Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/7716 Esas 2022/10506 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/7716
Karar No: 2022/10506
Karar Tarihi: 14.09.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/7716 Esas 2022/10506 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, bir iş kazası sonucu sürekli işgöremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan peşin değerli gelirler ile yapılan harcama ve ödemelerin 506 sayılı Yasanın 26. maddesi uyarınca tazmin edilmesi için açılan icra takibine itiraz etti. Mahkeme davayı kabul etti. Ancak davalılar avukatı kararı temyize götürdü ve temyiz istekleri kabul edildi. Kararda, 506 sayılı Yasaya dayalı olarak işverenler aleyhine açılan rücuan tazminat davalarından bahsedildi. Ayrıca, Borçlar Kanunu'nun 125. maddesi ile işverenler açısından zamanaşımı belirtilirken, zararlandırıcı sigorta olayına neden olan 3. şahıslar yönünden Borçlar Kanunu'nun 60. maddesi öngörülen haksız fiil zamanaşımına tabii olunduğu belirtildi. Kararda ayrıca, 506 sayılı Yasada zamanaşımının özel olarak düzenlenmediği için, genel hükümler çerçevesinde zamanaşımının çözüm aranacağı ifade edildi. Kanun maddesi olarak ise, 506 sayılı Yasanın 26. maddesi ve Borçlar Kanunu'nun 125. ve 60. maddeleri belirtildi.
10. Hukuk Dairesi         2022/7716 E.  ,  2022/10506 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi

    Davacı, 29.12.2001 tarihli iş kazası sonucu sürekli işgöremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan peşin değerli gelirler ile yapılan harcama ve ödemelerin 506 sayılı Yasanın 26. maddesi uyarınca tazminine ilişkin, bakiye alacak için başlatılan icra takibine itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün, davalılar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 26. maddesindeki halefiyet ilkesi uyarınca, Kurumun rücu alacağı; hak sahiplerinin tazmin sorumlularından isteyebileceği maddi zarar (Tavan) miktarı ile sınırlı iken, Anayasa Mahkemesi’nin, 21.03.2007 gün ve 26649 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 23.11.2006 gün ve E:2003/10, K:2006/106 sayılı kararı ile 26. maddedeki “…sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere…” bölümünün Anayasaya aykırılık nedeniyle iptali sonrasında, Kurumun rücu hakkının, yasadan doğan kendine özgü ve sigortalı, ya da, hak sahiplerinin hakkından bağımsız basit rücu hakkına dönüşmüş ise de;Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra, 506 sayılı Yasaya dayalı olarak işverenler aleyhine açılan rücuan tazminat davalarında; süregelen mevcut uygulama dışında, herhangi bir etkileşim ve değişim öngörülmediğinden, Borçlar Kanununun 332/I maddesinde belirtilen işçi-işveren arasındaki akde aykırılık eylemleri ve bu çevrede maddenin 2. fıkrası gereğince işverenin akde aykırı davranışları (işçi sağlığı ve iş güvenliğinin gerektirdiği önlemlerin alınmaması vs.) sonucu, 26/I maddeyle vaki ilişkilendirme, bir bakıma akde aykırı hareketten doğan tazminat davaları hakkındaki hükümlere tabii olmakla; zamanaşımının, süregelen eski uygulamalar gibi, işverenler açısından Borçlar Kanununun 125. maddesine göre belirlenmesi gerektiğine; ayrıca, zararlandırıcı sigorta olayına neden olan 3. şahıslar yönünden ise, Borçlar Kanunun 60. maddesinde öngörülen haksız fiil zamanaşımına tabii olduğunda tereddüt yoktur.
    Bu arada, zamanaşımının başlangıcı ise; 506 sayılı Yasada zamanaşımının (özel olarak) düzenlenmediği düşünüldüğünde; genel hükümler çerçevesinde çözüm arama gereği vardır. Gerçekten, Borçlar Kanunun 128. maddesinde: “zamanaşımı, alacağın muaccel olduğu zamanda başlar” denilmektedir. Kurum açısından alacak hakkı; tedavi gideri ile, geçici iş göremezlik ödemeleri yönünden ,sarf ve ödemenin yapıldığı tarihte muaccel hale geleceği, sürekli iş göremezlik geliri yönünden ise; bağladığı gelirin yetkili organ tarafından onaylandığı tarihte ödenebilir hale geleceğinden, muacceliyet’in onay tarihi olacağı açıktır. O halde, 26. maddeye ilişkin davalarda zaman aşımı; masraflar için sarf, gelirler için ise, ilk peşin sermaye değerinin başlangıçtaki gelir bağlama onay tarihinden başlatılmalıdır.
    Yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında, somut olayda, gelir, tedavi ve geçici iş göremezlik ödemelerinden oluşan kurum alacağına yönelik itirazın iptali istenilmiş olup; gelir bağlama onay tarihi, 27.07.2004; geçici iş göremezlik ödemelerinin ödeme tarihleri, 04.03.2002 ile 11.11.2002 tarihleri arasında olup , öte yandan hastane masraflarının ödeme tarihleri ise 16.01.2002, 04.05.2002 tarihleri arasında; takip tarihinin ise 30.01.2004 tarihinde olduğu anlaşılmaktadır. Bu kapsamda davalıların ileri sürmüş olduğu zamanaşımı def’inin süresinde olmasına karşısında, Mahkemece zaman aşımı konusunda, varsa ceza dosyasının da zaman aşımına etkisi gözetilmeksizin; herhangi bir irdeleme yapılmaksızın; hüküm tesis edilmesi hatalıdır, bozmayı gerektirmiştir.
    O halde, davalılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine, 14.09.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara