Esas No: 2016/387
Karar No: 2016/423
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2016/387 Esas 2016/423 Karar Sayılı İlamı
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS NO : 2016 / 387 KARAR NO : 2016 / 423 KARAR TR : 26.09.2016 |
ÖZET: Davacı şirkete kasko sigortası ile sigortalı bulunan aracın; seyir halinde iken aniden yola çıkan yabani hayvanlara çarpmamak için manevra yaptığı esnada karayolundaki gevşek malzeme nedeniyle yoldan çıkıp yol kenarında bulunan kayaya çarpması suretiyle meydana gelen kazada, araçta oluşan hasar nedeniyle sigortalıya ödenen bedelin, olayda kusuru bulunduğu iddia edilen davalı idareden rücuen tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Kanun’un 110. Maddesi gereğince, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk
|
K A R A R
Davacı : A. Sigorta A.Ş.
Vekili : Av.A.S.
Davalı : Erzurum Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı
Vekili : Av.İ.K.
O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirkete kasko sigorta poliçesiyle sigortalı bulunan 25 NE 898 plakalı aracın, 18.11.2013 tarihinde Erzurum ili Şenkaya ilçesi Köroğlu köyünden Akşar Köyü istikametine seyir halinde iken aniden yola çıkan yabani hayvanlara çarpmamak için manevra yaptığı esnada karayolundaki gevşek malzeme nedeniyle yoldan çıkıp yol kenarında bulunan kayaya çarparak hasar gördüğünü, araçta meydana gelen 50.500,00 TL tutarındaki hasar bedelinin 32.699,00 TL’sinin 24.12.2013 tarihinde ve 17.801,00 TL’sinin 08.01.2014 tarihinde davacı şirketçe sigortalısına ödendiğini; meydana gelen kazada, bakım ve onarım yükümlülüğünü yerine getirmeyen davalı idarenin de sorumluluğunun bulunduğunu belirterek; fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı tutularak 24.524,25 TL alacağın 24.12.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan rücuen tahsiline karar verilmesi istemi ile adli yargı yerinde dava açmıştır.
Erzurum Asliye Ticaret Mahkemesi: 11.01.2016 gün ve 2015/379 Esas, 2016/16 Karar sayılı kararı ile; “…Tarafların tüm delillerini ikamesini müteakip dosyanın yapılan incelemesinde, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi"nin 22/01/2015 tarih, 2015/6950 esas ve 2015/8341 karar sayılı, 29/05/2015 tarih, 2015/23862 esas ve 2015/11100 karar sayılı ve 17/11/2015 tarih, 2015/1538 esas ve 2015/12325 karar sayılı ilamların da açıklandığı gibi "davacı, davalı Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanlığı "na hizmet kusuru nedeniyle dava etmiştir. Davalı Erzurum Büyükşehir Belediye Bakanlığı kamu tüzel kişileri, kamu hizmeti görmekle yükümlü bulunmaları nedeniyle kamu hizmetleri sırasında verdikleri iddia olunan zararlardan dolayı oluşan sorumlulukları özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla anılan idarelere karşı hizmet kusurlarına dayalı olarak idari yargılama usulü hakkındaki kanunun 2. Maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerekmektedir." Bu nedenlerle davalı Kurumun kamu hizmeti sırasında verdiği zarardan dolayı Adli Yargı"da dava açılamayacağından, HMK 114/1 -c maddesi gereğince mahkememizin yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle dava dilekçesinin usulden reddine karar verilmesi gerekmiş” şeklindeki gerekçesi ile yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle dava dilekçesinin usulden reddine karar vermiş, verilen karar davacı vekiline 08.02.2016, davalı vekiline 05.02.2016 tarihinde tebliğ edilmiş, tarafların kararı temyiz etmemesi üzerine 24.02.2016 tarihinde kesinleşmiş, karara bu şekilde şerh edilmiştir.
Davacı vekili bu kez aynı taleplerle; idari yargı yerinde dava açmıştır.
Erzurum 2.İdare Mahkemesi: 25.05.2016 gün ve 2016/365 Esas sayılı kararı ile; “… 2918 sayılı Yasa"nın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110.maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin benzer bir konuda İdare Mahkemesi’nin davaya bakmakla görevli bulunmadığı yolundaki kararlan gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin Karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanun"un, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Nitekim, 01.08.2013 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesi"nin (Hukuk Bölümü) 01.07.2013 gün ve E: 2013/762 K:2013/1083 sayılı kararı da aynı yöndedir.” şeklindeki gerekçesi ile davanın adli yargının görev alanına girdiğini belirterek, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19.maddesi hükümleri uyarınca görevli yargı merciinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiş,bu kararı üzerine dosya Mahkememize gönderilmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 26.09.2016 günlü toplantısında:
Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan sorumluluk davasında adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Kanunun 19.maddesinde öngörülen biçimde görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin adli yargı, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, davacı şirkete kasko sigortası ile sigortalı bulunan 25 NE 898 plakalı aracın; 18.11.2013 tarihinde Erzurum ili, Şenkaya ilçesi, Köroğlu köyünde Akşar köyü istikametinde seyir halinde iken aniden yola çıkan yabani hayvanlara çarpmamak için manevra yaptığı esnada karayolundaki gevşek malzeme nedeniyle yoldan çıkıp yol kenarında bulunan kayaya çarpması suretiyle meydana gelen kazada, araçta oluşan hasar nedeniyle sigortalıya ödenen bedelin, olayda kusuru bulunduğu iddia edilen davalı idareden rücuen tazmini istemi ile açılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1.maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.
Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.
Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davanın, 18.11.2013 tarihinde, Erzurum ili, Şenkaya ilçesi, Köroğlu köyünde Akşar köyü istikametinde karayolundaki gevşek malzeme nedeni ile meydana geldiği iddia edilen maddi hasarlı trafik kazası sonucu oluşan zararın, olayda kusuru bulunan davalıdan rücuen tazmini istemi ile Erzurum Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açıldığı, Erzurum Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11.01.2016 gün ve 2015/379 Esas, 2016/16 Karar sayılı kararı ile davayı görev yönünden reddettiği, tarafların kararı temyiz etmemesi üzerine kesinleştiği, davacının bu kez aynı istemlerle Erzurum 2.İdare Mahkemesi’nde dava açtığı, Erzurum 2.İdare Mahkemesi’nin 25.05.2016 gün ve 2016/365 Esas sayılı kararı ile davada adli yargının görevli olduğunu belirterek; 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi Kanunu’nun 19.maddesi gereğince görevli yargı yerinin belirlenmesi amacı ile dosyanın Mahkememize gönderilmesine karar verdiği anlaşılmıştır.
2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)
Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısiyle 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.
Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden Erzurum 2.İdare Mahkemesi’nin başvurusunun kabulü ile Erzurum Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11.01.2016 gün ve 2015/379 Esas, 2016/16 Karar sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Erzurum 2.İdare Mahkemesi’nin BAŞVURUNUN KABULÜ ile, Erzurum Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11.01.2016 gün ve 2015/379 Esas, 2016/16 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 26.09.2016 gününde, Üye Süleyman Hilmi AYDIN’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Nuri NECİPOĞLU
|
Üye Ali ÇOLAK
Üye Süleyman Hilmi AYDIN
|
Üye Yusuf Ziyaattin CENİK
Üye Mehmet AKBULUT |
Üye Alaittin Ali ÖĞÜŞ
Üye Yüksel DOĞAN
|
KARŞI OY
03.11.2015 tarih ve 29521 (mükerrer) sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.9.2015 gün ve E:2015/670, K:2015/671 sayılı kararında belirtmiş olduğum düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum. 26.09.2016
ÜYE
Süleyman Hilmi AYDIN