, manevi tazminat miktarının kesinlik sınırı kapsamında kaldığı gerekçesi ile temyiz isteminin reddine, maddi tazminatın ise tazminata esas ücret ile hak sahibi eşin evlenmesi nedeni ile destekten çıktığı tarihe kadar destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanması gerektiği yönünden davalılardan BEDAŞ vekilinin temyizi nedeni ile bozulmasına, temyiz etmeyen diğer davalı yönünden ise davacılar lehine usulü müktesep hakkın korunmasının gözetilmesi gerektiğine” karar verilmiştir.
3. Gerekçesi açısından bugün de geçerliliğini koruyan 07.02.1945 tarihli ve 1944/19E.,1945/4 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere; dava dilekçesinin talep sonucu bölümünde davacı, neye karar verilmesini (başka bir ifade ile davalının neye mahkum edilmesini) istediğini açıkça yazar. Kuşkusuz talebin birden fazla kalemleri kapsaması hâlinde de davacının talep sonucu, asıl talep ve yardımcı (fer'i) talepler olmak üzere iki bölümden oluşur. Davacının birden fazla davasını aynı dava dilekçesi ile açması hâlinde, bu durum "objektif dava birleşmesi" olarak tanımlanır ve davacının, her davaya ait talep sonucunu açıkça ve ayrı ayrı göstermesi gerekir (Kılıç, Açıklamalı İçtihatlı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, ... 2011, C.I, s. 1454).
4. Doktrinde objektif dava birleşmesi ya da kümülatif dava yığılması olarak adlandırılan bu kurum, HMK’da “davaların yığılması” terimi benimsenerek düzenlenmiştir(HMK. Mad. 110). Davaların yığılmasının usul ekonomisine ve çelişkili kararlar verilmesini engellemeye hizmet ettiği kabul edilmektedir.
5. Davacının aynı davalıya karşı olan birbirinden bağımsız birden fazla talebini, aralarında bir derecelendirme ilişkisi yani aslilik-fer’ilik ilişkisi kurmadan aynı dava dilekçesinde ileri sürmesine davaların yığılması denir. Bu dava çeşidinde taleplerin tümü birbirinden bağımsız, eş değer ve aynı derecede öneme sahiptir. Her bir talep farklı edimlerin gerçekleştirilmesine yönelmiştir.
6. Davaların yığılması söz konusu olduğunda, görünüşte tek dava, gerçekte ise talep sayısınca dava mevcuttur. Her bir talep için dava dilekçesinde vakıaların ayrı ayrı belirtilmesi ve ispat edilmesi gerekir. Mahkeme de her bir talep hakkında ayrı ayrı inceleme yapacaktır, taleplerden birinin kabulüne diğerinin ise reddine karar verebilir. Yani, görünüşte tek hüküm, gerçekte ise talep sayısınca hüküm mevcuttur. Mahkeme, taleplerin tümü hakkında ayrı ayrı karar vermek ve bunları hüküm fıkrasında göstermek zorundadır. Mahkemenin, taleplerin tümü hakkında tek ve aynı şekilde karar verme zorunluluğu yoktur. Dava şartları, her bir talep bakımından ayrı ayrı belirlenir (Pekcanıtez Usul, Medeni Usul Hukuku, C. II, ... 2017, s.1093 ).
7. Önemle vurgulanmalıdır ki; kesinlik sınırının belirlenmesi kamu düzenindendir ve kesinlik sınırı belirlenirken davanın değeri esas alınır. Davanın değeri ise genel anlamıyla, bir davadaki taleplerin toplamıdır.
8. Birleştirilen davalarda, kesinlik sınırı her dava için ayrı ayrı belirlenir (Kuru B., Hukuk Muhakemeleri Usulü, C.V, ... 2001, s. 4514).
9. İhtiyarî dava arkadaşlığında, kesinlik sınırı her dava arkadaşının davası için ayrı ayrı belirlenir (Kuru, B.; s. 4514).
10. Karşılık davada, kesinlik sınırı asıl dava ve karşılık dava için ayrı ayrı belirlenir (Kuru, B.; s. 4514).
11. İş uyuşmazlıklarında birden fazla talep içeren tazminat ve alacak istemi, iş sözleşmesinden kaynaklanıp, hesabın unsuru olan hizmet süresi ve ücret her bir kalemi ayrı ayrı etkilediğinden her bir alacak kalemi açısından değil toplam alacak miktarı yönünden kesinliğe bakılmaktadır.
12. İş kazası nedeni ile maddi tazminat ve manevi tazminat miktarlarında hesabın unsurları farklı ise de tarafların kusur oranları maddi tazminatı doğrudan etkilerken, manevi tazminatı da dolaylı olarak etkilediğinden, maddi tazminatın kusur oranı yönünden bozulması, manevi tazminatı da dolaylı olarak etkileyeceğinden, temyiz sınırı açısından maddi ve manevi tazminatın toplamının dikkate alınması kaçınılmazdır.
13. Anayasa’nın 36. maddesinin 1. fıkrasında, herkesin yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddiada bulunma ve savunma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla mahkemeye erişim hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün bir unsurudur. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) 6. maddesinin 1. fıkrasında; “Herkes medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar...konusunda karar verecek olan,...bir mahkeme tarafından davasının...görülmesini istemek hakkına sahiptir...” yönünde düzenleme bulunduğu görülmektedir. Anayasa Mahkemesinin bir kararında da “...Mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelmektedir. Kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen veya mahkeme kararını anlamsız hale getiren, bir başka ifadeyle mahkeme kararını önemli ölçüde etkisizleştiren sınırlamalar mahkemeye erişim hakkını ihlâl edebilir (Özkan Şen B. No: 2012/791, 07/11/2013, § 52)” şeklinde tespitlere yer verilmiştir. Mahkemeye erişim hakkı sadece ilk derece mahkemesine dava açma hakkını değil eğer iç hukukta itiraz, istinaf veya temyiz gibi kanun yollarına başvurma imkânı tanınmış ise üst mahkemelere başvurma hakkını da içerir (Bayar ve Gürbüz/Türkiye, B. No: 37569/06, 27.11.2012, § 42).
14. Belirtmek gerekir ki asıl olan kanun yoluna başvurudur. Buradaki sınırlamalar ise ölçülü olmalı ve erişim hakkını önemli ölçüde etkisizleştirmemelidir. Aynı vakıaya dayalı birden fazla talebin veya aynı vakıa nedeni ile aynı davada talepte bulunanların ayrı ayrı kesinlik sınırına tabi tutularak mahkemeye erişim hakkının sınırlandırılması, kusur veya maluliyet oranın farklı farklı belirlenmesine neden olacak ve erişim hakkını etkisizleştirecektir.
15. Somut olayda davacılar aynı olaydan kaynaklanan zarar nedeniyle davalıya karşı olan birden fazla talebini (maddi ve manevi tazminat) aynı davada birleştirmiştir. Objektif dava birleşmesi olarak adlandırılan bu durumda her davacı açısından taleplerin her biri ayrı dava olmakla birlikte, görünüşte tek bir hüküm bulunduğundan temyizde kesinlik sınırının tespiti için temyiz edilen maddi ve manevi tazminat tutarlarının toplamları esas alınmalıdır.
16. Aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.09.2019 tarih ve 2018/4-375 Esas, 2019/473 Karar, 30.04.2019 tarih ve 2017/4-1394 Esas, 2019/494 Karar ve 30.03.2021 tarih ve 2019/(21)10-768 Esas, 2021/361 Karar sayılı ilamlarında kabul edilmiştir.
17. Sonuç itibari ile somut uyuşmazlıkta manevi tazminata yönelik temyiz isteminin kesinlik sınırından reddi isabetli olmamıştır. Maddi tazminat ile birlikte toplam alındığında temyiz incelemesi yapılması gerekir. Diğer taraftan temyiz etmeyen davalı açısından davacılar lehine usulü kazanılmış hakkın korunması gerektiği isabetli olarak belirtilmiş ise de Bölge Adliye Mahkemesi adı geçen davalı istinaf etmemesine rağmen usulü kazanılmış hak ilkesini gözetmeksizin davacılar aleyhine manevi tazminatın indirilmesine karar vermiştir. Kararın bu yönden bozulması görüşünde olduğumdan çoğunluğun manevi tazminat yönünden her davacı açısından kesin olduğu görüşüne katılınmamıştır.