Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/5247 Esas 2022/9478 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/5247
Karar No: 2022/9478
Karar Tarihi: 21.06.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/5247 Esas 2022/9478 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2022/5247 E.  ,  2022/9478 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
    İlk DereceMahkemesi :Adıyaman İş Mahkemesi



    Dava, ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM
    Davacı vekili dava dilekçesinde, ... Kulubü Derneği’nin işsizlik sigortası primi ve idari para cezası borcu nedeniyle müteselsil sorumlu sıfatıyla müvekkiline davalı kurum tarafından 2016/13381, 2016/13394, 2016/13396 takip nolu ödeme emirlerini gönderildiğini, müvekkilinin Derneğin yönetim kurulunda olduğunu bu ödeme emri ile öğrendiğini, dernek defter ve kayıtlarının getirtilerek müvekkilinin imzasının olup olmadığının, imzasını taşıyan belge olsa dahi temsil ve ilzam yetkilisi olmadığını, derneğin vergi ve sigorta gibi işleri ile Başkan ve muhasip üyenin yetkili kılındığını, öncelikle Derneğe karşı takibe geçilmesi gerektiğini, derneğin aciz halinde olduktan sonra müvekkiline rücu edilebileceğini, derneğin naklen yayın geliri ve spor toto geliri varken tahsil yoluna gidilmediğini, bunların yapılmaması nedeniyle müvekkilinden tahsil yoluna gidilmesinin hukuka aykırı olduğunu, 5510 sayıh yasanın 80/11 maddesi gereğince de kamu kurum ve kuruluşların borçlarından sorumlu olabilmek için üst düzey yönetici veya yetkili olması gerektiğini, müvekkiline bildirim yapılmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını, yapılan takiplerdeki ödeme emirlerinin müvekkil yönünden iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    II-CEVAP
    Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde, açılan davanın zamanaşımı ve hak düşürücü süreler içerisinde açılmadığını, bu süreler yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının talebi hakkında öncelikle kuruma başvuru yapması gerektiğini, 5510 sayılı yasanın 80. Maddesi ve 88. Maddesi gereğince davacının borçtan sorumlu olduğunu, sorumluluk için üst düzey yönetici ve yetkili olması gerekmediği, yönetim kurulu üyelerinin borçtan dernek tüzel kişiliği ile birlikte sorumlu olduklarını, Dernekler kanunu gereğince yönetim kurulu başkan ve üyelerinin müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, sözkonusu borçtan dolayı borçlu dernek hakkında icra takibine geçildiğini, 2015/10152 sayılı haciz tutanağı düzenlendiğini, alacağı karşılayacak menkul ve gayrimenkul malın bulunmadığını, iddia edildiği gibi davacının borçlu olmadığına yönelik mahkeme kararları olmadığını, yargılamanın devam ettiğini, borçlu dernek hakkında yasal takiplerin yapıldığını, ancak dernek tüzel kişiliğinin sona ermesinden dolayı yapılan fiili haciz yapılamadığını, borçlu derneğe ait yapılan sorgulamalarda da hiçbir mal varlığına rastlanmadığını, davacı hakkında yasal takip başlatmanın önünde hiçbir engel bulunmadığını, davacının alacağın zamanaşımına uğradığı yönündeki iddiasının doğru olmadığını, 5510/88 maddesi gereği kurum alacaklarına uygulanan zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğunu, yapılan işlemde hukuka aykırılık bulunmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
    III-MAHKEME KARARI
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    İlk Derece Mahkemesi’nce davanın reddine karar verilmiştir.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    Davacı vekilinin, Adıyaman İş Mahkemesinin 15.04.2021 tarih ve 2020/483 Esas - 2021/212 Karar sayılı kararına yönelik istinaf başvurusunun, HMK'nin 353/1-b maddesinin (1) numaralı alt bendi uyarınca esastan reddine, karar verilmiştir.
    TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davacı vekili, müvekkil tarafından Adıyaman 2. Noterliğinin 05/11/2009 tarihli istifaname ile dava konusu dernekteki teknik as başkanlık ve yönetim kurulu üyeliğinden istifa ettiğini, dosyaya kazandırılmasını talep ettikleri ve emsal olarak gösterilen dosyalar işbu dosya arasına alınmaksızın dosya bilirkişiye tevdi edilmiş ve bu haliyle de eksik inceleme ile tanzim edilen raporun kabulünün mümkün olmadığını, mahkemenizin 2018/512 Esas sayılı dosyalarına konu ödeme emirlerine ilişkin dönemler ile işbu dosyadaki ödeme emirlerine ilişkin dönemler çakışmakta olup, tahsilde tekerrür ihtimali ve aynı sebebe ilişkin birden fazla ödeme emri düzenlenmiş olunduğunu ve bu nedenle de işlemin açıkça hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, aksinin kabulü halinde bile davacının sorumluluğunun 24.04.2010 ve 27.06.2010 tarihleriyle sınırlı olabileceğini, müvekkilin imzasını taşıyan belgelerin bulunması halinde ise müvekkil derneği temsil ve ilzam yetkilisi olmadığını, derneğin vergi,sigorta gibi işleriyle dernek başkanı ve muhasip üye ilgilenmeleri açısından yetkili kılındıklarını, bundan başka ödeme emrinden önce borçlu derneğe veya müvekkile bir ihbarname veya bildirim de yapılmadığını, alacak 6183 sayılı yasanın 102.ve 114.maddeleri gereğince zamanaşımına uğradığını, kararın bozulmasını talep etmiştir.
    IV-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2- Dava konusu edilen 2016/13394 ve 2016/13396 takip sayılı ödeme emirlerine konu idari para cezaları yönünden verilen karar eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirmeye dayalıdır.
    İdari para cezasına konu ödeme emirleri bakımından davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun 102. maddesi olup, 5510 sayılı Kanunun 102. maddesinde davalı Kurum tarafından verilen idari para cezaları ile ilgili usul ve esaslar özel bir şekilde düzenlenmiştir. Anılan düzenleme uyarınca; idari para cezasını gerektiren şartlar oluştuğunda Kurum tarafından verilecek idari para cezası ilgiliye tebliğ edilmekle tahakkuk eder ve tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde Kurumun ilgili ünitesine itiraz edilebilir. İtirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilirler. Bu süre içinde başvurunun yapılmaması halinde, idari para cezası kesinleşir ve Kurum alacağına dönüşür. Ne var ki; Mahkemeye başvurulması idari para cezasının takip ve tahsilini durdurmayacaktır.
    Eldeki davada ise, Mahkemece, davaya konu edilen 2016/13394 ve 2016/13396 takip sayılı ödeme emirlerinde, ödeme emirlerinin idari para cezasını konu edindiği dikkate alınarak, davanın süresinde açıldığının anlaşılması halinde, 5510 sayılı Yasanın 102. maddesindeki prosedür de gözetilerek, uyuşmazlık çözüme kavuşturulmalıdır.
    Yapılacak irdelemede; 5510 sayılı Kanunun 102. maddesi gereğince, işverenin kanunla düzenlenen yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde idari para cezası ile sorumlu olacağı düzenlenmiş ise de, idari para cezasının, neticede bir cezai yaptırım olup, cezaların şahsiliği ve kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkelerine göre, asıl borçlu tüzel kişilik hakkında düzenlenmesi nedeniyle, temsil ve ilzama yetkili kişi sıfatı ile hareket edenlerin şahsen sorumlu tutulamayacağı dikkate alınmalı, buna göre, Mahkemece, öncelikle, Kurum tarafından bizzat davacıya yönelik olarak ve onun adına düzenlenen idari para cezası kararı bulunup bulunmadığı araştırılarak, varlığı halinde, 5510 sayılı Yasanın 102. maddesi uyarınca başlatılmış prosedürün bulunup bulunmadığı irdelenmeli, prosedür işletilmiş (süresinde dava açılmış veya kuruma itiraz edilmiş) ise, idari para cezasının kesinleşmesi olgusu bekletici sorun yapılarak idari para cezalarının kesinleşip kesinleşmediği belirlenmeli, yapılacak araştırma sonucu, davacıya yönelik düzenlenen idari para cezası kararının bulunmadığının belirlenmesi halinde ise, cezaların şahsiliği ve kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkelerine göre, asıl borçlu dernek hakkında düzenlenen idari para cezalarından davacının şahsen sorumlu olmayacağı gözetilerek, varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK'nın 373/1. maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 21/06/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.






    Hemen Ara