Esas No: 2011/184
Karar No: 2011/683
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2011/184 Esas 2011/683 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde satış elemanı olarak 24/12/2008 tarihinden işten çıkartıldığı 01/07/2009 tarihine kadar kesintesiz bir şekilde devam ettiğini, davalı işveren tarafından, müvekkiline yazılı herhangi bir fesih bildirgesi yapılmaksızın sözlü olarak 01/07/2009 tarihi itibariyle hizmet aktinin fesih edildiğini, iş akdinin feshinin geçerli bir nedene dayanmadığının tespiti ile müvekkilin işe iadesine, , karara rağmen işveren tarafından süresi içerisinde işe başlatılmaz ise 8 aylık brüt ücret tutarında tazminatın belirlenmesine, davacı işçinin işe iadesi için işverene süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aya kadar ücret ve diğer haklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının ,müvekkili işyerinde satış danışmanı olarak 24/12/2008-10/06/2009 tarihleri arasında çalıştığını, davacının hizmet aktinin 4857 sayılı iş yasasının 25/II-h maddesine göre haklı nedenle iş yasasının 17. Maddesindeki ihbar süresine uygun olarak fesih edildiğini, davacıyı iş aktinin fesih bildiriminin 13/06/2009 tarihinde tebliğ edilmek istendiğini ancak davacının imzadan itina ettiğini, davacının imzadan itina ettiğine dair tutanak ve tutanak tanıkları olduğunu, bu nedenlerle davacının davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme tarafından, fesih ihbar yazısının davacıya tebliğ edildiğine ilişkin bir belge bulunmadığı, bu sebeple davacının fesih ihbar yazısından hangi tarihte haberdar olduğunun ispatlanamadığından, davacının iş akdinin feshinden SGK priminin yatırıldığı son gün olan 30/06/2009 tarihinde haberdar olduğu kabul olunarak, davayı bir aylık yasal süresi içerisinde açıldığı, davalı işveren tarafından ileri sürülen ithamlarla ilgili davacının savunması alınmaksızın, ve feshe gerekçe gösterilen davranışlarının açıkça belirtildiği bir fesih bildirimi düzenlenmeksizin iş aktini fesih edildiği ve bu fesih işleminin yasal şekli şartların gerçekleştirilmemesi sebebiyle geçersiz olduğu anlaşıldığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 20. maddesinin birinci fıkrasına göre iş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde iş mahkemesinde dava açabilir. Taraflar anlaşırlarsa işçi aynı sürede uyuşmazlığı özel hakeme götürebilir.
Bir aylık dava açma süresi hak düşürücü nitelikte olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır. Dairemizce bir aylık dava açma süresinin başlangıcı fesih iradesinin işçiye ulaştığı tarih olarak kabul edilmektedir.
Somut olayda, davacının, davalı şirkette 24.12.2008 tarihinden itibaren satış elemanı olarak çalışmaya başladığı, fesih bildirim yazısında davacının iş sözleşmesinin ihbar önel süresi verilmek suretiyle 4857 Sayılı İş kanunu 25/II-h bendi gereğince feshedileceğinin belirtildiği, 13.06.2009 tarihli tutanakta ise davacının 10.06.2009 tarihinde kendisine bildirilen iş sözleşmesi fesih bildirimini imzalamamakta ısrar ettiğinin belirtildiği, ayrıca dinlenen davalı tanıkları da düzenlenen tutanağın içeriğinin doğru olduğunu beyan ettikleri anlaşıldığından davacının iş sözleşmesinin 10.06.2009 tarihinde fesih edildiği, fesih bildiriminin tebliğ tarihinden itibaren yasada öngörülen bir ay içerisinde işbu davanın açılmadığı gibi davacının 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesinin birinci fıkrasında öngörülen altı aylık kıdeme de sahip olmadığı anlaşıldığından, davanın reddi gerekirken yazılı şekilde kabul edilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca yerel mahkeme kararının bozularak ortadan kaldırılması ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-)Yerel mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-)Davanın REDDİNE,
3-)Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-)Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 55.00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-)Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.100,00 TL ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-)Davalı tarafından yatırılan temyiz harcının istek halinde kendisine iadesine ,
Kesin olarak 13/09/2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.