Esas No: 2021/4425
Karar No: 2022/10093
Karar Tarihi: 30.06.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/4425 Esas 2022/10093 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2021/4425 E. , 2022/10093 K.Özet:
Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi, davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. İstinaf başvurusuna davalı kurum vekili tarafından itiraz edilmiştir ve istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Temyiz isteğiyle başvurulmuş ve temyiz isteği kabul edilmiştir. Mahkeme kararında, hüküm kısmında yazılan kararın gerekçeli kısmında yer alan hükümle çeliştiği belirtilmiştir. Bu nedenle, karar HMK’nın 373/1. madde gereği kaldırılarak, temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmü yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmuştur. Kararda geçen kanun maddeleri ise şöyledir: Anayasamızın 141. maddesi; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 149. (HMK’nun 28.) maddesi; Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 294, 297, 298. maddeleri; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297. maddesi.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davalı kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacılar vekili; ödeme emrinin iptali istemini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP
Davalı kurum vekili; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
B-BAM KARARI
Davalı kurum vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı kurum vekili kararın hatalı olduğunu belirtip, bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Anayasamızın 141. maddesinde, yargılamanın aleniyeti ilkesi benimsenmiştir. Bunun anlamı yargılama açık olarak yapılacak ve yargılamanın sonunda verilen karar da açıkça belirtilecektir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 149. (HMK’nun 28.) maddesinde de bu husus belirtilmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 294. maddesi gereğince mahkeme, hazır olan tarafları iddia ve savunmalarını dinledikten sonra yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder. Kararın tefhimi en az aynı Kanunun 297. maddesinde belirtilen hüküm sonucunun tutanağa geçirilerek okunması suretiyle olur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/1-c. maddesinde, bir mahkeme hükmünün kapsamının ne şekilde olması gerektiği açıklanmıştır.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297. maddesinde ise:
“(1) Hüküm "Türk Milleti Adına" verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar:
a)Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini.
b)Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini.
c)Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri.
ç)Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini.
d)Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını.
e)Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi.
(2)Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” şeklinde düzenleme getirilmiştir.
Yine Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 298. maddesinde de hüküm kısmında iki tarafa yükletilen hak ve borçların tereddüde yer vermeyecek şekilde belirtilmesi zorunluluğu tekrarlanmıştır. Bu hükümden anlaşılacağı gibi, mahkeme hükmünü gerekçesi ile birlikte tam olarak yazmış olsa bile, bunu duruşma tutanağına tamamen yazdırması ve okunması gerekir. Bir başka ifade ile mahkeme hükmünün hukuki varlık kazanabilmesi için onun tefhim edilmesi, verilen kararla, ne şekilde tefhim edildiğinin duruşma tutanağına yazılması zorunludur. Aynı maddenin son fıkrası gereğince de zorunlu nedenlerle yalnız hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın sonradan belli bir süre içinde yazılması mümkündür.
Kısa karar, bir davayı sona erdiren (Niha-i) temyizi mümkün olan son kararlardandır. Bu kararla mahkeme davadan elini çeker ve davayı sona erdirmiş olur. Asıl olan kısa karardır. Bu gibi hallerde de Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren kısa karar ile daha sonra yazılan gerekçeli kararında buna uygun olarak düzenlenmesi gereklidir. (10.04.1992 gün ve 7/4 sayılı içtihadı birleştirme kararı) Nitekim aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulu'nun 2011/21-23E 268 K, 2012/6–97 E 203 K, 2012/10–149 E 291K sayılı kararlarında da benimsenmiştir.
Eldeki davada, mahkemece tefhim edilen kısa kararda; “2002/452 sayılı takip dosyası yönünden; Davacı şirket adına tanzim ve tebliğ edilen 2001/766 takip sayılı ödeme emrinin zamanaşımı nedeniyle iptaline,” şeklinde karar tesis edilmiş iken, gerekçeli kararda; “2002/452 sayılı takip dosyası yönünden; A) Davacı ... yönünden ödeme emri tebliğ edilmediğinden hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddine, B) Davacı şirket adına tanzim ve tebliğ edilen 2002/452 takip sayılı ödeme emrinin zamanaşımı nedeniyle iptaline,” şeklinde hüküm kurularak, kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki yaratıldığı görülmektedir. Açıklanan sebeple mahkemece HMK’nın 297’nci maddesi kapsamında çelişki içermeyen, taraflar hakkında infazı mümkün ve usule uygun bir kısa karar ile bu kısa karara uygun şekildeki bir gerekçe yazarak hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1. maddesi gereği kaldırılarak, temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 30.06.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.