Esas No: 2007/10-278
Karar No: 2008/11
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2007/10-278 Esas 2008/11 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Mahkeme, sanık M...... Ö....’un karşılıksız çek düzenlemek suçundan 30.000 YTL para cezası ve 1 yıl bankalarda çek hesabı açtırmaktan yasaklanmasına karar vermiştir. Ancak, kararın yanlış avukata tebliğ edilmesi nedeniyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itiraz etmiştir. Av.E.... K.....’nun vaki temyizi nedeniyle yeniden temyiz davası açılması için dosyanın Yargıtay 10. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir. Kararda, cezai yaptırımın 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun'un 16/1. maddesi uyarınca verildiği belirtilmiştir. Ayrıca, aynı kanunun 16/3. maddesi uyarınca bankalarda çek hesabı açtırmaktan yasaklanmanın da bir cezai yaptırım olduğu açıklanmıştır.
Ceza Genel Kurulu 2007/10-278 E., 2008/11 K.
"İçtihat Metni"
Karşılıksız çek düzenlemek suçundan yapılan yargılama sonunda; sanık M...... Ö....’un 4814 sayılı Yasa ile değişik 3167 sayılı Yasanın 16/1. maddesi uyarınca 4 adet çek bedeli toplamı olan 30.000 YTL ağır para cezası ile cezalandırılmasına ve aynı Yasanın 16/3. maddesi uyarınca 1 yıl süre ile bankalarda çek hesabı açtırmaktan yasaklanmasına ilişkin Konya 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 07.02.2005 gün ve 1734-85 sayılı hükmün sanıkla aynı adı taşıyan başka bir kişinin müdafii olan Av.T.... T.....’ye tebliği ve aynı avukat tarafından sanık müdafii sıfatıyla temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Ceza Dairesince 08.02.2007 gün ve 859-1337 sayı ile onama kararı verilmiştir.
Bu sırada, kararı öğrenen ve sanığın gerçek müdafii olan Av.E.... K.....’nun 27.04.2007 ve 29.05.2007 tarihlerinde temyiz dilekçesi vermesi nedeniyle, Konya 1. Asliye Ceza Mahkemesince 16.05.2007 gün ve 118 müteferrik sayı ile infazın durdurulması ve dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay’a gönderilmesi karar altına alınmıştır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “
“…temyize yetkili olmayan kişi tarafından yapılan 28.04.2005 tarihli temyiz talebinin CYUY.nun 317. maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekirken onama kararı verilmiş olması nedeniyle, onama kararının kaldırılarak Av.T.... T.....’nin temyiz isteminin reddine ve bu karara yönelik Av.E.... K.....’nun yasal süresi içerisindeki temyiz istemi konusunda tebliğname düzenlenmesi için dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi”
” istemini havi 10.12.2007 gün ve 228211 sayılı itiraz yazısı ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca konuşulup görüşüldü:
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
gibi Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında ortaya çıkan ve Genel Kurulca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, Av.T.... T.....’nin ve Av.E.... K.....’nun temyizlerinin geçerli olup olmadıkları ile bunların geçerli olup olmamalarından kaynaklanan sonuçlara ilişkindir.
Dosya incelendiğinde; sanık, N....... ve F.... oğlu M...... Ö.... hakkında aynı firmaya verdiği dört adet çekin karşılıksız çıkması nedeniyle yapılan şikayetler üzerine toplam 4 ayrı iddianame ile kamu davasının açılmış bulunduğu, başlangıçta ayrı ayrı görülmekte olan bu davaların son aşamada birleştirildiği ve verilen mahkumiyet kararının da tüm bu davaları kapsadığı görülmektedir.
Bununla birlikte, mahkumiyet kararı sanığın, müdafiinin, katılanın ve vekilinin yokluğunda verilmiş olup; katılan vekiline 25.04.2005 tarihinde, sanık müdafi sıfatıyla da Mevlüt ve Şaziye oğlu M...... Ö.... müdafi Av. T.... T.....’ye 26.04.2005 tarihinde tebliğ edilmiştir. Hüküm katılan vekili tarafından temyiz edilmemişse de, hükmün kendi müvekkili ile ilgili olduğunu düşünen Av. T.... T..... tarafından temyiz edilmiş ve bu temyiz üzerine geldiği Yargıtay 10. Ceza Dairesince de onanmıştır.
Dosyanın asıl sanığı olan Nurettin ve Fatma oğlu M...... Ö.... müdafii olan Av. E.... K..... ise durumu onama kararından sonra öğrenmiş ve süresi içerisinde verdiği dilekçe ile temyiz isteminde bulunmuştur.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı, yanlış avukata yapılan tebligatın ve bu avukatın verdiği temyiz dilekçesinin geçersizliği nedeniyle onama kararının kaldırılması gerektiğine, buna karşılık Av.E.... K.....’nun dilekçesi nedeniyle yeni bir temyiz incelemesi yapılması lüzumuna ilişkindir.
Gerçekten de, olayımızda gerçek sanık Nurettin ve Fatma oğlu 1969 doğumlu M...... Ö....’dur. Sanık Niğde 1. Noterliği’nin 25.09.2000 gün ve 11991 sayılı evrakından anlaşıldığı üzere Av.E.... K.....’yu vekaletname düzenlemek suretiyle vekil tayin etmiştir. Nitekim, yargılama boyunca da sanık müdafii olarak Av.E.... K..... görev yapmıştır. Av. T.... T..... ile sanık arasında herhangi bir şekilde vekalet ilişkisi bulunmamaktadır. Hükmün Av.E.... K..... yerine, Av.T.... T.....’ye tebliğ edilmiş olması isim benzerliğinden kaynaklanan yanlış bir algılamanın sonucudur.
Bu itibarla; itiraz yerinde görüldüğünden, itirazın kabulüne, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına, sanık müdafii olduğu anlaşılan Av. E.... K.....’nun vaki temyizi nedeniyle açılması gereken temyiz davasına bakılması ve diğer hususların değerlendirilmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle,
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2-Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 08.02.2007 gün ve 859-1337 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3-Av.T.... T.....’nin temyiz isteminin reddi ile Av.E.... K.....’nun vaki temyizi nedeniyle yeniden temyiz davası açılması için dosyanın Yargıtay 10. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 29.01.2008 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.