Esas No: 2022/464
Karar No: 2022/9977
Karar Tarihi: 29.06.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/464 Esas 2022/9977 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2022/464 E. , 2022/9977 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
İlk Derece Mahkemesi : Eskişehir 1. İş Mahkemesi
Dava, prime esas kazancın tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın,taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacının 16/02/2011-24/07/2015 tarihleri arasında davalı şirkette iş makinası operatörü olarak çalıştığını, davalı işveren tarafından primlerinin sigortaya eksik bildirildiğini, Şubat 2011 - Şubat 2012 arası net ücretinin aylık 1.690,00 TL, Mart 2012 - Nisan 2014 arası net ücretinin aylık 1.890,00 TL, Mayıs 2014'ten sonra da net aylık ücretinin 2.135,00 TL olduğunu, ücretin bir kısmının bankaya yatırılarak bir kısmının da elden ödendiğini, gerçek ücret konusunda araştırma yapılması gerektiğini belirterek davacının çalışma süresince aldığı brüt ücretlerinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıya banka ödemeleri dışında bir ödeme yapılmadığını, sigorta kayıtlarının gerçeği yansıtmadığını, Bank Asya Bankasına sunulan yazıda belirtilen ücretin gerçek ücreti yansıtmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davalı yanında gösterilen çalışmasının 16/02/2011-03/08/2015 tarihleri arasında gösterilerek bildirilen ücretler üzerinden davacının prim esas kazancının kayıt altına alındığını, fazla ödendiğini iddia edilen ücretler için kurumun kusurunun bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesi,
Davacının davasının kabulü ile;
Davacının davalı şirket yanında;
16/02/2011-12/09/2011 tarihleri arasında Brüt 1.605,50 TL,
13/09/2011-31/12/2011 tarihleri arasında Brüt 1.605,50 TL,
01/01/2012-27/04/2012 tarihleri arasında Brüt 1.786,92 TL,
28/04/2012-30/06/2012 tarihleri arasında Brüt 1.786,92 TL,
01/07/2012-17/07/2012 tarihleri arasında Brüt 1.895,77 TL,
18/07/2012-15/12/2012 tarihleri arasında Brüt 1.895,77 TL,
22/02/2013-09/04/2013 tarihleri arasında Brüt 1.972,56 TL,
11/06/2013-30/06/2013 tarihleri arasında Brüt 1.972,56 TL,
01/07/2013-31/07/2013 tarihleri arasında Brüt 2.059,04 TL,
11/09/2013-14/11/2013 tarihleri arasında Brüt 2.059,04 TL,
15/11/2013-03/12/2013 tarihleri arasında Brüt 2.059,04 TL,
04/12/2013-31/12/2013 tarihleri arasında Brüt 2.059,04 TL,
01/01/2014-30/06/2014 tarihleri arasında Brüt 2.158,81 TL,
01/07/2014-24/09/2014 tarihleri arasında Brüt 2.285,80 TL,
25/09/2014-31/12/2014 tarihleri arasında Brüt 2.285,80 TL,
01/01/2015-30/06/2015 tarihleri arasında Brüt 2.421,86 TL,
01/07/2015-03/08/2015 tarihleri arasında Brüt 2.567,00 TL ücretle çalıştığının tespitine, karar vermiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;1-Mahkeme kararının hatalı bilirkişi raporunu hükme esas aldığı, 2-Mahkemece müvekkilinin 23 günlük ücretinin 30 günlük ücretiymiş kabul edilerek hatalı tespit yapıldığı, 3-Müvekkilinin son ücreti hakkında yazılı ve somut bir delil olmasına rağmen bu ücretin tespiti noktasında maddi hata yapıldığı, 4-Davalının istinaf başvurusunun hukuka aykırı olduğu, gerekçeleri ve resen tespit edilecek gerekçelerle kararın kaldırılmasına ve talebe uygun olarak kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili istinaf dilekçesinde özetle;1-Mahkemece davanın kabulüne dair karar verilmesinin yerinde olmadığı, 2-Davanın haksız ve yersiz olduğu, 3-Mahkeme kararının hakkaniyete aykırı olduğu, 4-Yeniden yargılama yapılması gerektiği, gerekçeleri ve resen tespit edilecek gerekçelerle kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı kurum vekili istinaf dilekçesinde özetle;1-Mahkeme kararının hukuka uygun olmadığı, 2-Kurum kayıtlarının resmi belge niteliğinde olduğu, 3-Resmi belgelerin aksinin tanık ifadeleri ile ispatının mümkün olmadığı, gerekçeleri ve resen tespit edilecek gerekçelerle kararın kaldırılmasına vedavanın reddine karar verilmesini istemiştir.
B-BAM KARARI
... Bölge Adliye Mahkemesince, Taraf vekillerinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkeme kararının hatalı bilirkişi raporunu hükme esas aldığı, Mahkemece müvekkilinin 23 günlük ücretinin 30 günlük ücretiymiş kabul edilerek hatalı tespit yapıldığı, müvekkilinin son ücreti hakkında yazılı ve somut bir delil olmasına rağmen bu ücretin tespiti noktasında maddi hata yapıldığını ileri sürmektedir.
Davalı kurum vekili temyiz dilekçesinde özetle; mahkeme kararının hukuka uygun olmadığı, Kurum kayıtlarının resmi belge niteliğinde olduğu, resmi belgelerin aksinin tanık ifadeleri ile ispatının mümkün olmadığını ileri sürmektedir.
Davalı şirket vekili temyiz dilekçesinde özetle; 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğunu ve gerçek ücretin (prime esas kazanç) yazılı delille ispatı gerektiğini ileri sürmektedir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Davanın yasal dayanaklarından olan 5510 sayılı Kanunun “Prime esas kazançlar” başlıklı 80. maddesinin birinci fıkrasında, sigortalıların prime esas kazançlarının nasıl belirleneceği açıklanmıştır. Diğer taraftan 506 sayılı Kanunun 79/10. ve 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddelerine dayalı olarak açılan bu tür hizmet tespiti davalarında kesinleşen mahkeme ilamı, işverence Kuruma verilmeyen belgelerin yerine geçecek nitelikte olduğundan hükümde ayrıca 77 ve 80. maddelere göre hesaplanacak olan 1 günlük ücretin belirtilmesi de gerekmektedir. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun; 288. maddesinde, bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri belirli bir tutarı geçtiği takdirde senetle kanıtlanması gerektiği, bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri, ödeme veya borçtan kurtarma (ibra) gibi herhangi bir sebeple belirli bir tutardan aşağı düşse bile senetsiz kanıtlanamayacağı bildirilmiş, 289. maddesinde, 288. madde uyarınca senetle kanıtlanması gereken konularda yukarıdaki hükümler hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati durumunda tanık dinlenebileceği, 292. maddesinde de, senetle kanıtlanması zorunlu konularda yazılı bir delil başlangıcı varsa tanık dinlenebileceği açıklanarak delil başlangıcının, dava konusunun tamamen kanıtlanmasına yeterli olmamakla birlikte, bunun var olduğunu gösteren ve aleyhine sunulmuş olan tarafça verilen kağıt ve belgeler olduğu belirtilmiştir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 200 ve 202. maddelerinde de bu düzenlemeler korunmuştur.
Kuruma ödenmesi gereken sigorta primlerinin hesabında gerçek ücretin/kazancın esas alınması gerekmekte olup hizmet tespiti davalarının kamusal niteliği gereği, çalışma olgusu her türlü kanıtla ispatlanabilmesine karşın ücret konusunda aynı genişlikte ispat serbestliği söz konusu değildir ve değinilen maddelerde yazılı sınırları aşan ücret alma iddialarının yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır. Ücret tutarı maddede belirtilen sınırları aştığı takdirde, tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe sahip olarak düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla, sigortalının imzasını içeren aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticari defter kayıtlan, ücret bordroları gibi belgelerle kanıtlanması olanaklıdır. Yazılı delille ispat sınırının altında kalan miktar için tanık dinlenebileceği gibi, tespiti istenen miktar sınırı aşsa dahi varlığı iddia edilen çalışmanın öncesine ve sonrasına ait yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgeler bulunuyorsa tanık dinlenmesi mümkündür. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20.10.2010 gün ve 2010/10-480 Esas - 2010/523 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10-481 Esas - 2010/524 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10-482 Esas - 2010/525 Karar, 19.10.2011 gün ve 2011/10-608 Esas - 2011/649 Karar, 19.06.2013 gün ve 2012/10-1617 Esas - 2013/850 Karar sayılı ilamlarında da aynı görüş ve yaklaşım benimsenmiştir.
Bunun yanında; 6100 sayılı HMK.nın "senede karşı tanıkla ispat yasağı" başlıklı 201. maddesinde ise; "Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz" hükmü yer almaktadır.
Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde; Mahkemece, hükme esas kılınan bilirkişi raporunda tanık beyanlarında maaşın bir kısmının elden, bir kısmının bankadan ödendiği fakat 2015 Ağustos ayından itibaren hakedilen maaşın tamamının bankaya yatırıldığının belirtilmesi, TEB Bankasının hesap ekstresinde 2015 Haziran maaşının 1435,17 TL si yatırılır iken, 19.08.2015 tarihinde davacının maaşının artırılarak 1835,17 TL si yatırılması dikkate alındığında, davacının SPEK kazancı yaptığı işin makine operatörlüğü oluşu, yaşı kıdemi nazara alındığında 1.835,17 TL nin brütü olan 2.567,00TL brütün 2015 yılındaki asgari ücrete oranlaması yapılarak geriye doğru çalıştığı yılların SPEK'i hesaplanmak suretiyle karar verildiği anlaşılmış ise de; verilen karar hatalıdır.
Mahkemece, sigorta primine esas kazanç tutarı konusunda yukarıda izah edilen yönteme uygun inceleme ve araştırma yapılmaksızın, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK'nın 373/1. maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde ilgili kişiye iadesine, 29.06.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.