Esas No: 2018/654
Karar No: 2018/709
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2018/654 Esas 2018/709 Karar Sayılı İlamı
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018 / 654 KARAR NO : 2018 / 709 KARAR TR : 26.11.2018
|
ÖZET : Davalının İcra Müdürlüğünün dosyasına yaptığı itirazın iptali ile icra takibinin devamına karar verilmesi istemiyle açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.
|
K A R A R
Davacı : A. S.A.Ş.
Vekili : Av. F.Ö. İ.K.
Davalı : Karayolları Genel Müdürlüğü
Vekilleri : Av. B. G., Av. G. Ç. Ü.
O L A Y : Davacı vekili; müvekkili şirket tarafından sigortalanan 02 … 912 plakalı aracın 21.07.2015 tarihinde gerçekleşen trafik kazasında yol bakım ve onarımından sorumlu olan davalı Karayollarının, yol çalışmasında trafik düzeni ve yol güvenliği açısından orta refüj bordür taş çalışması bölgesinde gerekli mesafede uyarıcı levhalar ve işaretlemeler yapmadan çalışma yaptığı ve sol şeritte bordür taşlarını rastgele bıraktığı için kazanın oluşumunda kusurlu olduğunu, kaza nedeniyle sigortalıya 25.549,46 TL tazminatın 04.01.2016 tarihinde ödendiğini, Adana 5. İcra Müdürlüğünün 2016/1537 Esas sayılı dosyasında icra takibinin başlatıldığını, ancak davalının itirazı sonucu takibin durdurulduğunu ifade ederek; Adana 5. İcra Müdürlüğünün 2016/1537 Esas sayılı icra takibine davalının vaki itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesi istemiyle 21.4.2016 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.
Adana 7.Asliye Hukuk Mahkemesi: 13.3.2017 gün ve E:2016/260, K:2017/94 sayı ile, “(…)Uyuşmazlık Mahkemesi kararları ve anılan yasal düzenlemeler uyarınca davalı idarenin sorumluluğundan kaynaklanan tazminat davalarının adli yargıda çözümlenmesi gerektiğinden Mahkememizin davaya bakmakla görevli olduğu, yine davacı sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin trafik kazasındaki kusur durumuna göre sorumluluğu oranında davalı taraftan rücuen tazmini istenebileceğinden bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulü, kısmen reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: İzah edilen nedenlerle,
Davanın Kısmen Kabul, Kısmen Reddi ile,
Adana 5. İcra Müdürlüğünün 2016/1537 Esas sayılı icra takip dosyasına vaki itirazın kısmen iptali ile TAKİBİN 17.85 7,75 TL üzerinden devamına…” karar vermiş, bu karara karşı istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 17.Hukuk Dairesi: 13.11.2017 gün ve E:2017/972, K:2017/1315 sayı ile, “(…)Tazminata konu olayın davalı idarenin bakım ve onarımından sorumlu olduğu yoldaki çalışmadan (Y.17 HD. 19.06.2017,2016/14375E.2017/6965 K.) kaynaklandığının ileri sürüldüğü, buna göre hizmet kusuruna dayalı davanın idari yargı yerinde açılması ve görülmesi gerektiği, ilk derece mahkemesinin davayı yargı yolu yönünden reddetmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurduğu anlaşıldığından HMK" nun 353/1-a.4 maddesi uyarınca kararın kaldırılmasına ilişkin aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK"nın 353/l-a,4 maddesi uyarınca KABULÜ ile,
Adana 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13/03/2017 gün 2016/260 E- 2017/94 K sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
Dosyanın dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE…” karar vermiştir.
ADANA 7.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 19.3.2018 gün ve E:2018/115, K:2018/137 sayı ile, “(…), kaldırma kararı doğrultusunda dosya yukarıdaki esas sırasına kaydedilmiştir.
Dosyanın incelenmesinde, davacı tarafça, davalı idarenin gerçekleştirdiği yol yapım çalışmaları çerçevesinde 21.07.2015 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle maddi hasar oluştuğundan ve sigortalısına maddi hasar nedeniyle ödeme yaptığından bahisle başlatmış olduğu icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ettiği, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin kaldırma ilamı doğrultusunda davanın idari yargı yerinde açılması gerektiği kanaatine ulaşılmakla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114/1-b.bendinde yargı yolunun caiz olması dava şartı olarak sayıldığından ve anılan Yasanın 115.maddesinde Mahkemenin, dava şartı noksanlığını tespit etmesi halinde usulden reddedeceği düzenlendiğinden davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM: İzah edilen nedenlerle,
1-Davacının Davasının HMK 114, 115/2. Dava Şartı Yokluğu Nedeniyle Usulden Reddine(…)” karar vermiş, bu karar istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir.
Davacı vekili bu kez, aynı olay nedeniyle, sigortalı araç sahibine ödendiği iddia edilen 17.857,75-TL tazminatın sigortalıya ödeme yapıldığı tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.
ADIYAMAN İDARE MAHKEMESİ: 20.7.2018 gün ve E:2018/392 sayı ile, “(…)2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 13. maddesinde; "Karayolunun yapımı, bakımı, işletilmesi ile görevli ve sorumlu bütün kuruluşlar, karayolu yapısını, trafik güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmakla yükümlüdür. Çeşitli kişi, kurum ve kuruluşlar, karayolu yapısında yapacakları ve esasları yönetmelikte belirtilen çalışmalarda; a) Yolun yapım ve bakımı ile görevli kuruluştan izin almak, b) Çalışmaları, gerekli önlemleri alarak, aldırarak ve devamlılığını sağlayarak, trafik akımını ve güvenliğini bozmayacak tarzda yapmak, c) Zorunlu nedenlerle meydana gelen arıza, engel ve benzerlerini en kısa zamanda ortadan kaldırarak karayolunu kullananlara ve araçlara zarar vermeyecek duruma getirmek, d) Şehiriçi karayolu kenarında çeşitli tesislerin yapımı süresince; kaldırımlarda, tünel, tünel aydınlatılması ve benzerlerini yaparak güvenli geçiş sağlamak ve yaya yollarını trafiğe açık bulundurmak, zorundadırlar. Bu çalışmalar sırasında meydana getirilen tehlikeli durum ve engeller bütün sorumluluk, bunları yaratan kişilere ait olmak üzere zabıtaca kaldırılır, yapılan masraflar sorumlulara ödetilir." hükmüne, 110. maddesinde ise; "işleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir." hükmüne yer verilmiştir.
Bilindiği üzere, söz konusu kanun hükmünün uygulanması kapsamında gerek ilk derece yargı yerleri (adli yargı- idari yargı) gerekse aynı yargı kolundaki ilk derece ve temyiz/itiraz mercileri arasında görevli yargı yerinin belirlenmesi konusunda uyuşmazlıklar ortaya çıkmış ve konu Uyuşmazlık Mahkemesi"ne intikal ettirilmiştir.
Bu kapsamda Yüksek Mahkeme"ce yapılan değerlendirmede, 2918 sayılı Kanun"un 110. maddesi gereği, bu kanun kapsamında doğan uyuşmazlıklara ilişkin davaların adli yargı yerinde görülmesi gerektiğine hükmedilmiştir.(Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü"nün 26.02.2018 tarihli, E:2018/61, K:2018/l 13 sayılı kararı)
(…)
2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun"un 19. Maddesinde "Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler. Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir." hükmü bulunmaktadır.
Yukarıda yer alan Uyuşmazlık Mahkemesi kararları kapsamında yapılan değerlendirmede; bakılmakta olan davanın konusunu oluşturan uyuşmazlığın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; görevli merciin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi"ne gönderilmesine, davanın incelenmesinin Yüksek Mahkeme kararı gelinceye kadar ertelenmesine, Adana 7. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin E:2018/115; K:2018/137 sayılı dava dosyasının da Uyuşmazlık Mahkemesi"ne gönderilmek üzere istenilmesine…” karar vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ"un katılımlarıyla yapılan 26.11.2018 günlü toplantısında:
I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Yasa’nın 14. maddesine göre olumsuz görev uyuşmazlığı bulunduğunun ileri sürülebilmesi için davanın “tarafları, konusu ve sebebinin aynı” olması koşulunun öngörülmüş bulunması karşısında; adli yargı yerinde aynı somut olay nedeniyle itirazın iptali, takibin devamı; idari yargı yerinde ise rücuen tazminat istemiyle dava açılmış ise de; ikinci davanın, ilk davada verilen karar doğrultusunda oluşturulduğu ve “itirazın iptali ve takibin devamı” istemi yönünden görev uyuşmazlığının doğduğu kanaatine varıldığından ve sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, davalının İcra Müdürlüğünün dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.
İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.
İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.
Söz konusu 67. Madde (Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
(Değişik: 9/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.(…)” hükümlerini taşımaktadır.
Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.
Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.
Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu dolayısıyla, Adıyaman İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Adana 7.Asliye Hukuk Mahkemesinin, 19.3.2018 gün ve E:2018/115, K:2018/137 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Adıyaman İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Adana 7.Asliye Hukuk Mahkemesinin, 19.3.2018 gün ve E:2018/115, K:2018/137 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 26.11.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye
Hicabi Şükrü Mehmet Birol
DURSUN BOZER AKSU SONER
Üye Üye Üye
Süleyman Hilmi Aydemir Nurdane
AYDIN TUNÇ TOPUZ