Esas No: 2022/5437
Karar No: 2022/9609
Karar Tarihi: 22.06.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/5437 Esas 2022/9609 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2022/5437 E. , 2022/9609 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
İlk Derece Mahkemesi : ... 1. İş Mahkemesi
Dava, Kurumca iptal edilen sigortalı çalışmalarının gerçek ve fiili olduğunun tespiti ile aksine Kurum işleminin iptali, yersiz aylık nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Müvekkilinin 31.05.2012 tarihinde 48 yaş ve 5358 prim ödeme gün sayısı koşullarını tamamlayarak yaşlılık aylığına hak kazandığını, 1023543 sicil no.lu ... unvanlı dava dışı işyerinde geçen 100 prim/gün hizmetinin fiili çalışmaya dayanmadığı gerekçesiyle davacı Kurum tarafından iptal edildiğini, yaşlılık aylığına hak kazanabilmek için sahte sigortalı olmasının gerekmediğini, iptal edilen hizmetlerinin toplam hizmet süresinin ortasına denk geldiğini, söz konusu dönem sonrasında da başka işyerleri nezdinde çalışmaya devam ettiğini, davalı Kurum tarafından yapılan hizmet iptali işlemi sonrasında davacının yaşlılık aylığının da başlangıç tarihi itibariyle kesildiğini, 22.07.2016 tarihli ve 10013213 sayılı yazı “ile yersiz ödeme adı altında asıl alacak ve işlemiş faiz bedeli olarak toplam 53.098,27 TL borç tahakkuk ettirildiğini, davacının 22.07.2016 tarihinde 7C prim/gün karşılığı askerlik borçlanması yaparak yeniden yaşlılık aylığına hak kazandığını, davalı Kurumun hizmet iptali işleminin hukuka aykın olduğunu, dava dışı ... unvanlı işyerindeki çalışmasının fiili olmadığı yönündeki davalı kurum işleminin somut delillere dayanmadığını, davacı hakkında ceza davası da açılmadığını belirterek, davalı Kurum işleminin iptal edilerek borçlu olmadığının tespit edilmesine karar verilmesini iddia ve talep etmiştir.
Davacı duruşmadaki beyanlarında ; "Ben davaya konu dönemde ... isimli işverenin yanında çalıştım. Ben kırtasiye temizliği ile uğraştım. Kırtasiye Merkez caminin karşısındaydı. Kırtasiyenin adını bilmiyorum. Tahtakale kırtasiye olabilir. Tahminen 4 yada 5 kişi çalışıyorduk. 3,5-4 ay kadar çalıştım. Bu söylediğim 4-5 kişi ... (şoför), ... (kasada oturuyordu) , diğerlerin isimlerini yaklaşık 8-9 sene geçtiği için hatırlamıyorum. Temizlik haricinde beni evine götürdü, fındık temizledim. Fındık temizleme sırasında benden başka çalışan yoktu. Mayıs dönemi olduğu için o dönemde fındık temizliği yapılmaktadır. İşyeri yaklaşık 70-80 m2 idi, ben kırtasiye temizlik işi yaptım. Nadiren de olsa araçlarda temizlik işi yaptım. Çalıştığım kırtasiyenin adını hatırlamıyorum. Çünkü yaklaşık 10 yıldan fazla bir süre önce çalıştım." Aynı kırtasiye şuan faal değildir. Biz bu işyerinde 5-6 kişi çalışmıştık. Bu işyerinde ..., ... , ... isimli işçiler vardı. Başka isim hatırlamıyorum, aradan uzun zaman geçti. Ben Muhterem isimli şahsı tanıyorum, aynı yaşlardayız. Ben Muhterem' i 15-20 yıldan fazla süredir tanıyorum. Ben de Muhterem de Gölyaka'lıdır. Muhterem'i tanıyorum, ancak ahbablığım yoktur, Muhterem kasada oturuyordu, ... şofördü, ... da şofördü" şeklinde beyanda bulunmuştur.
II.CEVAP:
Davacının dava dışı ... unvanlı işyeri üzerinden 01.05.2010 -10.08.2010 tarihleri arasında Kuruma bildirilen hizmetlerinin fiili çalışmaya dayanmadığının tespit edildiğini, söz konusu tarihler arasındaki hizmet süresinin iptali sonrasında yaşlılık aylığına hak kazanamaması nedeniyle yaşlılık aylığının başlangıç tarihi itibariyle kesildiğini, davacıya yersiz ödeme adı altında borç çıkarıldığını, davalı Kurum denetmeni Yunus Konur tarafından tanzim edilen 16.06.2016 tarihli ve 2016/YK/23 sayılı denetim raporunda davacının dava dışı ... unvanlı işyerinde fiilen çalışmadığının tespit edildiğini, bahsi geçen dava dışı işyeri üzerinden Kuruma sigortalı bildirilen birçok kişinin dava dışı muhasebeci Hüseyin Horoz’a sigortalı olarak gösterilmek için para verdiklerini beyan ettiğini, bu durumun davacının davalı Kurum tarafından iptal edilen hizmetlerinin fiili çalışmaya dayanmadığını ortaya koyduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
III.MAHKEME KARARI
A.İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece “...Somut olayda, ... ünvanı ile tescilli 1023453.81 sicil sayılı işyerinin sahte işyeri olmadığı, ancak bildirilen sigortalılıkların tamamının gerçeği yansıtmadığı ve fiili çalışmaya dayanmadığından bu işyerinden yapılan sigortalı bildirimlerin raporda 4-5. maddesinde belirtilen kişiler için re'sen iptal edilmesi gerektiğinin tespit edildiği, Mahkememizce dinlenen davacı tanığı ..., bordro tanığı ... ve ..., Davalı tanıkları ... ve ...'ın beyanlarında davacının 2010 yılında 3-4 ay kadar dava konusu edilen ...'ye ait kırtasiye dükkanı işyerinde çalışmış olduğunun tutarlı ve birbirine uygun şekilde belirtilmiş olması hususları hep birlikte değerlendirilerek davacının belirtilen dönemde ...'ye ait kırtasiye dükkanında çalıştığı hususunun ispatlanmış olduğu ve Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından yapılan tespit ve düzenlenen raporun aksinin eşdeğer delillerle ispatlanmış olduğu kanaatine varılmış; 01.05.2010- 10.08.2010 tarihleri arasındaki 1043253.81 sicil sayılı işyerinden yapılan bildirimlerin iptaline ilişkin kurum işlemi ile buna dayalı olarak prim gün sayısının 5150 günün altına düştüğü gerekçesiyle yaşlılık aylıklarının salt bu rapora dayalı olarak iptal edilmesine yönelik kurum işleminin hukuka uygun olmadığı ve davacının kuruma borçlu olmadığı kanaatine varılarak...” gerekçesi ile davanın kabulü ile davacının almakta olduğu emeklilik aylığının kesilmesi ile davacı hakkında borç tahakkuk eden kurum işleminin iptaline, davacının kuruma borçlu olmadığının tespitine, karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
-Davacının SGK Denetmenine verdiği ifadesinde ücretleri elden aldığını ve çalıştığını gösterir bir belgenin bulunmadığını beyan ettiğini, bundan dolayı dosya kapsamına sonradan sunulan ücret bordrolarının kabul edilmesinin mümkün olmadığını,
-SGK denetmen raporunda iş yerindeki 100 gün hizmetinin fiili çalışmaya dayanmadığının tespit edildiğini, bilirkişi raporunda ise kurum işleminin mevzuata uygun olduğunun belirtildiğini,
-Davacı tanıkları ve bordro tanıklarının çalışmaları iptal edilen kişiler olduğunu,
-İş yerinin kırtasiye dükkanı değil "öğrenci ve personel taşımacılığına ilişkin" olduğunu, davacının kırtasiye dükkanında temizlik yaptığı iddiasını da kabul etmediklerini, kırtasiye dükkanının 30 m2 olduğunu ve davacının belirttiği gibi 5-6 kişi çalışılacak bir yer olmadığını,
-Milli Eğitim Müdürlüklerinden alınan çalışan işçilerin puantaj kayıtlarının celbedilmiş olduğunu ve çalışan işçiler arasında davacının isminin bulunmadığını,
-Davacı tarafça denetmen raporunun aksi ispatlanamadığını,
-İlk Derece Mahkemesi kararının müvekkili kurum lehine kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf talebinde bulunmuştur.
B.BAM KARARI:
Davalı SGK vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine, karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı SGK vekili; istinaf dilekçe içeriğini tekrarla kararın temyizen bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Sahte sigortalılığa dayanan davalar hizmet tespiti içerikli olmakla, davanın yasal dayanağını oluşturan 5510 sayılı Yasa’nın 86. maddesinde bu tür hizmet tespiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge ve yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması halinde somut bilgilere dayanması inandırıcı olmaları koşuluyla bordro tanıkları veya iş ilişkisini bilen komşu işyeri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen diğer tanıklarla dahi sonuca gitmek mümkündür. Bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunlu olup mahkemece, tarafların sunduğu deliller ile yetinilmemeli, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ilgili hükümleri esas alınarak kendiliğinden araştırma ilkesi benimsenmeli, sigortalılığın kabulü ve hüküm altına alınabilmesi için hizmet akdinin ve eylemli çalışmanın varlığı ortaya konulmalıdır.
Yukarıda anlatılanlar ışığında Mahkemece, davacının dava dışı ...’ye ait 03.12.2009 - 15.02.2011 arasında vergi mükellefiyetinin olduğu belirtilen kırtasiye işyerindeki çalışma iddiasıyla ilgili olarak, kırtasiyenin büyüklüğü, kapasitesi, vergi mükellefiyet dönemine ait matrah tutarları araştırılmalı, anılan kırtasiyede dava konusu dönemde çalışması olup da iptal edilmeyen başkaca bordro tanığı varsa dinlenmeli, yine kırtasiyeye komşu işyeri sahibi olanların işyerlerine ait vergi ve ruhsat kayıtları ile çalışanları yönünden hizmet döküm cetvelleri celp edilerek,davacının çalışmasının olup olmadığı, çalışma dönemleri, yaptığı iş hususunda beyanları alınmalı, yine davacının aynı sigortalılık döneminde dava dışı işveren ...’nin yanında fındık temizlediği iddiası karşısında ...’ye ait fındık bahçesi olup olmadığı tapu kayıtları da getirtilmek suretiyle belirlenmeli, fındık toplama sezonu da belirlenmek suretiyle anılan işverenin fındık bahçesine komşu tarla, arazi sahipleri ile gayrimenkulün bulunduğu yer muhtar ve azaları da tanık olarak dinlenmek suretiyle davacının çalışmasının gerçek ve fiili olup olmadığı hususu açıklığa kavuşturulmalıdır.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi kararının HMK'nın 373/1. maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 22/06/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.