Esas No: 2011/253
Karar No: 2011/607
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2011/253 Esas 2011/607 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme isteğin, davalılardan ...İmar İnş. Tic. Ltd.Şti. yönünden kabulüne ve Malatya Belediye Başkanlığı yönünden görevsizliğe karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davalılardan ...İmar İnş.Tic. Ltd.Şti. avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalılar aleyhine ayrı ayrı açtığı ve birleştirilen davada, iş sözleşmesinin davalı işverenler tarafından geçerli neden olmadan feshedildiğini belirterek, feshin geçersizliğinin tesbitine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davacının davalılardan Malatya Belediye Başkanlığı aleyhine açmış olduğu işe iade istemi konusunda davacının bu işyerinde 657 sayılı Yasa"ya tabi sözleşmeli personel statüsünde çalıştığı gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine ve diğer davalı ...İmar İnş. Tic. Ltd. Şti. yönünden davacının davasının kabulü ile fesih işleminin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmiştir.
Hüküm, davalılardan ...İmar İnş. Tic. Ltd. Şti. tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Davacı 26.09.2008 tarihli dava dilekçesi ile ...İmar İnş. Tic. Ltd. Şti. aleyhine açtığı davada, 01.02.2000 tarihinden itibaren davalılardan Malatya Belediye Başkanlığı nezdinde avukat olarak çalışmakta iken, iş akdinin 03.09.2008 tarihli yazı ile tazminatsız olarak feshedildiğini, 01.02.2000 tarihinden itibaren Malatya Belediyesinde sözleşmeli avukat olarak çalışmaya başladığını, ancak işe alındığı dönemlerde yasal mevzuat hükümlerine göre tam zamanlı olarak çalışmak üzere anlaşılmasına rağmen tam zamanlı çalışan sözleşmeli avukat için ödenebilecek ücretin dışarıda serset avukatlık yapan yani bürosu olup dışarıdan iş alan avukat ile aynı miktarda olup herhangi bir sosyal güvencesi de olmadığından aynı zamanda davalılardan ...Ltd. Şti."nde de temizlik görevlisinin alacağı ücret ve buna göre SSK"lı olarak işe başlaması konusunda dönemin Belediye Başkanı tarafından bu şartlarla işe başlatıldığını, bunun üzerine 01.02.2000 tarihinde davalılardan ...İmar İnş. Ltd. Şti. ile de sözleşme imzaladığını, avukat olarak çalışmaya başladığı 01.02.2000 tarihinden iş akdinin ...İmar İnş. Ltd. Şti. tarafından feshedildiği 02.09.2008 tarihine kadar davalılardan Malatya Belediyesi"nde tam zamanlı olarak sadece
davalı ... Belediyesi dava ve işlerini takip ederek avukatlık hizmetini ifa ettiğini, çalıştığı süre boyunca sadece Malatya Belediye Başkanı"nın tarafına verdiği avukatlık vekaletnamesi ile işleri yürüttüğünü, davalılardan ...İmar İnş. Ltd. Şti."nin hiçbir zaman için kendisine avukatlık vekaletnamesini vermediği gibi herhangi bir şekilde avukatlık yahut temizlik işi vs. herhangi bir iş vermediğini, çalıştığı süre boyunca sadece Malatya Belediye Başkanı, Belediye Başkan yardımcıları ve Hukuk İşleri Müdürlüğü"nün tarafına verdiği avukatlık işlerini yürüttüğünü, çalıştığı süre boyunca davalılrdan ...İmar İnş. Ltd. Şti."nin kendisine sadece maaş ödemesinde bulunduğunu, bu nedenlerle davalılardan ...İmar İnş. Ltd. Şti."nden aldığı maaşa göre temizlik görevlisi olarak görünmesi ve davalılardan ...İmar İnş. Ltd. Şti."nin avukatı olmaması nedeni ile davalılardan ...İmar İnş. Ltd. Şti."nin iş akdini avukatlık hizmetine göre feshetmesinin mümkün olmadığını belirtmiştir.
Aynı şekilde, davalılardan ...İmar İnş. Ltd. Şti. vekili de cevap dilekçesinde, davacı ile davalı Şirket arasında 01.02.2000 tarihinde belirsiz süreli hizmet akdi yapıldığını ve bu sözleşmeye göre davacının temizlik işlerinde çalıştırılmak üzere işe alındığını, davacının sözleşme yapıldıktan sonra iş akdinin sona erdirildiği tarihe kadar Malatya Belediyesi"ne ait ancak iş ve faaliyet alanları ayrı bir şirket olan davalı şirketten ücret aldığını, ancak davacının sözleşme süresince davalı şirkette iş sözleşmesinde yapacağı belirtilen temizlik işlerinde çalışmadığı gibi davalı Şirketin iş ve davalarını takip edip avukatlık hizmetinde de bulunmadığını, davacının aynı zamanda Malatya Belediyesi"nde sözleşmeli personel olarak çalışan bir devlet memuru olduğunu, Malatya Belediyesi"nin dava ve işlerini takip ettiğini, davacının şirkette hiçbir çalışması olmadığı halde hem davalı şirketten, hem de Malatya Belediyesi"nden maaş aldığını bildirmiştir.
Bir kişinin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesi uyarınca iş güvencesi hükümlerinden yararlanması için, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 1/1 maddesi ve 2/1 maddesi kapsamında iş sözleşmesi ile çalışması gerekir. Zira anılan Yasanın 1. maddesinin 1. fıkrasında “Bu Kanunun amacının işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemek” olduğu belirtilirken, 2. maddesinin 1. fıkrasında da işçi, işveren ve iş ilişkisi tanımlanarak, “Bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişiye işçi, işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişiye yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara işveren, işçi ile işveren arasında kurulan ilişkinin ise iş ilişkisi” olduğu açıkça ifade edilmiştir. Öte yandan, 4857 sayılı İş Kanunu"nun 8/1. maddesinde, iş sözleşmesi, bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi, diğer tarafın (işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşme olarak tanımlanmıştır. Ayrıca, İş sözleşmesi (hizmet akdi) Borçlar Kanunu"nun 313. maddesinde belirlendiği üzere, iş sahibi ile işçi arasında yapılan belli veya belli olmayan bir süre için görülen iş karşılığı ücret ödenmesini gerektiren bir sözleşmedir. Bu sözleşmede ana unsur iş ve ücrettir.
Somut olayda, avukat olan davacı davalı belediyede 5393 sayılı Kanun’un 49. Maddesi gereğince sözleşmeli personel olarak çalıştırılmakta iken, belediyenin temizlik işlerini üstlenen davalı ...İmar İnş. Ltd. Şti.’nin temizlik işçisi kadrosunda da gösterilmek suretiyle ek bir ücret ödenmesi amaçlanmış ve bu nedenle adı geçen şirket ile davacı arasında 01.02.2000 tarihli iş sözleşmesi yapılmıştır. Sözleşmede davacının yapacağı iş temizlik işleri olarak gösterilmiştir. Davacının davalı şirkete bağımlı olarak avukatlık hizmeti dahil herhangi bir çalışması bulunmadığı halde davalı şirketçe her ay düzenli olarak ücret ödenmiştir. Yukarıda belirtildiği gibi davalı şirket ile davacı arasında gerçekte bir ilişkisi kurulmamıştır.
Muvazaa, Borçlar Kanunu"nun 18. maddesi uyarınca tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacı ile fakat kendi gerçek iradelerine uygun olmayan ve aralarında hüküm ve
sonuç doğurmayan bir görüntü yaratmak konusunda anlaşmalarıdır. Borçlar Kanunu"nun 18. maddesinde, hakkında bazı hükümler konulmuş olan muvazaa iki şekilde olabilir: Taraflar, aralarında hüküm ve sonuç doğuracak herhangi bir sözleşme yapmak istemezler, fakat görünüşte bir sözleşme yapmak üzere irade beyanında bulunurlar. Böyle bir sözleşme tarafların iradelerine dayanmadığından geçersizdir. Bu durumda "mutlak muvazaa" söz konusu olur. Nisbi muvazaa ise, yanların gerçek iradelerine uygun olarak yaptıkları bir sözleşmeyi görünüşteki bir sözleşme ile gizlemeleri halidir. Bu halde de, görünüşte yapılan sözleşme, hiçbir zaman geçerli olmaz ve asıl sözleşme kural olarak geçerli olur. Ancak, gerçekten yapılmak istenen sözleşme, şekle bağlı bir sözleşme ise, o zaman o sözleşme dahi geçersiz olur. Şayet iş sözleşmesinde amaç, görülen iş karşılığı ücret ödenmesi değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin somut olayda olduğu gibi, işçinin asıl işini yaptığı kamu işvereninden aldığı ücretin arttırılması düşüncesi ile), bu takdirde sözleşmenin muvazaalı olduğu sonucuna varılır.
Borçlar Kanunu"nun 18. maddesi, bir sözleşmenin şartlarının belirlenmesinde tarafların gerek yanılarak, gerekse sözleşmedeki gerçek niyetlerini gizlemek için kullandıkları sözlere ve isimlere bakılmaksızın onların gerçek ve ortak maksatlarını aramak gerekeceğini öngörmüştür. Görünüşteki sözleşme tarafların gerçek iradelerini aksettirmediği surette geçersizdir (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 01.04.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı).
Her ne kadar muvazaayı düzenleyen Borçlar Kanunu"nun 18. maddesinde ve öteki yasa hükümlerinde muvazaalı sözleşmelerin hüküm ve sonuçları hakkında bir açıklık bulunmamakta ise de, taraflar arasında alacak ve borç ilişkisi doğurmayacağı, muvazaanın varlığının hiçbir süreye bağlı olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği, mahkemece kendiliğinden (resen) göz önünde bulundurulması gerektiği, belirli bir sürenin geçmesi, sebebin ortadan kalkması veya ilgililerin olur (icazet) vermesi ile geçerli hale gelemeyeceği, uygulamada ve bilimsel görüşlerde ortaklaşa kabul edilmektedir. Ayrıca, bir kimse kendi muvazaasına dayanarak hak elde edemez. Bu nedenle, temyiz konusu davada davacı ile davalılardan ...İmar İnş. Ltd. Şti. arasında, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 1/1, 2/1 ve 8/1. maddeleri kapsamında iş sözleşmesi ve iş ilişkisi bulunmadığından davalılardan ...İmar İnş. Ltd. Şti. aleyhine açılan davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulü hatalıdır.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarda açıklanan gerekçe ile;
1.Mahkemenin davalılardan ...İmar İnş. Ltd. Şti. yönünden verdiği kararın BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.Davalılardan ...İmar İnş. Ltd. Şti. yönünden davanın REDDİNE,
3.Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4.Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 30.00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5.Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.100,00.-TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6.Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine,
Kesin olarak 12/09/2011 gününde oybirliği ile karar verildi.