Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2008/9-37 Esas 2008/55 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2008/9-37
Karar No: 2008/55

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2008/9-37 Esas 2008/55 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu 2008/9-37 E., 2008/55 K.

Ceza Genel Kurulu 2008/9-37 E., 2008/55 K.

  • GÖREVİ İHMAL
  • TRAFOLARDA MEYDANA GELEN HATADA SORUMLULUK
  • 1412 S. CEZA MUHAKEMELERİ USULÜ KANUNU (MÜLGA) [ Madde 214 ]
  • "İçtihat Metni"

    1998 doğumlu M.... A...’nun 21.06.2002 tarihinde elektrik çarpması sonucu yaralanması nedeniyle, trafo sorumlusu olduğu tespit edilen S..... T...... hakkında, Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığının 11.12.2002 havale tarihli iddianamesiyle 765 sayılı Yasanın 459/2-son maddesi uyarınca açılan kamu davası sonunda, Kocaeli 3. Asliye Ceza Mahkemesince 26.12.2003 gün ve 903-1168 sayı ile; “

    “…sanık S.....’ye kusur atfedilmesinin hukuki dayanaklarının olmadığı vicdani kanaatine ulaşıldığı, ne var ki bu durumun KEDAŞ kurumunun hukuken sorumsuzluğu anlamına gelmeyeceği…

    ….”

    ” gerekçesi gösterilerek sanığın beraatına hükmedilmiş olup, hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine de Yargıtay 9. Ceza Dairesince 24.10.2005 gün ve 5461-7956 sayı ile;

    “…Oluşa ve bu oluşu destekleyen sanık İ...... A... ile keşifte bilirkişi olarak dinlenen G..... K........’ın beyanları karşısında, olayın meydana geldiği trafoda elektrik kaçağı bulunduğu anlaşıldığından, trafodaki kaçağın kim veya kimler tarafından onarılmaya çalışıldığı ve kaçağın devam etmesi nedeniyle gerekli önlemi almayan ve kaçağı gidermeyen KEDAŞ sorumlularının kim veya kimler olduğu, sanığın arızayı gidermekle görevli olup olmadığı, olayda sorumluluğunun bulunup bulunmadığı araştırılıp sonucuna göre hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik soruşturma ile yazılı şekilde hüküm tesisi…

    …” isabetsizliğinden bozma kararı verilmiştir.

    Bozma kararına karşı Kocaeli 3. Asliye Ceza Mahkemesince 18.04.2006 gün ve 105-217 sayı ile; “

    “…..Mahkememizce yapılan yeniden değerlendirmede mahkememizce kurulan kararın yasa ve usule uygun olduğu görülmüş ve Yüksek Dairenin bozma ilamına uyulmamış,

    Zira mahkememizce mahalde keşif yapılmış ve uzman bilirkişiden rapor aldırılmış, adı Kedaş iken Sedaş olarak değiştirilen elektrik şirketinden sorulmuş ve bu şirketten gelen cevabi yazıdan trafoların görevlilere zimmetlenmediği, trafo ile ilgili gelen şikayet üzerine nöbetçi personelce mahalle gidildiği ve arızanın giderildiği, personel yetersizliği nedeniyle rutin günlük kontrol yapılamadığı, elektrik dağıtım panolarını arıza halinde tüm personelin açma yetkisinin bulunduğu nöbetçi personelin gidip arızayı giderdiği, bu panoyu açacak anahtarın tüm personelde bulunduğu, panonun açılması hususunda herhangi bir amirin emir vermediği, arıza üzerine nöbetçi personelin panoyu açabildiği anlaşılmış,

    Cevabi yazı değerlendirildiğinde elektrik panolarının belli yerlere konulduğu ve bunların kilitlendiği, tüm görevlilerde bu panoları açabilecek anahtarların olduğu ve nöbetçi olan personelin söz konusu arızaya müdahale edip panoyu açması gerektiği hususları açık olarak belirlenmiş,

    Yine dosya kapsamı ile panonun kilidinin kırılmış olduğu ve panonun kapaklarının açık olduğu ve panoda elektrik kaçağı olduğu, panonun bedava elektrik dağıtılan prefabriklerin bulunduğu yerde olduğu ve prefabrikte yaşayan kişilerin arıza hallerinde hiç Sedaş görevlilerine haber vermeden panoya müdahale edebildikleri anlaşılmış, muhtemelen kırık kilidin de bu şekil bir müdahale sonucu husule geldiği değerlendirilmiş, dolayısıyla saptanamayan kişilerce kırılan elektrik panosunun kilidi nedeni ile sanığın eylemi arasında uygun illiyet bağı görülememiş, Yüksek Dairece araştırılması istenen hususlar zaten dosyada araştırılmış olduğundan ve bu araştırmaya rağmen sanığa atfı kabil kusur olup olmadığı saptanamadığından beraat kararı verilmesi cihetine gidilmiş olmakla Yüksek Dairenin bozmasına itibar olunmamış,

    Öte yandan CMK nın 214. maddesi yürürlükten kaldırılmış olmakla, 5271 sayılı CMK açısından hakimin resen delil toplama görev ve yetkisi kaldırılmış, oysa Yüksek Daire kararı ile mahkeme, bozma gereği talep olmadan delil toplamaya yönlendirilmiş olduğundan, bu nedenle de tarafların talebi olmadığı halde taraflarca getirilmemiş bir delilin toplanmasını zorunlu kılar nitelikte bozma yapılması da CMK nun ruhuna ve çelişmeli yargılama sistemine aykırı görülmüş, toplanmasını zorunlu kılar nitelikte bozma yapılması da CMK nun ruhuna ve çelişmeli yargılama sistemine aykırı görülmüştür…

    …” biçimindeki gerekçe ile önceki beraat hükmünde direnilmesine hükmedilmiş ve bu hüküm katılan vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    Dosya, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “

    “bozma”

    ” istekli, 04.02.2008 gün ve 204575 sayılı tebliğnamesi ile Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup, düşünüldü;

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    CEZA GENEL KURULU KARARI

    Genel Kuruldaki inceleme sanık S..... T...... hakkındaki hükme hasren yapılmıştır.

    Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, toplanan delillerin işin esası hakkında karar verilmesine yeterli olup olmadığı noktasında ortaya çıkmaktadır. Yerel Mahkemece, mevcut deliller esas hakkında karar vermeye yeterli görülerek beraat kararı verilirken, Özel Dairece soruşturmanın eksik yapıldığından bahisle bozma kararı verilmiştir. Yerel Mahkemece bozmaya uyulmayarak, ilk hükümde direnilmiştir.

    Dosya incelendiğinde;

    Kolluk tarafından düzenlenmiş olan 21.06.2002 tarihli görgü ve tespit tutanağından; 21.06.2002 günü saat 13.00 sıralarında Kocaeli depreminden sonra evsiz kalanların yerleştirildiği prefabriklerden birinde 1998 doğumlu M.... A...’nun elektrik çarpması sonucu yaralandığı anlaşılmaktadır. Olay yerindeki trafoda yapılan araştırmada; trafonun her iki yanında açma kapaklarının bulunduğu, kapaklar üzerindeki asma kilitlerin yerlerinde bulunmadığı, bu kapakların telle bağlı, normal kilitlerin de açık olduğu belirlenmiştir.

    Adli Tıp Kurumu Başkanlığı İzmit Şube Müdürlüğünden alınan 14.10.2002 tarihli raporda; mağdurda “

    “sağ el bileği iç yanda 5 cm.lik adale ve unlar sinir kesisi ile kesi kenarlarında yanık”

    ” bulunduğu ve bu yaralanmanın “

    “M....’in hayati tehlike geçirip, 25 gün mutad iştigalden kalmasına neden olduğu ”

    ” belirtilmektedir.

    Kocaeli 3. Asliye Ceza Mahkemesince 27.10.2003 tarihinde olay yerinde keşif yapılmıştır. Olay yerinde tanık Gülten Karaaslan’ın da ifadesi alınmıştır. Ayrıca Üniversiteden bir iş güvenliği uzmanı bilirkişi olarak götürülmüştür. Bu bilirkişiden alınan 28.11.2003 tarihli rapordan; “

    “olay günü elektrik çarpmasına neden olan trafonun keşif sırasında yerinde bulunmadığı, ancak tanık ifadesi ve dosyadaki diğer delillere göre yapılan değerlendirmede,

    1)Henüz 4 yaşındaki mağdurun annesi olan İ...... A...’nun gözetim ve denetimi altında bulunduğu sırada kaza meydana geldiğinden, olayın olduğu çevreyi babanın görüp gerekli önlemleri alma şansı olmadığından aile reisi sıfatıyla sorumluluğu anneye aittir. Bu nedenle mağdurun yaralanması olayında özen sorumluluğunu gereği gibi yerine getirmediği için olayda kusuru olduğu,

    2)Söz konusu trafonun bakım sorumlusu olan sanık S..... T......’nin, olayın meydana geldiği trafo pano kapaklarının açık olduğu, periyodik kontrollerle bunların kapalı kalmasını sağlayamadığı, dolayısıyla olayın meydana gelmesinde ihmali olduğu, 3)Olayda ikinci derecede etkin faktör ise “

    “kaçınılmazlık”

    ” diyebileceğimiz ve tüm tedbirlerin alınması halinde bile böyle olayların tam olarak önlenmesinin teknik ve pratik olarak mümkün olamayacağı ihtimalidir. Sonuç olarak; sanık İ...... A...’nun olayda 2/8 oranında kusuru olduğu, sanık S..... T......’nin olayda 3/8 oranında kusurlu olduğu, kaçınılmazlık faktörünün olayda 3/8 oranında olduğunun”

    ” tespit edildiği görülmektedir.

    Mahkeme tarafından olayın sorumlusunun kim olduğu yazılı olarak sorulmuş ise de, KEDAŞ yetkilileri tarafından bu yazıya cevap verilmemiştir. Yazının tekid edilmesi üzerine ise 11.11.2003 tarihinde gönderilen cevap yazısında

    “1-Gölcük İşletme Müdürlüğü sorumlu bulunduğu görev bölgesinde toplam 500 adet trafo bulunmaktadır. Bu trafoların 360 tanesi Gölcük belde ve köylerinde, 140 adeti de Karamürsel ilçesi ve köylerinde bulunmaktadır. Bu trafoların hiç birisinin kişilere zimmetli olmadığı gibi, bellibaşlı sorumlusu da yoktur. Herhangi bir trafoyla ilgili arıza şikayeti geldiğinde, o gün nöbetçi olan görevli personel trafoya gider arızayı giderir ve gelir. Bunun dışında personel yetersizliği nedeniyle rutin günlük kontrol yapılamamaktadır. Trafoların ve elektrik dağıtım panolarının kime zimmetli olduğuna dair bir görev ve sorumluluk çizelgesi de mevcut değildir.

    2)Kilitli bulunması gereken elektrik dağıtım panolarını arıza bakımda çalışan tüm personelin açma yetkisi vardır. Bu hususta kimseye yetki verilmemiştir. Arıza olduğu zaman nöbetçi ekip gider, bu panoyu açar, arızayı giderdikten sonra tekrar kilitler, panolardaki kilitler tek tip olup tek anahtarla bütün panolar açılır. Bu nedenle tüm arıza ekibinde çalışan personelin hepsinde bu anahtarlardan bulunmaktadır. Bahsi geçen panonun olay tarihinde kilitin kırıldığı ve kilitin kimler tarafından kırılıp panonun açıldığı tespit edilememiştir.

    3-Bir elektrik panosunun açılması konusunda kimse emir vermez, görevli arıza ekibi her zaman emir almadan açabilir. 500 trafo ile ilgili olarak arıza bakımda görevli 12 kişi bulunmaktadır.”

    ” şeklindeki bilgilere yer verildikten sonra, trafolarda görevli 12 kişinin listesinin yazıya eklendiği belirtirmiş, ancak bu liste yazıya eklenmemiştir. Mahkemece de bu husus yeniden sorulmamıştır.

    Olayla ilgili olarak beyanına başvurulan sanık S..... T...... kolluktaki 26.06.2002 tarihli savunmasında; “

    “Ben KEDAŞ ta elektrik teknisyeni olarak görev yapmaktayım. Bana sormuş olduğunuz Damlar Prefabriklerinde bulunan elektrik panosunda meydana gelen olayı sizden öğrendim. Belirtilen panonun üzerinde asma kilit bulunması gerekir. Fakat biz zaman zaman kontrol ettiğimizde asma kilitlerin kırıldığını tespit ediyoruz. Ayrıca elektrik panosunun normal kilidinin de bozulmuş olacağını zannediyorum. Bu konuda biz yapmış olduğumuz kontrollerde bu tür arızaları gidermeye çalışıyoruz. Fakat orada oturan vatandaşların elektrik panolarına zarar verdiklerini tespit ediyoruz. Olayda benim ve kurumumun bir suçu yoktur.”

    ” derken, talimatla verdiği 24.03.2003 tarihli mahkeme sorgusunda “

    “Suçlamayı kabul etmiyorum, belirtilen trafonun sorumlusu ben değilim…

    …” demiştir. Bozmadan sonraki 18.04.2006 tarihli duruşmada ise bozmaya direnilmesini talep etmiştir.

    Mağdurun annesi olduğu için sanık olarak yargılandıktan sonra beraat eden ve hakkındaki beraat hükmü kesinleşen İ...... A... kolluktaki 29.11.2002 tarihli savunmasında; “

    “Olaydan önce biz ve prefabrik yönetimi KEDAŞ şirketine prefabriklerde trafodan kaçak elektrik yansıdığını söyledik. Şirketten yetkililer gelerek kaçak elektrik tespitini yaptılar. Ancak tamir etmediler. Olay günü çok sıcaktı, ben banyoya elimi yüzümü yıkamaya girmiştim. Oğlum M.... de bir anlık atiklikle elektrik kaçağı olduğu bilinen trafonun olduğu yöne doğru gitmiş ve orada çarpılmış ve yere düştüğünü gördüm. Çığlık attım. Komşuların yardımı ile hastaneye gittik.”

    ” derken, mahkemedeki 25.03.2003 tarihli savunmasında, “

    “…mağdurun yaralandığı tarihten 5-6 ay kadar önce prefabriklerin bulunduğu evlerin trafosunda arıza meydana gelmişti, trafo tamir edildi. Ancak etrafında muhafaza yoktur. Elektrik kaçağı olduğunu bilmiyordum.”

    ” şeklinde beyanda bulunmuştur.

    27.10.2003 tarihinde yapılan keşif sırasında ifadesine başvurulan tanık Gülten Karaaslan ise bu ifadesinde; “

    “Şu anda L-12 prefabrik kaldırılmıştır, bu prefabriğin hemen önünde olay zamanı elektrik çarpması vardı, elektrik trafosunun kapısı açıktı, çocuk ta elektriğe dokunmuş ve yaralanmış, trafonun yüksekliği bir buçuk iki metre idi. Ancak trafoyu da daha sonra kaldırdılar. Bu olayın hemen akabinde TEK ten gelip trafoyu kilitlemişlerdi.”

    ” demiştir.

    Dosya kapsamından anlaşıldığı üzere; olayın meydana geldiği trafo pano kapaklarının açık bırakılması ve periyodik kontrollerle bunların kapalı kalmasının sağlanamaması nedeniyle trafo bakım sorumlusunun olayda kusurlu bulunduğu bir vakıadır. Nitekim bu husus bilirkişi tarafından da tespit edilmiştir. Bununla birlikte asıl sorun sanığın bu trafonun bakım sorumlusu olup olmadığı ya da trafo bakım sorumlusunun kim olduğuyla ilgilidir. Bu hususun tespitiyle ilgili olarak Yerel Mahkemece, ilgili elektrik dağıtım şirketinin faaliyetlerine ruhsat veren ve denetleyen devlet kurumlarıyla da yazışma yapılmak suretiyle gerçek sorumlunun tespiti cihetine gidilmesi gerekirken, ilgili şirket tarafından verilen ve eksiklikler içeren yazıya dayanılarak eksik soruşturma ile beraat hükmünde direnilmesi hukuka aykırıdır.

    Bunun yanında, 1412 sayılı CYUY nın 214. maddesine benzer bir düzenlemenin 5271 sayılı Ceza Yargılama Yasası’nda yer almamış olmasının; aynı yetkinin Yasanın bir çok yerinde açıkça verilmiş olması karşısında, mahkemenin res’en delil toplama yetkisini ortadan kaldırmayacağı kabul edildiğinden, yerel mahkemenin bu konuya ilişen direnme gerekçesi de yerinde görülmemiştir.

    Bu itibarla, katılan vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, isabetli bulunmayan direnme kararının tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak bozulmasına ve dosyanın Yerel Mahkemeye gönderilmesine karar verilmelidir.

    Çoğunluk görüşüne katılmayan bir kısım Genel Kurul üyesi tarafından; “

    “beraata ilişkin direnme hükmün onanması”

    ” yönünde karşıoy kullanılmıştır.

    SONUÇ:Açıklanan nedenlerle;

    1-Kocaeli 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 18.04.2006 gün ve 105-217 sayılı hükmünün BOZULMASINA,

    2-Dosyanın Kocaeli 3. Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine 18.03.2008 günü yapılan müzakerede tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak oyçokluğu ile karar verildi.

    Hemen Ara