Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/7254 Esas 2022/10253 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/7254
Karar No: 2022/10253
Karar Tarihi: 12.09.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/7254 Esas 2022/10253 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

İş Mahkemesi'nde görülen bir davada, davacının 10 adet ödeme emrinin iptali istemi reddedilmiştir. Ancak, temyiz incelemesi sırasında hükümdeki ödeme emirlerinin numaralarının belirtilmemesi ve limited şirket ortaklarına ilişkin sorumluluğun sadece irdeleme yapılması nedeniyle hüküm bozulmuştur. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun hüküm kapsamı ile ilgili 297. maddesi ve 6183 sayılı Kanun'un limited şirket ortaklarının sorumluluğu ile ilgili 35/1 maddesi kararda açıklanmıştır.
10. Hukuk Dairesi         2022/7254 E.  ,  2022/10253 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi

    Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, bozmaya uyularak hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.
    Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okundu. Temyiz konusu hükme ilişkin dava, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3. maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hâllerden hiçbirine uymadığından, temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
    Dava, davacıya tebliğ edilen 2005/10631, 2010/64176, 2010/64177, 2012/18006, 2012/56588, 2013/100127, 2013/104737, 2013/104738, 2015/27337 ve 2015/27338 takip numaralı 10 adet ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
    Mahkemece verilen ilk karar dairemizin 19.04.2021 tarihli kararıyla “kısa karar – gerekçeli karar çelişkisi” nedeniyle bozulmuş, uyulan bozma ilamı sonrası “Açılan davanın kısmen kabulüne, davaya konu 2013/100127 takip nolu ödeme emrinin 2011/12 dönemine ait borçlardan davacı sorumlu olmakla, borcun bu döneme ait kısmına ilişkin itirazın reddine,
    Davaya konu 2013/100127 takip nolu ödeme emrinin 2011/12 dönemi dışındaki ödeme emri kısmının ve davaya konu diğer tüm ödeme emirlerinin iptaline, 6183 sayılı Yasanın 58. maddesi gereğince 34,00 TL üzerinden %10 haksız çıkma tazminatı olan 3.40 TL.nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine” karar verilmiştir.
    1- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297. maddesinin 2. fıkrasında; “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” şeklinde düzenleme getirilmiştir.
    İlk derece mahkemesince verilen hükümde, kabule konu ve iptaline karar verilen ödeme emirlerinin numaraları belirtilmeksizin infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
    2- 506 sayılı Yasa’nın 80/12. maddesinde; sigorta primlerini haklı sebepleri olmaksızın, birinci fıkrada belirtilen süre içerisinde tahakkuk ve tediye etmeyen kamu kurum ve kuruluşlarının tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri mesul muhasip, sayman ile tüzelkişiliği haiz diğer işverenlerin üst düzeydeki yönetici veya yetkililerinin Kurum'a karşı, işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları, 5510 sayılı Yasa'nın 88. maddesinde de Kurum'un sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanun'da belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcilerinin Kurum'a karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları bildirilmiştir.
    Öte yandan, 6183 sayılı Yasa'nın 35. maddesinde; (Değişik madde: 22.07.1998 - 4369/21. m.) limited şirket ortakları (Değişik ibare: 04.06.2008 - 5766 S.K./3. m.) şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar. (Ek fıkra: 04.06.2008 - 5766 S.K./3. m.) Ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahıslar devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur. (Ek fıkra: 04.06.2008 - 5766 S.K./3. m.) Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur.
    Bir sermaye şirketi türü olan limited şirketlerde ortaklar açısından sınırlı sorumluluk ilkesi geçerlidir. Ortağın asıl borcu, taahhüt ettiği sermayeyi ödemektir. Sermaye borcunu tam olarak yerine getiren ortağın sorumluluğu sona ermektedir. Türk Hukukunda ortaklar, limited şirketin borçlarından şahsen sorumlu değildirler. Başka bir ifade ile, limited şirket, iki veya daha fazla gerçek ve tüzel kişi tarafından bir ticaret ünvanı altında kurulup, iktisadi konularda faaliyet gösteren, ortaklık borçlarından sadece ortaklığın malvarlığı ile sınırlı olarak sorumlu bulunduğu, esas sermayesi muayyen ve bu sermaye ortakların sermaye paylarının toplamına eşit olan ortaklıktır. Ortakların sorumluluğu sadece ortaklığa karşıdır ve esas sermaye payı ile sınırlıdır.
    İlke olarak kanun, ortaklarla limited şirket alacaklıları arasında bir ilişki kurmamış, alacaklılara gereğinde ortaklara başvurma imkanını tanımamıştır. Bu ilkenin üç istisnası vardır. Birincisi, TTK'nun 532/f.3 maddesindeki açığı kapama yükümü, ikincisi selef sıfatıyla sorumluluk (TTK.529, 530 ve 531 maddeleri) ve üçüncüsü ise kamu borçlarından ortakların sorumluluğudur.
    Davanın yasal dayanaklarından olan 6183 sayılı Kanun'un 35/1. maddesinde, limited şirket ortaklarının, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan kamu alacağından sermaye payları oranında doğrudan doğruya sorumlu olacakları ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulacakları, Mükerrer 35/1. maddesinde, tüzel kişilerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan kamu alacaklarının, yasal temsilcilerin kişisel mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edileceği, 55/1. maddesinde, kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir "ödeme emri" ile tebliğ olunacağı, 58/1. maddesinde, kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabileceği belirtilmiştir.
    Eldeki davada ise davacının 29.03.2011 tarihinde şirkete %49,95 oranında ortak olduğu, yukarıda yazılı yasa hükümlerine göre sorumluluğunun bulunup bulunmadığı, borcun şirketten tahsilinin edilemeyen ve edilemeyeceği tartışılmaksızın, sadece müdür ve ortak olduğu dönemler bakımından irdeleme yapılarak karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: ... Anadolu 19. İş Mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 12.09.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara