Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2008/1-30 Esas 2008/35 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2008/1-30
Karar No: 2008/35

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2008/1-30 Esas 2008/35 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu 2008/1-30 E., 2008/35 K.

Ceza Genel Kurulu 2008/1-30 E., 2008/35 K.

  • İTİRAZ YASA YOLU
  • SANIK LEHİNE İTİRAZDA SÜRE
  • YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISININ İTİRAZ YETKİSİ
  • 5271 S. CEZA MUHAKEMESİ KANUNU [ Madde 308 ]
  • 5320 S. CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ... [ Madde 4 ]
  • 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 466 ]
  • 1412 S. CEZA MUHAKEMELERİ USULÜ KANUNU (MÜLGA) [ Madde 322 ]
  • "İçtihat Metni"

    Yalova Ağır Ceza Mahkemesince 06.02.2003 gün ve 215-24 sayı ile; 26.03.2001 günü meydana gelen olayda, sanık A.. Ş.... yönünden eyleminin yaralama suçuna uyduğu; katılan-sanık R...... V..... K......... yönünden ise, eyleminin kavgada silah boşaltmak ve yasak silah taşımak suçlarına uyduğu kabul edilerek;

    Sanık A.. Ş....’in 765 sayılı TCY.nın 456/1, 457/1, 51/1, 59/2, 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca sonuç olarak 949.104.000 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına, suçun işlenmesinde kullanılan av tüfeğinin TCY.nın 36. maddesi uyarınca zoralımına;

    Katılan-sanık R...... V..... K.........’ın 6136 sayılı Yasanın 13/1, 765 sayılı TCY.nın 59/2, 647 sayılı Yasanın 4, 765 TCY.nın 466/2, 59/2, 547 sayılı Yasanın 4, 765 sayılı TCY.nın 72. maddesi uyarınca sonuç olarak 1.779.570.000 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına, cezasının 647 sayılı Yasanın 5. maddesi gereğince 1’er ay ara ile 10 eşit taksitle alınmasına ve 647 sayılı Yasanın 6. maddesi uyarınca cezasının ertelenmesine, suçta kullanılan tabancanın ve eklerinin 765 sayılı TCY.nın 36. maddesi uyarınca zoralımına karar verilmiştir.

    Bu hüküm Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 26.02.2004 gün ve 3589-525 sayılı ilamı ile; hüküm tarihinden sonra yürürlüğe giren 4806 sayılı Yasayla değişik 765 sayılı TCY.nın 30. maddesi uyarınca sanık Ali’nin sonuç ceza miktarı 949.000.000 liraya, sanık Remezan’ın ise 1.779.387.000 liraya indirilmek suretiyle düzeltilerek onanmak suretiyle kesinleştirilmiştir.

    Hükümlü R...... V..... K......... müdafii tarafından 06.06.2007 havale tarihli dilekçe ile 765 sayılı TCY.nın 466/2. maddesinde düzenlenen kavgada korkutmak amacıyla silah boşaltmak suçunun 5237 sayılı TCY’da düzenlenmediği ve eylemin bu nedenle suç olmaktan çıkarıldığı, hükümlüye taşıma ruhsatı bitim tarihinden itibaren yenileme için tebligat yapılmadığından bu suçun unsurlarının oluşmayacağının da Yargıtay 8. Ceza Dairesinin süreklilik gösteren içtihatlarına konu olduğundan bahisle hükümlünün durumunun yeniden ele alınmasının talep edilmesi üzerine Yalova Ağır Ceza Mahkemesince duruşma açılarak yapılan yargılama sonucunda 18.09.2007 gün ve 91-148 sayı ile hükümlünün taleplerinin reddine karar verilmiştir.

    Hükümlü R...... V..... K......... 24.09.2007 tarihinde süresi içerisinde bu ek kararı temyiz etmiştir.

    Dosyanın temyiz incelemesi için gönderilmesi üzerine, Yargıtay C.Başsavcılığı, tebliğname düzenlemek yerine 28.01.2008 gün ve 276925 sayı ile;

    “Sanığa ait Smith-Wesson marka, 9 mm çapında VYL-0350 seri numaralı tabanca için Yalova Valiliği tarafından 23.01.2001 tarihine kadar geçerli olmak üzere taşıma ruhsatı verildiği, ancak ruhsatın bitiminden bir ay öncesinden itibaren ruhsatını yeniletmesi için herhangi bir tebligat yapılmadığı, sanığın 01.05.2001 tarihinde kendiliğinden yenileme talebinde bulunduğu anlaşılmıştır.

    Sanığın söz konusu silahı suçta kullandığı tarih 26.03.2001 tarihidir. Her ne kadar taşıma ruhsatının süresi bitmiş ise de incelenen dosya kapsamından sanığa yenileme yapılmasına ilişkin tebligatın bu tarihe kadar yapılmadığı görülmüştür.

    21.03.1991 tarih ve 1991/1779 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe konulan Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkındaki Yönetmeliğin 3. maddesinde yapılan değişiklikle “

    “Taşıma ve bulundurma ruhsatları onay tarihinden itibaren beş yıl için geçerli olup, yenileme harcı alınmak şartıyla, her beş yılda bir yenilenir. Sürenin sona ermesinden bir ay önce tebligat için gerekli işlemler başlatılır. Zabıtaca doğrudan veya 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılacak yazılı tebligattan itibaren altı ay içinde ruhsatlarını mevcut durumlarına göre taşıma veya bulundurma ruhsatı olarak yeniletmeyenlerin o silaha ait ruhsatı iptal edilerek, bu yönetmelik hükümlerine göre devri sağlanır. Bu şekilde ruhsatı iptal edilen silah, hiçbir şekilde aynı şahıs adına yeniden ruhsata bağlanamaz”

    ” hükmü getirilmekle, sanığa ruhsatını yeniletmesi hususunda 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri gereğince herhangi bir tebligat yapılmadığının anlaşılması karşısında; 6136 sayılı Yasaya aykırı davranma kastı bulunmayan sanığın beraati yerine yazılı biçimde mahkumiyetine karar verilmesi, yasaya aykırıdır.”

    ” görüşüyle itiraz yasayoluna başvurarak Özel Dairenin 26.02.2004 gün ve 3589-524 sayılı kararının 6136 sayılı Yasaya ilişkin onama kısmının kaldırılarak yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle bozulmasına; karşılıklı adam öldürmeye kalkışma suçuna ilişkin lehe yasa incelemesine ilişkin hükmün de temyize tabi olduğu nazara alınarak bu suçla ilgili tebliğname düzenlenmesi amacıyla dosyanın Yargıtay C.Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

    Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle Yargıtay Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    CEZA GENEL KURULU KARARI

    İncelenen dosya içeriğine göre;

    Özel Daire ilamının 10.03.2004 tarihinde Yargıtay C.Başsavcılığına gönderildiği, aradan 4 yıla yakın bir süre geçtikten sonra Yargıtay C.Başsavcılığınca 28.01.2008 tarihinde itiraz yasa yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.

    Ceza Genel Kurulu Başkanı Osman Şirin tarafından, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının süresinde olup olmadığının öncelikle değerlendirilmesi gerektiğinin ileri sürülmesi üzerine, bu hususun Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ön sorun olarak ele alınması kararlaştırılmıştır.

    Konuya ilişkin yasal düzenleme incelendiğinde;

    5271 sayılı CYY.nın “

    “Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının İtiraz Yetkisi”

    ” başlıklı 308. maddesinde, Yargıtay ceza dairelerinden birinin kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının, ilamın kendisine verildiği tarihten itibaren 30 gün içinde Ceza Genel Kuruluna itiraz edebileceği öngörülmüştür. Ancak, itiraz süresi kural olarak 30 gün olmakla beraber ayrık bir hüküm de getirilmiş ve sanık lehine itirazlarda süre aranmayacağı kurala bağlanmıştır.

    Gerek öğretide gerekse yerleşmiş yargısal kararlarda, yeni yürürlüğe giren yargılama kurallarının yapılacak yargılama işlemlerinde derhal uygulanması ilkesi benimsenmiştir. Yargılama yasalarının derhal uygulanması ilkesi, ülkede aynı anda birden çok yargılama yasasının uygulanmaması gerekliliğine dayanmaktadır. Bu ilkenin istisnası da ancak yeni yürürlüğe konulan yasada geçici maddelerle yapılan düzenlemeler ile ayrık tutulan hallerde ortaya çıkmaktadır. CYY.nın Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki 5320 sayılı Yasanın 4/2. maddesi uyarınca, CYY.nın yürürlüğe girmesinden önceki işlemlerin geçerliliklerini koruyacakları açıktır.

    Somut olayda Yargıtay C.Başsavcılığı 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren, 5271 sayılı CYY.nın 308. maddesinde öngörülen, sanık lehine itirazlarda süre aranmayacağına ilişkin hükmüne dayalı olarak yaklaşık 4 yıl sonra lehe olmak üzere itiraz yasa yoluna başvurmaktadır. Ne var ki; Özel Daire ilamının Yargıtay C.Başsavcılığına verildiği tarihte yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY.nın 322. maddesi uyarınca gerek lehe gerekse aleyhe itirazların 30 gün içinde Yargıtay C.Başsavcılığının itirazına konu edilmesi gerekmekte, süre sona erdiğinde itiraz olanağı kalmamaktadır.

    1412 sayılı CYUY hükümlerince süresinde kullanılmayan itiraz hakkının sonradan yürürlüğe giren 5271 sayılı CYY hükümlerince kullanılması usul hükümlerinin derhal uygulanırlığı ilkesiyle bağdaşmamaktadır.

    Kaldı ki, kesinleşen hükmün infazı sürecinde olağan yasa yoluna tabi olan ve usulen geçerli nitelik taşıyan bir başka yargılama işlemine başlandığında, o işlemleri geçersiz kılarcasına önceki Daire kararı hakkında olağanüstü itiraz yoluna başvurulamayacağının kabulünde de zorunluluk vardır. Örneğin bozma kararından sonra duruşma açılması ya da somut olayda olduğu gibi, kesinleşmiş hükümde değişiklik yargılamasına girişilmesi hallerinde Yargıtay C.Başsavcılığı itirazıyla anılan son usuli işlemlerden öncesine ait bir Daire kararını geçersiz saydırmaya olanak sağlamanın telafi edilemez usul sorunları yaratacağı açıktır.

    Bu yasal düzenlemeler ve açıklanan gerekçeler çerçevesinde, Yargıtay C.Başsavcılığınca, ilamın kendisine verildiği tarihte yürürlükte bulunan kurallara uygun olarak süresinde itiraz yasa yoluna başvurulmadığı anlaşılmakla, itirazın süre yönünden reddine karar verilmelidir.

    SONUÇ:Açıklanan nedenlerle;

    1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının REDDİNE,

    2- Dosyanın, hükümlünün temyiz başvurusu yönünden incelenmek ve tebliğname düzenlemek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 26.02.2008 günü oybirliği ile karar verildi.

    Hemen Ara