Esas No: 2008/6-67
Karar No: 2008/76
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2008/6-67 Esas 2008/76 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Kuşadası Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilen bir karar bu yazıda inceleniyor. Sanık konut dokunulmazlığını bozmak suçundan 1 ay 5 gün hapis cezasına çarptırılmıştı. Yargıtay 6. Ceza Dairesi, lehe yasa karşılaştırması yaparak uygun bir ceza olduğuna karar verdi. Ancak Yargıtay C.Başsavcılığı, sanık lehine olan yasanın uygulanmadığını belirterek kararın kaldırılmasını istedi. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 116/1. maddesi uyarınca takibi şikayete bağlı suçlar için uzlaşma hükümleri uygulanması gerekiyordu ve bu yapılmamıştı. Yazının sonunda, sanığın cezasını belirleyen kanun maddeleri açıklanarak detaylı bilgi verilmesi isteniyor.
Ceza Genel Kurulu 2008/6-67 E., 2008/76 K.
"İçtihat Metni"
Konut dokunulmazlığını bozmak suçundan sanığın 765 sayılı TCY’nın 193/1 ve 81/1. maddeleri uyarınca 1 ay 5 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Kuşadası Asliye Ceza Mahkemesince verilen 26.04.2001 gün ve 1043–
–788 sayılı hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 13.06.2005 gün ve 5764–
–5730 sayı ile;
“01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCY’nın 7/2 ve 5252 sayılı TCK’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Yasanın 9/3. maddeleriyle Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 23.02.1938 günlü 1937/23–
–1938/9 sayılı, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 25.05.1999 günlü 133/142 sayılı kararları ışığında; somut olayla ilgili 765 sayılı TCY’nın 193/1, 81/1. maddeleriyle 5237 sayılı TCY’nın 116/1. maddesinin ayrı ayrı ve bir bütün olarak uygulanması sonucunda, mahkemece 765 sayılı Yasa uyarınca kurulan hükmün sanık yararına bulunduğu”
” görüşüyle onanmasına karar verilmiştir.
Hükümlünün hukuki durumunun yeni yasalar kapsamında değerlendirilmesi isteminde bulunulması üzerine Kuşadası 2. Asliye Ceza Mahkemesince 25.01.2006 gün ve 1043-788 sayı ile; 765 sayılı Yasa hükümlerinin hükümlü lehine bulunduğu gerekçesiyle önceki hükmün aynen infazına, 24.04.2006 gün ve 1043-788 sayılı ek karar ile de infazın durdurulmasına karar verilmiştir.
25.01.2006 tarihli ek karar hakkında Adalet Bakanınca yasa yararına bozma isteminde bulunulması üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesi 31.10.2006 gün ve 8490-17328 sayı ile;
Ek karara yönelik kanun yararına bozma istemindeki düşüncenin incelenip değerlendirilmesi görevinin, Yargıtay 6.Ceza Dairesine ait bulunduğu görüşüyle, dosyanın Yargıtay 6. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmiş,
Dosyanın gönderildiği Yargıtay 6. Ceza Dairesi ise 21.01.2008 gün ve 21980-65 sayı ile;
“Kuşadası Asliye Ceza Mahkemesinin 26/04/2001 tarih ve 2000/1043-2001/788 sayılı ilk hükmün sanığın temyizi üzerine Yargıtay 6.Ceza Dairesinin 13/06/2005 tarih ve 2003/5764-2005/5730 sayılı kararıyla 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Yasa ile 765 sayılı Yasa hükümleri uyarınca değerlendirme yapılıp onanarak kesinleştiği, sonrasında Mahkemece 25/01/2006 tarih ve 2000/1043-2001/788 sayılı ek kararla uyarlama kararı verildiği, ancak uyarlamanın Yargıtay 6.Ceza Dairesi tarafından yapıldığı ve Mahkemece verilen uyarlama kararının yok hükmünde olduğunun anlaşılması karşısında; kanun yararına bozma istemi, hakim ve mahkemelerce gerekli işlemler veya yargılama yapılarak verilen ve Yargıtay’dan geçmeksizin kesinleşen karar ve hükümlere karşı istenebileceğinden ve yukarıdaki açıklamalar ışığında, Yargıtay 6.Ceza Dairesinin 13/06/2005 tarih ve 2003/5764-2005/5730 sayılı kararına yönelik 5271 sayılı CMK’nun 308.maddesinin son cümlesi uyarınca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz yoluna başvurması olanaklı görüldüğünden, 25/01/2006 tarih ve 2000/1043-2001/788 sayılı hükme yönelik kanun yararına bozma isteminin reddine”
” karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığınca 19.03.2008 gün ve 182946 sayı ile;
Sanık hakkında hükümlülük kararı verilen konut dokunulmazlığını bozmak suçunun takibi şikayete bağlı suçlardan olduğu ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK 73/8 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 253-254. maddeleri uyarınca sanık hakkında uzlaşma hükümleri uygulanmak suretiyle karar verilmesi gerektiği dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu, gerekçeleriyle itiraz yasa yoluna başvurularak Yargıtay 6.Ceza Dairesince verilen kararın kaldırılıp, Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi isteminde bulunulmuştur.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık hakkında Kuşadası Asliye Ceza Mahkemesince verilen 26.04.2001 gün ve 1043–
–788 sayılı hükmün, Yargıtay 6. Ceza Dairesince lehe yasa karşılaştırılması yapılıp 765 sayılı Yasa hükümlerinin sanık lehine olduğu kabul edilmek suretiyle 13.06.2005 gün ve 5764–
–5730 sayı ile onandığı, bu şekilde uyarlama yargılamasının Özel Dairece yapıldığı, bu nedenle Kuşadası 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 25.01.2006 gün ve 1043-788 sayılı uyarlama kararının hukuki değerden yoksun olduğu, hukuken hüküm ifade etmeyen bir karara karşı da yasayollarına başvurulmasının sözkonusu olamayacağı, CYY’nın 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiş bulunan yasa yararına bozma olağanüstü yasa yoluna ise temyiz ve istinaf incelemesinden geçmeksizin kesinleşen kararlara karşı başvurulabileceği, Özel Daire ilamında sanık aleyhine sonuç doğurabilecek hukuka aykırılıkların bulunması halinde ancak 5271 sayılı CYY’nın 308. maddesi uyarınca 30 günlük süreye bağlı olmaksızın itiraz edilebileceği saptamaları karşısında, Özel Dairece yasa yararına bozma istemine karşı yapılan değerlendirmelerin isabetli ve Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının sanık lehine olması nedeniyle herhangi bir süreye bağlı bulunmadığı anlaşılmakla, Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 13.06.2005 gün ve 5764–
–5730 sayılı onama kararının incelenmesine geçilmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, sanık hakkında lehe yasa karşılaştırılmasının 5252 sayılı Yasanın 9/3. maddesindeki ilkelere göre yapılıp yapılmadığının saptanması noktasında toplanmaktadır.
Sanığa isnat edilen ve sübuta erdiği kabul edilen eylem; hükümden sonra, 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCY’nın 116/1. maddesinde düzenlenmiş olup, anılan suç, gerek 5560 sayılı Yasanın 45. maddesiyle yürürlükten kaldırılan 73. maddenin 8. fıkrası uyarınca, gerekse 5271 sayılı CYY’nın 253 ve 254. maddeleri gereğince uzlaşma kapsamında yer almaktadır.
Özel Dairece lehe yasa değerlendirmesi yapılarak 765 sayılı Yasanın lehe olduğu kabul edilerek hükmün onanmasına karar verilmiş ise de, 5252 sayılı Yasanın 9/3. maddesi uyarınca, lehe hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılmasını zorunlu kıldığından, öncelikle uzlaşma yöntemine başvurulmalı, uzlaşma sağlandığı taktirde, uzlaşmanın sonucuna göre, kamu davasının düşürülmesine veya hükmün açıklanmasının ertelenmesine karar verilmeli, uzlaşma başarısızlıkla sonuçlandığı takdirde ise her iki yasa hükümleri bütün halinde karşılaştırılmak suretiyle sanık hakkında lehe olan yasaya göre hüküm tesis edilmelidir.
Bu itibarla Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulü ile Özel Daire onama kararının kaldırılmasına, Yerel Mahkeme hükmünün lehe yasa uygulamasının, hüküm mahkemesince yöntemine uygun olarak yapılması için bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 6. Ceza Dairesinin, 13.06.2005 gün ve 5764-5730 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3- Kuşadası Asliye Ceza Mahkemesinin 26.04.2001 gün ve 1043–
–788 sayılı hükmünün BOZULMASINA,
4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 08.04.2008 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.