Esas No: 2022/7516
Karar No: 2022/10562
Karar Tarihi: 14.09.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/7516 Esas 2022/10562 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2022/7516 E. , 2022/10562 K.Özet:
Dava, hizmet tespiti ve prime esas kazancın tespiti istemiyle açılmıştır. İlk derece mahkemesi davanın kısmen kabulüne karar vermiş, feri müdahil Kurum vekili tarafından başvurulan istinaf sonucu istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. Bunun üzerine feri müdahil Kurum vekili tarafından temyiz edilen karar bozulmuştur. Davalı şirket ve feri müdahil Kurum vekillerinin temyiz itirazları kabul edilmiş ve hüküm BOZULMUŞTUR. Kanun maddeleri ise şu şekildedir: 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 288, 289 ve 292. maddeleri ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 200 ve 202. maddeleri.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti ve prime esas kazancın tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı feri müdahil Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, feri müdahil Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 2020/6656 2021/499 K. 20.01.2021 günlü kararı ile bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma sonrası ... 7. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Anılan kararın, davalı ... Çelik End. San. A.Ş. ile feri müdahil Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dairemizin 20.01.2021 tarihli bozma ilamında “... Mahkemenin,davacının hizmet tespiti istemine dair kararı yerinde ise de prime esas kazanca yönelik isteme dair kararı eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun; 288. maddesinde, bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri belir bir tutarı geçtiği takdirde senetle kanıtlanması gerektiği, bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri, ödeme veya borçtan kurtarma (ibra) gibi herhangi bir sebeple belir bir tutardan aşağı düşse bile senetsiz kanıtlanamayacağı bildirilmiş, 289. maddesinde, 288. madde uyarınca senetle kanıtlanması gereken konularda yukarıdaki hükümler hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati durumunda tanık dinlenebileceği, 292. maddesinde de, senetle kanıtlanması zorunlu konularda yazılı bir delil başlangıcı varsa tanık dinlenebileceği açıklanarak delil başlangıcının, dava konusunun tamamen kanıtlanmasına yeterli olmamakla birlikte, bunun var olduğunu gösteren ve aleyhine sunulmuş olan tarafça verilen kağıt ve belgeler olduğu belirtilmiştir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 200 ve 202. maddelerinde de bu düzenlemeler korunmuştur.
Kuruma ödenmesi gereken sigorta primlerinin hesabında gerçek ücretin/kazancın esas alınması gerekmekte olup hizmet tespiti davalarının kamusal niteliği gereği, çalışma olgusu her türlü kanıtla ispatlanabilmesine karşın ücret konusunda aynı genişlikte ispat serbestliği söz konusu değildir ve değinilen maddelerde yazılı sınırları aşan ücret alma iddialarının yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır. Ücret tutarı maddede belirtilen sınırları aştığı takdirde, tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe sahip olarak düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla, sigortalının imzasını içeren aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticari defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerle kanıtlanması olanaklıdır. Yazılı delille ispat sınırının altında kalan miktar için tanık dinlenebileceği gibi, tespiti istenen miktar sınırı aşsa dahi varlığı iddia edilen çalışmanın öncesine ve sonrasına ait yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgeler bulunuyorsa tanık dinlenmesi mümkündür. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20.10.2010 gün ve 2010/10-480 Esas - 2010/523 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10-481 Esas - 2010/524 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10-482 Esas - 2010/525 Karar, 19.10.2011 gün ve 2011/10-608 Esas - 2011/649 Karar, 19.06.2013 gün ve 2012/10-1617 Esas - 2013/850 Karar sayılı ilamlarında da aynı görüş ve yaklaşım benimsenmiştir.
Diğer taraftan davanın diğer yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun “Prime esas ücretler” başlığını taşıyan 77. maddesinin 1. fıkrası ile 5510 sayılı Kanunun “Prime esas kazançlar” başlığını taşıyan 80. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, 4/1(a) maddesi kapsamındaki sigortalıların prime esas kazançlarının hesabında; idare veya yargı mercilerince verilen karar gereğince yukarıdaki (1) ve (2) numaralı alt bentlerde belirtilen kazançlar niteliğinde olmak üzere sigortalılara o ay içinde yapılan ödemelerin, brüt toplamının esas alınacağı öngörülmüştür.
Buna göre, maddenin 1/(b) bendinde sayılan istisnalara girmemesi koşuluyla hizmet akdi karşılığı elde edilen gelirlerden sigorta primi kesilmesi asıldır. Anılan Kanunun 3. maddesinde ücret, 4. maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c) bendi kapsamında sigortalı sayılanlara saatlik, günlük, haftalık, aylık veya yıllık olarak para ile ödenen ve süreklilik niteliği taşıyan brüt tutar olarak tanımlanmış, 4857 sayılı İş Kanununun 32. maddesinde de genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tarif edilmiştir. 5510 sayılı Kanunun 80. maddesinin 1. fıkrasının (a)/(1) alt bendindeki “ücretler” kavramı içine asıl ücretle birlikte fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücretleri gibi unsurlar da girmektedir. (3) numaralı alt bend gereğince, idare veya yargı makamları tarafından belirlenen ücretlerin prim hesabına esas alınabilmesi için bu tür kazançlara hak kazanmak yeterli olmamakta, işçilik alacaklarına ilişkin taraflar arasında çıkan uyuşmazlıkta mahkemece verilen karar sonrasında işçiye (sigortalıya) ödeme yapılmış olması aranmakta, bu durumda, yargı kararı ile hak kazanılan ücret niteliğindeki kazançların primlerinin sigortalı payının infaz sırasında sigortalıya yapılan ödemeden düşülmesi işverenin Kuruma karşı prim yükümlülüğünü kaldırmadığı da dikkate alınmak suretiyle, ödemenin yapıldığı ayın prime esas kazanç matrahına dâhil edilmesi, hizmet akdi daha önceki bir tarihte sona erdiği takdirde ise yapılan ödemelerin çalışmanın geçtiği son ayın prime esas kazancında gözetilmesi gerekmektedir.
Somut olayda, Mahkemece, prime esas kazancın tespitine yönelik; davalı işveren tarafından davacıya 14.04.2017 tarihinde ... Bankası üzerinden yapılan 26.800 TL’lik toplu ödemeye ilişkin belgenin öncelikle niteliğinin belirlenmesi,bu ödemenin işçilik alacakları kapsamında yapılan bir ödeme olduğunun anlaşılması halinde hangi döneme karşılık yapıldığının açık ve net şekilde belirlenip bu kapsamda bu ödemenin yapıldığı aya veya akit sona ermişse yapılan ödemenin yalnızca hizmetin gerçekleştiği son ayın prime esas kazancına dahil edilebileceği de dikkate alınmak suretiyle yukarıda açıklanan ilkeler kapsamında toplanan kanıtlardan elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır ....” şeklinde ayrıntılı ve yol gösterici bozma ilamının gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği anlaşılmış olup, verilen karar eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.
Dosya kapsamından, Mahkemece, bozma ilamı sonrasında, 20/03/2013-14/04/2017 tarihleri arasında kesintisiz olarak hizmet akdi ile çalıştığı kabul edilen davacının, prime esas kazancının tespitine ilişkin talebine karşılık ise; davalı şirket tarafından dava öncesinde kısmi olarak yapılan bildirim dönemi olan 20/03/2013-18/09/2013 tarihleri arasındaki bildirimlerde gösterilen prime esas kazanç tutarlarının bu dönem öncesi ve sonrası ihtilaf konusu dönemler için yazılı delil başlangıcı olduğunun kabulü ile tanık beyanlarının da bunu destekler yönde beyanlarının olduğu belirtilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
Mahkemece, önceki bozma ilamında belirtilen ilkeler çerçevesinde ve özellikle 14.04.2017 tarihinde ... Bankası üzerinden davacıya yapıldığı belirtilen 26.800 TL’lik toplu ödemeye ilişkin belgenin öncelikle niteliğinin belirlenmesi,bu ödemenin işçilik alacakları kapsamında yapılan bir ödeme olduğunun anlaşılması halinde hangi döneme karşılık yapıldığının açık ve net şekilde belirlenip bu kapsamda bu ödemenin yapıldığı aya veya akit sona ermişse yapılan ödemenin yalnızca hizmetin gerçekleştiği son ayın prime esas kazancına dahil edilebileceği de dikkate alınmak suretiyle toplanan kanıtlardan elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan maddî ve hukukî olgular gözetilmeksizin eksik araştırma, inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı gerekçelerle karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı vekili ile feri müdahil Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, 14/09/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.