Esas No: 2022/6225
Karar No: 2022/10005
Karar Tarihi: 29.06.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/6225 Esas 2022/10005 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2022/6225 E. , 2022/10005 K.Özet:
Kilis 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi'nde Bağ-Kur sigortalılık tespiti istemiyle açılan davada, davacının 30/07/1988-31/10/1995 ve 01/01/1996-03/10/2000 tarihleri arasında zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti talep edilmiştir. İlk derece mahkemesi, davacının sigortalılık şartlarını sağladığını belirterek kısmen kabul kısmen reddi şeklinde karar vermiştir. İstinaf incelemesi sonucu istinaf istemi esastan reddedilmiş, bu karar temyiz edilmiştir. Temyiz incelemesi sonucunda, davacının Bağ-Kur sigortalısı olup olmadığının belirlenmesinde eksik araştırma yapıldığı ve faaliyet araştırması yapılması gerektiği kararı verilmiştir. 1479 sayılı kanunun farklı tarihlerde yapılan değişiklikleri ile kendi adına ve hesabına çalışanların sigortalılık niteliği kazanması koşulları ve meslek kuruluşu kaydı zorunluluğu açıklanmıştır.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
İlk Derece Mahkemesi : Kilis 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, Bağ-Kur sigortalılık tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili, davacının 30/07/1988-03.10.2000 tarihleri arasında Bağkur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
II-CEVAP:
Davalı Kurum vekili, davacının sigortalılık şartlarını sağlamadığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
“...Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; Davacının 30/07/1988-31/10/1995 tarihleri arasında ve 01/01/1996-03/10/2000 tarihleri arasında 1479 sayılı kanuna tabi zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine, fazlaya dair talebin reddine," dair karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Mahkeme kararında hukuka aykırılık bulunmadığından bahisle, istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı vekili, talebin net olmadığını, sigortalılık niteliklerinin yerine getirilmediğini, tarafın yanlış gösterildiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Dava; 30.07.1988-03.10.2000 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığın tespiti istemine ilişkindir.
Dosya kapsamı incelendiğinde, 01.11.1995-31.12.1995 tarihleri arasında 2926 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığı bulunan davacının, 10.04.2002 tarihinde verilen işe giriş bildirgesine istinaden 04.10.2000 tarihinden itibaren Bağ-Kur tescilinin yapıldığı, 01.09.1988-14.09.1994, 22.06.1995-30.09.1995, 24.01.1996-29.02.1996, 07.03.1998-30.11.2004 tarihleri arasında vergi, 30.07.1988-29.06.2000 tarihleri arasındaki oda kaydı ile 2926 kapsamındaki sigortalılığı dikkate alınarak, 30.07.1988-31.10.1995 ve 01.01.1996-03.10.2000 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalı olduğunun tespitine dair karar verilmiş ise de, vergi kaydı dışında kalan kabule konu süreler yönünden söz konusu hükmün eksik araştırmaya dayalı olduğu anlaşılmıştır.
01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Kanunun 24 ve 25. maddelerinde “...kendi adına ve hesabına çalışanlar olarak nitelendirilen bağımsız çalışanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına yazılı olan gerçek kişiler...”, “meslek kuruluşuna yazılarak çalışmaya başladıkları tarihten itibaren” zorunlu Bağ-Kur sigortalısı sayılmışken, anılan maddelerde 19.04.1979 gün ve 2229 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik ile meslek kuruluş kaydı zorunluluğu kaldırılarak, “kendi adına ve hesabına” çalışma koşulu ve belirtilen nitelikte çalışmaya başlama tarihi sigortalılık niteliğini kazanmak için yeterli kabul edilmiştir. 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanun ile yapılan düzenlemede, kendi adına ve hesabına çalışma koşuluna ek olarak “gerçek ve götürü usulde gelir vergisi mükellefi olanlar” için mükellefiyetin başlangıç tarihinden, “kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmakla beraber gelir vergisinden muaf olanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı olanlar” kayıtlı oldukları tarihten itibaren sigortalı sayılmaktadır.
22.03.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikte ise, bu kez, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; “gerçek ve götürü usûlde gelir vergisi mükellefi olanlar, Esnaf ve Sanatkarlar Siciline kayıtlı bulunanlar veya kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun kayıtlı bulunanlardan” gelir vergisi mükellefi olanlar, mükellefiyetin başlangıç tarihinden, gelir vergisinden muaf olanlar ile vergi kaydı bulunmayanlar da Esnaf ve Sanatkarlar Siciline veya kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıt oldukları tarihten itibaren kendiliğinden sigortalı sayılmışlardır.
02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemede de; kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; “gelir vergisi mükellefi olanlar ile, gelir vergisinden muaf olanlardan Esnaf ve Sanatkar Sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun olarak kayıt olanlar” sigortalı sayılmışlardır.
Yukarıda açıklanan tüm bu Kanunlarla yapılan değişiklikler; önceki mevzuatın öngördüğü koşullara sahip olan sigortalıların, sigortalılık niteliklerine son vermemekte, değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten sonra Bağ-Kur sigortalılık niteliğini kazananlar yönünden yeni düzenlemeler içermektedir. Tersinin kabulü, kazanılmış hakları ortadan kaldırmak olur ki, bu durumun kabulüne yasaca ve hukukça olanak olmadığı açıktır.
Belirtilen açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde, vergi kaydı dışındaki kabule konu süreler yönünden oda-sicil kaydına dayalı dönem için faaliyet araştırması yapılmaması hatalı olup, 1479 sayılı Kanunun 26. maddesinde düzenlenen, “sosyal güvenliğin vazgeçilmez ve kaçınılamaz” kamusal yapısı gereği yöntemince ve re’sen araştırma yapılarak, davacının, kendi nam ve hesabına çalışıp çalışmadığının tespiti için, davacıya maddi delilleri olup olmadığı sorularak, varsa bunları mahkemeye sunmak üzere davacıya önel verilmeli, mesleki faaliyet dikkate alınarak, davacının işyerine ilişkin kayıtlar emniyet, zabıta, maliye, muhtarlık vs. marifetiyle araştırılmalı, elektrik ve su abonelikleri ve işyerlerine ilişkin işyeri açma ruhsatları celp edilerek, oda aidatı ödeyip ödemediği, hazirun cetvellerinde yazılı olup olmadığı araştırılıp, gerektiğinde çalışmayı bilebilecek tanıklar da (ilgili döneme ait kayıtları getirtilerek) dinlenmek suretiyle, elde edilecek delillere göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının, HMK'nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine ve kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine 29.06.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.