Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2020/9452 Esas 2022/9528 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/9452
Karar No: 2022/9528
Karar Tarihi: 21.06.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2020/9452 Esas 2022/9528 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2020/9452 E.  ,  2022/9528 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
    İlk Derece Mahkemesi : ... İş Mahkemesi


    Dava, yaşlılık aylığı miktarının tespiti ile fark alacak istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Adana Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    1-Bilindiği üzere, İş Mahkemeleri Kanun’unun 8/3’üncü madde hükmü uyarınca İş Mahkemelerince verilen kararlara ve buna bağlı Yargıtay ilamına karşı karar düzeltme yolu kapalıdır. Ne var ki, Yargıtay onama ve bozma kararlarında açıkça maddi hatanın bulunması hallerinde dosyanın yeniden incelenmesi mümkündür. Zira maddi yanılgıya dayanılarak verilmiş olan onama ve bozma kararları ile hatalı biçimde hak sahibi olmak evrensel hukukun temel ilkelerine ters düştüğünden karşı taraf yararına sonuç doğurmamalıdır.
    Öte yandan bilindiği üzere usul kuralları (görev konusu, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hata) kamu düzeni ile doğrudan bağlantılı olup, taraflar yararına usulü kazanılmış hak oluşturmamaktadır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15.03.1972 gün ve 1968/1-277-176, 01.03.1995 gün ve 1995/7-641-117, 23.01.2002 gün ve 2001/1-1010-2002/1, 12.07.2006 gün ve 2006/4-519-527 sayılı kararları; Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü-2001 Baskı, cilt 5, sayfa 4771 vd)
    Eldeki davada ise, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz edilen karar Dairemizin 17.04.2019 gün ve 2018/1618 Esas, 2019/3553 Karar sayılı ilamı ile bozulmasına dair karar verilmiş ise de, bozma kararımızın maddi hataya dayalı olarak verildiği anlaşılmaktadır.
    Açıklanan nedenlerle maddi hataya dayalı olduğu anlaşılan Dairemizin 17.04.2019 gün ve 2018/1618 Esas, 2019/3553 Karar sayılı ilamı sayılı bozma içerikli ilamının ortadan kaldırılmasına; karar verilmiştir.
    I-İSTEM
    Davacı, yurtdışı borçlanması yaptıktan sonra 27.05.2011 tarihinde kendisine bağlanan yaşlılık aylığı miktarının düşük olduğunu belirterek, aylık miktarı tespiti ile oluşan fark miktarlarının faiziyle tahsilini talep etmiştir.
    II-CEVAP:
    Davalı Kurum, 2926 sayılı Yasa kapsamında bağlanan aylık yönünden, kurum işleminin mevzuata uygun olduğundan bahisle, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
    III-MAHKEME KARARI:
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    Davanın kabulü ile,
    1- Davacının 01/04/2016 tarihinden itibaren emeklilik maaşının ek ödeme dahil 1.236,96 TL olduğunun tespitine;
    2-Davacının, davalı kuruma yapmış olduğu 7,176,05 TL fazla ödemenin davacıya iadesine,” şeklinde hüküm kurulmuştur.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    Adana Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince; -Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.2 maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına,
    2-Davanın kabulü ile;
    a)Davacının 01.04.2016 tarihinden itibaren emeklilik maaşının ek ödeme dahil 1.236,96 TL olduğunun tespitine,
    b)Davacının, davalı kuruma yapmış olduğu 7,176,05 TL'nin iadesine ilişkin talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına,”şeklinde hüküm kurulmuştur.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davalı vekili, davacının söz konusu talepte hukuki yararının bulunmadığını, 2926 sayılı Yasa kapsamında bağlanan aylık işleminde herhangi bir hata bulunmadığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir..
    IV- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Eldeki davada, 27.05.2011 tarihli tahsis talebi öncesinde, 09.07.1975-31.12.1975 ve 01.10.1976-31.03.1977 tarihleri arasında 506 sayılı, 27.06.2003-31.01.2004 ve 01.08.2004-30.04.2005 tarihleri arasında 1479 sayılı, 01.05.2005-27.05.2011 tarihleri arasında da 2926 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığı bulunduğu anlaşılan davacının, 22.03.2011 tarihli talebi ile yurtdışında geçen ev kadınlığı süresini borçlanmak istediği, davalı Kurumca 01.01.1981-30.12.1993 ile 01.09.1994-31.12.1995 tarihleri arasındaki 14 yıl 3 ay 20 günlük sürenin 3201 sayılı Yasa kapsamında tahakkuk ettirildiği ve davacının asgari tahakkuk ücretinden borçlanarak borçlanma tutarını 22.03.2011 tarihinde ödediği, ne var ki davalı kurumun davacıya 6. basamaktan 2926 sayılı Yasa kapsamında yaşlılık aylığı bağladığı anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık, 3201 sayılı Yasaya tabi borçlanması sonucu elde edilen hizmetlerin basamak intibakında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği noktasındadır.
    3201 sayılı Yasanın 11. maddesi, “1479 sayılı Kanuna tabi hizmeti bulunan ve bu Kanuna göre yurt dışında geçen çalışma sürelerini Bağ-Kur'a borçlananların Borçlandıkları süreler, Bağ-Kur'dan ayrıldıkları son basamak üzerinden, talebe bakılmaksızın basamak intibakında değerlendirilir.” hükmünü getirmiş olup, maddenin düzenleniş şeklinden, öncelikle Kurum sigortalısı olarak tescil olunduktan sonra yurt dışına giden ve tekrar Türkiye'ye dönüşte Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil olunan ve 3201 sayılı Yasa borçlanmasında bulunanlar için intibak esaslarını belirlemiş olduğu anlaşılmaktadır.
    Daha önce yurtdışında çalışıp, Türkiye'ye döndükten sonra Kurum sigortalısı olan sigortalılar için bir düzenleme bulunmadığı gibi, basamak intibakı yapılmasına engel bir düzenleme de bulunmamaktadır. O halde, genel hükümler uyarınca basamak intibakının yapılmasına engel bir hüküm yoktur.
    Diğer taraftan, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun Geçici 7. maddesinin 4. fıkrasının son cümlesinin “4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında değerlendirilen 1.10.2008 tarihinden önceki yurt dışı borçlanma sürelerine göre tespit edilen basamaklar, 2008 yılı Eylül ayında yürürlükte bulunan gelir tablosunda, 41 inci maddenin beşinci fıkrası hükmüne göre belirlenen prime esas aylık kazanca yakın gelire karşılık gelen basamağı geçemez.” hükmünde ise, borçlanılan sürelerin basamak intibakında esas alınmayacağına dair herhangi bir istisna getirilmemiştir. 6385 sayılı Kanunun 11. Maddesi ile 5510 sayılı Kanuna eklenen ve 01.09.2013 tarihinde yürürlüğe giren ve “1479 sayılı Kanun ve mülga 2926 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalıların basamak tespiti” başlığını taşıyan Ek 8. Maddede, “1479 sayılı Kanun ve mülga 2926 sayılı Kanun kapsamında 1.10.2008 tarihinden önce Kuruma kayıt ve tescili yapılan sigortalılardan, sigortalılık başlangıç veya bitiş tarihi değişenlerin daha önceden tespit edilmiş gelir basamakları ve bu basamakların yükselme tarihleri değiştirilmez. Bu sigortalılardan, tescil tarihi daha eski bir tarihe alınanların eski tescil tarihi ile yeni tescil tarihi arasındaki sigortalılık sürelerine ilişkin gelir basamağı, ilk defa tescil edildiği tarih itibarıyla seçtiği veya intibak ettirildiği basamak olarak kabul edilir.
    Bu sigortalıların diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında geçen hizmet süreleri basamak tespitinde dikkate alınmaz.” hükmü öngörülmüş ise de, anılan hüküm gerekçesinden de anlaşıldığı üzere, tescil tarihlerinde, mahkeme kararı ile tespit edilen sigortalılık süreleri ile Kurumca belirlenen ya da sigortalı tarafından ibraz edilen bilgi ve belgelere göre yapılan değişiklikler veya diğer sosyal güvenlik Kanunları kapsamında gecen hizmet surelerinin intibak ettirilmesine münhasır olarak basamak intibakını yasaklamakta olup 3201 sayılı Kanuna tabi borçlanma halinde yukarıda açıklanan 3201 sayılı Kanunun 11. maddesi ile 5510 sayılı Kanunun Geçici 7. maddesindeki düzenlemeler de göz önüne alındığında sigortalıların borçlandığı sürelerin basamak intibakında gözetilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
    2926 sayılı Kanunun 34. maddesinin ilk halinde “Gerek bu Kanun gerekse diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamından çıkarak yeniden bu Kanun kapsamına girenlerin, evvelce bu Kanuna göre fiilen prim ödemiş oldukları son basamak üzerinden sigortalılıkları devam eder.” hükmüne yer verilmiş iken, 04.10.2000 tarihinde yürürlüğe giren 619 sayılı KHK ile anılan maddede yapılan değişiklikle diğer sosyal güvenlik kanunlarına tabi bir işte çalıştıktan sonra bu Kanun kapsamına girenlerin basamaklarının diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında geçirilen süre dikkate alınarak intibak ettirilmek suretiyle belirleneceği, bu Kanun kapsamından çıkarak, diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında sigortalı olduktan sonra tekrar bu Kanun kapsamına girenlerin basamaklarının, diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında geçirilen süre dikkate alınarak daha önce bulundukları son basamak üzerine intibak ettirilmek suretiyle yeniden belirleneceği, aynı kararname ile anılan Kanuna eklenen Geçici 10. madde ile de, Kanun Hükmünde Kararnamenin yayımından önce sigortalı olanların talepte bulunmaları şartıyla Kanun Hükmünde Kararnameyle değiştirilen 34. madde hükmünden yararlanabileceği hüküm altına alınmıştır. Anayasa Mahkemesinin 08.08.2001 tarihinde yürürlüğe giren kararı ile 619 sayılı KHK’nın iptali sonrası 08.08.2001 tarihinden itibaren 28.01.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5073 sayılı Kanunun 5. maddesi ile değişik 34. maddede “…., diğer sosyal güvenlik kanunlarına tâbi bir işte çalıştıktan sonra bu Kanun kapsamına girenlerin basamakları diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında geçirilen süre dikkate alınarak intibak ettirilmek suretiyle belirlenir.
    Bu Kanun kapsamından çıkarak diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında sigortalı olduktan sonra tekrar bu Kanun kapsamına girenlerin basamakları, diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında geçirilen süre dikkate alınarak daha önce bulundukları son basamak üzerine intibak ettirilmek suretiyle yeniden belirlenir.” hükmüne yer verilmiştir.
    2926 sayılı Kanunun 34. maddesinde yapılan son değişikliklerin, değişiklikten önce sigortalı olanlara uygulanabilirliğine yönelik bir düzenleme yapılmamış ise de, 5458 sayılı Kanunun 14. maddesi ile 1479 sayılı Kanuna eklenen ve 01.04.2006 tarihinde yürürlüğe giren Geçici 27. madde hükmünde, 2926 sayılı Kanuna göre kayıt ve tescilleri yapılan sigortalıların 31.12.2007 tarihine kadar sigortalılık hak ve yükümlülüklerinin tespitine ilişkin her türlü bilgi ve belgeleri Kuruma ibraz etmek zorunda oldukları, bu tarihten sonra bilgi ve belge ibraz edenlerin hizmet süreleri saklı kalmak kaydıyla, ibraz ettikleri bilgi ve belgelerin basamak tespiti ve geriye dönük prim hesabında dikkate alınmayacağı, anılan tarihe kadar söz konusu bilgi ve belgeleri Kuruma ibraz etmeyen sigortalıların Kurumda mevcut bilgi ve belgelere göre basamak tespitinin yapılarak ve geriye dönük prim borçlarının hesaplanacağı belirtilmiş, 5724 sayılı Kanunun 28. maddesi ile bu maddedeki başvuru süresi 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun yürürlük tarihi olan 01.10.2008 tarihine kadar uzatılmıştır. Geçici 27. madde hükmünü göz önüne aldığımızda, 01.10.2008 tarihine kadar sigortalılar tarafından belgelerin ibraz edilmemesi halinde, geçmişteki farklı sosyal güvenlik kurumlarına tabi sigortalılık sürelerinin basamak tespiti ve geriye dönük prim hesabında dikkate alınmayacağı sonucuna varılmaktadır. Anılan maddede, “bilgi ve belgeleri Kuruma ibraz etmeyen sigortalıların Kurumda mevcut bilgi ve belgelere göre basamak tespiti yapılır ve geriye dönük prim borçları hesaplanır.” hükmüne yer verilmiş ise de, farklı sosyal güvenlik kurumlarının Geçici 27. maddenin yürürlüğünden sonra 20.05.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5502 sayılı Kanun ile birleştirilmiş olması ve bu hali ile Geçici 27. madde metninde geçen “Kurum” tabirinden 1479 ve 2926 sayılı Kanuna tabi sigortalıları kapsayan Bağ-Kur’un anlaşılmasının gerektiği açık olup bu halde aynı Kurum bünyesinde bulunan 2926 ve 1479 sayılı Kanuna tabi sigortalıların sigortalılık sürelerinin basamak intibakında değerlendirilmesi gerekmekte, farklı sosyal güvenlik kurumuna tabi sigortalılık sürelerinin (506, 5434, 2925 sayılı Kanunlar) ise, geçici 27. maddenin yürürlük tarihi olan 01.04.2006 tarihine kadar Bağ-Kur kayıtlarına geçmiş olması yada anılan maddede öngörülen son başvuru tarihi olan 01.10.2008 tarihine kadar sigortalı tarafından Kuruma bildirilmiş olması halinde basamak intibakında değerlendirilmesi gerekmektedir.
    Burada intibakı sınırlandıran 5510 sayılı Kanunun Ek 8. maddesi hükmünü de göz önünde bulundurmak gerekir. 6385 sayılı Kanunun 11. maddesi ile 5510 sayılı Kanuna eklenen ve 01.09.2013 tarihinde yürürlüğe giren, “1479 sayılı Kanun ve mülga 2926 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalıların basamak tespiti” başlığını taşıyan Ek 8. maddede “1479 sayılı Kanun ve mülga 2926 sayılı Kanun kapsamında 1.10.2008 tarihinden önce Kuruma kayıt ve tescili yapılan sigortalılardan, sigortalılık başlangıç veya bitiş tarihi değişenlerin daha önceden tespit edilmiş gelir basamakları ve bu basamakların yükselme tarihleri değiştirilmez. Bu sigortalılardan, tescil tarihi daha eski bir tarihe alınanların eski tescil tarihi ile yeni tescil tarihi arasındaki sigortalılık sürelerine ilişkin gelir basamağı, ilk defa tescil edildiği tarih itibarıyla seçtiği veya intibak ettirildiği basamak olarak kabul edilir.
    Bu sigortalıların diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında geçen hizmet süreleri basamak tespitinde dikkate alınmaz.” hükmü öngörülmüş olup anılan hükmün gerekçesinden de anlaşıldığı üzere, intibak sonucu oluşan prim borcu nedeni ile af, tecil, taksitlendirme ve yapılandırma uygulamalarından yararlanan sigortalıların mağdur olmalarını engelleme amacı ile getirilmiştir.
    Yukarıda zikredilen her iki Kanun maddesi birlikte değerlendirildiğinde ise, 01.10.2008 tarihi sonrasında kesinleşen mahkeme kararı ve benzeri sebeplerle Kurum kayıtlarına geçen anılan tarih öncesi sigortalılık sürelerinin basamak tespitinde nazara alınamayacağı sonucuna varılmaktadır.
    Buraya kadar basamak intibakında değerlendirilmesi gereken sürelere yönelik yapılan açıklamalardan sonra, basamakların tespitinde esas alınması gereken ilkeler üzerinde de durmakta fayda vardır. Bilindiği gibi 2926 sayılı Kanunun 33 ve 35. maddelerinin ilk halinde sigortalıların ödeyecekleri primlerin 12 basamaklı gelir tablosuna göre belirleneceği, basamakta bekleme süresinin 2 yıl olduğu, yazılı taleple ve prim ödemeye bağlı basamak yükseltileceği öngörülmüştür
    04.10.2000 tarihinde yürürlüğe giren 619 sayılı KHK ile yapılan değişiklikle basamak sayısı 24’e çıkarılarak basamakta yükselme için Sigortalının ilk oniki basamakta bekleme süresinin bir, onüçüncü basamaktan itibaren her basamakta bekleme süresinin ise iki yıl olduğu, ilk onbir basamakta sıra itibarıyla basamak yükseltilmesi, prim ödemeye ve talebe bakılmaksızın Kurumca yapılacağı, onikinci basamaktan itibaren basamak yükseltilebilmesi için, sigortalının yazılı talepte bulunması ve talep tarihinden önceki dönem sonu itibarıyla prim ve diğer borçlarını ödemiş olmasının şart olduğu belirtilmiş, anılan KHK’nın 08.08.2001 tarihinde yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile iptal edilmesi sonrası ise de 28.01.2004 tarihinde yayınlanarak 08.08.2001 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 5073 sayılı Kanun ile aynı yönde düzenlemeler yapılarak bu düzenlemelerin yürürlüğü bütçe kanunları ile 01.10.2008 tarihine kadar uzatılmıştır. Bilindiği üzere kanunların geriye yürümesi konusunda mevzuatımızda genel bir düzenleme olmadığı gibi, kural olarak, her kanun, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren derhal hukuksal sonuçlarını doğurmaya başlar ve bu tarihten sonra meydana gelen olaylara ve ilişkilere uygulanır. Bu kuralın doğal sonucu da, kanunların yürürlüğe girmelerinden önceki olayları etkilemeyeceği, başka bir anlatımla geriye yürümeyecekleridir.
    Hal böyle olunca, Mahkemece, davacının 3201 sayılı Yasa kapsamında borçlandığı süreler ve 506 sayılı Yasa kapsamında geçen sürelerinin tümünün dikkate alınarak yukarıda açıklanan yasal düzenlemelerde öngörülen basamak yükseltme esasları çerçevesinde anılan Kanunun 11. maddesinin 2. fıkrası hükmü gereği yazılı talepte bulunma şartı aranmaksızın, bekleme süreleri gözetilerek basamak intibakının gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
    Bu açıklamalar çerçevesinde, 5510 sayılı Kanunun geçici 7. maddesinin 4. fıkrasının “… 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında değerlendirilen 1.10.2008 tarihinden önceki yurt dışı borçlanma sürelerine göre tespit edilen basamaklar, 2008 yılı Eylül ayında yürürlükte bulunan gelir tablosunda, 41 inci maddenin beşinci fıkrası hükmüne göre belirlenen prime esas aylık kazanca yakın gelire karşılık gelen basamağı geçemez.” hükmü gözetilerek, seçilen günlük prime esas kazancın borcun ödendiği tarihteki günlük prime esas kazanca oranı belirlenerek, bu oranın 30.09.2008 tarihindeki günlük prime esas kazancın alt sınırının 30 katı alınarak, bulunacak aylık prime esas kazanç tutarı 2008 yılı ikinci altı aylık dönem gelir tablosundaki en yakın aylık gelirin karşılığı basamağı geçmeyecek şekilde öncelikle davalı kurumdan 3201 borçlanması ve 506 sayılı Kanuna tabi sigortalılık süreleri gözetilerek davacının hangi basamakta olması gerektiği sorulmalı, basamak intibakı sonucu oluşacak prim borcunun varlığı sorularak belirlenmeli ve anılan borcun ödenmesi için davacıya süre verilmeli, sonrasında bu basamaklara göre başlangıçtan itibaren tahsisi gereken yaşlılık aylığı tutarı Kurumdan sorularak tespit edilmeli, davacının Kurumca belirlenen basamak ve yaşlılık aylığı miktarına itiraz etmemesi halinde bu tutarlar esas alınarak hüküm kurulmalıdır.
    Tahsiste esas alınacak basamakların bu şekilde tespitinden sonra, itirazın varlığı halinde, yaşlılık aylığı miktarının belirlenmesi safhasına geçilmelidir. 3201 sayılı Kanun kapsamında yurt dışındaki çalışmalarını borçlanarak yaşlılık aylığı tahsisi talebinde bulunan davacı yönünden, anılan Yasada yaşlılık aylığının hesaplanması yöntemi ile ilgili bir düzenleme bulunmaması nedeniyle, yaşlılık aylığının hesaplanması, borçlanılan Kurum sigortalıları için geçerli olan hükümlere tabi olup bu haliyle tahsis talep tarihi itibariyle yaşlılık aylığının hesabında, öngörülen istisnaları dışında 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun Geçici 2. maddesi yollaması ile anılan Kanunun 29 ve 2926 sayılı Kanunun 18. maddelerinin uygulanması gerekmektedir.
    Geçici 2. maddede, “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı, 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı kanunlara tabi olanlara bağlanacak yaşlılık aylıkları aşağıdaki şekilde hesaplanır:
    a) Sigortalının bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar geçen sürelerdeki prim ödeme gün sayılarına veya fiilî hizmet süresine ait aylık; bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki kanun hükümlerine göre, aylık talep tarihindeki toplam prim ödeme gün sayısı veya fiilî hizmet süresi üzerinden, bu Kanunun yürürlük tarihi itibarıyla hesaplanacak aylığının bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadarki prim ödeme gün sayısı veya fiilî hizmet süresi ile orantılı bölümü, aylık talep tarihine kadar geçen yıllar için, her yıl gerçekleşen güncelleme katsayısı ile çarpılarak hesaplanır.
    b) Sigortalının bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra geçen sürelerdeki prim ödeme gün sayılarına ait aylığı, aylık talep tarihindeki toplam prim ödeme gün sayısı üzerinden 29 uncu madde hükümlerine göre hesaplanacak aylığının, bu Kanunun yürürlük tarihinden sonraki prim ödeme gün sayısına orantılı bölümü kadardır. Ancak, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 3600 prim gün sayısını doldurmamış olan sigortalıların yaşlılık aylığı bağlama oranının hesabında, sigortalının Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra geçen ve Kanunun yürürlük tarihinden önceki prim gün sayısını 3600 güne tamamlayan hizmet sürelerinin her 360 günü için %3 oranı esas alınır.
    c) Aylık, (a) ve (b) bentlerine göre hesaplanan kısmî aylıkların toplamından oluşur. Aylıklar ayrıca 29 uncu maddenin son fıkrasına göre artırılarak belirlenir.
    Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 82 nci maddesinin (a) bendine göre gösterge sistemi içinde hesaplanacak kısmî aylıklara esas gösterge, sigortalıların ortalama yıllık kazanç hesabına giren takvim yılı sayısı esas alınmak suretiyle hazırlanacak olan gösterge ve üst gösterge tespit tabloları esas alınarak belirlenir.
    Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar geçen sürelere ilişkin aylığın hesabında esas alınan asgari aylık tutarı ile 17.7.1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 82 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre belirlenen eski tam aylık tutarı, toplam prim ödeme gün sayısı içinde bu Kanunun yürürlük tarihine kadar geçen prim ödeme gün sayısının oranına tekabül eden tutar üzerinden esas alınır. …” hükmüne yer verilmiş, 29. maddenin “4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılar ile aynı fıkranın (c) bendine göre bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra ilk defa sigortalı olarak çalışmaya başlayanların yaşlılık aylığı, aşağıdaki hükümlere göre belirlenecek ortalama aylık kazancı ile aylık bağlama oranının çarpımı sonucunda bulunan tutardır.
    Ortalama aylık kazanç, sigortalının her yıla ait prime esas kazancının, kazancın ait olduğu yıldan itibaren aylık talep tarihine kadar geçen yıllar için, her yıl gerçekleşen güncelleme katsayısı ile güncellenerek bulunan kazançlar toplamının, itibarî hizmet süresi ile fiilî hizmet süresi zammı hariç toplam prim ödeme gün sayısına bölünmesi suretiyle hesaplanan ortalama günlük kazancın otuz katıdır.
    Aylık bağlama oranı, sigortalının malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi geçen toplam prim ödeme gün sayısının her 360 günü için %2 olarak uygulanır. Bu hesaplamada 360 günden eksik süreler orantılı olarak dikkate alınır. Ancak aylık bağlama oranı %90'ı geçemez.
    28 inci maddenin dördüncü ve beşinci fıkralarına göre aylığa hak kazanan sigortalılar için hesaplanacak aylık bağlama oranı, prim ödeme gün sayısı 9000 günden az olanlar için çalışma gücü kayıp oranının 9000 gün prim ödeme gün sayısı ile çarpımı sonucu bulunan rakamın %60'a bölünmesi suretiyle hesaplanan gün sayısına göre, %50'yi geçmemek üzere üçüncü fıkra uyarınca tespit edilen orandır. Prim ödeme gün sayısı 9000 günden fazla olanlar için ise toplam prim ödeme gün sayısına göre aylık bağlama oranı belirlenir. Ancak, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için bu fıkrada geçen 9000 prim gün sayısı 7200 gün, %50 oranı da %40 olarak uygulanır.
    Yukarıdaki şekilde hesaplanan aylığın başlangıç tarihinin yılın ilk altı aylık dönemine rastlaması halinde 55 inci maddenin ikinci fıkrasına göre Ocak ödeme dönemi için gelir ve aylıklara uygulanan artış oranı kadar artırılarak, yılın ikinci altı aylık dönemine rastlaması halinde ise öncelikle Ocak ödeme dönemi, daha sonra Temmuz ödeme dönemi için gelir ve aylıklara uygulanan artış oranları kadar artırılarak, sigortalının aylık başlangıç tarihindeki aylığı hesaplanır.” şeklindeki düzenlemesi ile de 01.10.2008 sonrası aylıkların hesaplama yöntemi belirlenmiştir.
    Geçici 2. madde hükmü gereğince, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 01.10.2008 tarihine kadarki sigortalılık sürelerine yönelik aylıklar, 2926 sayılı Kanunun 18. maddesi gereğince hesaplanacak ve 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar geçen sigortalılık süresinin toplam sigortalılık süresine orantılı bölümü aylık miktarında esas alınacak, 01.10.2008 tarihi sonrasındaki sigortalılık sürelerine yönelik aylıklar ise 5510 sayılı Kanunun 29 ve devamı madde hükümleri gereğince hesaplanacak ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra geçen sigortalılık süresinin toplam sigortalılık süresine orantılı bölümü aylık miktarında esas alınacaktır.
    2926 sayılı Kanunun 18. maddesinde, “Yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanan sigortalıya, bulunduğu basamakta en az bir tam yıl prim ödemiş olması şartıyla 33 üncü maddede belirtilen basamaklardan son defa prim ödediği basamak göstergesinin katsayı ile çarpımının %70''i oranında yaşlılık aylığı” bağlanacağı, “Sigortalının bulunduğu basamakta en az bir tam yıl prim ödememiş olması halinde yaşlılık aylığı”nın bir önceki basamak üzerinden hesaplanacağı, yaşlılık aylığının hesabındaki aylık bağlama onanının “sigortalının kadın ise 58, erkek ise 60 yaşından sonra sigortalılığa devamda fazla olan her tam yaş için ve 25 yıldan fazla prim ödediği her tam yıl için %70 oranı birer artırılarak”, “yirmibeş yıldan eksik prim ödenmiş her tam yıl için %70 oranı %1 eksiltilerek” hesaplanacağı, hüküm altına alınmış, aylık miktarının artışını öngören 5073, 5282 ve 5454 sayılı Kanunlarda da bağlanacak aylıkların 2003 yılı Aralık ayında yürürlükte bulunan gelir tablosu ve gösterge tutarları esas alınarak hesaplanacağı belirtilmiştir.
    Bu yasal düzenlemeye göre; A aylığının hesap formülü;
    Son bir tam yıl prim ödenen basamağın
    (01.07.2003) Gelir tablosu karşılığı
    A Aylığı = Aylık gelir tutarı x ABO x 01.10.2008 öncesi hizmeti Toplam hizmetleri şeklinde olacaktır.
    Bu şekilde A aylığı, 01.07.2003 tarihi itibarıyla aylık miktarını oluşturur. Bu tutara 2003 yılı Ocak ayından geçerli olmak üzere, yıl içerisinde memur maaş katsayısının artışı dolayısıyla yapılan artış miktarlarını 100 milyon liraya tamamlayacak miktarlarda ödenmesi gereken sosyal destek ödemesi tutarının 01.10.2008 tarihine kadar gecen sürelere ilişkin hesaplanacak kısmi tutarı eklenerek, 2004 yılı Ocak ödeme döneminden 2007 yılı Temmuz dönemi dâhil aylıklara uygulanan artışlar uygulanmak suretiyle (A) aylığı 2008 yılı Ocak dönemine, sonrasında, 2008 yılı dahil olmak üzere tahsis talep tarihine kadar geçen yıllar için, her yıl gerçekleşen güncelleme katsayısı ile çarpılarak tahsis talep yılının Ocak ayına taşınır.
    Bu aşamadan sonra 01.10.2008 sonrası sigortalılık süreleri esas alınarak 5510 sayılı Yasanın 29. maddesi gereği aylık hesabı yapılmalıdır. Anılan yasal düzenlemeye göre Aylık= Ortalama Aylık Kazanç x Aylık Bağlama Oranı formülüne göre hesaplanır.
    Ortalama Aylık Kazanç ise 2008 yılı Ekim ayı (dahil) ve sonraki her yıla ait prime esas kazancın, ait olduğu yıldan itibaren aylık talep tarihine kadar geçen yıllar için, her yıl gerçekleşecek güncelleme katsayısı ile güncellenerek bulunan kazançlar toplamının, 2008 yılı Ekim ayı (dahil) sonrası prim ödeme gün sayısına bölünmek suretiyle hesaplanan ortalama günlük kazancın 30 katıdır.
    Burada prime esas kazanç tutarının belirlenmesi üzerinde durmakta fayda vardır. Bilindiği gibi 5510 sayılı Kanunun 80. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre “4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalıların prime esas kazançları aşağıdaki şekilde belirlenir.
    a) Aylık prime esas kazanç, 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt sınırı ile üst sınırı arasında kalmak şartı ile kendileri tarafından beyan edilecek günlük kazancın otuz katıdır. Bu sigortalılar tarafından Kurumca belirlenen sürelerde aylık prime esas kazanç beyan edilir. Beyanda bulunmayan sigortalıların aylık prime esas kazancı, prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katı olarak belirlenir.
    b) Sigortalı aynı zamanda işveren ise aylık prime esas kazancı, çalıştırdığı sigortalıların prime esas günlük kazancının en yükseğinin otuz katından az olamaz. …”. Anılan hüküm çerçevesinde 01.01.2009 tarihi sonrası dönem yönünden sigortalı tarafından beyan edilen günlük kazanç belirlenmeli, beyan bulunmadığı takdirde prime esas günlük kazanç alt sınırı esas alınarak prime esas aylık kazanç tutarı tespit edilmeli, 01.10.2008-01.01.2009 tarihleri arasındaki dönem yönünden ise, prime esas kazanç beyan edilmemesi hâlinde, sigortalının daha önce bulunduğu en son gelir basamağına karşılık gelen tutar esas alınarak prime esas kazanç tespit edilmelidir.
    Aylık bağlama oranı, sigortalının malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi geçen toplam prim ödeme gün sayısının her 360 günü için % 2 olarak uygulanır. Bu hesaplamada 360 günden eksik süreler orantılı olarak dikkate alınır. Ancak aylık bağlama oranı % 90'ı  geçemez. 30.04.2008 tarihi ve öncesi sigortalılığı bulunup Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce 3600 prim gün sayısını doldurmamış olan sigortalıların yaşlılık aylığı bağlama oranının hesabında, sigortalının Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten sonra geçen ve Yasanın yürürlük tarihinden önceki prim gün sayısını 3600 güne tamamlayan hizmet sürelerinin her 360 günü için %3 oranı esas alınır.
    Açıklanan yöntemle hesaplanan yaşlılık aylığı; sigortalının fiili çalışma süreleri için prime esas günlük kazanç alt sınırları dikkate alınarak, talep yılına ait Ocak ayı itibariyle belirlenen ortalama aylık kazancının %35’inden, sigortalının talep tarihinde bakmakla yükümlü olduğu eşi veya çocuğu varsa %40’ından az olamaz.
    Bulunan tutarın 01.10.2008 sonrası prim gün sayısına orantılı bölümü alınarak kısmi aylık (B) hesap edilecektir. Sigortalının aylığı (A) ve (B) kısmi aylıklarının toplamından oluşur. Bu şekilde bulunan tutar, tahsis talep yılının Ocak ayındaki aylık tutarıdır. Bulunan miktarın tahsis tarihine göre Ocak ve Temmuz ödeme dönemlerinde uygulanan artış oranları kadar arttırılması sonucu tahsis tarihindeki aylık miktarı belirlenir.
    Hal böyle olunca, davacıya ay be ay ödenen aylıklar ile bağlanan aylıkta esas alınan tüm verileri içeren tahsis dosyası irdelenmeli, öncelikle davalı Kurumdan, 3201 borçlanması ve 506 sayılı Kanuna tabi sigortalılık süreleri gözetilerek, davacının 01.05.2005 tarihi itibari ile bulunması gereken tescil basamağının ve devamında bu basamağa göre 01.06.2011 itibari ile bağlanan yaşlılık aylığında esas alınması gereken basamak ile basamak intibakı sonucu oluşacak prim borcunun varlığı davalı Kurumdan sorularak belirlenmeli ve anılan borcun ödenmesi için davacıya süre verilmeli, sonrasında bu basamaklara göre başlangıçtan itibaren tahsisi gereken yaşlılık aylığı tutarı Kurumdan sorularak tespit edilmeli, itiraz olması halinde ise, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda alanında uzman bilirkişi ya da bilirkişi heyetinden basamak tespiti ve aylık hesabı yönünden denetime elverişli rapor alınıp irdelenerek, basamak farkının ödendiği tarihi takip eden aybaşından itibaren hesaplanan tutar üzerinde davacıya aylık ödenmesine devam edilmesine dair karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    Öte yandan, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun istikrar kazanmış görüşüne göre maddi hata kazanılmış hak oluşturmaz. (Yargıtay HGK 17.012007 gün 2007/9-13 E.,2007/17 K. ve Yargıtay HGK 25.06.2008 gün 2008/11-448 E., 2008/454 K.). Ayrıca belirtmek gerekir ki, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 04.02.1959 gün ve 1957 /13 esas, 1959 karar ve 09.05.1960 gün 1960/21 esas, 1960/9 karar sayılı kararlarında açıklandığı üzere Yargıtay'ca maddi hata sonucunda verilen bir karara mahkemece uyulsa dahi usuli kazanılmış hak oluşmaz.
    O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Adana Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince verilen karar bozulmalıdır.
    SONUÇ: Adana Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/2 maddesi gereği yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 21.06.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.












    Hemen Ara