Esas No: 2021/4483
Karar No: 2022/10038
Karar Tarihi: 29.06.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/4483 Esas 2022/10038 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2021/4483 E. , 2022/10038 K.Özet:
Davalı işyerinde çalışırken iş kazasına uğrayan davacı, işverenin kusurlu olduğunu iddia ederek maddi ve manevi tazminat istemiyle dava açmıştır. İlk derece mahkemesi kısmen kabul etmiş, bu kararın istinaf edilmesi üzerine 9. Hukuk Dairesi istinaf istemini reddetmiştir. Davacı vekili bu kararın temyizen incelenmesini talep etmiş ve mahkeme dosya üzerinde yaptığı inceleme sonucunda, manevi tazminatın düşük tutarının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, 9. Hukuk Dairesinin kararının kaldırılması ve ilk derece mahkemesinin hükmünün bozulması gerektiğini kaydetmiştir. Kararda, sigorta olayı sonucu sürekli iş göremezlikle sonuçlanan dava kapsamında, davacı yararına hükmedilen manevi tazminatın çok az olduğu vurgulanmıştır.
İlgili hukuk kuralları:
- Mülga Medeni Kanunun 47. maddesi
- 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 56. maddesi
- Hukuk Genel Kurulu'nun 23.06.2004 tarihli 13/291-370 sayılı Kararı (manevi tazminatın tutarını belirlemede dikkate alınacak özel koşullar ve özellikler)
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
İlk Derece Mahkemesi :İnegöl İş Mahkemesi
Dava, iş kazasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince verilen kararın temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı işyerinde çalışırken 14/11/2015 tarihinde iş kazasına uğradığını, olayda işverenin kusurlu olduğunu, bu nedenle maddi ve manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; olayda davacının kusuru bulunduğunu, davacı ile kazadan sonra ilgilenildiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
“1-Davanın kısmen kabulüne;
a-Davacının maddi tazminat talebinin kabulü ile; 53.893,89 TL maddi tazminatın, iş kazası tarihi olan 14/11/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
b-Davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 17.000,00 TL manevi tazminatın iş kazası tarihi olan 14/11/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,”dair karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Mahkeme kararında hukuka aykırılık bulunmadığından bahisle, istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili, maluliyetin daha fazla olması gerektiğini, kusura itirazlarının bulunduğunu, ücretin az hesaplandığını, maddi zararın daha fazla olduğunu yine manevi tazminatın da daha fazla olması gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre; aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava, zararlandırıcı sigorta olayı sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, 53.893,89 TL maddi, 17.000,00 TL manevi tazminatın 14.11.2015 tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamından davacının iş kazası sonucu %10,2 oranında sürekli iş göremezliğinin bulunduğu ve iş kazasının meydana gelişinde davacı sigortalının %30, davalı işverenin %40, dava dışı Berkay Arda’nın %30 oranında kusurlu oldukları anlaşılmaktadır.
Gerek mülga BK’nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı TBK’nun 56. maddesinde hakimin bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi zarar adı ile ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür. Hakimin manevi zarar adı ile zarar görene verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)
Bu ilkeler gözetildiğinde, davacı yararına hükmedilen 17.000,00 TL manevi tazminat çok azdır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi kararının, HMK'nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine ve kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine oy birliğiyle, 29.06.2022 gününde karar verildi.