Esas No: 2007/10-268
Karar No: 2008/36
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2007/10-268 Esas 2008/36 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık B.... Y....... ecstacy hap ve esrar maddesi bulundurma suçundan İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 4 yıl 2 ay hapis ve 100 gün adli para cezası ile cezalandırılmıştır. Ayrıca sanığın mükerrir olması nedeniyle cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmiştir. Sanık tarafından hükmün temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Ceza Dairesi, tekerrüre esas teşkil eden hükümle ilgili olarak uyarlama yargılaması yapılmadan mükerrirlere özgü infaz rejimi uygulanmasının isabetsiz olduğu gerekçesiyle kararı bozmuştur. Ancak Yargıtay Ceza Genel Kurulu, sanığın temyiz dilekçesinin süresinde olmadığı gerekçesiyle ön sorun olarak konuyu ele almış ve temyiz isteminin reddine karar vermiştir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (Madde 54, Madde 62, Madde 188) ve 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu (Madde 305, Madde 310) bu kararda geçen kanun maddeleridir.
Ceza Genel Kurulu 2007/10-268 E., 2008/36 K.
"İçtihat Metni"
Sanık B.... Y.......’ın 11.09.2006 tarihinde satmak amacıyla ecstacy hap ve esrar maddesi bulundurduğundan bahisle açılan kamu davası sonunda; İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesince 21.05.2007 gün ve 117-188 sayı ile;
“….Sanığın, 5237 sayılı TCY’nın 188/3 ve 62. maddeleri uyarınca 4 yıl 2 ay hapis ve 100 gün karşılığı 2.000 YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına, ayrıca İzmir 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 18.02.2004 gün ve 1284-131 sayılı kararıyla 765 sayılı Yasanın 491/ilk, 522/1. maddeleri uyarınca hükümlülüğünün bulunduğu anlaşıldığından sanık hakkında 5237 sayılı Yasanın 58/1. maddesi gereğince tekerrür hükümlerinin uygulanmasına, 5237 sayılı Yasanın 58/6. maddesi gereğince cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine, 5237 sayılı Yasanın 58/7. maddesi gereğince cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına, sanığın mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar 5237 sayılı Yasanın 53/1-a, 53/1-b, 53/1-d, 53/1-e maddelerinde belirtilen hakları, koşullu salıverme tarihine kadar da 5237 sayılı Yasanın 53/1-c maddesinde belirtilen hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına, emanette kayıtlı ecstacy haplarının 5237 sayılı Yasanın 54/1. maddesi gereğince zor alımına, yargılama giderine…
…” hükmedilmiştir.
Hükmün tefhiminde de hazır bulunan sanık daha sonra; 21.05.2007 tarihli dilekçe ile karardan bir suretin kendisine gönderilmesini istemiş, 30.05.2007 tarihli dilekçe ile de hükmü temyiz etmiştir.
Anılan dilekçeler üzerine açılan temyiz davası ve yapılan inceleme sonunda, Yargıtay 10. Ceza Dairesince 05.11.2007 gün ve 11520-12647 sayı ile; “
“Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, diğer temyiz itirazlarının reddine ancak; sanığın adli sicil kaydında yer alan ve tekerrüre esas alınan İzmir 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 18.02.2004 tarihli 2003/1284 esas ve 2004/131 karar sayılı ilamının aslı veya onaylı örneği getirtilerek sanığın mükerrir sayılmasına neden olan bu ilama ilişkin olarak 5237 sayılı TCK hükümleri uyarınca verilmiş uyarlama kararı olup olmadığı araştırılıp varsa uyarlama kararı sonucu ceza ve bihakkın tahliye tarihinde değişiklik olup olmadığının belirlenmesi, uyarlama kararı verilmemişse temini ile sonucuna göre uygulama yapılması gerektiği gözetilmeden, sanık hakkında hükmolunan cezanın TCK’nun 58. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmesi..”
” isabetsizliğinden bozma kararı verilmiştir.
Bu karara karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “
“…Mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasının sonuçlarının infaz aşamasına ilişkin bir husus olduğu dikkate alınmadan, tekerrüre esas alınan hükmün uyarlama yargılamasına konu olup olmadığını araştırmak ve uyarlama yapılmamış ise bu konuda hükmü veren mahkemeden yeni bir karar alınması yoluna gitmek, uyuşmazlık içinden yeni yükünün artmasına, zamanaşımlarının gerçekleşmesine ve yargılamanın makul sürede sonuçlanmaması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlaline sebep olabilecektir. Anılan sakınca yeni TCK’nun yürürlüğe girmesinden bu yana, uyarlaması yapılmadığı halde tekerrür uygulamasına konu edilen bütün dosyalar açısından da mevcuttur. Gerçekten Yüksek Yargıtay 10. Ceza Dairesinin bozma ilamı paralelindeki içtihatların yaygınlaşması veya bu yönde bağlayıcı bir içtihadın oluşması durumunda uyarlama yargılamasından geçmeksizin tekerrüre esas alınan bütün hükümlerin resen veya istem üzerine duruma göre kanun yararına bozma veya sanık yararına Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazı ile Yargıtay denetiminden geçmesi gerekecektir.”
” şeklindeki 29.11.2007 gün ve 137168 sayılı itiraz yazısını havi dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca konuşulup görüşüldü:
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Görüldüğü gibi Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, 5237 sayılı Yasanın 58. maddesi gereğince mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verilebilmesi için, tekerrüre esas teşkil eden ve 5237 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce kesinleşmiş olan hükümle ilgili olarak uyarlama yargılaması yapılarak yeni bir hüküm verilip verilmediği yönünde araştırma yapılmasının gerekip gerekmediğine ilişkindir.
Bununla birlikte, esasa geçilmeden önce sanığın temyiz dilekçesinin süresinde olup olmadığı hususunun ön sorun olarak görüşülmesi gerekmiştir.
Bu konuyla sınırlı olarak yapılan incelemede; hükmün sanığın da hazır bulunduğu 21.05.2007 tarihli oturumda tefhim edildiği, buna karşılık sanık tarafından 21.05.2007 tarihinde Cezaevi Müdürlüğüne teslim edilerek, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen ve “
“ Konu: Cezamın kararı hk. Sayın savcım; 21.05.2007 tarihinde yargılanmış olduğum 3. Ağır Ceza Mahkemesince cezalandırıldım. 2007/117 esas sayılı dosyamın gerekçeli kararının tarafıma gönderilmesini saygılarımla arz ederim. 22.05.2007 B.... Y.......”
” biçiminde kaleme alınan dilekçenin temyiz dilekçesi sayılamayacağı kabul edilmiştir.
Temyiz dilekçesi niteliği taşıyan 30.05.2007 tarihli dilekçe ise 7 günlük temyiz süresinden sonra verilmiştir.
1412 sayılı CYUY.nın halen yürürlükte bulunan 310. maddesine göre; temyiz talebi hükmün tefhiminden itibaren bir hafta içinde verilecek dilekçe ile verilmesi veya zabıt katibine yapılacak beyanla olur, beyan tutanağa geçirilir ve tutanak hakime tastik ettirilir. Temyiz davası açılmasının en önemli iki koşulu süre ve istek koşuludur. Bunun istisnası aynı Yasanın 305. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre ise; …
…onbeş sene ve ondan yukarı hürriyeti bağlayıcı cezalar…
….Yargıtay’ca res’en incelenir.
Olayımızda res’en temyiz incelemesi yapılmasını gerektirir nitelikle bir ceza söz konusu olmadığı gibi, süresinde verilmiş temyiz dilekçesi de bulunmadığından açılmış bir temyiz davasından bahsedilemez.
Bu itibarla, ön sorunun kabul edilmesi nedeniyle esasa girilmeyeceğinden;
İtirazın değişik gerekçe ile kabulüyle; temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, sanığın süresinde temyiz isteminde bulunduğu varsayımıyla ihdas edilmiş bulunan Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına ve gereğinin yapılması için dosyanın Yargıtay 10. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:Açıklanan nedenlerle,
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçe ile KABULÜNE,
2-Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 05.11.2007 gün ve 11520-12647 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Yargıtay 10. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 26.02.2008 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.