Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/6952 Esas 2022/10513 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/6952
Karar No: 2022/10513
Karar Tarihi: 14.09.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/6952 Esas 2022/10513 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2022/6952 E.  ,  2022/10513 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : ... 25. İş Mahkemesi

    Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10 . Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM:
    Davacı vekili; davacının 01.07.1989 - 09.02.2013 tarihleri arasında ... Apartmanında apartman görevlisi (kapıcı) olarak fiilen çalıştığı, davalı işveren apartman yönetimi davacının SSK işe giriş bildirgesini vermediği ve SSK primlerini hiç yatırmadığı, davacının davalı işyerindeki mesaisinin sabah saat 06.00 da başlayıp, gece saat 22.00 ye kadar haftanın 7 günü devam ettiği, davalı işyerinde kapıcılık hizmeti yerine getirilirken ilk 4 yıl, kömürlü kaloriferi yaktığı, daha sonra doğalgaza geçildiği, aralıksız her sabah ve öğlenleri düzenli olarak apartmandaki dairelere market servisi yaptığı, her akşam çöpleri aldığı, bina temizliği ve bahçe bakımını yaptığı, ayrıca gün içinde ve akşamları kat maliklerine çağrılmak suretiyle alışveriş, fatura yatırma vs. gibi servisleri kesintisiz ve aralıksız olarak bilfiil yerine getirdiği, bu çalışmalarına karşılık davacıya ücret ödenmediği, yaşadığı kapıcı dairesinin elektrik ve sularının kesilmesi ve faturalarının ödenmemesi, SSK primlerinin ısrarla yatırılmamaya devam edilmesi, kendisine sürekli çık git seni artık istemiyoruz, sana maaş da ödemeyeceğiz, sigortanı da yatırmayacağız denilerek taciz edilmesi sonucunda 09.02.2013 tarihinde davalı işyerinden ayrılmak zorunda kaldığı iddia edilerek; davacının davalı ... Apartmanında kapıcılık görevini yerine getirdiğinin ve 01.07.1989-09.02.2013 tarihleri arasında SSK'lı olarak çalıştığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
    II-CEVAP:
    Davalı davaya cevap vermemiştir.
    Feri müdahil kurum davaya cevap vermemiş, vekili duruşmalarda davanın reddini istemiştir.
    III-MAHKEME KARARI:
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    Davanın kısmen kabul, kısmen reddine; davacının, davalı apartman yöneticiliğine ait tescilsiz iş yerinde davalı apartman yöneticiliğine bağlı olarak 09/10/2009-05/03/2010 ile 02/06/2010-09/02/2013 tarihleri arasında asgari ücret üzerinden ayda 4 gün kısmi süreli hizmet akdi ile çalıştığının tespitine,
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davacı vekili, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Müvekkil davalı apartmana eşiyle resmi nikah yapmadan evlenerek, 1989 yılında taşınmış ve apartman yönetiminde tam gün kapıcılık hizmeti yapmaya başlamıştır. Müvekkil ile eşinin resmi nikahı ise 1991 yılında yapıldığını, bizzat kapıcılık hizmetni tam gün olarak yerine getirdiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. ve 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddeleri olup anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır.
    Hizmet tespiti davalarının amacı, hizmetlerin karşılığı olan sosyal güvenlik haklarının korunmasıdır. Hizmet akdine dayalı çalışma olgusunun ispatında delil sınırlandırması yoksa da davacının Kurum sicil dosyası, işyeri özlük dosyası temin edilip işyerinin Kanunun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlendikten sonra iddia edilen çalışmanın başlangıç ve bitiş tarihleri, hangi işyerinde ne iş yapıldığı, işyerinin kapsam, kapasite ve niteliği, prime esas kazanca tabi ücretin ne olduğu, çalışmanın sürekli, kesintili, mevsimlik olup olmadığı eksiksiz bir şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır.
    Taraf tanıklarının sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre dinlenilmeli, re’sen araştırma kapsamında sadece taraf tanıkları ile yetinilmeyip mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve postabaşı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde belirlenmelidir.
    506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi ya da çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihide kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.
    Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davacının ilk defa davalı apartmana evlendikleri tarih olan 12/11/1991 tarihinde geldiğini kabul ile davacının 01/07/1989 - 10/12/1991 tarihleri arasında davalı apartmanda çalışmasının söz konusu olmadığı, davacının eşi ...' in tam zamanlı sigortalı çalıştığı dönemde davacının, davalı apartmanın kapıcılık hizmetlerini yaptığı, davacının eşinin işsiz olduğu dönemlerde ...' in kapıcılık işlerini yaptığı kabul edilmiş ve hüküm kurulmuştur.
    Somut olayda, Mahkemece verilen karar eksik araştırma ve incelemeye dayalıdır.
    Mahkemece yapılacak iş; yukarıda belirtilen yasal mevzuat uyarınca, davacının eşi ...’in başka işyerlerinde fasılalı olmakla birlikte tam zamanlı çalışmasının bulunduğu gözetilerek, asıl kapıcılık işini kimin yaptığı, davacı eşin çalışmadığı dönemlerde davacının kapıcılık görevini asli olarak mı yoksa eşine yardım şeklinde mi yaptığı, işin kapasitesi, çalışmanın niteliği ve süresi, kısmi ya da tam gün olup olmadığı hususunu belirlemek için re’sen araştırma kapsamında sadece taraf tanıkları ile yetinilmeyip civar kapıcılar ve varsa market çalışanları resen dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli, davacının çalışmasının tam zamanlı olup olmadığı, davacı ve eşinin oturdukları meskenin elektrik ve su aboneliğinin ne zaman başladığı ve aboneliğin kimin adına yapıldığı, mahkemece davacının eşi ...’in Sigortalı bildirimlerinin yapıldığı tarihlerde davalı apartmanda çalıştığının kabulü ile 28/11/2008 öncesi dönemin hak düşürücü süre nedeniyle reddedildiği anlaşılmakla, hak düşürücü sürenin talebin 01/07/1989 tarihinden itibaren kesintisiz olduğu gözetilerek, hak düşürücü süre irdelemesi yapılmalı uyuşmazlık konusu husus hiç bir kuşku ve tereddüte yer vermeyecek şekilde tespit olunmalı ve tüm deliller toplandıktan elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.
    Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme sonucu, yeterli olmayan tanık beyanına istinaden, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak; İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK'nın 373/1. maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 14/09/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara