Sanık K. S..’in taammüden adam öldürme suçundan 4771 sayılı Yasanın 1. maddesi ile değişik 765 sayılı TCY’nın 450/4. maddesi uyarınca müebbet ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına, tabanca, mermiler, boş kovanlar ve çekirdeğin TCY’nın 36. maddesi uyarınca zoralımına, 480.000.000 lira avukatlık ücretinin sanıktan alınarak müdahil tarafa verilmesine ilişkin Bursa 1. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 25.09.2002 gün ve 122-309 sayılı hüküm sanık müdafii ile katılan vekili tarafından temyiz edilmekle dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 06.10.2003 gün ve 2076-2195 sayı ile;
“a) Boşandığı eşi olan maktule ile barışıp birlikte yaşamak isteyen sanığın, olay yerinde bu yoldaki ısrarlı talebinin maktule tarafından reddi üzerine ateş edip öldürdüğünün tanık beyanı ve dosya kapsamından anlaşılması, eve dönme şartı gerçekleştiği takdirde eylemin ika edilmeyeceğinin açığa çıkması karşısında şarta bağlı tasarlamadan söz edilemeyeceği cihetle, sanığın suç işleme kastındaki yoğunluk teşdit sebebi yapılarak TCK.nun 448. maddesi ile tecziyesi gerekirken yazılı şekilde suç vasfının belirlenmesinde hata edilmesi,
b) Kayden anne adı M..olan sanığın M..anne adı üzerinden alınan sabıka kaydına göre hüküm tesisi,
c) Maktu vekalet ücretinin vekil yerine müdahil asile hükmedilmesi” isabetsiz-liklerinden bozulmuştur.
Bozmanın b ve c bentlerindeki nedenlere eylemli biçimde uyan Yerel Mahkeme (a) bendindeki bozma nedeni yönünden 26.03.2004 gün ve 294-70 sayı ile önceki hükmünde direnerek; tasarlayarak adam öldürme suçundan dolayı aynı hükmü kurmuştur.
Bu hüküm sanık müdafii tarafından temyiz edilmişse de, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 5218 sayılı Yasanın Geçici 2. maddesi uyarınca yeniden karara bağlanması bakımından dosyayı mahalline göndermiş, Yerel Mahkeme ise evrak üzerinde yaptığı değerlendirme sonunda, 08.10.2004 gün ve 294-70 sayı ile; sanığın 5218 sayılı Yasa ile değişik TCY’nın 450/4. maddesi uyarınca ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına, hakkında 31, 33. maddelerin uygulanmasına, karar vermiştir.
Bu hüküm de sanık müdafii tarafından temyiz edilmiş, ancak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 5320 sayılı Yasanın 8/2. maddesi uyarınca, hükümden sonra yürürlüğe giren yeni yasal düzenlemeler doğrultusunda yeniden bir değerlendirme yapılarak hüküm tesisi bakımından dosyayı mahalline göndermiştir.
Yerel Mahkeme bu kez duruşma açarak yaptığı yargılama sonunda 31.10.2006 gün ve 371-396 sayı ile;
“..... Şarta bağlı olarak ifade olunan ‘birlikte yaşama ve barışma’ isteklerinin olayın mahiyetine göre ve maddi olaya göre kabul edilebilir nitelikte olması halinde gerçekleşmesi muhtemel şart olarak kabulü mümkün olabilir. Taraflar boşanmış olabilirler. Boşandıktan sonra aralarında devam eden tartışmasız, ihtilafsız ve huzurlu bir ortamda yeniden evlilik birliğinin tesisi için sanık veya maktule tarafından yapılan iyiniyetli girişimler sonucu yeniden bir evlilik tesis edilebilir ise de, olayımızda böyle bir ortamın bulunmadığı, tarafların bir araya gelmelerinin hiçbir şekilde mümkün olmadığı, maktûlenin her ortamda bunu dile getirdiği, bunları hiç dikkate almayan sanığın hiç gereği olmadığı halde çok miktarda mermi ve iki tabancayla Bursa’ya gelerek maktûleyi öldürdüğü anlaşılmıştır. Mahkememizce, sanığın yeniden birlikte yaşama ve barışma şeklindeki tekliflerinin ve yeniden bir evlilik birliği tesis etme tekliflerinin samimi olmadığı ve kabul edilebilir de olmadığı dosya kapsamına, tanık anlatımlarına dayanarak kabul edilmiş olmakla, sanığın boşanmanın vukua geldiği tarih ile suç tarihi arasında gerçekleşen yaklaşık altı aylık sürede bütün unsurları da düşünerek tasarlayarak bu suçu işlediği sonuç ve kanaatine varılmıştır.” gerekçesiyle,
Sanığın tasarlayarak adam öldürme suçundan lehine olduğu kabul edilen 5237 sayılı Türk Ceza Yasası’nın 82/1-a maddesi uyarınca müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hakkında aynı Yasanın 53/1-2 madde ve fıkralarının uygulanmasına, sanığın şartla salıverilme kararının geri alınması için karar kesinleştiğinde ilgili mahkemesine yazı yazılmasına karar vermiştir.
Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi ve kendiliğinden de temyize tabi bulunması nedeniyle dosya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “hükmün bozulması görüşünü içeren” 26.09.2007 gün ve 38632 sayılı tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkan¬lığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yerel Mahkeme, sanığın eyleminin tasarlayarak adam öldürme suçunu oluştur¬duğundan bahisle ve bozmadan sonra yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Yasası’nın ilgili maddelerini uygulamak suretiyle öncekinden farklı bir hüküm kurmuştur. Yeni bir uygulamaya ilişen bu yön Özel Dairece denetlenmemiştir. Özel Dairece incelenmeyen hususların ise ilk kez ve doğrudan Ceza Genel Kurulu’nca incelenmesi olanaksızdır. O halde, bu yeni hükme yönelik temyiz incelemesinin Özel Dairece yapılması gerekir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
Dosyanın temyiz incelemesi yapılması için Yargıtay Birinci Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 05.02.2008 günü oybirliği ile karar verildi.