Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/7035 Esas 2022/9614 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/7035
Karar No: 2022/9614
Karar Tarihi: 22.06.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/7035 Esas 2022/9614 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2022/7035 E.  ,  2022/9614 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
    İlk Derece Mahkemesi : ... 1. İş Mahkemesi


    Dava, geçirdiği kazanın iş kazası olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili ile davalı ... tarafından istinaf başvurusunda bulunması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince verilen kararın davalı Kurum vekili ile davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM
    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalı ...'un Kanlıboğaz Orman Deposu çamlık bölgesinde taşıma/kesim işçisi olarak 10/02/2020 tarihinde işe başladığını, 10/03/2020 tarihine kadar sigortasız çalıştığını, davalı işverenin 10/02/2020 tarihinden itibaren sigortasını ödemediğini, davalı ... gerekli tahkikatı yapmadığını, davacının 10/03/2020 tarihinde iş kazası geçirdiğini, traktör ile tomruk çekerken kökün tomruğa takılıp havaya kalması nedeni ile davacının ayağının kırıldığını, ameliyat olduğunu, platin takıldığını, tedavisinin halen devam ettiğini, davalı iş veren şikayetçi olmaması halinde kendisi ile ilgileneceğini söylemesi nedeni ile davacının savcılık aşamasında şikayetçi olmadığını, ancak davalı işverenin kendisi ile ilgilenmediğini belirterek davacının davalı nezdinde çalışmakta iken 10/03/2020 tarihinde iş kazası geçirdiğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
    II- CEVAP
    Davalı ... cevap dilekçesinde özetle: ... Orman İşletmesinden 2020 yılı için Alancık Köyü Kanlıboğaz mevkiinde kesim işi aldığını, işi kendisi, babası ve kardeşi ile birlikte yaptığını, hiçbir işçi çalıştırmadığını, alınan işin büyük boyutlu iş olmadığını, davacının bu işte ve yanında çalışması ve desteğinin olmadığını, davacı ile aralarının iyi olmadığını, kendisinden iş istediğini ancak vermediğini, davacının kısmen engelli olduğunu, olay günü de davacının iş istemeye geldiğini, iş vermediğini ancak davacının ayrılmadığını ve kendi yaralanmasına neden olduğunu, davacıyı hiç bir zaman çalıştırmadığını belirterek haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı ... cevap dilekçesinde özetle, davanın süresinde açılmadığını, dava açılmadan önce kuruma başvuru şartının yerine getirilmediğini, davalı iş veren tarafından iş kazası bildirimi yapılmadığını, Kanunun 13. Maddesinde yer alan iş kazası tanımına uymadığını belirterek haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    III- MAHKEME KARARI
    A- İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    Mahkemece, "...Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, kurum kayıtları, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalı tanığı olan ...'un her ne kadar mahkememizde alınan beyanların da tevil yollu ikrar ettiği, diğer davacı tanıklarının da davacıyı doğruladığı , hayatın olağan akışı içerisin de değerlendirme yapıldığın da davacının olay günü davalının iş sahasın da yaralanmasının gerçekleştiği ve davalının kardeşi olan ...'un da soruşturma aşamasın da davacının çalışmasının doğrular beyan da bulunduğu anlaşılmakla davalı ve davalı yan tanıklarının beyanlarına itibar edilmeyerek davacının beyanlarına itibar edilerek aşağıda belirtilen şekilde hüküm tesis edilmiş , davacı ...'ın 10/03/2020 tarihinde geçirdiği kazanın iş kazası olduğunun tespitine karar verilmiş ... "gerekçesi ile davacının davasının kabulü ile , davacı ...'ın 10/03/2020 tarihinde geçirmiş olduğu kazanın iş kazası olduğunun tespitine karar verilmiştir.
    Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle;
    -Davacının iş kazasıyla ilgili olarak kurumumuza başvurusu bulunmadığını, iş kazası bildirimi yapılmadığından olayın kurumca iş kazası olarak değerlendirilebilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle de açılan davanın reddi gerektiğini,
    -Davacının davasında sigortasız çalıştığını ve bu dönemde iş kazası geçirdiğini iddia etmektedir. Fakat davalının hastanede ve soruşturma dosyasında kendi beyanları aksi yöndedir. Kurumumuza davacı tarafından sigortasız çalıştığıyla ilgili başvurusu yada açtığı bir dava olmadığı gibi, kurumumuza iş kazasıyla ilgili bir başvurusu da yoktur. Hastanede vermiş olduğu ifadeyle davacı olayın iş kazası olmadığını belirtmektedir. Davacının kaza geçirdiğini iddia ettiği tarihte sigorta kaydı da mevcut değildir şeklinde, kararı istinaf etmiştir.
    Davalı ... istinaf dilekçesinde özetle;
    Davacının kendi çalışanı olmadığını, olayın iş kazası değil trafik kazası olduğunu, davacıyı hiçbir zaman yanında çalıştırmadığını,davacının kötü niyetli olduğunu davanın reddi gerektiğini, tanıkların yalan söylediğini belirterek kararı istinaf etmiştir.
    B- BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    “... dosya incelendiğinde, tanıklar..,..,...,...,...,...,'ın beyanları dikkate alındığında istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı kanaatine varılarak aşağıdaki karar verilmiştir...” gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Yasanın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
    TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ
    Davalı ... ile davalı Kurum vekili, istinaf dilekçe içeriğini tekrarla kararın bozulmasını talep etmişlerdir.
    IV- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME
    Dava ehliyeti, kişinin bizzat veya vekili aracılığıyla bir davayı davacı veya davalı olarak takip etme ve usuli işlemleri yapabilme ehliyetidir. Dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir; dolayısıyla, medeni hakları kullanma ehliyetine (fiil ehliyetine) sahip gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptirler.
    Taraf sıfatına gelince; bir hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bir hakkın sahibinin kim olduğu, dolayısıyla o hakkı dava etme yetkisinin kime ait olduğu, (o davada davacı sıfatının kime ait olacağı) tamamen maddi hukuk kurallarına göre belirlenir. Ancak, bir davanın davacısının o dava yönünden davacı sıfatına sahip bulunmadığının belirlenmesi halinde, mahkeme dava konusu hakkın mevcut olup olmadığını inceleyemeyeceği ve sıfat yokluğundan davanın reddine karar vermek zorunda olduğu için, taraf sıfatı usul hukukunun da düzenleme alanındadır.
    Eş söyleyişle, sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir (Baki Kuru-Ramazan Arslan-Ejder Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, 7. baskı, ... 1995, s. 231). Bu nedenle, davanın tarafları, taraf ehliyetine sahip olmalıdır. Yani, bir davada taraf olabilmek için, ya, hakiki şahıs; ya da, hükmi şahıs olmak gerekir. Zira, taraf ehliyeti, medeni hukukun haklardan istifade ehliyetine tekabül eder (Saim Üstündağ, Medeni Yargılama Hukuku, C. I-II, 7. Baskı, ... 2000, s.288).
    HMK 59 ve 60. maddelerde hangi hallerde mecburi dava arkadaşlığının söz konusu olacağı belirtilmektedir. Bu durumda maddi hukuka göre bir hakkın birden fazla kişi tarafından birlikte kullanılması veya birden fazla kimseye karşı birlikte ileri sürülmesi ve tamamı hakkında tek hüküm verilmesi halinde mecburi dava arkadaşlığının söz konusu olduğu, mecburi dava arkadaşlığında ancak birlikte dava açılabileceği veya aleyhlerine de birlikte dava açılabileceği görülmektedir.
    Davalılar arasında (pasif) mecburi dava arkadaşlığı var ise, davacı bütün davalılara karşı birlikte dava açmak zorundadır. Dava, bütün dava arkadaşlarına karşı değilde, bunlardan birine veya birkaçına karşı açılmış ise, bu halde davalı durumundaki kişinin ya da kişilerin, bu davada yalnız başına taraf sıfatı (pasif husumet ehliyeti) yoktur; davalı sıfatı mecburi dava arkadaşlarının tümüne aittir. Ancak bu halde dava sıfat yokluğundan reddedilmez. Mahkemenin, davayı diğer mecburi dava arkadaşlarına da teşmil etmesi için davacıya süre vermesi, davacı bu süre içinde davayı diğer mecburi dava arkadaşlarına teşmil ederse davaya devam etmesi gerekir. Davacı kendisine verilen kesin süre içinde davasını diğer mecburi dava arkadaşlarına da teşmil etmez ise o zaman dava sıfat yokluğundan reddedilir.
    Eldeki davada, davacı her ne kadar davalı ... nezdinde Kanlıboğaz Orman Deposu Çamlık bölgesinde taşıma/kesim ustası olarak çalışırken 10.03.2020 tarihinde iş kazası geçirdiğini belirtirek işbu davayı açmışsa da,Orman İşletme Müdürlüğü tarafından, işletmelerinin Kanlıboğaz Orman İşletme Şefliği Alancık köyü Çamlık mevkiindeki 2020 yılı orman kesim işini üstlenen kişiler olarak Mahkemeye, bu işin davalı ... ile birlikte ... ve ... tarafından üstlenildiği, işin ise 25.02.2020-30.11.2020 tarihleri arasında yapıldığının bildirildiği, bu kapsamda dosyaya gönderilen kesim,sürtme ve taşıma şartnameleri ile saha tesellüm tutanağında da anılan üç kişinin birlikte imzalarının olduğu anlaşıldığından, davacı tarafa uygun bir süre verilerek ... ve ...’a da yöntemince davaya katılımları sağlanmak suretiyle, taraf teşkili sağlanmalı,bu şekilde yargılamaya devam edilmeli, elde edilecek sonuç değerlendirilmek suretiyle hüküm kurulmalıdır.
    Mahkemece, bu yönler dikkate alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan bozmayı gerektirmektedir.
    O hâlde, davalı ... ile davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak sair hususlar incelenmeksizin İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle, sair hususlar incelenmeksizin BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 22.06.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.








    Hemen Ara