Esas No: 2008/9-27
Karar No: 2008/61
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2008/9-27 Esas 2008/61 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2008/9-27 E., 2008/61 K.
"İçtihat Metni"
Hükümlü FK"ın taksirle yaralama suçundan Niksar Asliye Ceza Mahkemesince 12.06.2007 gün ve 58-183 sayı ile, 5237 sayılı TCY"nın 89/4 ve 62. maddesi uyarınca neticeten 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve bu cezanın TCY"nın 51/1. maddesi gereğince ertelenmesine karar verilmiş, bu hüküm temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
Daha sonra, Adalet Bakanlığı"nın istemi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 31.10.2007 gün ve 219711 sayılı ihbar yazısı ile;
"5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 50/3. bendinde yer alan "Daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir." şeklindeki düzenleme karşısında, suç tarihinde 65 yaşını doldurduğu anlaşılan sanık hakkında tayin olunan hapis cezasının aynı Kanun"un 50/1. bendinde sayılan seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi gerektiğinin gözetilmemesinde..." isabet görülmediğinden, hükmün 5271 sayılı Yasanın 309. maddesi uyarınca, yasa yararına bozma yasa yoluyla bozulması talep edilmiş; Yargıtay 9. Ceza Dairesince de 12.12.2007 gün ve 11114-9175 sayı ile;
"Kanun yararına bozma talebine atfen düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görüldüğünden, Niksar Asliye Ceza Mahkemesinin 12.6.2007 tarih ve 2007/58-183 sayılı kararının CMK"nun 309. maddesi uyarınca bozulmasına, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına..." karar verilmiştir.
Bu karara karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 22.01.2008 gün ve 219711 sayı ile;
"...Mahkûmiyete ilişkin hükmün bozulması üzerine hükmü veren hâkim veya mahkemece yeniden yargılama yapılmasını gerektiren hâl, 5271 sayılı Kanunun 4. fıkrasının (b) bendinde sınırlı bir biçimde sayılmıştır. Buna göre mahkûmiyete ilişkin hükmün bozulması üzerine hükmü veren hâkim veya mahkemece yeniden yargılama yapılabilmesi için; bozma nedeninin davanın esasını çözmeyen yönüne, savunma hakkını kaldırma veya kısıtlama sonucunu doğuran usul hükmüne ilişkin olması gerekmektedir. Kanun yararına bozma isteminde ileri sürülen ve Yüksek Dairece de uygun görülen bozma nedeni, Kanunun 4. fıkrasının (b) bendinde yazılı sebepler arasında bulunmamaktadır.
Ayrıca CMK.nun 309. maddesinde kanun yararına bozmanın, davanın esasını, çözümleyen kararlar açısından sanık aleyhine sonuç doğurmayacağı temel ilke olarak benimsenmiştir (309/4/b-c-d). Dolayısıyla somut olayda bozma nedenine göre kısa süreli, özgürlüğü bağlayıcı cezanın seçenek yaptırıma dönüştürülmesine ve hükmün diğer kısımlarının aynen bırakılmasına karar verilmeli, böylece kısa süreli özgürlüğü bağlayıcı cezanın seçenek yaptırıma çevrilmesinin Yerel Mahkemenin kararındaki erteleme kısmı yönünden aleyhe sonuç doğurmaması sağlanmalıdır. Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 17.10.2007 -2007/10885-7289 sayılı kararı da bu doğrultudadır.
Açıklamalar ışığında, Özel Dairenin kanun yararına bozma isteminde ileri sürülen nedenden dolayı Yerel Mahkeme kararının bozulmasına, hükümlü hakkında daha hafif bir cezaya hükmedilmesine ve hükmün sair kısımlarının aynen bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinin yasaya aykırı olduğu kanaatine varılmıştır..."açıklaması ile itiraz yasa yoluna başvurarak, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin bozma kararındaki "müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına" ibaresinin çıkartılmasına ve yasa yararına bozma istemi doğrultusunda 5271 sayılı CYY"nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendindeki yetkiye istinaden karar verilmesi için dosyanın Özel Dairesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Suç tarihinde 65 yaşını tamamlamış bulunan hükümlünün taksirle yaralama suçundan dolayı 5237 sayılı TCY"nın 89/4 ve 62. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve bu cezanın TCY"nın 51/1.maddesi gereğince ertelenmesine ilişkin 12.06.2007 gün ve 58-183 sayılı kesinleşen hükme karşı Adalet Bakanlığı tarafından tayin olunan hapis cezasının aynı Yasanın 50/1. bendinde sayılan seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi gerektiği gerekçesiyle yasa yararına başvuruda bulunulması üzerine Özel Daire, Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına ve müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına karar vermiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise, yasa yararına bozma isteminde ileri sürülen nedenden dolayı Yerel Mahkeme kararının bozularak seçenek yaptırımlardan birine Özel Daire tarafından hükmedilmesi gerektiği belirterek itiraz etmiştir.
Görüldüğü üzere Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; yasa yararına bozma istemi üzerine, hükümlü hakkında hükmedilen kısa süreli hapis cezasının 5237 sayılı TCY"nın 50. maddesinin 3. fıkrası gereğince aynı maddenin 1. fıkrasında sayılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi zorunluluğuna uyulmamasına ilişkin olan hukuka aykırılığın, 5271 sayılı Yasanın 309. maddenin 4. fıkrasının (d) bendi kapsamında kalıp kalmadığı ve buna bağlı olarak anılan hukuka aykırılıkların giderilmesine Özel Dairece karar verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
5271 sayılı CYY"nın 309. maddesi uyarınca, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtay"ca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak, Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay"ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
Bozma sonrası yapılacak işlemler ve bu işlemleri gerçekleştirecek merciler ile bozma kararının etkileri ise, bozulan hüküm veya kararın türü ve bozma nedenlerine göre ayrım yapılarak maddenin 4. fıkrasında ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
Anılan fıkranın (d) bendi gereğince, bozma nedeninin hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektirmesi halinde, cezanın kaldırılmasına, daha hafif bir cezanın verilmesini gerektirmesi halinde ise bu hafif cezaya Yargıtay Ceza Dairesince doğrudan hükmedilecektir. Bu halde yargılamanın tekrarlanması yasağı bulunduğundan, Yargıtay Ceza Dairesince hükmün bozulması ile yetinilmeyip, gereken kararın da doğrudan ilgili daire tarafından verilmesi gerekmektedir.
Somut olayda, 20.03.1939 doğumlu olup suç tarihi olan 06.09.2005" te 65 yaşını tamamlamış bulunan hükümlü hakkında Yerel Mahkemece 5237 sayılı TCY"nın 89/4 ve 62. maddeleri uyarınca hükmedilen beş ay hapis cezasının aynı Yasanın 50/3. maddesi uyarınca, 1. fıkrada sayılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi zorunluluğuna uyulmaması isabetsiz olup, Özel Dairece yasa yararına bozma isteminin kabulüne ve kararın bozulmasına karar verilmesi yasaya uygundur.
Ancak Yerel Mahkemede yeniden yargılama yasağı nedeniyle, belirlenen hukuka aykırılığın Özel Dairece kısa süreli özgürlüğü bağlayıcı cezanın seçenek yaptırımlardan birisine çevrilmesi suretiyle giderilmesine karar verilmesi gerektiğinden, hükmün bozularak dosyanın bozma doğrultusunda yeniden karar verilmek üzere Yerel Mahkemeye gönderilmesi yerinde değildir.
Bu itibarla, itirazın kabulüyle, Özel Daire kararında yer alan "müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına" şeklindeki bölümün çıkartılmasına ve verilecek kararın niteliği gereği takdir hakkının kullanılması gerektiğinden Ceza Genel Kurulunca doğrudan karar verilemeyecek olması nedeniyle, 5271 sayılı CYY"nın 309/4-d gereğince anılan bozma doğrultusunda bir karar verilmesi için dosyanın Yargıtay 9. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 12.12.2007 gün ve 11114-9175 sayılı kararından, "müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına..." şeklindeki ibarenin ÇIKARTILMASINA,
3- Bozulmasına karar verilen hukuka aykırılığın giderilmesiyle ilgili olarak CYY"nın 309/4-d madde, fıkra ve bendlerindeki yetkiye istinaden karar verilmesi için dosyanın Yargıtay 9. Ceza Dairesine gönderilmek üzere, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 25.03.2008 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.