Esas No: 2011/370
Karar No: 2011/1036
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2011/370 Esas 2011/1036 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul 7. İş Mahkemesi
TARİHİ : 08/12/2009
NUMARASI : 2008/584-2009/850
Davacı vekili; müvekkilinin 2.8.2005-12.9.2008 tarihleri arasında davalı şirkette muhasebe müdürü olarak çalıştığını, müvekkilinin görevini özveri ile yürüttüğünü, yeniden yapılanma kapsamında iyi derecede yabancı dil bilgisini haiz kadro ihtiyacının ortaya çıkması gerekçesi ile müvekkilinin iş sözleşmesinin sözlü olarak feshedildiğini, müvekkilinin yabancı dilinin geliştirmesi konusunda dil eğitimi imkanı tanınmasını davalıdan talep ettiğini, bilgi işlem biriminde görevli lise mezunu bir çalışana davalı şirketin dil imkanı sağladığını, davacının talebinin ise pozisyonun ingilizce bilmeyi gerektirmediği gerekçesi ile reddedildiğini, davacının görev yaptığı kadronun ortadan kalkmadığını, fesih tarihine kadar müvekkilinin iletişim problemi yaşamadığını, fesih nedeni yapılan hususun gerçeği yansıtmadığını, departmanının kapatılmadığını ileri sürerek müvekkilinin işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, 2.8.2005 tarihinde muhasebe müdürü olarak çalışmaya başlayan davacının sorumluluğunda olan bir mutabakata yanlış rakam yazması sebebi ile davalı şirketin 200.000 Euro zarara uğrama riskinin ortaya çıktığını, bu durumun son anda fark edilip zararın önlendiğini, davacının iş sözleşmesinin 15.09.2008 tarihli fesih bildiriminde açıklanan nedenlerle feshedildiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece,davacının görev yaptığı pozisyonunun kaldırılmadığı, organizasyon şemalarında davacının görev pozisyonunun devam ettiği, yapıldığı belirtilen yeniden yapılanma kapsamında davacıdan başka işçi çıkarılmadığı, davacının iyi düzeyde ingilizce bilmediği ileri sürülmüş ise de dosyaya sunulan 25.08.2006 tarihli görev tanımında yabancı dilin tercih nedeni niteliğinde olduğu, mecburi olmadığı, davacı işçinin yabancı dil düzeyi davalı şirket tarafından bilinerek işe alınıp 3 yıl süre ile de muhasebe müdürü olarak çalıştırıldığı, davalı şirketin yurt dışında bağlantılı olduğu ortaklıklarla yazışmaların Türkçe yapıldığı, İktisat Fakültesi Uluslararası İlişkiler bölümünden lisans, İşletme MBA ana bilim dalında yüksek lisans diploması bulunan davacının davalı şirkette çalıştığı dönemde mesleki bilgi ve tecrübesini geliştirme çabasında olduğu, mesleki bilgi, ehliyet, yetenek ve görevinin
görevinin gereklerine sahip başarılı bir çalışan olduğu, kaldı ki yabancı dil eksikliği ya da seviyesinin yetersizliğinin yabancı dil eğitimi aldırılmak sureti ile giderilebilecek bir husus olduğu,işveren tarafından bu konuda girişimde bulunulmaksızın doğrudan doğruya davacının iş sözleşmesinin feshi yoluna gidilmesinin geçerli bir nedene dayanmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin geçerli nedene dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18 ve devamı maddeleridir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 18.maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.
İşletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan sebepler, sürüm ve satış olanaklarının azalması, talep ve sipariş azalması, enerji sıkıntısı, ülkede yaşanan ekonomik kriz, piyasada genel durgunluk, dış pazar kaybı, ham madde sıkıntısı gibi işin sürdürülmesini olanaksız hale getiren işyeri dışından kaynaklanan sebeplerle yeni çalışma yöntemlerinin uygulanması, işyerinin daraltılması, yeni teknolojinin uygulanması, işyerinin bazı bölümlerinin kapatılması ve bazı iş türlerinin kaldırılması gibi işyeri içi gelişme ve olgulardır.
İşletmenin, işyerinin ve işin gereklerinden kaynaklanan sebeplerle sözleşmeyi feshetmek isteyen işverenin fesihten önce fazla çalışmaları kaldırmak, işçinin rızası ile çalışma süresini kısaltmak ve bunun için mümkün olduğu ölçüde esnek çalışma şekillerini geliştirmek, işi zamana yaymak, işçileri başka işlerde çalıştırmak, işçiyi yeniden eğiterek sorunu aşmak gibi varsa fesihten kaçınma olanaklarını kullanması, kısaca feshe son çare olarak başvurması gerekir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 20.maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli nedene dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
Somut olayda, davacının 2.8.2005-12.9.2008 tarihleri arasında muhasebe müdürü olarak çalıştığı, şirketin yabancı ülkelerle yatırım ve bağlantılarını güçlendirmesine dair alınan karar uyarınca yeniden yapılanma yoluna gittiği, bu karar doğrultusunda bazı departmanların kapatıldığı, müşteri sayısında ve işlem hacminde düşüş olduğu, öte yandan yurtdışına açılma nedeniyle bazı nitelikleri haiz personel ihtiyacı doğduğu, bu durumda mevcut kadroda yeni düzenlemeler yapılması gerektiği , bu ihtiyaç çerçevesinde muhasebat bölümünde iyi derecede yabancı dil bilgisine sahip kadro ihtiyacının ortaya çıktığı, mevcut kadro artırılmadan nitelikli eleman alınması gerektiği, dil bilgisini haiz eleman ihtiyacının ortaya çıkması, yabancı müşteriler ve yabancı yatırım ortakları ve girişimcilerle sağlıklı irtibat kurabilecek kadro ihtiyacına bağlı olarak yeniden yapılanma gerektiği, başka bir yerde istihdamının araştırılmasına karşın mümkün olmadığının belirlendiği gerekçesiyle alacakları ödenmek suretiyle 12.09.2008 tarihi itibariyle feshedildiği, anlaşılmaktadır.
Mahkemece,davalı şirketin uluslararası işlem hacminin muhasebe müdürünün ingilizce bilmesini gerektirip gerektirmediği, sonradan işe alınan muhasebe müdürü ile davacının nitelikleri karşılaştırılarak, fesihten sonra yabancı ülkeler ile yapılan işlem hacmi ve anlaşmalar dikkate alınarak davacı tarafından yabancı dil bilmeden bu işlerin yapılabilip yapılamayacağı, davacının az bir masrafla ve kısa süreli bir eğitimle belirtilen işleri yapabilecek nitelikleri kazanıp kazanamayacağı, davalı şirket ile ortaklık kurulan şirketler arasındaki yazışmaların ingilizce yapılıp yapılmadığı açıklığa kavuşturulmamıştır. Belirtilen
hususlarla ilgili olarak taraflardan delilleri istenmeli, gerekirse bilirkişi incelemesi yapılarak sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması hatalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 22.09.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.