Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2007/4.MD-258 Esas 2008/24 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2007/4.MD-258
Karar No: 2008/24

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2007/4.MD-258 Esas 2008/24 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu 2007/4.MD-258 E., 2008/24 K.

Ceza Genel Kurulu 2007/4.MD-258 E., 2008/24 K.

  • AŞIRI İŞ YÜKÜNDEN KAYNAKLANAN HATA
  • CUMHURİYET SAVCISININ GÖREVLERİ
  • GÖREVİ SAVSAMA SUÇU
  • 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 230 ]
  • "İçtihat Metni"

    Olay tarihinde Erzurum Cumhuriyet savcısı olan sanık İ...... C.. D.......... hakkında T.C Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 25.08.2004 gün ve 2-38-20-2004 sayılı kovuşturma izni, Adalet Bakanı’nın 27.08.2004 tarihli oluru, Oltu Cumhuriyet Başsavcılığının 10.09.2004 gün ve 410-19 sayılı iddianamesi ve Oltu Ağır Ceza Mahkemesi’nin 23.12.2004 gün ve 35-48 sayılı son soruşturmanın açılması kararı ile görevi savsama suçundan açılan kamu davası sonunda Yargıtay 4. Ceza Dairesince 29.06.2006 gün ve 18-18 sayı ile; “

    “….yüklenen suç açısından sanıkta suç kastının bulunmadığı, eylemin suç işleme bilinç ve iradesiyle gerçekleşmediği, bu nedenle de suçun oluşumu için aranan manevi öğenin olayda oluşmadığı sonuç ve kanısına varılmıştır…

    …” şeklindeki gerekçeye dayanılarak verilen beraat hükmü, Yargıtay Cumhuriyet savcısının temyizi üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nca 06.02.2007 gün ve 250-25 sayı ile; “

    “…..Hükme esas alındığı belirtilen; M...... S... isimli hükümlüye ait para cezalarını ve para cezalarının hapse çevrilmek suretiyle infaz edildiğini gösteren evrak asıllarının dosyada bulunmadığı, buna karşılık dosyaya konulan fotokopilerin de onaysız olduğu..”

    ” gerekçesiyle sair yönleri incelenmeksizin bozulmuştur.

    Bozmaya uyma kararı veren Yargıtay 4. Ceza Dairesince 20.09.2007 gün ve 19-41 sayı ile; “

    “……Sanık yukarıda açıklandığı üzere her ne kadar görevini yerine getirirken yasal düzenlemeye uymamış ise de, sanığın yaklaşık on beş bin olarak ifade edilen ilamat evrakına bakması, aynı zamanda ceza evinde meydana gelen açlık grevleri ile ilgilenmesinin yoğun bir çalışmayı gerekli kılması nedeniyle, C. Savcısı olan sanığın hürriyeti bağlayıcı cezaya çevrilemeyecek para cezasını çevirerek hükümlünün cezaevinde yasaya aykırı olarak kalmasına yol açmasının bir anlık gözden kaçırma ve maddi yanılgıdan kaynaklandığı, bu kadar evrak içerisinde bir hatanın yapılmasının insani yanılgının bir sonucu olduğu, yoğun çalışma temposu içerisinde sürekli dikkati toparlamanın olanaksızlığı karşısında sanıkta görevi savsama suçunun manevi öğesi olan suç kastının gerçekleştiğinden bahsedilemeyeceğinden, yüklenen suç açısından sanıkta suç kastının, bilinç ve iradesinin bulunmaması …

    …” biçimindeki gerekçe ile sanığın beraatına karar verilmiştir.

    Hükmün Yargıtay Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya Yargıtay C.Başsavcılığının “

    “bozma”

    ” istekli 13.11.2007 gün ve 58256 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulu’nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    CEZA GENEL KURULU KARARI

    Erzurum Cumhuriyet savcısı olan sanık İ...... C.. D..........’nun; hakkında dört ayrı ilamla para cezasına hükmedilmiş bulunan 18 yaşından küçük M...... S...’nun para cezalarını ödememesi üzerine bu kişi hakkındaki para cezalarını 647 sayılı Yasa hükümlerine aykırı olarak hapse çevirmek ve bu suretle M...... S...’nun haksız yere 78 gün hapiste yatmasına neden olmaktan ibaret olan eylemiyle ilgili olarak yapılan yargılama sonunda verilen beraat kararı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca görevi savsama suçunun unsurlarının oluştuğundan bahisle temyiz edilmiştir.

    Dosya incelendiğinde;

    28.11.1984 doğumlu olan M...... S...’nun; Erzurum 1.Asliye Ceza Mahkemesinin 24.12.2002 gün ve 344-587 sayılı kararı ile; hırsızlık suçundan 1.454.027.200 lira ağır para cezasına; Erzurum Sulh Ceza Mahkemesinin 17.07.2001 gün ve 942-1102 sayılı kararı (ve Erzurum 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.12.2002 gün ve 344-587 sayılı erteli cezanın aynen infazına ilişkin kararı) ile; hırsızlık suçundan 121.680.000 lira ağır para cezasına; Erzurum 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.05.2003 gün ve 630-271 sayılı kararı ile; hırsızlık suçundan 1.744.832.000 lira ağır para cezasına; Erzurum Sulh Ceza Mahkemesinin 18.03.2003 gün ve 1451-177 sayılı ceza kararnamesi ile de kesici aletle etkili eylem suçundan 193.870.000 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği görülmektedir.

    Anılan dört ilamdan ilk ikisinde yer alan ağır para cezaları Erzurum 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 16.04.2003 gün ve 75 müt. kararı ile 1.575.707.200 lira, sonraki ikisinde yer alan ağır para cezaları ise Erzurum 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 01.09.2003 gün ve 154 sayılı kararı ile 1.938.702.000 lira olarak içtima ettirilmiştir.

    Para cezalarının ödeme emrinin tebliğine rağmen ödenmemesi üzerine; ilk iki ilamdaki para cezaları 90 gün, sonraki iki ilamdaki para cezaları ise 111 gün hapis cezasına çevrilmiş olup, M...... S... 90 günlük hapis cezasının infazı amacıyla 11.04.2003- 20.05.2003 tarihleri arasında, 111 günlük hapis cezasının infazı amacıyla da 25.08.2003-09.10.2003 tarihleri arasında cezaevine konulmuştur. Daha sonra ise şartla tahliye edilmiştir.

    Para cezalarının hapse çevrilmesine ilişkin kararların sanık tarafından verildiği hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Bu husus dosyadaki karar ve müddetnamelerden anlaşıldığı gibi, sanık tarafından da açıkça ikrar edilmektedir.

    Olay tarihinde yürürlükte bulunan 647 sayılı Yasanın 21.01.1983 gün ve 2788 sayılı Yasa ile değişik 5/7. madde ve fıkrasındaki “

    “…Haklarında Türk Ceza Kanununun 54 ve 55. maddeleri ile 2253 sayılı Çocuk Mahkemelerinin Kuruluşu, Görev ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun 12. maddesi uygulanmak suretiyle hüküm giyenlerin para cezaları kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezadan çevrilmiş olsa bile hapse çevrilemez. Bu takdirde maddesi son fıkrası hükümleri uygulanır…

    ….”

    ” ve aynı maddenin son fıkrasındaki “

    “Çektirilen hapis süresi para cezasını tamamıyla karşılamamış olursa geri kalan paranın tahsili için ilam Cumhuriyet savcılığınca mahallin en büyük mal memurluğuna verilir. Ve mal memurluğunca Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanuna göre infaz edilir.”

    ” hükümleri karşısında sanığın eyleminin hukuka uygun bulunmadığı açıktır. Bir başka deyişle, Cumhuriyet savcısı olan sanığın, M...... S...’nun ödeme yapmaması nedeniyle tahsil edilemeyen para cezalarının Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Yasa’ya göre tahsil edilmesi için ilamı mahallin en büyük mal memurluğuna göndermek yerine, para cezalarını hapse çevirmek ve ilgiliyi toplam 78 gün hapis yatırmaktan ibaret eylemi hukuka aykırıdır.

    Bununla birlikte sanığın hukuka aykırı olduğu belirlenmiş bulunan eyleminin, “

    “görevi savsama suçunu”

    ” oluşturup oluşturmadığının tartışılması gerekmiştir.

    765 sayılı TCY.nın 230 ncu maddesinde, “

    “Hangi nedenle olursa olsun memuriyet görevini yapmakta savsama ve gecikme gösteren veya üstünün yasaya göre verdiği buyrukları geçerli bir neden olmadan yapmayan memur....cezalandırılır....”

    ” hükmü yer almaktadır.

    Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 09.07.2002 gün ve 178-287 tarihli kararında da belirtildiği üzere; belli bir kamu hizmeti veya görevi yapan memurun yapmakla görevli olduğu işi yapmaması veya yasaya göre yapılması gereken biçimde yerine getirmemesi veya geciktirmesi suç sayılmıştır. Buna karşılık, görevi savsama suçu kasten işlenebilen suçlardan olup, oluşması için memurun görevini bilerek ve isteyerek savsaması gerekmektedir.

    Olayımızda ise; sanığın yasaya aykırı olarak M...... S... isimli çocuğun hürriyetini 78 gün kısıtladığı hususunda şüphe bulunmamakla birlikte, söz konusu uygulamanın iş yoğunluğu kaynaklı beşeri hatadan kaynaklandığı kabul edilmelidir.

    Zira, Erzurum’da tek başına infaz savcısı olarak görev yapmakta olan sanık; aynı zamanda Bakanlık fezlekelerine bakmakla ve cezaevi personelinin sicil-disiplin amirliğini yapmakla da görevlidir. Gerek işbölümü çizelgesinden, gerek dosyaya konulmuş olan iş cetvellerinden ve gerekse Erzurum Cumhuriyet Başsavcısı tarafından düzenlenerek dosyaya ibraz edilmiş bulunan bilgi notundan anlaşıldığı kadarıyla, sanık; 2002 yılında 2961 infaz işine bakmış ve bunlardan 1917 tanesini bitirmiştir, 2003 yılında ise gelen iş 3669 çıkan iş ise 2755 olarak görülmektedir. Yine 2002 yılında gelen 15 Bakanlık fezlekesinden 6 tanesi, 2003 yılında da 28 bakanlık fezlekesinden 20 tanesi çıkartılmıştır. Bunun ötesinde, Erzurum ili Merkez ilçesinde; E Tipi, H Tipi ve Açık olmak üzere 3 adet cezaevi bulunmaktadır. İş bölümü cetveline göre her üç cezaevinin denetim ve gözetimi, Cumhuriyet Başsavcısı ile birlikte sanığa verilmiştir. Sanık infaz işleri yanında cezaevlerinde meydana gelen görevli personel ve hükümlü-tutukluların işlediği suçlara ilişkin hazırlık soruşturmalarını yürütmekle de görevlendirilmiştir. 06.05.2004 tarihi itibarıyla her üç cezaevinde 473 hükümlü, 230 tutuklu ve 29 hükmen tutuklu olmak üzere toplam 732 kişi bulunmaktadır. H tipi cezaevi yalnızca terör hükümlülerine tahsis edilmiştir. Halen 170 terör suçlusu bu cezaevinde kalmaktadır. Ayrıca E tipi cezaevinde çıkar amaçlı suç örgütü üyesi 18 kişi kalmaktadır. E tipi cezaevinde 40 tane de yabancı uyruklu kişi vardır. Önemli ölçüde tutuklu-hükümlü sirkülasyonu yaşanmaktadır. Terör örgütü üyesi tutuklu ve hükümlüler zaman zaman açlık grevleri yapmaktadırlar. Bunlarla ilgili disiplin soruşturmaları dahi sanık tarafından yapılmaktadır. Bu işlerin dışında; Mayıs 2004 tarihi itibarıyla E tipi cezaevinde çalışan 184, H tipi cezaevinde çalışan 130, açık cezaevinde çalışan 70 olmak üzere, toplam 384 personelin sicil amiri de sanık İ...... C.. D..........’dur.

    Sonuç olarak, sanığın bir kamu görevlisinden beklenen yeterli ihtimamı gösterdiği halde, elinde olmayan ve aşırı iş yükünden kaynaklanan sebeplerle hata yaparak M...... S...’nun mağduriyetine neden olduğu olayda görevi savsama suçunu işleme kastının bulunmadığı anlaşıldığından, unsurları oluşmayan suç yönünden beraatına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

    Bu itibarla, yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle, tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak hükmün onanmasına karar verilmelidir.

    Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Genel Kurul Üyesi, sanığın görevi savsama suçunu işlediğinin kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilmesi yönünde karşıoy kullanmıştır.

    SONUÇ:Açıklanan nedenlerle,

    1-Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 20.09.2007 gün ve 19-41 sayılı hükmünün ONANMASINA,

    2-Dosyanın Yargıtay 4. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 12.02.2008 günü yapılan müzakerede tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak oyçokluğuyla karar verildi.

    Hemen Ara