Esas No: 2022/6581
Karar No: 2022/9691
Karar Tarihi: 23.06.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/6581 Esas 2022/9691 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2022/6581 E. , 2022/9691 K.Özet:
Davacı, 1 gün çalıştığının tespiti ile yaşlılık aylığı bağlanması istemiyle dava açmıştır. İlk Derece Mahkemesi davayı reddetmiştir. İstinaf başvurusu sonrasında, Bölge Adliye Mahkemesi davalı kurumun istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir. Ancak davacı vekili tarafından temyiz edilmesi sonrasında, sigortalılık başlangıcına ilişkin açılan davaların sigortalılık saptanması istemini de içerdiği göz önüne alınarak, çalışmanın varlığı hizmet tespiti davalarındaki yöntem ve ilkeler doğrultusunda saptanmalıdır. İnanılır ve yeterli kanıtlar arasında, işe giriş bildirgesi yeterli olmayacaktır. Bu sebeple, öncelikle davacının talebi somutlaştırılacak, işyerindeki kişilerin ifadelerine başvurulacak ve kurumlardan belgelerin getirtilmesi gerekmektedir. Kararda 506 sayılı Kanunun 79/10, 108. maddeleri ve geçici 7. maddesi, 5510 sayılı Kanunun geçici 7. maddesi ve 1, 2, 6, 8, 9 ve 86. maddeleri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği'nin ilgili maddeleri açıklayıcı bir şekilde anlatılmıştır.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
İlk DereceMahkemesi : Denizli 4. İş Mahkemesi
Dava, 01.05.1989 tarihinde 1 gün çalıştığının tespiti ile yaşlılık aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince davalı kurum vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili; davacının 01.05.1989 tarihinde 1 gün çalıştığının tespiti ile yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP
Davalı Kurum vekili, davanın reddini savunmuştur.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece Mahkemesi tarafından, davanın reddine karar verilmiştir.
B-BAM KARARI
İlk Derece Mahkemesi kararının vakıa ve hukuki değerlendirilmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf gerekçeleriyle kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Sigortalılık başlangıcına dair talebin yasal dayanağı, 5510 sayılı Kanunun geçici 7. maddesi karşısında, 506 sayılı Kanunun 79/10 ve 108. maddeleridir. Olağan olarak sigortalılık niteliği, 506 sayılı Kanunun 2’nci maddesine göre hizmet akdinin kurulması ve 6’ncı maddesi gereğince çalışmaya başlanması ile edinilir. Sigortalılığın zorunlu, kişiye bağlı, devredilemez niteliği gereğince bu tür davalar kamu düzenine ilişkin olup, özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Yöntemince düzenlenip yasal süresinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alındığını gösteren yazılı kanıt niteliğinde ise de, eylemli çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından kuşkusuz tek başına yeterli kabul edilemez. 506 sayılı Kanunun 2, 6 ve 108’inci maddelerindeki düzenlemelerde de belirtildiği gibi, sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur ve fiili çalışma saptanmadıkça, sadece hizmet akdine dayanılması halinde dahi sigortalılık söz konusu olamayacağı gibi, bu kapsamda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalıdır. Sigortalı statüsünde bulunmayan, sigortalı niteliği taşımayan bir kimsenin sigortalılık süresinden söz etme olanağı bulunmamaktadır. Olağan olarak sigortalılık niteliği, taraflar arasında hizmet akdi (iş sözleşmesi) ilişkisinin kurulması ve çalışmaya/çalıştırılmaya başlanması ile kazanılmakta olup, yazılı olarak düzenlenen veya sözlü olarak benimsenen hizmet akdi ile birlikte, sigortalılığın oluşumu yönünden eylemli (fiili = gerçek) çalışma olgusunun varlığının da kanıtlanması gerekmektedir. Kuruma verilen ve çalışmayı (hizmeti) ortaya koyabilecek belgeler; gerek 506 sayılı Kanunda, gerek 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda, gerekse anılan Kanunlara dayanılarak hazırlanan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği (SSİY)'nde açıklanmıştır. Bunlar arasında; çalışmaya başlayan ve/veya çalışması sona eren sigortalıların durumlarının işveren/işveren vekili tarafından Kuruma bildirilmesi amacıyla kullanılan “Sigortalı İşe Giriş Bildirgesi” (506/9. madde, 5510/8. madde, SSİY'nin ilgili maddeleri) ile “Sigortalı İşten Ayrılış Bildirgesi” (5510/9. madde, SSİY'nin ilgili maddeleri), çalışmaya başlayan sigortalıların kendilerini bildirmeleri amacıyla kullanılan “Sigortalı Bildirim Belgesi” (5510/8. madde, SSİY'nin ilgili maddeleri), çalıştırılan sigortalıların ve sosyal güvenlik destek primine tabi sigortalıların kimlik bilgilerini, hesaplanacak prime esas kazançlarını, prim ödeme gün sayıları ile prim tutarlarını gösteren, 01.05.2004 tarihine kadar olan dönem yönünden “Aylık Sigorta Primleri Bildirgesi” ve “Dönemsel Sigorta Primleri Bordrosu” (506/79. madde, SSİY'nin ilgili maddeleri), 01.05.2004 gününden itibaren ise “Aylık Prim Ve Hizmet Belgesi” (506/79. madde, 5510/86. madde, SSİY'nin ilgili maddeleri) yer almaktadır.
506 sayılı Kanunun 108. maddesi gereğince sigortalılık başlangıç tarihinin belirlenmesine ilişkin açılan her dava, sigortalılığın saptanması istemini de içerdiğinden, bu Kanunun 79. maddesine dayalı olan ve “hizmet tespiti davası” olarak nitelendirilen bir görünüm arz etmekte olup, bunun doğal sonucu olarak da söz konusu bir günlük çalışmanın belirlenmesi talepli davada, hizmet tespiti davalarındaki kanıtlama yöntem ve ilkeleri benimsenip uygulanmalı, başka bir anlatımla, sigortalılıktan söz edilebilmesi için, çalışmanın varlığı, hizmet tespiti davaları yönünden kabul edilen yöntem ve ilkelere uygun biçimde saptanmalıdır. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında haksız ve adaletsiz bir durumun oluşmasına yol açabilecektir. Yöntemince düzenlenerek yasal hak düşürücü süre içerisinde ...'na verilen sigortalı işe giriş bildirgesi, ilgilinin işe alındığını gösteren yazılı delil niteliğinde ise de, sigortalılığın kabulü açısından kuşkusuz tek başına yeterli kabul edilemez ve bu kapsamda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli başka kanıtlar aranmalıdır. Bu tür bir günlük sigortalı hizmetin belirlenmesine ilişkin davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunlu olup, mahkemece, tarafların gösterdiği/sunduğu deliller ile yetinilmemeli, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ilgili hükümleri esas alınarak kendiliğinden araştırma ilkesi benimsenmeli, sigortalılığın kabulü ve hüküm altına alınabilmesi için mutlak koşul niteliğindeki hizmet akdinin ve eylemli çalışmanın varlığı ortaya konulmalıdır.
Bu amaçla; öncelikle davacı asil çağrılarak talebini somutlaştırması istenilmeli, davacıya, hangi adreste çalıştığı, davalı işyerinde ne iş yaptığı, birlikte çalıştığı kişilerin isim ve adresleri sorularak, bu kişilerin bilgi ve görgülerine başvurulmalı, davalı işyerinin restaurant olduğu anlaşılmakla, çalışan kişilerin muayene kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, restaurantın bulunduğu yere yakın yerleşim yerinde yaşayan kişilerden bilgisi olabilecek kişiler de tespit edilerek, bilgi ve görgülerine başvurulmalıdır. Bunun yanında, davacıya ait işe giriş bildirgesinde davalı işyerine ait sicil numarası 249489 olarak belirtilmesine rağmen, kurumdan gelen belgelerde işyeri sicil numarasının ... olduğu ve denetim raporuna istinaden tescil edildiği anlaşılmakla, her iki sicil numarasına ilişkin işyeri sicil dosyaları kurumdan getirtilerek, çelişki giderilmeli ve ilgili denetim raporunun bulunup bulunmadığı kurumun teftiş başkanlığından yeniden sorulmalıdır. Ayrıca, davalıya ait vergi kayıtları, yoklama tutanakları ve beyannameler de getirtilerek, iddianın somut ve inandırıcı bilgilere dayalı biçimde kanıtlanıp kanıtlanmadığı değerlendirilmelidir. Mahkemece, yukarıda belirtilen esaslar dahilinde yapılacak yargılama sonrasında karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 23.06.2022 oybirliğiyle karar verildi.