Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/7950 Esas 2022/10097 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/7950
Karar No: 2022/10097
Karar Tarihi: 30.06.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/7950 Esas 2022/10097 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

İçtihat metninde, birleşen davalarda kamu alacağı tahsili için yapılan kıymet takdirlerinin itiraz edilebileceği belirtilmiştir. Dosyalar incelendiğinde, asıl davaya konu taşınmaz için SGK tarafından yapılan kıymet takdirinin iptal edilip, daha yeni bir kıymet takdiri işlemi yapıldığı görülmüştür. Bu sebeple, asıl davaya konu olan uyuşmazlığın konusuz kaldığı kararlaştırılmıştır. Ancak, mahkemece yapılan araştırma ve bilirkişi raporu yeterli bulunmamıştır. Bu sebeple, taraflara emsal satışları bildirmeleri, tapu müdürlüğünden değer sorulması ve mülk bilirkişisi ile keşif yapılması gerekmektedir. Kıymet takdiri sonrasında, taşınmazın gerçek değerine göre bir karar verilmelidir. Kararda, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'a sıkça atıfta bulunulmuştur. Özellikle \"Gayrimenkul Malların Haczi ve Satışı\" bölümünde, satış öncesinde, değer biçme gibi işlemlere ilişkin yasal düzenlemelere yer verildiği belirtilmiştir.
10. Hukuk Dairesi         2021/7950 E.  ,  2022/10097 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :... Mahkemesi

    Asıl ve birleşen davalar, 6183 sayılı Yasaya göre yapılan takipte kıymet takdirine itiraz ve yeniden kıymet takdiri istemine ilişkindir.
    Mahkemece, bozma kararına uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Özel hukuk gerçek ve tüzel kişileri, üçüncü kişilerden olan alacaklarını “kamu gücü”nün yardımını kullanarak tahsil edebilirler. Söz konusu kamu gücünün yardım ve kullanımına ilişkin usul ve esaslar 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nda düzenlenmiştir. Şüphesiz Devlet de özel hukuk kişisi olarak davrandığında, anılan kanun hükümlerinden yararlanarak alacağını tahsil edecektir. Ancak, kamu hizmetinin karşılanması amacıyla devletin kamu gücüne göre koyduğu mali yükümlerden doğan alacaklar olarak tanımlanan kamu alacaklarının tahsilinde Devlet kamu gücünün kullanımını Özel Hukuk’tan doğan alacaklar bakımından yetkili kılınan mercilerden istemez. Kamu gücünü Devlet bizzat kendisi kullanır. Bu konudaki usul ile ilgililerin hak ve ödevleri 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’la düzenlenmiştir. (...; Açıklamalı A.A.T.U.H.K. Maliye ve Hukuk Yayınları, Mart 2007, s;3)
    6183 sayılı Kanun kapsamında haczedilenlerin kıymet takdiri anılan Kanun’un 91’inci maddesinde düzenlenmiş olup, kıymet takdirine karşı başvurulacak kanun yolu gösterilmemiştir. Ancak bu yönde, Danıştay 3. Dairesinin 27/09/2013 tarih, 2013/7453 Esas, 2013/3731 Karar sayılı ilamında benimsendiği üzere, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun "Gayrimenkul Malların Haczi ve Satışı" başlıklı üçüncü bölümünde, satış öncesinde, haciz, satış komisyonlarının oluşturulması, değer biçme, satış şartnamesinin hazırlanması, satış ilanı ve ihale yapılması gibi bazı işlemlere ilişkin yasal düzenlemelere yer verilmiş olup, söz konusu işlemlerin herbirinin idarenin tek taraflı olarak idari icra gücüyle tesis edilen zincir işlem niteliğinde olduğu tartışmasız olup, satış komisyonunca takdir edilen bedel üzerinden taşınmazların satışa çıkarılacağı ve satış bedeli üzerinden vergi/prim borcunun karşılanacak olması nedeniyle davacının hukuksal durumunun etkilendiğinin açık olduğu göz önüne alındığında ortada iptal/itiraz davasına konu olabilecek nitelikte, kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem bulunduğu sonucuna varıldığından, söz konusu işleme karşı dava yoluyla iptal/itiraz ve yeniden bedel tespiti istenebileceği kabul edilmesi gerekmektedir. Öncelikle belirtilmelidir ki; arsa niteliğindeki taşınmazlara, banka alımları, açıkça muvazaalı satışlar, artık parsel satışları ve kamulaştırma alanlarındaki satışlar gibi özel amacı olanlar dışındaki satışlar, değerlendirme tarihinden öncesine ait olmaları şartıyla emsal alınmak suretiyle kıymet takdir edilmektedir. Eldeki dava dosyası incelendiğinde, Davacı dava dışı Park ... Tekstil Paz. San ve Dış Tic. Ltd Şti yetkilisi yetkili olduğundan bahisle maliki olduğu ... İli, ... İlçesi, ... Mah. 1686 Ada, 182 Parselde kaim A10 blok zemin kat 2 nolu bağımsız bölümün davalı SGK başkanlığı ... Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü tarafından 2013/1511 sayılı dosya ile satışa çıkartıldığını, kurum tarafından taşınmaz üzerine yaptırılan ekspertiz raporu doğrultusunda taşınmaza 1.400.000,00 TL kıymet takdiri yapıldığını ve taşınmazın bu rakam üzerinden satışa çıkartılmasına karar verildiğini, taşınmaza takdir edilen ücretin taşınmazın gerçek değerinin çok altında olduğunu ve taşınmazın değerinin yeniden tespitini talep ve dava etmiştir. Birleşen davada ise, yine aynı borçla ilgili asıl davaya konu taşınmaz hakkında davalı kurum tarafından bu kez, 13.06.2019 tarihinde 1.680.000 TL kıymet takdiri yapıldığını belirterek taşınmaza takdir edilen ücretin taşınmazın gerçek değerinin çok altında olduğunu belirterek, taşınmazın değerinin yeniden tespitini talep ve dava etmiştir. Buna göre eldeki asıl ve birleşen dava dosyaları birlikte değerlendirildiğinde, asıl davanın konusu olan taşınmaz için davalı kurumca yapılan kıymet takdirinin iptal edilip, 13.06.2019 tarihinde davalı kurumca yeni bir kıymet takdiri işlemi yapıldığı, bu sebeple asıl davaya konu uyuşmazlığın konusuz kaldığı görülmekle hakkındaki dava için karar verilmesine yer olmadığına dair karar hüküm kurulması gerekirken davanın kabulüne dair kurulan hüküm isabetsizdir. Bunun yanında, mahkemece davanın esası hakkında yapılan araştırma ve esas alınan bilirkişi raporu da hüküm kurmaya elverişsizdir. Mahkemece taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zamanda yapılan benzer yüzölçümlü emsal satışları bildirmeleri için uygun süre verilmeli, ilgili tapu müdürlüğünden davaya konu taşınmazın ve bu taşınmaza komşu emsal taşınmazların değerleri re’sen sorulmalı, ayrıca aynı bölgede benzer nitelikte mülk sahibi olan birinin de mülk bilirkişisi olarak katılımı sağlanarak, inşaat mühendisi ile mimarlardan oluşturulacak bilirkişi kuruluyla yapılacak keşif sonrasında, emsal satışlarla davaya konu taşınmaz nitelikleri karşılaştırılarak anılan taşınmazın değeri tespit edilip, sonucuna göre bir karar verilmelidir. Kabule göre de hüküm fıkrasında dava ile ilgili olmayan taraflara dair kısımlara yer verilmesi de bozmayı gerektirir.
    Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O hâlde, taraf vekillerince bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, 30/06/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara